48: Kur’ân’ýn tefsiri

bölüm: 1

Ø Kur’ân-ý kendi görüþ ve arzusuna uydurmaya çalýþan ne olur?

2950- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kim bilgisiz veya kasýtlý olarak Kur’ân ayetleri hakkýnda konuþur ve hüküm verirse Cehennem’deki yerine hazýr olsun.” (Müsned: 1965)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2951- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Benden yalan yere hadis aktarmaktan sakýnýnýz bildiðiniz ve benim söylediklerimi aktarabilirsiniz. Her kim benim adýma bile bile bir söz uydurur, söyler ve naklederse Cehennem’deki yerine hazýrlansýn. Kim de Kur’ân’ýn tefsiri hakkýnda kendi görüþ ve arzusuna uydurarak hüküm verirse o da Cehennem’deki yerine hazýrlansýn.” (Müsned: 1965)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

2952- Cündüp b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her kim Kur’ân ayetleri hakkýnda kendi görüþ ve tahminlerine göre konuþur ve hüküm verirse doðruya varsa bile þüphesiz o kimse yanýlgýdadýr yanýlmýþtýr.” (Ebû Dâvûd, Ýlim: 27)

ž Tirmizî: Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve bazý ilim adamlarýndan böylece rivâyet edilmiþtir. Yani Kur’ân’ýn bilgisizce veya kiþinin kendi görüþ ve tahminlerine göre tefsir etmesine karþý þiddet göstermiþlerdir.

Mûcâhid, Katâde ve diðer ilim adamlarýndan pek çoðunun Kur’ân-ý tefsir ettikleri hakkýndaki rivâyete gelince; onlar tahminle Kur’ân-ý tefsir etmemiþlerdir. Bu insanlarýn Kur’ân ve Kur’ân tefsiri hakkýnda bilgisizce ve kendi arzu ve istekleri doðrultusunda konuþmadýklarýna dair söylediðimiz sözü doðrulayacak þekilde rivâyetler yapýlmýþtýr.

Bazý hadisçiler Süheyl b. ebî Hazm hakkýnda ileri geri söz söylemiþlerdir. Hüseyn b. Mehdî el Basrî, Abdurrezzak vasýtasýyla Ma’mer’den, Katâde’den þöyle rivâyet edilmiþtir: “Kur’ân’da hiçbir ayet yoktur ki onun hakkýnda bir þey iþitmemiþ olayým.”

Ýbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne vasýtasýyla A’meþ’den, Mûcâhid’in þöyle dediðini aktarmýþtýr. Ýbn Mes’ûd, kýratýný okumuþ olsaydým Ýbn Abbâs’a, Kur’ân’dan sorduðum pek çok meseleyi sormaya ihtiyaç duymazdým.

bölüm: 2

Ø fatiha sûresi ve tefsiri

2953- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kim bir namaz kýlar da o namazda Fatiha sûresini okumazsa o namaz eksiklir o namaz noksandýr. O namaz tam deðildir.” Abdurrahman diyor ki: Ey Ebû Hüreyre dedim bazen imamýn arkasýnda oluyorum (ne yapmalýyým?) Ebû Hüreyre þöyle cevap verdi: Ey Farisi oðlu Fatihayý içinden oku Rasûlullah (s.a.v.)’den þöyle buyurduðunu iþittim Allah þöyle buyurdu: Namazý kulumla kendi aramda iki eþit kýsma ayýrdým yarýsý benim yarýsý da kulum içindir. Kulum istediðine eriþecektir. Kul: “Elhamdü lillahi Rabbil alemîn” der. Allah’ta kulum bana hamdetti buyurur. Kul: “Errrahmanirrahîm” der. Allah’ta: Kulum beni övdü, der. Kul: “Maliki yevmiddin” der. Allah’ta kulum yüceltti der. Ýþte bu okunanlar bana aittir. “Ýyyake na’büdü ve iyyake nesteîn” benimle kulum arasýndaki müþterek ayettir. Sürenin sonu sadece kuluma aittir. Kulum istediðine eriþecektir. Sürenin bu son ayetlerinde kul Allah’a duâ ediyor ve ondan dosdoðru yoluna eriþtirmesini istiyor. (Müslim, Salat: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Þu’be, Ýsmail b. Cafer ve pek çok kimse Alâ b. Abdurrahman’dan, babasýndan, Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

Ýbn Cüreyc ve Mâlik b. Enes’de, Alâ b. Abdurrahman’dan, Hiþam b. Zühre’nin azâdlýsý Ebû Saib’ten ve Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

Ayný þekilde Muhammed b. Yahya, Yakub b. Sûfyân el Farisî þöyle demiþlerdir. Ýsmail b. ebî Üveys babasýndan, Alâ b. Abdurrahman’dan, babasýndan, Hiþâm b. Zühre’nin azâdlý kölesi Ebû’s Sâib’den ki bu ikisi Ebû Hüreyre’nin sohbet ettiði iki kiþidir. Ebû Hüreyre’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her kim namaz kýlar da o namazýnda Fatiha sûresini okumazsa eksik olup tamam deðildir.”

Ýsmail b. ebî Üveys’in rivâyetinde bundan fazlasý yoktur. Ebû Zür’a’ya bu hadisi sordum. Ýkisi de sahihtir, dedi ve Ýbn ebî Üveys’in babasý vasýtasýyla Alâ’dan rivâyetini delil olarak gösterdi.

Abd b. Humeyd, Abdurrahman b. Sa’d vasýtasýyla Amr b. ebî Kays’den, Simak b. Harb’den, Abbâd b. Hubeyþ’den, Adiyy b. Hâtim’den þöyle nakledilmiþtir: Mescidde oturmakta olan Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna geldim insanlar bu Adiyy b. Hâtim’dir. Hiçbir kimsenin korumasýna tabi olmadan gelmiþtim. Kendisine takdim edildiðim zaman elimden tuttu ve bundan önce de Allah’tan onun elini elime tutuþturmasýný istiyordum buyurdu. Benimle birlikte kalktý, tam o sýrada yanýnda bir çocuðu bulunan bir kadýn O’nu karþýladý ve sana arz edeceðimiz bir ihtiyacýmýz var dedi. Onlarýn ihtiyacýný görünceye kadar onlarla beraber ayakta kaldý, sonra elimden tuttu ve beni evine götürdü. Bir kýz çocuðu bir minder attý, Rasûlullah (s.a.v.) onun üzerine oturdu. Ben de onun önüne oturdum. Allah’a hamd-ü sena ettikten sonra þöyle buyurdu: “La ilahe illallah” demekten seni alýkoyan nedir? Yoksa Allah’ýn dýþýnda bildiðin bir ilah mý var? Ben hayýr diye cevap verdim sonra Rasûlullah (s.a.v.) bir süre konuþtu ve þöyle buyurdu: “Allahu ekber” (Allah en büyüktür) demekten mi kaçýyor ve Allah’tan daha büyük bir varlýk mý tanýyorsun? Ben de hayýr dedim ve þöyle devam etti: Yahudiler, Allah’ýn gazablandýðý kimselerdir. Hýristiyanlar ise sapýktýr. Ben de: “Müslüman oldum ve geldim dedim” dedim. Bunun üzerine yüzünün sevinçten deðiþtiðini gördüm, sonra benim için emir verdi, Ensâr’dan bir kimsenin evine yerleþtirildim ve sabah akþam Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna gidip gelmeye baþladým. Bir akþam vakti Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýndayken yünden çizgili elbiseler giymiþ fakir bir gurup geldi namazý kýldýrýp kalktý ve cemaati bu kimselere yardým etmeye teþvik etti ve þöyle buyurdu: Bir ölçek olsun, yarým ölçek olsun, bir avuç parçasý olsun bu insanlara vermek suretiyle sizler kendinizi Cehennem ateþinden koruyabilirsiniz. Bir hurma ile de yarým hurma ile de olsa veriniz... Hepiniz bir gün Allah’la karþý karþýya geleceksiniz ve Allah size þöyle buyuracaktýr: Sizlere göz, kulak vermedim mi? O kimse de evet verdin diyecektir. Allah: Sana çoluk çocuk vermedim mi? Buyuracak. O kimse de evet diyecek Allah, kendin için gönderdiklerin nerede? Buyuracak o kimse önüne arkasýna saðýna soluna bakýnacak Cehennem ateþinden kendisini koruyacak bir þey bulamayacak. Her biriniz yarým hurma ile olsa bile kendinizi ateþten koruyunuz. Þayet bulamaz ise güzel sözle yapsýn. Buyurdu. Ben sizin için yoksulluktan endiþe etmiyorum. Allah size her þeyi veren ve yardým edendir. Hatta bir kadýn Hîre ile Medîne arasýnda kendi baþýna gidecek bineðin çalýnmasýndan korkulmayacaktýr. Ben de bu söz üzerine içimden Tayy kabilesinin meþhur hýrsýzlarý nerede olacak, dedim.

Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece Simak b. Harb’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Þu’be Simak b. Harb’den, Abbâd b. Hubeyþ’den Adiyy b. Hatîm’den bu hadisi uzunca tam metniyle rivâyet etmiþtir.

2954- Adiyy b. Hâtim (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Yahudiler, Allah’ýn gazablandýðý kimselerdir, Hýristiyanlar da sapýk kimselerdir.” Sonra hadisi uzunca zikretti. (Müslim, Salat: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)

bölüm: 3

Ø bakara sûresindeki tefsir edilen ayetler

2955- Ebû Musa el Eþ’arî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah, Adem’i yeryüzünün her bir tarafýndan aldýðý topraktan yaratmýþtýr. Bundan dolayý Adem’in nesli yeryüzünün renkleri kadar deðiþik þekillerde çoðalýp geldiler. Dolayýsýyla; kimi kýzýl renkli, kimi beyaz, kimi siyah kimi de bunlar arasý renklerdedir. Kimi yumuþak, kimi sert, kimi iyi, kimi kötüdür.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27)

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2956- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bakara sûresi 58. ayeti olan “Fakat kapýsýndan secde ederek girin” ayetini tefsir ederek þöyle buyurdu: “O gün Ýsrail oðullarý secde ederek deðil uyluklarý üzerinde emekleyerek girdiler.” Ayný senedle Peygamber (s.a.v.)’den Bakara 59. ayeti olan “Sözü kendilerine söylenenden baþka bir þekle soktular.” “Arpada bir hububat türüdür” deyiverdirler. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 27; Müslim, Tefsir: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2957- Âmir b. Rabia (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir yolculukta kapkaranlýk bir gecede Rasûlullah (s.a.v.) ile beraberdik, kýblenin ne taraf olduðunu bilemedik ve herkes kendi tahminine doðru namaz kýlmýþtý. Sabahlayýnca durumu Rasûlullah (s.a.v.)’e aktardýk. Bunun üzerine: Bakara sûresi 115. ayeti olan “Nereye dönerseniz dönün Allah’a dönmüþ olursunuz” ayeti nazil oldu. (Ýbn Mâce, Ýkametüs Salat: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Eþ’as es Semman’ýn, Ebû’r Rabi’den, Âsým b. Ubeydullah’tan yaptýðý rivâyetiyle bilmekteyiz. Eþ’as hadis konusunda zayýf sayýlan birisidir.

2958- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), nafile namazlarýný devesi üzerinde, devesi ne tarafa yönelirse yönelsin kýlardý. Bu durumda Mekke’den Medîne’ye geldi. (Yani Ka’beye arkasý dönük vaziyette) Sonra Ýbn Ömer: Bakara 115. ayetini okudu: “Doðu da batý da Allah’ýndýr...” Ýbn Ömer bu ayet bu konuda inmiþtir, dedi. (Buhârî, Cuma: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Katâde’nin, Bakara 115. ayeti hakkýnda þöyle söylediði rivâyet edilmiþtir.

Bu ayetin hükmünü Bakara 149. ayeti kaldýrýlmýþtýr. “Her nereden gelirsen gel ve her nerede olursan ol yüzünü Mescid-i Haram’a çevir.”

Ayný þekilde Muhammed b. Abdulmelik b. Ebûþþevarib, Yezîd b. Zürey’ vasýtasýyla Saîd’den ve Katâde’den bu hadisi bize aktarmýþlardýr. Mûcâhid’den Bakara 115. ayetindeki “Fesemme” yi Allah’ýn kýblesidir þeklinde tefsir etmiþtir.

Mûcâhid’in bu tefsirini Ebû Küreyb, Vekî’den, Nadr b. Arabî’den ve Mûcâhid’den bize böylece aktarmýþtýr.

2959- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer: Ey Allah’ýn Rasûlü! dedi. Ýbrahim makamýnýn arkasýnda namaz kýlabilsek... dedi. Bunun üzerine Bakara 125. ayet nazil oldu: “Öyleyse vaktiyle Ýbrahim’e ayarlanan yeri siz de kendinize ibadet yeri edinin.” (Buhârî, Salat: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2960- Yine Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer þöyle demiþtir: Ey Allah’ýn Rasûlü! Ýbrahim makamýndan bir namazgah edinmiþ olsaydýnýz dedim ve Bakara 125. ayet nazil oldu. (Buhârî, Salat: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

2661- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bakara 143. ayetindeki “vasatan” kelimesini Adaletli olarak tefsir etmiþtir. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 27; Ýbn Mâce, Zühd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Abd b. Humeyd, Cafer b. Avn vasýtasýyla A’meþ’den, Ebû Salih’den rivâyet ederek Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu bize aktarmýþtýr: “Kýyamet gününde Nuh çaðrýlacak ve Teblið ettin mi?” diye sorulacak o da “evet” diyecektir. Bu sefer Nuh kavmi çaðrýlýp: “Size teblið etti mi?” diye soracak: Onlar da bize hiçbir uyarýcý gelmedi diyecekler. Bunun üzerine Nuh’a þâhidlerin kimlerdir, denilecek? Nuh’ta: “Muhammed ve Ümmetidir” diyecek. Bunun üzerine sizler getirileceksiniz ve Nuh’un teblið ettiðine dair þâhidlik edeceksiniz. Ýþte Allah’ýn indirdiði Bakara 143. ayetinin tefsiri budur: “vasat” adaletli demektir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Muhammed b. Beþþâr, Cafer b. Avn vasýtasýyla A’meþ’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

2962- Berâ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Medîne’ye geldiðinde on altý ve on yedi ay kadar Mescid-i Aksa’ya doðru namaz kýldý. Fakat kendisi Ka’be’ye yöneltilmesini çok isterdi. Sonra Allah: Bakara 144. ayetini indirdi. Böylece Rasûlullah (s.a.v.), Ka’be’ye yöneltildi. Bunu kendisi de çok arzulamakta idi. Bir þahýs Rasûlullah (s.a.v.) ile ikindi namazýný kýldý ve Ensâr’dan bir cemaatin yanýna uðradý. Bunlar Beyti Makdis’e doðru kýlmakta olduklarý ikindi namazýnýn rûku’un da idiler. O þahýs kendisinin Rasûlullah (s.a.v.) ile namaz kýldýðýna ve kýblenin Ka’be’ye çevrilmiþ olduðuna þâhidlik ederek konuþtu. Bunun üzerine onlar da rûku’da olduklarý halde Ka’be’ye doðru döndüler. (Buhârî, Ýman: 27; Müslim, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Sûfyân es Sevrî bu hadisi Ebû Ýshâk’tan rivâyet etmiþtir.

2963- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Onlar sabah namazýnýn rûkuunda idiler.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Bu konuda Amr b. Avf el Müzenî’den, Ýbn Ömer’den, Imara b. Evs’den ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir.

2964- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Ka’be’ye yöneltildiði zaman Ashab: Ey Allah’ýn Rasûlü! dediler. Beyt-i Makdis’e doðru namaz kýlarken ölüp giden kardeþlerimizin durumu ne olacak? Bunun üzerine Allah Bakara sûresi 143. ayetini inzal etti: “... Allah sizin imanýnýzý ve önceden Kudus’e dönerek kýldýðýnýz namazlarý boþa götürecek deðildir...” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2965- Urve (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âiþe (r.anha)’ya Safa ile Merve arasýnda Sa’y yapmayan kimseye bir þey gerekmez bu sebeble orada Sa’y edemez isem aldýrýþ etmem dedim. Bunun üzerine Âiþe: Ey kýz kardeþimin oðlu ne kötü söz söyledin! Rasûlullah (s.a.v.) ve Müslümanlar Sa’y etmiþlerdir. Ancak cahiliyye döneminde Müþellel denilen yerdeki Menat putu için ihrama girenler Safa ile Merve arasýnda sa’y yapmazlardý. Bu yüzden yüce Allah Bakara sûresi 158. ayetini indirdi. “Hac ve Umre maksadýyla Ka’be’ye gelenlerin safa ile Merve arasýnda gidip gelmelerinde sakýnca yoktur.” Mesele senin de dediðin gibi olsaydý Allah Safa ile Merve arasýnda gidip gelmekte bir sakýnca yoktur buyurmazdý.

Zührî diyor ki: Bunu Ebû Bekir b. Abdurrahman b. Harîs b. Hiþâm’a anlattým hoþuna gitti ve dedi ki: “Ýþte bu bir ilimdir.” Ýlim adamlarýnýn bazýlarýnýn þöyle dediklerini iþittim. Araplardan Sa’fa ile Merve arasýnda sa’y etmeyenler bu ikiþ taþ arasýnda sa’y etmemiz cahiliyye iþidir, derlerdi. Ensâr’dan olan diðerleri de bize Ka’be’yi tavaf etmemiz emredildi. Safa ile Merve arasýnda sa’y etmek bize emredilmedi, dediler. Bunun üzerine Allah Bakara sûresi 158. ayetini indirdi: “Safa ile Merve’de Allah’ýn insanlýða sunduðu sembollerden biridir...” Ebû Bekir b. Abdurrahman bu ayetin onlar ve bunlar hakkýnda nazil olduðu kanaatindeyim, demektedir. (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2966- Âsým b. Ahvel (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Enes b. Mâlik (r.a.)’e Safa ile Merve’den sordum bunun üzerine þöyle dedi: O ikisi cahiliyye dönemi sembollerindendir. Müslüman olunca bunlardan el çektik. Bunun üzerine Allah: “Safa ile Merve, Allah’ýn insanlýða sunduðu sembollerden birisidir. Her kim hac ve Umre...” (Bakara 158) ayetini indirdi. Dolayýsýyla Safa ile Merve arasýnda Sa’y etmek tatavvu yani nafile olup vâcib deðildir. “Zira kim gönlünden koparak iyiliði artýrýrsa bilsin ki Allah þükre bol karþýlýk verendir ve her þeyi bilendir.” (Bakara: 158) (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2967- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mekke’ye geldiðinde Rasûlullah (s.a.v.)’den iþitmiþtim. Ka’be’yi yedi sefer dolaþtýktan sonra Bakara 125. ayeti olan: “... Öyleyse vaktiyle Ýbrahim’e ayarlanan yeri sizde kendinize ibadet yeri edinin...” ayetini okudu ve makamýn arkasýnda namaz kýldý, sonra Hacer-ül Esved’e gelerek uzaktan onu eliyle iþaret ederek selamladý sonra Allah’ýn baþladýðý yerden baþlayalým diyerek Safa tepesine çýktý ve Bakara 158. ayetini okudu. (Müslim, Hac: 27; Nesâî, Menasik: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2968- Berâ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) ashabý oruç ilk farz olduðunda þöyle yapardý: Oruçlu kiþi iftarýný açmadan uyuya kalýrsa gecesinde de akþama kadar, gündüzünde de bir þey yiyemezdi. Kays b. Sýrme oruçlu idi. Ýftar zamaný gelince hanýmýna geldi ve yanýnda yiyecek var mý? diye sordu. O da hayýr dedi. Fakat sana biraz yiyecek bir þeyler arayýp bulayým dedi. Hanýmý yanýna gelince gün boyu çalýþýp yorgun düþen kocasýný uyumuþ olarak buldu ve yazýk oldu sana dedi. Gün yarýya gelince Kays bayýlýp düþtü. Durum Peygamber (s.a.v.)’e anlatýldý, bunun üzerine Bakara 187. ayeti indi. Müslümanlar bu ayete çok sevindiler “... ve gecenin karanlýðýndan, tan yerinin aydýnlýðý fark edilinceye kadar yiyip içebilirsiniz...” (Buhârî, Savm: 27; Nesâî, Sýyam: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2969- Numân b. Beþîr (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), Mü’min sûresi 60. ayet; “Rabbiniz buyuruyor ki bana duâ edin duânýzý kabul edeyim...” ayetindeki duâ ibadet etmek demektir dedi ve ayeti sonuna kadar okudu. (Ýbn Mâce, Duâ: 57)

ž Tirmizî: Mansur rivâyeti olarak bu hadis hasen sahihtir.

2970- Adiyy b. Hatîm (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bakara 187. ayeti nazil olunca oradaki siyah iplik, beyaz iplik meselesini Rasûlullah (s.a.v.): “Gecenin karanlýðýndan gündüzün beyazlýðýnýn seçilmesidir” buyurdu. (Buhârî, Savm: 27; Müslim, Sýyam: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ahmed b. Müni’ Hüþeym vasýtasýyla Mûcâlid’den, Þa’bî’den, Adiyy b. Hâtim’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr.

2971- Adiyy b. Hatîm (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e oruçtan sordum, “Bakara 187. ayetini okudu.” Ben de biri beyaz diðeri siyah iki ip aldým onlara bakmaya baþladým. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bana bir þey söyledi -Sûfyân bu þeyi ezberinde tutamamýþtý- ve gerçekten o gece ile gündüzdür buyurdu. (Buhârî, Savm: 27; Müslim, Sýyam: 17)

ž Bu hadis hasen sahihtir.

2972- Eslem Ebû Imrân et Tücîbî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rum þehri olan Ýstanbulda idik. Rumlar karþýmýza büyük bir ordu çýkardýlar. Onlara karþý Müslümanlardan bir o kadar veya daha fazla asker çýkarýldý. Mýsýrlýlarýn baþýnda komutan olarak Ukbe b. Âmir bulunuyordu. Ordunun komutaný ise Fedâle b. Ubeyd idi. Müslümanlardan bir asker Rumlarýn saflarýna hücum ederek onlarýn arasýna girdi. Askerler baðýrarak “sübhanallah” dediler. Bu kimse kendi eliyle kendini tehlikeye atýyor. Bunun üzerine Ebû Eyyûb ortaya atýlarak þöyle dedi: Ey insanlar! Siz bu ayeti (Bakara 195) yorumlamaya çalýþýyorsunuz bu yaptýðýnýz bir yorumdur. Bu ayet biz Ensâr topluluðu hakkýnda nazil olmuþtur. Allah, Ýslam’ý güçlendirip yardýmcýlarýný çoðaltýnca bizler peygambere duyurmadan birbirimize pek çok malýmýzý heder edip tükettik; mallarýmýzla ilgilenmedik. Allah, Ýslam’ý güçlendirmiþ, yardýmcýlarýný çoðaltmýþtýr. Artýk bizler mallarýmýzýn baþýna oturup onlarla meþgul olsak ihmal ettiðimiz þeyleri telafi etsek dedik. Allah, bizim bu sözümüze karþýlýk olmak üzere þu ayetini indirdi: (Bakara: 195) “Allah yolunda size verilenlerden bol bol harcayýn. Böylece size Cennet kazandýracak imkaný hazýr bulmuþken onu kullanmayacak kendi elinizle kendimizi tehlikeye atmayýn...” Tehlike: Mallarýn üzerinde oturmak onlarý çoðalmaya ve ýslah etmeye çalýþmak ve Allah yolunda cihâdý terk etmektir.

Böylece Ebû Eyyûb, Allah yolunda cihâda devam ederek þehîd olup Rum topraðýna defnedilmiþtir. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

2973- Ka’b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Tüm benliðimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki þu ayet benim hakkýmda nazil olmuþtur ve Allah orada beni kastetmiþtir. “... ama içinizden hasta olan veya baþýnda rahatsýzlýk olan, kimse bu yüzden daha önce traþ olursa oruç tutarak veya sadaka vererek veya kurban keserek özrünü karþýlayacak bir þey yapmalýdýr.” (Bakara 196) Ka’b b. Ucre diyor ki: Ýhramlý olarak Hudeybiye’de Peygamber (s.a.v.) ile beraber idik, müþrikler yolumuzu kesip bizi muhasara etmiþler ve Ka’be’ye býrakmýyorlardý.

Benim saçlarým kulak memesine kadar uzamýþtý o derece bit vardý ki yüzüme dökülmeye baþladý. Peygamber (s.a.v.) bana uðradý ve saçýndaki bitler seni rahatsýz ediyor olmalý dedi. Ben de evet dedim. Rasûlullah (s.a.v.): Týraþ ol buyurdu ve bu ayet nazil oldu.

Mücâhid diyor ki: Oruç üç gündür, yemek altý yoksul içindir. Kurban ise koyun ve benzerileridir.

Ali b. Hucr, Hüþeym vasýtasýyla Ebû Biþr’den, Mûcâhid’den, Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan, Ka’b b. Ucre’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr. (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ali b. Hucr, Huþeym vasýtasýyla Eþ’as b. Sevvar’dan, Þa’bi’den, Abdullah b. Ma’kýl’den, Ka’b b. Ucre’den yukarýdaki hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Abdurrahman b. el Isbahanî, Abdullah b. Ma’kýl’den buna yakýn bir hadis rivâyet etmiþtir.

2974- Ka’b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) yanýma geldi ben bir tencerenin altýný yakmakta idim. Bitler alnýmdan ve kaþlarýmdan dökülmekte idi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), baþýndaki bitler seni rahatsýz ediyor mu? Buyurdu. Ben de evet dedim. O halde baþýný týraþ et, ya bir kurban kes veya üçgün oruç tut veya altý fakiri doyur buyurdu. Eyyûb diyor ki: “Mûcâhid’in bu üç þeyden hangisini önce zikrettiðini bilmiyorum.” (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2975- Abdurrahman b. Ya’mur (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Hac Arafattýr, Hac Arafattýr, Hac Arafattýr, Minâ günleri ise üç gündür.” (Bakara 203) “... Kim iki gün içerisinde Minâ’dan Mekke’ye dönerse ona günah yoktur, kim de geri kalýrsa yolunu Allah ve kitapla bulduðu takdirde günaha girmemiþ olur...” Fecr doðmadan önce Arafat’a yetiþen kiþi Hacca yetiþmiþ olur. (Nesâî, Menasik: 2; Ebû Dâvûd, Menasik: 27)

ž Ýbn Ömer, Sûfyân b. Uyeyne’den naklederek dedi ki: “Bu hadis Sevrî’nin rivâyet ettiði en güzel hadistir.”

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu hadis Þu’be, Bükeyr b. Atâ’dan rivâyet etmiþtir. Bu hadisi sadece Bükeyr b. Atâ’nýn rivâyeti olarak bilmekteyiz.

2976- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bakara 204. ayeti hakkýnda þöyle buyurdu: “Allah en fazla kýzýp hoþlanmadýðý insan düþmanlarýn en yamaný olan konuþmasýna dini elbise büründüren kimsedir.” (Buhârî, Mezâlim: 27; Müslim, Ýlim: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

2977- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudiler kadýnlar hayýz gördüðü zaman onlarla bir arada yemezler, içmezler, evlerde onlarla birlikte olmazlardý. Bu durum Rasûlullah (s.a.v.)’e soruldu da Allah, Bakara 222. ayetini indirdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), onlara kadýnlarla bir arada yemelerini içmelerini ve cinsel iliþki dýþýnda beraber olabileceklerini emretti. Bunun üzerine Yahudiler: Her konuda bizi muhalefet ediyorlar dediler. Abbâd b. Biþr ve Üseyd b. Hudayr, Peygamber (s.a.v.) ile gelerek bu durumu bildirdiler ve muhalefet etmek, tam her konuda olsun diye hayýzlý iken cinsel iliþki de bulunamaz mýyýz? Diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.)’in yüzü birden deðiþiverdi ve ikimize kýzdýðýný anladýk kalkýp giderken birileri Peygamber (s.a.v.)’e süt hediyesi göndermiþti. Rasûlullah (s.a.v.), peþlerinden bir adam gönderip onlara bu gelen hediye sütten içirdi. Böylece bize kýzmaðýný anlamýþ olduk. (Müslim, Hayz: 27; Nesâî, Hayz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2978- Muhammed b. Abdûl A’lâ (r.a.), Abdurrahman b. Mehdî vasýtasýyla Hammad b. Seleme’den, Sabit’den, Enes’den mana olarak bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr. Ýbn ebî Ömer Sûfyân vasýtasýyla Ýbn’ül Münkedir’den ve Câbir’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudiler þöyle de derlerdi: “Kiþi karýsýna arkasýndan yaklaþýp cinsel iliþkide bulunursa ve bir çocuðu olursa o çocuk þaþý olur.” Bakara 223. ayeti indirildi: “Kadýnlarýnýz sizin için nesil yetiþtiren tarlalarýnýzdýr. Bu yüzden tarlanýza nasýl isterseniz öylece varýn...” (Müslim, Hayz: 27; Nesâî, Hayz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2979- Ümmü Seleme (r.anha)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bakara 223. ayeti hakkýnda þöyle buyurdu: Yani tek yoldan dilediðiniz þekilde.” (Müsned: 25387)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ýbn Huþeym; Abdullah b. Osman’dýr. Ýbn Sâbýt; Abdurrahman b. Abdullah b. Sabit el Cumahî olup Mekkelidir.

Hafsa; Ebû Bekir es Sýddýk’ýn oðlu Abdurrahman’ýn kýzýdýr, “Fisimamýn vahid” diye de rivâyet edilmiþtir. Mana olarak bir olup tek bir delikten yaklaþýnýz anlamýndadýr.

2980- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek “Mahvoldum” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de seni mahveden nedir? Buyurdu. Ömer: Bu gece binitime ters bindim yani hanýmýma arkasýndan önüne yaklaþtým dedi. Peygamber (s.a.v.), ona bir karþýlýk vermedi ve hemen Bakara 223. ayeti nazil oldu ve Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Önden yaklaþ veya öne arkadan yaklaþ ancak makad deliðinden ve hayýz halinden sakýn.” (Müsned: 2569)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Yakub b. Abdullah el Eþ’arî; Yakub el Kummî’dir.

2981- Ma’kýl b. Yesâr (r.a.)’den rivâyete göre; Ma’kýl, Peygamber (s.a.v.) zamanýnda kýz kardeþini bir Müslüman’la evlendirdi. Bu kadýn o kimse yanýnda belli bir süre kaldý. Sonra o kiþi bu kadýný bir talakla boþadý, bekleme süresi doluncaya kadar da ona müracaat etmedi. Sonra kadýn o adama o adam da kadýna istek duydu. Pek çok dünürcü ile beraber o da o kadýný istedi. Ma’kýl ona: “Hey þaþkýn adam ben onu sana vermiþ ve seninle evlendirmiþken sen onu boþadýn vallahi sana ebediyen bir daha dönemez. Senin onunla bir alakan kalmamýþtýr” dedi. Allah ise bu erkeðin o kadýna o kadýnýn da bu erkeðe ihtiyacý olduðunu bilmekteydi. Bu yüzden Bakara sûresi 232. ayetini indirdi: “Eþlerinizi boþadýðýnýzda bekleme süreleri de sona erdiðinde kocalarýyla örfe uygun güzelce anlaþmýþlarsa onlara engel olmayýn. Bu Allah’a ve ahiret gününe inanan her biriniz için bir uyarýdýr ve sizin için en erdemli ve en temiz yoldur. Allah bilir siz bilmezsiniz.” Ma’kýl bunu iþitince Rabbimi dinlemek ve boyun eðmek vazifemdir, sonra eski kocasýný çaðýrdý ve seni evlendirip ikramda bulunacaðým. (Ýbn Mâce, Talak: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis baþka þekilde de Hasan-ý Basrî’den rivâyet edilmiþ olup garibtir. Bu hadiste velisiz nikahýn caiz olmadýðýna bir iþaret vardýr. Çünkü Ma’kýl’ýn kýz kardeþi dul idi. Evlenme iþi velisinden ayrý olarak kendi elinde olsaydý kendi kendini evlendirir. Ma’kýl’e muhtaç olmazdý. Nihayet Allah bu ayeti kerimede velilere hitap ederek þöyle buyurmaktadýr: “...anlaþmýþlarsa onlara engel olmayýn...” Bu ayette’de; Evlendirme konusunda salahiyetin kadýnýn rýzasý alýnmak suretiyle velilere aid olduðuna bir iþaret vardýr.

2982- Âiþe (r.anha)’nýn azâdlý kölesi Ebû Yunus’tan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âiþe kendisi için bir Mushaf yazmamý bana emretti ve Bakara 238. ayetine geldiðinde beni haberdar et dedi. Bu ayete geldiðimde kendisini haberdar ettim. Bu ayeti bana “namazlarý, orta namazýný, ikindi namazýna devam edin ve Allah’ýn huzuruna içten bir baðlýlýkla durun” diye yazdýrdý ve bunu Rasûlullah (s.a.v.)’den böylece iþittim dedi. (Müslim, Mesacid: 27; Nesâî, Salat: 17)

ž Bu konuda Hafsa’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2983- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Orta namaz ikindi namazýdýr.” (Müsned: 19224)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2984- Ubeyde es Selmânî (r.a.)’den rivâyete göre, Ali kendisine Rasûlullah (s.a.v.)’in, Hendek savaþý günü þöyle dediðini aktarmýþtýr: “Allah’ým güneþ batýncaya kadar orta namaz = Ýkindi’den bizi meþgul ettiklerinden dolayý o müþriklerin kabirlerini ve evlerini ateþle doldur.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Mesacid: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Deðiþik þekilde Ali’den de rivâyet edilmiþtir. Ebû Hassân el A’rec’in ismi, Müslim’dir.

2985- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Orta namaz ikindi namazýdýr.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Mesacid: 17)

ž Bu konuda Zeyd b. Sabit, Ebû Haþim, Utbe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2986- Zeyd b. Erkâm (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda namazýn ilk farz olduðu günlerde namaz içersinde konuþurduk, Bakara 238. ayet nazil oldu ve namazda susmak emredildi.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Mesacid: 17)

ž Ahmed b. Meni’, Hüþeym vasýtasýyla Ýsmail b. ebî Hâlid’den bu geçen hadisin bir benzerini bize rivâyet etti ve þu ilaveyi yaptý: “Namazda bize konuþma yasaklandý.”

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Amr eþ Þeybânî’nin ismi Sa’d b. Ýyas’týr.

2987- Berâ (r.a.)’den rivâyete göre, Bakara 267. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: “Baþkalarýna vermek için özellikle kötü olaný seçmeyin!” Bu ayet biz Ensâr topluluðu hakkýnda nazil oldu. Hurmalarýmýz vardý, herkez hurmalarýndan az veya çok durumuna göre getirirdi. Bir kimse bir veya iki salkýmýn yanýna gelir deðneðiyle ona vurur yaþ ve kuru düþen hurmalardan yerdi.

Hayýrda gözü olmayan bazý kimseler de vardý ki bunlardan biri üzerinde kötü ve deðersiz hurmalar bulunan hurma dalýný veya kýrýlmýþ hurma dalýný getirip mescide asardý. Bunun üzerine Allah, Bakara 267. ayetini indirdi: Ey iman edenler! Kazandýðýnýz güzel þeylerden ve topraktan sizin için bitirdiðimiz ürünlerden baþkalarý için harcayýn; özellikle kötü olaný seçmeyin, gözünüzü yummadan alamayacaðýnýz þeyi mi baðýþlýyorsunuz...? Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Sizden birine verdiði þeyin bir benzeri verilmiþ olsa onu gözünü yumarak ve utanarak alýr. Bundan sonra biz elimizde bulunan ürünlerin en iyisinden getirir olmuþtuk.” (Ýbn Mâce, Zekat: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Ebû Mâlik, Gýfârlý olup adýnýn Gazvan olduðu söylenmektedir. Sevrî, Süddî’den buna yakýn bir hadis rivâyet etmiþtir.

2988- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Ýnsanoðluna þeytanýn vesvese vermesi, meleðin de ilham etmesi vardýr. Þeytanýn vesvesesi kötülüklere götürmek ve gerçekleri yalanlatmaktýr. Meleðin ilhamý ise hayýrlara götürüp hakký doðrulatmaktýr. Kim hayýrlara yönelmeyi ve hakký doðrulamayý vicdanýnda bulursa bunun Allah’tan olduðunu bilsin ve Allah’a hamd etsin. Kim de vicdanýnda þeytanýn vesvesesini bulursa taþlanmýþ ve kovulmuþ þeytandan Allah’a sýðýnsýn. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Bakara sûresi 268. ayetini okudu: “Þeytan sizi fakirlik ihtimaliyle korkutur ve size cimriliði emreder...” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis Ebû’l Ahvas’ýn rivâyeti olarak hasen garibtir. Merfu olarak sadece Ebû’l Ahvas’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

2989- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ey insanlar! Allah temizdir ancak temiz olanlarý kabul eder. Allah peygamberlerine emrettiðini mü’minlerine de emretmiþtir” diyerek Mü’minûn sûresi 51. ayetini okudu: “Siz ey peygamberler! Dünya hayatýnýn temiz ve meþru nimetlerinden payýnýzý alýn, doðru ve dürüst iþler iþleyin, çünkü ben sizlerin ne yaptýðýný eksiksiz bilenim.” Ayrýca Bakara 172. ayetini de okudu: “Ey iman edenler! Size rýzýk olarak saðladýðýmýz iyi þeylerden nasiplenin ve Allah’a þükredin, eðer sadece Allah’a kulluk ediyorsanýz.” Ebû Hüreyre dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), bir adamdan bahsetti uzun seferler yapan saçý daðýnýk eli yüzü toz toprak içinde olup elini uzatýp Ya Rabbi Ya Rabbi diyerek duâ eder; halbuki yediði haramdýr, içtiði haramdýr, giydiði haramdýr ve devamlý haramla beslenmiþtir. Böyle birinin duâsý nasýl kabul edilir? (Müslim, Zekat: 27; Dârimî, Rýkak: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Fudeyl b. Mersuk’un rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Hazým’a, Eþcaî’li denilir ismi, Selman’dýr. Azze el Eþcaî’nin azâdlý kölesidir.

2990- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bakara sûresi 284. ayeti olan “... aklýnýzdan geçeni açýklasanýz da gizleseniz de Allah mutlaka hesaba çekecektir...” ayeti nazil olunca bizi üzmüþtü. Kendi kendimize þöyle demiþtik: Birimiz içinden bir þey geçirecek bunun hesabý kendisine sorulacak, neyin baðýþlanýp neyin baðýþlanmayacaðýný da bilemeyeceðiz. O ayetten sonra Bakara 286. ayet indi ve bu ayetin hükmünü kaldýrdý: “Allah hiç kimseye taþýyabileceðinden daha fazlasýný yüklemez. Kiþinin yaptýðý her iyilik kendi yararýna, her kötülük de kendi zararýnadýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

2991- Ümeyye (r.anha)’dan rivâyete göre, bizzat kendisi Âiþe (r.anha)’ya Bakara 284. ayetiyle, Nisa sûresi 123. ayeti olan: “... Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanýr.” Ayetinin tefsirini sordu. Bunun üzerine Âiþe þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’e sorduðumdan beri bu ayetin tefsirini bana kimse sormamýþtý. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtu: Bu ayette geçen konu, kulun yakalandýðý bir sýtma hastalýðý veya baþýna gelen bir musibet veya kaybettiði küçük bir miktar dünyalýk için üzülmesinden dolayý kýnanmýþtýr. Sonunda kul madenin kýpkýrmýzý ateþten temizlenip çýktýðý gibi günahlarýndan temizlenir çýkar. (Müsned: 24651)

ž Tirmizî: Âiþe hadisi olarak bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Hammad b. Seleme rivâyetiyle bilmekteyiz.

2992- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bakara 284. ayeti inince kalplerimiz o kadar sýkýntýya girmiþti. O güne kadar öyle bir sýkýntý görmemiþtik Ashab durumu Rasûlullah (s.a.v.)’e arz ettiler, Rasûlullah (s.a.v.)’de iþittik itaat ettik deyiniz buyurdu. Allah’ta onlarýn kalplerine imaný yerleþtirdi de Allah Bakara sûresi 285. 286. ayetlerini indirdi. “Peygamber Rabbinden kendisine indirilenlere iman etti, mü’minler de iman ettiler. Onlardan her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarýna ve elçilerine inanýrlar ve O’nun elçileri arasýnda hiçbir ayýrým yapmazlar. Ýþittik itaat ettik, bizi baðýþlamaný dileriz. Zira tüm yolculuklarýn varýþ yeri sensin, derler. Allah hiç kimseye taþýyabileceðinden daha fazlasýný yüklemez. Kiþinin yaptýðý her iyilik kendi yararýna, her kötülük de kendi zararýnadýr. Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak, bizi sorgulama! (Allah: Sorgulamayacaðým buyurdu) Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediðin gibi bize de aðýr yük yükleme. (Allah: Yüklemeyeceðim buyurdu) Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceðimiz yükleri bize taþýtma. Günahlarýmýzý affet, bizi baðýþla ve bize acý. (Allah tamam öylece yaptým buyurdu) (Müslim, Ýman: 187)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ýbn Abbâs’tan da deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir. Adem b. Süleyman, Yahya b. Adem’in babasýdýr.

Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 4

Ø Âl-i Imrân sûresinin tefsir edilen ayetleri

2993- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e: Âl-i Imrân sûresi 7. ayeti olan “…Kalpleri gerçeklerden sapmaya meyilli olanlar, sýrf kafalarý karýþtýracak þeyler bulmak için ve ona keyfî anlamlar yüklemek amacýyla kitabýn müteþabih denilen kýsmýna uyarlar…” ayetinin tefsirini sordum da Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Onlarý gördüðünüz zaman kendilerini taný ve onlardan sakýn.” Yezîd þöyle dedi: “Onlarý gördüðünüz zaman kendilerini tanýyýnýz ve onlardan uzak durunuz.” Bu sözü iki üç sefer tekrarladý. (Buhârî, Tefsirül Kur’ân: 27; Müslim: Ýlim: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

2994- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e Âl-i Imrân sûresi 7. ayetinin tefsiri soruldu da bunun üzerine þöyle buyurdu: “O Kur’ân’ýn müteþabih ayetlerine uyanlarý gördüðünüzde kalbleri sapanlar diye Allah’ýn adlandýrdýðý kimseler onlardýr, onlardan sakýnýn.” (Buhârî, Tefsirül Kur’ân: 27; Müslim: Ýlim: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi Eyyûb’tan, Ýbn ebî Müleyke’den ve Âiþe hadisi olarak rivâyet edilmiþtir. Pek çok kiþi bu hadisi Ýbn ebî Müleyke’den ve Âiþe’den rivâyet ederek senedinde “Kâsým b. Muhammed’i” zikretmediler. Bu hadisin senedinde Kâsým b. Muhammed’i sadece Yezîd b. Ýbrahim et Tüsterî zikretmektedir.

Ýbn ebî Müleyke; Abdullah b. Ubeydullah b. Ebî Müleyke olup Âiþe’den hadis iþitmiþtir.

2995- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her peygamberin diðer peygamberlerden bir dostu vardýr. Benim dostum ise atam, Halil Ýbrahim’dir. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) Âl-i Imrân 68. ayetini okudu: Ýnsanlarýn Ýbrahim’e en yakýn olaný, O’na uyanlar, þu peygamber ve O’na iman edenlerdir. Allah ta, mü’minlerin en yakýn dostu ve her türlü iþlerini düzeltip yürütendir.” (Müsned: 3609)

ž Mahmûd Ebû Nuaym vasýtasýyla Sûfyân’dan, babasýndan, Ebû’d Duhâ’dan ve Abdullah b. Mes’ûd’tan geçen hadisin bir benzerini rivâyet etti ve senedinde “Mesrûk’u” zikretmedi.

Tirmizî: Bu rivâyet Ebû’d Duha’nýn, Mesrûk’tan rivâyetinden daha saðlamdýr. Ebû’d Duha’nýn adý Müslim b. Sabîh’tir.

Ebû Küreyb, Vekî’ vasýtasýyla Sûfyân’dan, babasýndan, Ebû’d Duha’dan ve Abdullah b. Mes’ûd’tan, Ebû Nuaym hadisinin bir benzerini rivâyet etti bu rivâyette Mesrûk yoktur.

2996- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) dedi ki: “Her kim yemininde yalancý olduðu halde bir Müslüman’ýn malýný elde etmek için yemin ederse Allah’ý kendisine karþý gazâblanmýþ olarak bulur.” Eþ’as b. Kays dedi ki: Bu hadis benim hakkýmda söylenmiþtir; þöyle ki: Benimle bir Yahudî arasýnda bir toprak meselesi vardý. Derken Yahudî benim hakkýmý inkar etti. Bunun üzerine O’nu Rasûlullah (s.a.v.)’e götürdüm. Rasûlullah (s.a.v.), bana delilin var mýdýr? Buyurdu. Ben de hayýr dedim. Rasûlullah (s.a.v.), Yahudiye yemin et buyurdu, bunun üzerine ben Ey Allah’ýn Rasûlü! O yemin eder ve malýmý götürür dedim. Bunun üzerine Allah, Âl-i Imrân sûresi 77. ayetini indirdi: “Doðrusu Allah’a karþý verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaat karþýlýðýnda deðiþtirenler var ya; iþte onlar öteki dünyanýn nimetlerinden faydalanamayacaklardýr. Allah kýyamet günü onlarla ne konuþacak, ne yüzlerine bakacak, ne de onlarý günahlarýndan arýndýracaktýr. Onlar için acýklý bir azâb vardýr. (Buhârî, Müsakat: 85; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ýbn ebî Evfâ’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

2997- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âl-i Imrân 92. ayeti: “…Ey Mü’minler! Sevdiðiniz þeylerden Allah rýzasý için baþkalarýna harcamadýkça, gerçek erdemliliðe ve hayra ulaþmýþ olamazsýnýz…” ile, Bakara sûresi 245. ayeti: “Allah’ýn kat kat fazlasýyla geri ödeyeceði güzel bir borcu Allah’a verecek olan kimdir?...” ayeti indiði zaman Ebû Talha’nýn bir bahçesi vardý. Ey Allah’ýn Rasûlü!, dedi. Bahçem Allah için vakýftýr. Bunu gizli olarak yapabilseydim burada açýklamazdým dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Onu akrabalarýna ve yakýnlarýna miras olarak býrak” buyurdu. (Buhârî, Zekat: 27; Müslim, Zekat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Mâlik b. Enes bu hadisi Ýshâk b. Abdullah b. Ebî Talha’dan ve Enes b. Mâlik’den rivâyet etmiþtir.

2998- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e “Gerçek hacý kimdir?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.): “Saçý baþý daðýnýk süs ve gösteriþten uzak kul” diye cevap verdi. Bir baþkasý kalktý ve “Hangi hac daha faziletlidir” diye sordu? Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Telbiye ve tekbir seslerinin yükseldiði kurban kanlarýnýn akýtýldýðý hac’týr.” Bir baþkasý kalkýp: “Hac için yola gücü yetme þartý nedir? Diye sorunca Rasûlullah (s.a.v.): “Azýk ve binittir” buyurdular. (Ýbn Mâce, Menasik: 27)

ž Tirmizî: Bu hadisi sadece Ýbn Ömer’den rivâyet eden Ýbrahim b. Yezîd el hûzî el Mekkî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazý hadisçiler Ýbrahim b. Yezîd’i hafýzasý yönünden tenkid etmiþlerdir.

2999- Sa’d b. Ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âl-i Imrân sûresi 61. ayeti olan, “Gelin! oðullarýmýzý, oðullarýnýzý, kadýnlarýmýzý, kadýnlarýnýzý, biz, siz, hepimizi çaðýralým” ayeti inince Rasûlullah (s.a.v.): “Ali, Fatýma, Hasan ve Hüseyin’i çaðýrdý ve Ey Allah’ým bunlar benim ailemdendir” buyurdu. (Müsned: 1522)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

3000- Ebû Gâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Umâme, Þam mescidinin direklerine asýlý baþlar gördü ve þöyle dedi: “Cehennemin köpekleri gökyüzünün altýnda öldürülmüþlerin en kötüleri… onlarýn öldürdükleri kiþiler de öldürülmüþlerin en iyileridir.” Sonra Âl-i Imrân sûresi 106. ayetini okudu: “Bazý yüzlerin mutluluktan parladýðý, bazý yüzlerin de ýzdýrabtan karardýðý o hesap gününde, yüzleri kararanlara: “Ýman ettikten sonra Allah’tan gelen gerçekleri örtbas mý ettiniz? O gerçekleri örtbas ettiðinizden dolayý tadýn bu azabý, denilecek.” Ebû Umâme’ye bunu Rasûlullah (s.a.v.)’den sen mi iþittin diye sordum, þöyle cevap verdi. Bunu Rasûlullah (s.a.v.)’den; bir, iki, üç, dört, beþ, altý, yedi kere iþitmemiþ olsaydým size aktarmazdým (yani daha çok iþittiðim için aktarýyorum) dedi. (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ebû Gâlib’in ismi “Hazevver” dir. Ebû Umâme el Bâhilî’nin ismi ise Suday b. Aclan olup Bahile kabilesinin lideridir.

3001- Behz b. Hakîm (r.a.)’in babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, Behz Âl-i Imrân sûresi 110. ayeti olan: “Siz müslümanlar, insanlýðýn iyiliði için yaratýlarak yeryüzüne çýkarýlmýþ hayýrlý bir topluluksunuz, doðru olaný emreder, eðri olandan alýkoyarsýnýz…” ayeti hakkýnda Rasûlullah (s.a.v.)’de þöyle buyurduðunu iþitti: “Siz Yeryüzünde gelip geçen ümmetlerden yetmiþinciyi tamamlýyorsunuz, siz bunlarýn hepsinden en hayýrlý ve Allah yanýnda da en ikrama layýk olanýsýnýz.” (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Bu hadis hasendir.

Pek çok kiþi bu hadisi Behz b. Hakîm‘den buradaki gibi rivâyet etmiþ ancak “Ýnsanlar arasýndan çýkarýlmýþ en hayýrlý ümmetsiniz” bölümünü zikretmemiþlerdir.

3002- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’in Uhud günü yüzü alnýndan yarýlarak kanlar yüzüne akmýþtý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle demiþti: “Kendilerini Allah’a davet eden peygamberlerine bunu yapan bir millet nasýl felah bulur. Bunun üzerine Allah Âl-i Imrân sûresi 128. ayetini indirdi: “Kullarýmýn iþinden hiçbir þey sana ait deðildir. Allah, ya onlarýn tevbesini kabul eder, yahud onlarý varlýk sebebine aykýrý davrandýklarý için azab eder.” (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3003- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Uhud savaþýnda Rasûlullah (s.a.v.)’in yüzü yarýldý, diþi kýrýldý omzundan ok yarasý aldý. Kan, yüzünden akmaya baþladý hem kanýný siliyor hem de “Kendilerini Allah’a davet eden peygamberlerine bunu yapan bir ümmet nasýl kurtuluþ bulacak?” buyuruyordu. Bunun üzerine Allah, Âl-i Imrân sûresi 128. ayetini indirdi. (Müslim, Cihâd: 27; Ýbn Mâce, Fiten: 17)

ž Abd b. Humeyd’den iþittim þöyle diyordu: Yezîd b. Harun bu hadiste yanýlmýþtýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3004- Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Uhud savaþý günü þöyle duâ etti: “Allah’ým! Ebû Sûfyân’ý rahmetinden uzaklaþtýrýp lanet et. Allah’ým! Harîs b. Hiþâm’ý rahmetinden uzaklaþtýrarak lanet et. Allah’ým! Saffan b. Ümeyye’yi rahmetinden uzaklaþtýrarak lanet et.” Ömer dedi ki: Bunun üzerine Âl-i Imrân 128. ayeti nazil oldu. Sonra Allah onlarý affetti. Müslüman oldular Müslümanlýklarý da mükemmeldi. (Müsned: 5550)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ömer b. Hamza’nýn, Sâlim’den ve babasýndan rivâyeti olarak garib görülmektedir. Zührî bu hadisi Sâlim’den ve babasýndan rivâyet etmiþtir.

Muhammed b. Ýsmail, Amr b. Hamza’nýn rivâyetini tanýmýyor fakat Zührî’nin rivâyetini biliyor.

3005- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), dört kiþiye bedduâ ederdi. Bunun üzerine Allah Âl-i Imrân 128. ayetini gönderdi: “Kullarýmýn iþinden hiçbir þey sana ait deðildir Ey peygamber! Allah dilerse onlarýn tevbesini kabul eder, yahud da onlarý varlýk sebebine aykýrý davrandýklarý için azablandýrýr.” (Buhârî, Meðazi: 17; Nesâî, Tatbik: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Nafi’in, Ýbn Ömer’den rivâyeti olarak garib görülmüþtür.Yahya b. Eyyûb bu hadisi Ýbn Aclan’dan rivâyet etmiþtir.

3006- Esma b. Hakem el Ferâzî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ali’nin þöyle dediðini iþittim. “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’den bir hadis iþittiðimde Allah o hadisle beni dilediði þekilde faydalandýrýrdý. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bir kimse bana hadis rivâyet ettiðinde ona yemin verdirirdim, yemin ederse onun hadis olduðunu tasdik ederdim. Ýþte bir seferinde Ebû Bekir bana bir hadis rivâyet etti. Ebû Bekir doðru sözlü birisidir. Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim buyurdu ki: Her kim bir günah iþler sonra kalkýp temizlenir, namaz kýlar ve Allah’tan baðýþlanmasýný isterse Allah onu mutlaka affeder. Sonra Âl-i Imrân sûresi 135. ayetini okudu: “Ve onlar utanç verici bir iþ yaptýklarý veya varlýk sebeblerine aykýrý bir davranýþta bulunduklarý zaman, Allah’ý hatýrlar ve günahlarýnýn affý için yalvarýrlar. Zaten Allah’tan baþka kim günahlarý affedebilir? Onlar iþledikleri günah ve hatalý iþlerde de bilerek ýsrar etmezler.” (Ýbn Mâce, Ýkame: 27)

ž Tirmizî: Bu hadisi Þu’be ve pek çok kiþi Osman b. Muðîre’den merfu olarak rivâyet ettiler.Mis’ar ve Sûfyân’da ayný hadisi Osman b. Muðîre’den merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþlerdir. Bazýlarý da yine Mis’ar’dan mevkuf olarak rivâyet etmiþler bazýlarý da merfu olarak rivâyet etmiþlerdir. Sûfyân es Sevrî, Osman, Muðîre’den mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir. Esma b. Hakem’in bundan baþka rivâyet ettiði bir hadis bilmiyoruz.

3007- Ebû Talha (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Uhud savaþýnda baþýmý kaldýrýp saðýma soluma bakýnmaya baþladým. O esnada Müslümanlardan kalkanýnýn siperinde uyuklamaktan dolayý kafasýný eðmeyen kimse yoktu iþte bu olay Âl-i Imrân sûresi 154. ayetindeki belirtilen olaydýr: “Sonra Allah, bu kederin ardýndan size bir emniyet duygusu ve bazýlarýnýzý sarýp kuþatan bir iç sükûneti, uyuklama hali vermiþti…” (Buhârî, Meðazî: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Abd b. Humeyd, Ravh b. Ubâde vasýtasýyla Hammad b. Seleme’den, Hiþâm b. Urve’den, babasýndan ve Zübeyr’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

3008- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Ebû Talha dedi ki: “Uhud savaþý günü savaþ konumunda iken bizi uyku bastýrdý. Ebû Talha: O gün uyku bastýrýlan kimselerden idim, kýlýcým elimden düþüyor tekrar alýyorum, tekrar düþüyordu. Diðer bir gurub insanlar daha vardý ki onlar münafýklardý. Çok korkak ürkek hakka karþý çok kuþkucu idiler.” (Buhârî, Meðazî, 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3009- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Âl-i Imrân sûresi 161. ayeti, Bedir günü kaybedilen kýrmýzý bir kadife elbise hakkýnda nazil olmuþtur. Hatta o gün bazý kimseler: Belki de onu Rasûlullah (s.a.v.) aldý demiþlerdi. Allah’ta bu ayeti indirdi: “Bir peygamberin ganimet malýna hainlik etmesi olacak þey deðildir…” (Ebû Dâvûd, Huruf: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Abdusselam b. Harb, Husayf’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir. Bazýlarý bu hadisi Husayf’tan, Mýksem’den rivâyet ederek senedinde “Ýbn Abbâs’tan” dememiþlerdir.

3010- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), benimle karþýlaþtý ve Ey Câbir, seni neden kýrgýn görüyorum? dedi. Ben de: Ey Allah’ýn Rasûlü! Babam, Uhud gününde þehîd düþtü, geride kalan borç ve çoluk-çocuk býraktý, dedim. Rasûlullah (s.a.v.), babanýn Allah tarafýndan nasýl karþýlandýðýný sana haber vereyim mi? Ben de evet Ey Allah’ýn Rasûlü! dedim. Þöyle buyurdular: Allah bir kimseyle ancak perde arkasýndan konuþmuþtur. Fakat babaný diriltmiþ ve arada perde olmaksýzýn yüz yüze konuþarak þöyle buyurmuþtur: Ey kulum dile benden sana dileðini vereyim o da Ey Rabbim beni dirilt senin yolunda ikinci kez öldürüleyim. Allah’ta þöyle buyurdu: Enbiya sûresi 95. ayete göre tekrar dünyaya dönmek mümkün deðildir ve Âl-i Imrân 169. ayet indirildi: “Fakat Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayýn. Hayýr onlar diridir. Rableri katýnda rýzýklanmaktadýrlar.” (Ýbn Mâce, Mukaddime: 122)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir.

Abdullah b. Muhammed b. Akîl, Câbir’den bu hadisin bir kýsmýný nakletmiþtir. Bu hadisi sadece Musa b. Ýbrahim’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ali b. Abdullah el Medînî ve pek çok ileri gelen hadisçiler bu hadisi Musa b. Ýbrahim’den bize aktarmýþlardýr.

3011- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, kendisine Âl-i Imrân 169. ayetin tefsiri soruldu da bunun üzerine þöyle dedi: Ayný soruyu bizde sormuþtuk ta bize þöyle haber verilmiþti: Onlarýn ruhlarý yeþil kuþlar þeklindedir. Cennet’te diledikleri þekilde gezip dolaþýrlar sonra Arþ’a asýlý kandillere dönerler Allah onlara yönelip baktý ve þöyle dedi: Bir þeyin artýrýlmasýný ister misiniz ki size onu artýrayým. Onlar da Ey Rabbimiz dediler. Neyin artýrýlmasýný dileyelim Cennet’teyiz dilediðimiz þekilde gezinip duruyoruz. Sonra Allah onlara ikinci kez bakýp þöyle buyurdu: Ýlave olarak istediðiniz bir þey var mý? Derhal sizin için artýrayým? Onlar da Rablerinden bir þey istemeden býrakýlmayacaklarýný görünce þöyle dediler: “Ruhlarýmýzý cesetlerimize çevir de dünyaya tekrar dönelim ve senin yolunda ikinci kez þehîd olalým.” (Fakat Enbiya 95. ayetlere göre bu mümkün olmamaktadýr.) (Müslim, Ýmara: 27; Ýbn Mâce, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ýbn ebî Ömer, Sûfyân vasýtasýyla Atâ b. Sâib’den, Ebû Ubeyde’den Ýbn Mes’ûd’tan bu hadisin bir benzerini bize rivâyet ederek þunu ilave etmiþlerdir: “Peygamber (s.a.v)’e selamlarýnýzý ilet ve Ey Rabbimiz bizim senden razý olduðumuzu ve bizden de razý olunduðunu ona bildir.”

Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3012- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, merfu olarak þöyle anlattý: Malýnýn zekatýný vermeyen her bir kimsenin boynuna kýyamet günü Allah bir yýlan takacaktýr. Sonra buna uygun olarak Âl-i Imrân sûresi 180. ayetini okudu: “Allah’ýn kendilerine ikram edip verdiði mallarý, infak etmekte cimrilik gösterenler o biriktirdikleri mallarýn, kendileri için hayýrlý olduðunu sanmasýnlar. Aksine bu onlar için pek kötüdür. Bu derece cimrice sarýldýklarý þey, kýyamet günü boyunlarýna tasma gibi geçirilecektir. Zira göklerin ve yerin mirasý Allah’ýndýr, hepsi O’na kalacaktýr. Ve Allah yaptýðýnýz her þeyden haberi olandýr.” Abdullah b. Mes’ûd baþka bir seferde de Rasûlullah (s.a.v.)’in buna uygun olarak ayný ayeti okumuþtu.

Müslüman kardeþinin malýný yalan yere yemin ederek kendi zimmetine geçiren kiþi kýyamet günü Allah’ý kendisine kýzgýn vaziyette bulacaktýr buyurdu ve buna uygun olarak Âl-i Imrân 77. ayetini okudu: “Doðrusu Allah’a karþý verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaat karþýlýðýnda deðiþtirenler var ya; iþte onlar öteki dünyanýn nimetlerinden faydalanamayacaklardýr. Allah kýyamet günü onlarla ne konuþacak, ne yüzlerine bakacak, ne de onlarý günahlarýndan arýndýracaktýr. Onlar için acýklý bir azâb vardýr.”(Nesâî, Zekat: 27; Ýbn Mâce, Zekat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3013- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu Cennet’te bir kamçý boyu kadar yer, dünyadan ve dünyada bulunan her þeyden daha hayýrlýdýr. Dilerseniz Âl-i Imrân 185. ayetini okuyunuz “…Orada ateþten uzaklaþtýrýlýp Cennete konulacak olanlar, gerçek kurtuluþa ermiþlerdir. Zira bu dünya hayatýna düþkünlük, aldatýcý bir zevkten baþka bir þey deðildir.” (Dârimî, Rýkak: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3014- Mervan b. Hakem (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mervan kapýcýsý olan Rafî’e dedi ki: Git, Ýbn Abbâs’a þöyle söyle eðer her bir kimse yaptýðýna sevinir ve yapmadýðý iþlerle de övülmesini isterse mutlaka azâb görecekse hepimiz azâblanacaðýz Bunun üzerine Ýbn Abbâs þöyle dedi: Bu ayetten size ne! Çünkü bu ayet ehli kitap olan Yahudî ve Hýristiyanlar hakkýnda inmiþtir. Sonra Ýbn Abbâs, Âl-i Imrân 187. ayetini okudu: “Allah kendilerine kitap verilenlerden, O kitabý mutlaka insanlara açýklayacaksýnýz, gizlemeyeceksiniz diye kesin söz almýþtý. Fakat, onlar bunu kulak ardý ettiler ve küçük bir kazançla deðiþtirdiler. Ne kötü bir alýþveriþti bu.” Arkasýndan da hemen 188. ayeti okudu: “Ettikleri kötülüklere sevinen ve yapmadýklarý iyiliklerle övülmek isteyenlerin, davranýþlarýný doðru sanma, onlarýn azâbtan kurtulacaklarýný da sanma, onlar için acýklý bir azâb vardýr.” Ýbn Abbâs þöyle devam etti: Peygamber (s.a.v), o kitap ehline bir þeyler sormuþtu da onlar o gerçeði gizleyip baþka bir þeyler söyleyip çýkýp gittiler onlar istenilen þeyi deðil de baþka bir þeyi haber verdiler de böylelikle de övülmek istediler. Kendilerinden isteneni söylemeyip gizlediklerine de sevinip gittiler. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 27; Müslim,i Sýfat-ül Münafýkýn: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

bölüm: 5

Ø nis sûresindeki tefsir edilen ayetler

3015- Muhammed b. Münkedir (r.a.)’den rivâyete göre; Câbir b. Abdullah’tan þöyle iþittiðini anlatmýþtýr. Hastalanmýþtým Rasûlullah (s.a.v.), beni ziyarete geldi ben kendimden geçmiþ baygýn durumda idim. Ayýlýnca, malým konusunda nasýl hareket edeyim diye sordum. Rasûlullah (s.a.v.), sustu ve Nisa sûresi 11. ayeti nazil oldu: “Allah size çocuklarýnýzýn alacaðý miras hakkýnda þunu emreder: Erkek iki kadýnýn hissesine eþit bir miktar alacaktýr…” (Buhârî, Vudu: 27; Müslim, Feraiz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi Muhammed b. Münkedir’den rivâyet etmiþlerdir.

Fadl b. Sabah el Baðdadî, Sûfyân vasýtasýyla, Ýbn’ül Münkedir’den, Câbir’den, bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþ olup, Fadl b. Sabbah’ýn hadisi buradakinden daha uzuncadýr.

3016- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, demiþtir ki: Evtas savaþý günü müþrikler içerisinde kocalarý bulunan bazý kadýnlar cariye olarak savaþ ganimetleri içersinde bize düþmüþtü fakat bazý kimseler bu kadýnlarla cinsel iliþki yapmayý hoþ karþýlamadýlar da Allah Nisa sûresi 24. ayetini indirdi: “Savaþta esir olarak elinize geçirdiðiniz cariyeler dýþýnda tüm evli kadýnlar size haram kýlýnmýþtýr…” (Müslim, Rada: 27; Nesâî, Nikah: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3017- Yine Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Evtas savaþý günü kendi toplumlarýnda kocalarý bulunan bazý esir kadýnlar ganimetten pay olarak hissemize düþmüþtü. Müslümanlar durumu Rasûlullah (s.a.v.)’e anlattýlar ve Allah, Nisa sûresi 24. ayetini indirdi. (Müslim, Rada: 27; Nesâî, Nikah: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ayný þekilde Sevrî, Osman el Bettî’den, Ebû’l Halîl’den, Ebû Saîd el Hudrî’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþ olup senedinde “Ebû Alkame” yoktur. Bu hadiste “Ebû Alkame”yi zikreden kimse tanýmýyorum. Ancak, Hemmâm, Katade’den yaptýðý rivâyette onu zikretmiþtir. Ebû’l Halil’in adý Salih b. Ebî Meryem’dir.

3018- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) büyük günahlar hakkýnda þöyle buyurdu: “Allah’a ortaklar tanýmak, ana babaya âsi olmak, adam öldürmek, yalan þâhidliði veya yalan söylemek.” (Bu hadis Nisa sûresi 31. ayetin tefsiri durumundadýr) (Buhârî, Þehadet: 27; Müslim, Eyman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Ravh b. Ubâde bu hadisi Þu’be’den rivâyet ederek hadisin senedinde Ubeydullah b. Ebî Bekre yerine Abdurrahman b. Ebî Bekre denilmiþtir ki bu doðru deðildir.

3019- Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Günahlarýn en büyüðünü size bildireyim mi?” Ashab “Evet Ey Allah’ýn Rasûlü!” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah’a ortaklar koþmak, ana babaya âsi olmak” Rasûlullah (s.a.v.) yaslanmýþ durumda iken doðrularak: “yalancý þâhidlik ve yalan söylemek” bu son cümleyi o kadar tekrarladý ki keþke sussaydý dedik. (Buhârî, Þehadet: 27; Müslim, Eyman: 17)

ž Tirmizî: Bu hasen garib sahihtir.

3020- Abdullah b. Üneys el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Büyük günahlarýn büyükleri þunlardýr: Allah’a ortaklar koþmak, ana babaya âsi olmak ve yalan yere yapýlan yemin; bir kimse gerektiði yerde bir yemin eder de o yeminin içersine sivrisineðin kanadý kadar bir yalan bulaþtýrýrsa o yaptýðý kýyamete kadar kalbinde bir leke olarak kalýr gider.” (Müsned: 15465)

ž Tirmizî: Ebû Umâme el Ensarî, Sa’lebe’nin oðludur, adýný bilmiyoruz. Rasûlullah (s.a.v.)’den pek çok hadisler rivâyet etmiþtir.

Bu hadis hasen garibtir.

3021- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “Büyük günahlarýn bir kýsmý þunlardýr. Allah’a ortak koþmak, ana babaya âsi olmak veya yalan yere yemin etmektir.” Üçüncüyü söylerken Þu’be tereddüd etmiþtir. (Buhârî, Eyman: 27; Nesâî, Tahrim-üd Dem: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3022- Mûcâhid (r.a.)’den rivâyete göre, Ümmü Seleme (r.anha)’ya “Erkekler savaþýyor, kadýnlar savaþmýyor ve biz kadýnlar da mirastan yarým hisse alýyoruz.” dedi. Allah Nisa sûresi 32. ayetini indirdi: “O halde Allah’ýn kimilerine diðerlerinden daha fazla verdiði nimetlerine kýskançlýk yaparak imrenmeyin…” Mûcâhid dedi ki: Allah Ümmü Seleme hakkýnda Ahzab sûresi 35. ayetini indirdi. Ümmü Seleme, Mekke’den Medîne’ye tek baþýna hicret eden ilk kadýndýr. (Müsned: 25511)

ž Tirmizî: Bu hadis mürseldir. Bazýlarý bu hadisi Ebû Necîh’den, Mûcâhid’den mürsel olarak: “Ebû Seleme þöyle þöyle dedi” diyerek rivâyet etmiþlerdir.

3023- Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Ey Allah’ýn Rasûlü, hicret konusunda Allah’ýn kadýnlardan bahsettiðini iþitmedi.” Bunun üzerine Allah Âl-i Imrân sûresi 195. ayetini indirdi. “Nitekim Rableri onlarýn duâlarýný kabul ederek cevap verdi; Ýster erkek, ister kadýn olsun, benim yolumda çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasýný boþa çýkarmayacaðým. Çünkü, hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

3024- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), kendisi minberde otururken Abdullah’tan Kur’ân okumasýný istemiþtir. Ben de Nisa sûresinden okumaya baþladým 41. ayet olan: “Öyleyse hesap günü her topluluk içinden þâhidler getireceðimiz ve seni de Ey Peygamber onlar üzerine þâhid tutacaðýmýz zaman ne olacak o günahkarlarýn hali” ne gelince eliyle bana yeter diyerek iþaret etti kendisine baktým gözlerinden yaþlar damlýyordu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17)

ž Tirmizî: Ebû’l Ahvas ayný þekilde A’meþ’den, Ýbrahim’den, Alkame’den ve Abdullah’tan rivâyet etmektedir. Fakat doðru olan rivâyet Ýbrahim’in Ubeyde’den ve Abdullah’tan yaptýðý rivâyettir.

3025- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bana benim için Kur’ân oku Ey Abdullah dedi. Sana indirilen Kur’ân-ý sana mý okuyacaðým dedim þöyle buyurdular: “Ben baþkasýndan dinlemeyi severim” Nisa sûresinden okudum 41. ayete gelince Peygamber (s.a.v)’in gözlerinin yaþla dolduðunu gördüm. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Ebû’l Ahvas’ýn hadisinden daha saðlamdýr.

3026- Ali b. Ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abdurrahman b. Avf içki yasaklanmazdan önce bizim için bir yemek hazýrlatýp bizi davet etti. Bize yemekler yedirip þaraplar içirdi. Þarap bizi sarhoþlattý ki namaz vakti girdi beni imam olmam için öne geçirdiler. Ben de Kafirün sûresini sarhoþluktan dolayý “Ey kafirler sizin ibadet ettiðinize ben ibadet etmem ve biz sizin ibadet ettiðinize ibadet ederiz” þeklinde okudum. Bunun üzerine Allah Nisa sûresi 43. ayetini indirdi: “Ey iman edenler sarhoþ iken namaz kýlmaya yaklaþmayýn ne dediðinizi bilinceye kadar bekleyin…” (Ebû Dâvûd, Eþribe: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

3027- Urve b. Zübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, Abdullah b. Zübeyr þöyle anlatmýþtýr: Ensâr’dan bir adam hurmalýklarý suladýklarý Hare ýrmaðý konusunda Zübeyr’i, Rasûlullah (s.a.v.)’e dava etti. Ensarî suyu salýver bana gelsin demiþ. Zübeyr’de bunu kabul etmemiþti. Rasûlullah (s.a.v.), Zübeyr’e, Ey Zübeyr hurmalýðýný sula ve suyu komþuna gönder. Bunun üzerine Ensarî, kýzdý ve Ey Allah’ýn Rasûlü! dedi. Zübeyr hala oðlun olduðu için mi böyle konuþtun dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’in rengi deðiþti ve þöyle buyurdu: “Ey Zübeyr! Hurmalýðýný sula savacaktan aþýncaya kadar suyu hapset. (salma)” Zübeyr þöyle dedi: Nisa sûresi 65. ayeti bu konuda inmiþtir: “Hayýr hayýr, Rabbine andolsun ki onlar, aralarýnda anlaþmazlýða düþtükleri her konuda sen peygamberi hakem yapmadýkça ve sonra senin kararýna, kalplerinde hiçbir sýkýntý duymaksýzýn tam bir teslimiyetle tabi olmadýkça gerçekten inanmýþ olmazlar.” (Buhârî, Müsakat: 27; Müslim, Fezail: 17)

ž Tirmizî: Muhammed’in þöyle söylediðini iþittim: Ýbn Vehb bu hadisi Leys b. Sa’d’tan, Yunus’tan, Zührî’den, Urve’den, Abdullah b. Zübeyr’den benzeri þekilde rivâyet etmekte ve hadisin senedinde “Abdullah b. Zübeyr’den” dememektedir.

3028- Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, Nisa sûresi 88. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: Uhud savaþýnda Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bazýlarý savaþtan çekilmiþlerdi. Müslümanlar bunlar hakkýnda iki taraf oldular; Bir kýsmý onlar öldürülmeli diyor diðer taraf ise hayýr diyorlardý. Bunun üzerine Nisa 88. ayet indi: Size ne oluyor ki, münafýklar hakkýnda kiminiz onlardan yana kiminiz onlara karþý tutum alarak aranýzda iki guruba ayrýlýyorsunuz? Oysa yaptýklarý iþlerden dolayý Allah onlarý tepe taklak etmiþtir. Allah’ýn saptýrdýðýný doðru yola iletmek mi istiyorsunuz? Allah’ýn sapýklýk içinde býraktýklarýna bir çýkýþ yolu bulamazsýn.” Sonra Rasûlullah (s.a.v.): “O Medîne temiz beldedir” buyurdu ve þöyle devam etti: “Ateþin madenlerin kirlerini temizleyip çýkarýp attýðý gibi Medîne’de Müslümanlar arasýndaki kirleri atar.” (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Abdullah b. Yezîd; el Ensârî el Hatmî olup sahabedir.

3029- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: Maktul ile katil kýyamet günü birlikte geleceklerdir. Katilin baþý ve saçýndan tutmuþ olduðu, kendi boyun damarlarýndan kan fýþkýrdýðý halde þöyle diyecektir: “Ya Rabbi, beni bu öldürdü” arþa kadar yaklaþtýrýlacaktýr. Amr b. Dinar dedi ki: Bu konuda Ýbn Abbâs’a katilin tevbe etmesi hakkýnda sordular da, O’da: Nisa sûresi 93. ayetini okudu: “Fakat her kim de, bir mü’mini bile bile öldürürse, onun cezasý, içinde devamlý kalacaðý Cehennemdir. Allah ona bu dünyada gazab etmiþ ve öteki dünyada da rahmetinden uzak tutmuþ ve ona büyük bir azâb hazýrlamýþtýr.” Ve þöyle devam etti: “Bu ayetin hükmü kaldýrýlmamýþtýr ve deðiþtirilmemiþtir. Nerede ona tevbe imkaný?” (Nesâî, Tahrim-üd Dem: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bazýlarý bu hadisi Amr b. Dinar’dan, Ýbn Abbâs’tan merfu olmaksýzýn benzeri þekilde rivâyet etmiþlerdir.

3030- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Benî Süleym’den bir adam koyunlarýný otlatýrken Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan bir müfrezeyle karþýlaþtý ve onlara selam verdi. Onlarda size, sizden korunmak için selam verdi, kanaatine vararak kalkýp onu öldürdüler koyunlarýný da alýp Rasûlullah (s.a.v.)’e götürdüler Allah’ta, Nisa sûresi 94. ayetini indirdi: “O halde ey iman edenler Allah yolunda savaþa çýktýðýnýz zaman karþýlaþtýðýnýz durumu açýkça kavramaya çalýþýn ve size barýþ teklif edene veya Müslüman olduðunu bildirene dünya hayatýnýn gelip geçici, kazancýna duyduðunuz özlem ve istekle sen mü’min deðilsin demeyin oysa ganimetlerin çoðu Allah katýndadýr…” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Tefsir: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Üsame b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3031- Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, Nisa sûresi 95. ayeti indiði zaman gözleri görmeyen Amr b. Ümmü Mektum, Peygamber (s.a.v)’e geldi ve Ey Allah’ýn Rasûlü! gözleri görmeyen bir kimseyim bana ne yapmamý emredersin? dedi. Allah: “Bir mazeretleri olmaksýzýn” bölümünü indirdi ve Peygamber (s.a.v), vahiy katiplerine: “Yazdýðýnýz kürek kemiðini veya levhayý, kalemi getirip kaydediniz.” buyurdu. (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Ýmara: 17)

ž Bu hadis hasen sahihtir. Amr b. Ümmü Mektum denildiði gibi Abdullah b. Ümmü Mektum da denilir. Bu kimse Abdullah b. Zaide’dir. Ümmü Mektum onun annesidir.

3032- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Nisa sûresi 95. ayeti inince Bedir savaþýna katýlanlarla, Bedir’den geri kalanlar -çünkü bu ayet Bedir savaþý için inmiþtir- ayeti inince Abdullah b. Cahþ ve Ýbn Ümmü Mektum, dediler ki: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Biz iki a’ma kimseyiz bize izin var mýdýr?” Bunun üzerine Nisa sûresi 95. ayet indirildi. “Allah mücahidleri özür sahibi olarak oturanlardan bir derece üstün kýldý. Özür sahibi olmaksýzýn oturanlara gelince; Allah mücahidleri bu oturup kalanlardan kat kat derecelerle üstün kýlmýþtýr.” (Buhârî, Meðazi: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle Ýbn Abbâs rivâyeti olarak hasen garibtir. Mýksem’in Abdullah b. Hâris’in azâdlýsý olduðu söylendiði gibi Abdullah b. Abbâs’ýn azâdlýsý olduðu da söylenir. Künyesi ise Ebû’l Kâsým’dýr.

3033- Ýbn Þihâb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Sehl b. Sa’d, bana anlattý ve þöyle dedi: Mervan b. Hakem’i mescidde otururken gördüm ve gelip yanýna oturdum o da Zeyd b. Sabit’in kendisine anlattýðýný bize anlattý þöyle ki: Nisa süresi 95. ayeti “Bir mazeretleri olmaksýzýn” kýsmý olmadan indirilmiþti de Allah Rasûlü bana bu ayeti yazdýrmýþtý tam o esnada Ýbn Ümmü Mektum çýkageldi ve Ey Allah’ýn Rasûlü cihâda katýlma imkaným olsaydý mutlaka cihâd ederdim dedi. Kendisi gözleri görmeyen bir adamdý. Bunun üzerine Allah Peygamberine vahyin ilave kýsmý olan: “Bir mazeretleri olmaksýzýn” bölümünü indirdi. Rasûlullah (s.a.v.)’in dizi dizimin üstünde idi dizimi ezecek kadar aðýrlaþtý sonra bu aðýrlýk kaldýrýldý ve böylece “Bir mazeretleri olmaksýzýn” bölümü de indirilmiþ oldu. (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Ýmara: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kiþi Zührî’den, Sehl b. Sa’d’tan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr. Ma’mer ise bu hadisi Zührî’den, Kabîsa b. Zûeyb’den, Zeyd b. Sabit’den rivâyet edilmiþ olup bu rivâyette peygamberin ashabýndan olan bir kimsenin tabiinden olan bir kimseden rivâyeti vardýr. Sehl b. Sa’d el Ensarî, Mervan b. Hakem’den hadis rivâyet etmektedir. Mervan, peygamberden hadis iþitmemiþtir. Kendisi tabiin denilen ikinci asrýn insanlarýndandýr.

3034- Ya’la b. Ümeyye (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’a dedim ki: Nisa sûresi 101. ayetinde Allah, korku içinde bulunursanýz namazlarý kýsaltýnýz buyuruyor. Bugün tüm insanlar emniyet içerisindedir. Durum ne olacak? O da þöyle dedi: Senin þaþtýðýn bu duruma ben de þaþmýþtým ve Rasûlullah (s.a.v.)’e sormuþtum o da þöyle buyurmuþtu: “Allah’ýn size sadaka olarak verdiði bir baðýþtýr, O’nun baðýþýný kabul ediniz.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Nesâî, Taksir-üs Salat: 17)

ž Bu hadis hasen sahihtir.

3035- Abdullah b. Þakîk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Hüreyre bize þöyle anlattý: Rasûlullah (s.a.v.), askerleriyle Dacnan ve Usfan arasýnda bir yere inmiþti, müþrikler kendi aralarýnda þöyle dediler: Bunlarýn bir namazlarý vardýr ki bu namaz kendilerine babalarýndan ve oðullarýndan daha kýymetlidir. Bu ikindi namazýdýr. Bu namaz vaktinde kesin kararýnýzý verip üzerlerine çullanýnýz. Ancak Cebrail, Peygamber (s.a.v)’e gelerek orduyu iki kýsma ayýrmasýný emretti, bir gurup namaz kýlarken diðerleri savaþý sürdürecektir. Tedbirli ve kontrollü hareket edecekler bir rekat kýlýnýnca diðer gurup savaþa geçip onlarda bir rekat namaz kýlacaklardýr. Böylece askerlerin namazý birer rekat, imam durumunda olan Rasûlullah (s.a.v.)’in namazý ise iki rekat olacaktýr. (Bu hadis Nisa 102. ayetinin açýklamasýdýr) (Buhârî, Salat-ül Havf: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle Abdullah b. Þakîk’ýn, Ebû Hüreyre’den rivâyeti olarak hasen garibtir.

Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd, Zeyd b. Sabit, Ýbn Abbâs, Câbir, Ebû Ayyaþ ez Zürakî, Ýbn Ömer, Huzeyfe, Ebû Bekre, Sehl b. Ebî Hasme’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Ebû Ayyaþ ez Zürakî’nin ismi Zeyd b. Sâmit’tir.

3036- Katâde b. Numân (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Biz Ensâr cemaatinden bir aile vardý. Bunlara Übeyrik oðullarý olarak Biþr, Beþîr ve Mübeþþir adý verilirdi. Beþîr münafýk birisiydi. Þiirler söyler ve Peygamber (s.a.v)’in ashabýný kötülerdi ve o þiiri eski þairlerden birine mal ederek falan þair þöyle þöyle dedi, diyordu. Peygamber (s.a.v)’in ashabý o þiiri dinledikleri zaman. Vallahi bu þiiri mikrop heriften baþkasý söylemez diyorlardý ve bunu ancak söylese söylese Übeyrik oðullarýndan bu adam söylemiþtir, derlerdi.

Bu kabile cahiliyye döneminde de Ýslam döneminde de muhtaç ve yoksul bir durumda idiler. Medîne’de o dönemde insanlarýn yiyecekleri hurma ve arpadan ibaretti. Adam paralý olduðu vakit Þam’da has un yüklü kervan gelince oradan un alýr ve sadece kendisi yerdi çoluk çocuðun yiyeceði ise yine arpa ve hurma idi. Derken Þam’dan bir kervan geldi, amcam Rýfaa b. Zeyd bir miktar has un alarak deposuna koydu o depoda ayný zamanda silah, zýrh ve kýlýç ta bulunmaktaydý. Evin altýndaki bu depo yarýlarak yiyecek ve silah buradan alýndý. Sabah olunca amcam Rýfaa bana geldi ve yeðenim gece bize hýrsýz geldi depomuz açýldý, un ve silahlarýmýz götürüldü mahallede yoklama yapýp soruþturduk neticede Übeyrik oðullarýnýn ateþ yaktýklarý ve götürülen gýda maddelerinin piþirildiði kanaatine varýldý. Übeyrik oðullarý da kendi mahallelerinde soruþturma yaparken: Vallahi aradýðýnýz adamýn Lebîd b. Sehl olduðu kanaatindeyiz demiþlerdi. Halbuki o dindar ve Salih bir kimse idi. Lebîd hakkýnda söyleneni iþitince kýlýcýný çekip “Ben mi çalmýþým” dedi. Vallahi ya bu hýrsýzlýðý meydana çýkaracaksýnýz veya bu kýlýç aranýza karýþacaktýr. Bunun üzerine çekil sen kenara sen bu iþin faili deðilsin dediler. Mahallede, o kadar soruþturmayý derinlettik ki Übeyrik oðullarýndan birinin yaptýðýndan þüphe etmiyoruz. Amcam dedi ki: Ey kardeþimin oðlu Rasûlullah (s.a.v.)’e gidip durumu anlatsan! Katâde dedi ki: Peygamber (s.a.v)’e geldim ve þöyle dedim: Bizden komþularýný üzen bir aile, amcam, Rýfaa b. Zeyd’in deposunu yardýlar silah ve gýda maddesini çaldýlar. Silahýmýzý versinler gýda maddesini istemiyoruz.

Rasûlullah (s.a.v.): Bu konuda gereken emri vereceðim buyurdu. Übeyrik oðullarý bizim Peygamber (s.a.v)’e müraacatýmýzý iþitince kendilerinden olan ve adýna Üseyr b. Urve denilen bir adama vardýlar ve meseleyi ona açtýlar. Mahalle halkýndan bazý kiþilerde bu toplantýda hazýr bulundu. Bunlar Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek þöyle dediler: Katâde b. Numân ve amcasý bizden salih ve iyi bir Müslüman olan kimseyi delilsiz ve isbatsýz hýrsýzlýkla itham ediyorlar. Katâde diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’e gelip konuþtum, Bana; siz, Müslüman olan bir aileye delilsiz ve isbatsýz olarak hýrsýzlýk ithamýnda bulunuyormuþsunuz, buyurdu. Döndüm keþke malýmýn pek çoðu elimden gitmiþ olsaydý da bu konuyu Rasûlullah (s.a.v.) ile konuþmamýþ olsaydým dedim. Amcam, Rýfaa bana geldi ve Ey kardeþimin çocuðu ne yaptýn, dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’in bana söylediðini kendisine anlattým. Allah, yardýmýna baþvurulandýr, dedi. Çok geçmeden bu konu hakkýnda Kur’ân ayeti nazil oldu: “Allah’ýn sana gösterdiði þekilde insanlar arasýnda hükmedesin diye bu kitabý gerçekleri içeren bir kitap olarak indirdik. Sakýn hainlerin savunucusu olma.” “Yardýmlaþmayý, iyi ve yararlý davranýþlarý ve insanlarýn arasýný düzeltmeyi öngören, bunlarý gerçekleþtirmeye çalýþan kimselerin yaptýðý toplantýlar dýþýnda, gizli toplanmalarýn pek çoðunda hayýr yoktur. Ve bütün bu güzel eylemleri Allah’ýn rýzasýný kazanmak için yapan kimseye zamaný geldiðinde, büyük bir mükafat vereceðiz.” (Nisa sûresi 105 - 114) Kur’ân’ýn bu ayetleri inince silah, Peygamber (s.a.v)’e getirildi. O da silahý; Rýfaa’ya iade etti. Katâde dedi ki: Silahý amcama getirdiðimde, cahiliyye döneminde görme özelliði iyice zayýflamýþ ve yaþý da oldukça ilerlemiþ bir ihtiyardý ben onun Müslümanlýðýný da biraz þüpheli görüyordum. Yanýna silahla vardýðýmda; “Ey kardeþimin oðlu ben o silahý Allah yolunda vakfettim.” dedi. Bunun üzerine o’nun Müslümanlýðýnýn saðlam olduðunu anladým. Bu konu hakkýnda Kur’ân ayetleri inince Beþîr, müþrikler arasýna katýlarak Sülaka binti Sa’d oðullarýndan Sümeyye’nin yanýna gidip oraya sýðýnmýþtý. Bunun üzerine (Nisa 115 - 116. ayetleri nazil oldu.) “Kim kendisine doðru yol besbelli olduktan sonra, peygamberle baðýný koparýp, mü’minlerin yolundan baþka bir yola saparsa, onu tercih ettiði o yolda býrakýr ve Cehenneme sokarýz. O ne kötü bir yerdir.” “Allah kendisinden baþka birine, ilahlýk yakýþtýrýlmasýný asla baðýþlamaz, ama baðýþlanmasýný isteyen kimsenin þirk dýþýndaki günahlarýný baðýþlar. Çünkü Allah’ýn yaný sýra baþkasýna ilahlýk yakýþtýranlar, þiddetli bir sapýklýða düþmüþ kimselerdir.”

Beþîr’in Sülaka oðullarýna sýðýnmasý üzerine Ýslam þairi Hassân o kadýný birkaç beyitle zemmetti. Bunun üzerine kadýn eþyalarýný alýp baþýnýn üzerine yerleþtirip, Ebtah denilen yere eþyalarýný atýp þöyle dedi: “Bana bir þey getirmedin! Sadece Hassân’ýn þiirini bana hediye etmiþ oldun.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Muhammed b. Seleme el Harranî’den, baþkasýndan bu hadisi müsned olarak rivâyet ettiðini bilmiyoruz.

Yunus b. Bükeyr ve pek çok râvîler bu hadisi Muhammed b. Ýshâk’tan, Âsým b. Ömer b. Katâde’den mürsel olarak rivâyet ettiler ve senedinde “Babasýndan ve dedesinden” demediler.

Katâde, Ebû Saîd el Hudrî’nin anne bir kardeþidir. Ebû Saîd el Hudrî’nin adý Sa’d b. Mâlik b. Sinan’dýr.

3037- Ali b. Ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kur’ân’dan bana en sevimli gelen ayetlerden biri de þudur: (Nisa sûresi: 116) Allah kendisinden baþka birine, ilahlýk yakýþtýrýlmasýný asla baðýþlamaz, ama baðýþlanmasýný isteyen kimsenin þirk dýþýndaki günahlarýný baðýþlar. Çünkü Allah’ýn yaný sýra baþkasýna ilahlýk yakýþtýranlar, þiddetli bir sapýklýða düþmüþ kimselerdir.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Fahýte’nin ismi Saîd b. Ýlâka’dýr, Süveyr’in künyesi Ebû Cehm’dir. Bu adam Küfeli olup tabiindendir.Ýbn Ömer ve Ýbn Zübeyr’den hadis dinlemiþtir. Ýbn Mehdî ona biraz iðnelemek süretiyle dokunmaktadýr.

3038- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Nisa sûresi 123. ayeti nazil olunca bu hüküm Müslümanlara biraz aðýr geldi ve bu durumu Peygamber (s.a.v)’e yakýndýlar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Orta yolda gidin doðruyu araþtýrýn. Mü’minin baþýna gelen her sýkýntýda mutlaka günahlarýna keffâret olma durumu vardýr kendisine batan bir diken ve çektiði her güçlükte bile…” (Buhârî, Merda: 27; Müslim,i Birr ve Sýla: 17)

ž ibn Muhayyýs’ýn adý Ömer b. Abdurrahman b. Muhaysýn’dýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3039- Abdullah b. Ömer, Ebû Bekir es Sýddîk (r.anhüma)’dan þöyle aktarmýþtýr: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýndaydým þu ayet indirildi: (Nisa 123. ayet) “Öteki alemdeki kurtuluþ; ne sizin vahye dayanmayan kuruntularýnýzla, ne de bize de kitap verildi diyen, önceki toplumlarýn kuruntularýyla gerçekleþecek deðildir. Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezalanýr, kendisi için Allah’tan baþka dost da, yardýmcý da bulamaz.”

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), “Bana indirilen bir ayeti sana okuyayým mý?” buyurdu. Ben de “Evet oku! Ey Allah’ýn Rasûlü” dedim. Rasûlullah (s.a.v.), o ayeti bana okudu bu esnada ben sýrtýmdaki bir aðrýdan dolayý farkýnda olmadan dolayý gerindim. Rasûlullah (s.a.v.): “Neyin var! Ey Ebû Bekir” diye sordu. Ben de “Anam, babam yoluna feda olsun Ey Allah’ýn Rasûlü” dedim. Hangimiz kötülük yapmamýþtýr, bizler yaptýklarýmýzla cezalandýrýlacaðýz! Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), buyurdular ki: “Sana ve tüm mü’minlere gelince sizler yaptýðýnýz kötülüklerin cezasýný bu dünyada çekecek ve Allah’a günahsýz olarak kavuþacaksýnýz. Diðer kafir olanlara gelince kötülükleri onlar için birikecek ve neticede bunun cezasýný kýyamet günü çekeceklerdir.” (Müsned: 23)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup senedinde söylenti vardýr. Musa b. Übeyde’nin hadis konusunda zayýf olduðu söylenmiþtir. Onu Yahya b. Saîd ve Ahmed b. Hanbel zayýf bulmaktadýrlar. Ýbn Sebba’ýn azâdlýsý ise mechüldür. Bu hadis baþka bir yoldan da yine Ebû Bekir’den rivâyet edilmiþ olup bu rivâyetin de senedi pek saðlam deðildir.

Bu konuda Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3040- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Sevde (r.anha), Peygamber (s.a.v)’in kendisini boþamasýndan korkarak beni boþama beni nikahýn altýnda tut benim günümü de Âiþe’ye tahsis et dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de bunu yaptý. Bunun üzerine Nisa sûresi 128. ayeti nazil oldu: “Eðer bir kadýn, kocasýnýn kötü muamelesinden veya kendisini terketmesinden korkarsa, iki taraf aralarýnda anlaþarak sorunlarýný çözebilirler. Zira karþýlýklý anlaþma, en iyi yoldur ve bencillik insan ruhunda her zaman mevcuttur. Fakat iyilik yapar, yolunuzu Allah’ýn kitabýyla bulursanýz biliniz ki, Allah tüm yapmakta olduklarýnýzdan haberi olandýr.” Her hangi bir konuda karý koca anlaþýrlarsa bu caizdir.” Bu söz Ýbn Abbâs’ýn sözü olabilir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3041- Berâ (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Nisa sûresiyle alakalý indirilen son þey; Nisa sûresi son ayeti olan 176. ayetidir: “Onlar senden cevap isterler. De ki: Allah size babasýz ve çocuksuz kiþinin mirasý hakkýndaki hükmünü þöyle açýklýyor: Ölen kiþinin çocuðu yok bir kýz kardeþi varsa, býraktýðý malýn yarýsý o kýz kardeþinindir. Ama ölen kýz kardeþinin çocuðu yoksa kendisi, yani erkek kardeþi ona mirasçý olur. Eðer kýz kardeþi iki ise, geride býraktýklarýnýn üçte ikisi onlarýndýr. Ama mirasçýlar erkek veya kýz kardeþler olarak çok iseler, bu durumda erkek için kadýnýn iki payý vardýr. Allah þaþýrýp sapmayasýnýz diye size her konuda hükmünü açýklýyor. Allah her þeyi bilendir.” (Buhârî, Meðazi: 27; Müslim, Feraiz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû’s Sefer’in ismi Saîd b. Ahmed es Sevrî olup Yuhummedoðlu oluðu da söylenir.

3042- Berâ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek “Ey Allah’ýn Rasûlü!” dedi. Babasýz ve çocuksuz kiþinin mirasý hakkýnda senden cevap isterler…” bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), sana yaz mevsiminde inen Nisa sûresi 176. ayeti kafidir. (Yaklaþýk ayný konulardan bahseden ve kýþ günü indirilen Nisa sûresi 12. ayetine ise kýþ ayeti denilir.) (Ebû Dâvûd, Feraiz: 27)

bölüm: 6

Ø maide sûresinden tefsir edilen ayetler

3043- Tarýk b. Þihâb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudilerden biri Ömer b. Hattâb’a þöyle dedi: Ey Mü’minlerin emiri! Maide sûresi 3. ayeti olan “…Bugün size, dininizi kemale erdirdim, nimetimi üzerinize tamamladým ve size din olarak Ýslâm’ý verip, ondan razý oldum…” ayeti bize indirilmiþ olsaydý o günü bayram günü ilan ederdik. Bunun üzerine Ömer þöyle dedi: Bu ayetin hangi günde indiðini çok iyi biliyorum; bu ayet Cuma gününe rastlayan bir arefe günü inmiþtir. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 27; Müslim, Tefsir: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3044- Ammâr b. Ebî Ammâr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs, Maide sûresi 3. ayetini okudu yanýnda bir Yahudi vardý, Bu ayet bize indirilmiþ olsaydý o günü bayram ilan ederdik dedi. Ýbn Abbâs þu karþýlýðý verdi: Bu ayet iki bayramýn bir araya geldiði bir gün olan Cuma günü Arafat’ta gelmiþtir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis Ýbn Abbâs hadisi olarak hasen garib sahihtir.

3045- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Rahman olan Allah’ýn eli dopdolu ve cömerttir. Gece, gündüz devamlý olarak vermesi onu eksiltmez. Söyleyiniz bakalým gökleri yarattýðýndan beri neler vermiþtir? Gerçek þu ki onun elindeki eksilmemiþtir. O’nun arþý su üzerindedir. Diðer elinde de terazi vardýr. Alçaltan ve yükselten de O’dur.” (Bu ayet Maide 64. ayet üzerine inmiþtir.) (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Zekat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu hadis maide sûresi 64. ayetinin tefsiridir. Bu hadis hakkýnda âlimler þöyle diyorlar: Bu tür hadislere bize geldiði þekilde yoruma gitmeksizin vehme kapýlmaksýzýn inanýrýz. Bunu pek çok imamla birlikte Sevrî, Malik b. Enes, Ýbn Uyeyne, Ýbn’ül Mübarek böyle söylemiþlerdir. Þöyle ki bu tür hadisler aktarýlýr onlara inanýlýr nasýl ve niçin diye sorulmaz.

3046- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), ilk zamanlarda muhafýzlarca korunurdu. “…Allah seni inanmayanlarýn þerrinden koruyacaktýr…” (Maide 67.) ayeti inince bulunduðu yerden baþýný çýkararak Ey Ýnsanlar daðýlýn Allah beni koruma altýna almýþtýr, buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

Nasr b. Ali, Müslim b. Ýbrahim vasýtasýyla ayný senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bazýlarý bu hadisi Cüreyrî’den ve Abdullah b. Þakîk’den rivâyet ettiler: “Rasûlullah (s.a.v.), muhafýzlar tarafýndan korunurdu” bunlar hadisin senedinde Âiþe’yi zikretmemiþlerdir.

3047- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ýsrail oðullarý isyan ve günahlara batýp gittiklerinde onlarý sakýndýrdýlarsa da onlar vazgeçmediler. Sonra Âlimleri de onlarýn meclislerinde onlarla birlikte oturup onlarla birlikte yediler ve içtiler. Allah’ta onlarýn kalplerini birbirine benzetti ve Maide sûresi 78. ayete göre Dâvûd ve Ýsa’nýn diliyle lanetlendiler.” Ýbn Mes’ûd þöyle devam etti: Peygamber (s.a.v), yaslanmýþ iken doðruldu ve; “Hayýr hayýr caným kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler de aranýzda ki günahkarlara gerektiði þekilde engel olmadýkça kurtulmanýz mümkün deðildir.” (Ebû Dâvûd, Melahým: 27; Ýbn Mâce, Fiten: 17)

ž Abdullah b. Abdurrahman, Yezîd’den naklederek þöyle dedi: Sûfyân es Sevrî bu hadisin senedinde “Abdullah b. Mes’ûd’tan” demezdi.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadis Muhammed b. Müslim b. Ebî’l Vaddah’tan, Ali b. Bezîme’den, Ebû Ubeyde’den ve Abdullah’tan benzeri þekilde rivâyet edilmiþ olup kimileri de Ebû Ubeyde’den diyerek hadisi mürsel olarak rivâyet ediyorlar.

3048- Ebû Ubeyde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Ýsrail oðullarý arasýnda dini konularda bir eksiklik ortaya çýkýnca içlerinden biri kardeþinin günaha düþtüðünü görür ve onu günahýndan sakýndýrýrdý. Fakat ertesi gün o iþi iþlemeye devam etmesine raðmen, o sakýndýran kimse onunla oturur yer içer ve birlikte olurdu. Allah’ta böylece bunlarýn kalplerini birbirine benzetti ve Maide sûresi 78. ayeti nazil oldu: “Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmeye þartlanmýþ olan þu Ýsrailoðullarýndan bir kýsmý, zaten Dâvûd’un ve Meryem oðlu Ýsa’nýn diliyle lanetlenmiþlerdir. Bu, onlarýn isyan etmeleri, hak ve adalet sýnýrlarýný aþmalarýndandýr.” “Onlar birbirlerini iþledikleri kötülüklerden vazgeçirmeye çalýþmadýlar. Yaptýklarý þey gerçekten ne kötü idi.” “Ve þimdi onlardan bir çoðunun, Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenlerle dost olduklarýný görebilirsin. Benliklerinin onlar için önceden hazýrladýðý þey ne kadar kötüdür ki, Allah onlara gazâb etmiþtir ve onlar azâbta ebedi kalacaklardýr.” “Eðer onlar, Allah’a ve kendilerine gönderilen peygambere ve O’na indirilen herþeye gerçekten inansalardý, bu Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenleri dost edinmezlerdi. Ama onlarýn çoðu ilahi yol ve sýnýrlarý aþmýþ olanlardýr.” Ebû Ubeyde dedi ki: Peygamber (s.a.v) yaslanmýþ iken doðruldu ve þöyle buyurdu: “Hayýr! Hayýr! Siz de zâlime zulmünden el çektirmedikçe size de kurtuluþ yoktur.” (Ebû Dâvûd, Melahým: 27; Ýbn Mâce, Fiten: 17)

ž Bündar, Ebû Dâvûd et Tayalisi vasýtasýyla -Dâvûd bana bu hadisi yazdýrdý demiþtir- Muhammed b. Müslim b. Ebi’l Vaddah’tan, Ali b. Bezîme’den, Ebû Ubeyde’den ve Abdullah b. Mes’ûd’tan bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

3049- Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Allah’ým içkinin hükmünü, fayda getirecek þekilde bize açýkla” Bunun üzerine Bakara 219. ayeti nazil olmuþtu: “Sana, sarhoþluk veren þeyler ve þans oyunlarý hakkýnda sorarlar. De ki: Onlarýn her ikisinde de, hem büyük bir günah, hem de satýþýný yapan için para kazanmak gibi bazý yararlar vardýr. Ancak yol açtýklarý kötülük, saðladýklarý yarardan daha büyüktür. Bir de sana Allah yolunda neyi harcayacaklarýný sorarlar. De ki: “Ýhtiyacýnýzdan arta kalan herþeyi.” Allah düþünüp öðüt alasýnýz diye size ayetlerini böylece açýklýyor.” Sonra Ömer, çaðrýlarak bu ayet kendisine okundu Fakat Ömer, yine tatmin olmadý ve Allah’ým içkinin hükmünü bize faydalý olacak biçimde açýkla diye duâ etti. Bu sefer Nisa sûresi 43. ayeti nazil oldu: “Ey iman edenler! Sarhoþ iken namaz kýlmaya kalkýþmayýn, ne dediðinizi bilinceye kadar bekleyin, boy abdestini gerektiren bir durumda iken de yýkanýncaya kadar kesinlikle namaz kýlmayýn. Fakat, yolcu iseniz ve yýkanma imkanýndan yoksun iseniz o baþka. Çünkü eðer hasta iseniz veya seyahatte iseniz yahut abdestinizi yeni bozmuþsanýz veya hanýmlarýnýzdan birisine yaklaþmýþsanýz ve hiç su bulamamýþsanýz, o zaman temiz toprakla teyemmüm edin, ellerinize ve yüzünüze hafifçe sürün. Bilin ki, Allah günahlarý temizleyen ve çok affedendir.” Yine Ömer çaðrýldý ve bu ayette kendisine okundu yine Ömer ayný þekilde duâ etti. Bunun üzerine Maide sûresi 90. ayet nazil oldu: “Ey iman edenler! Sarhoþluk veren herþey, þans oyunlarý, putperestçe uygulamalarýn tümü ve þans-talih oklarý çekmek, her türlü tahmine dayanan þans oyunu oynamak ve bunlara göre hareket etmek, þeytan iþi ve iðrenç kötülüklerden baþka bir þey deðillerdir. O halde onlardan kaçýnýn ki, mutluluða eresiniz.” Yine Ömer çaðrýldý ve bu ayet kendisine okundu. Bunun üzerine Ömer: “Vazgeçtik vazgeçtik” dedi. (Nesâî, Eþribe: 27; Ebû Dâvûd, Eþribe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Ýsrail’den mürsel olarak rivâyet edilmiþtir.

Muhammed b. Alâ, Vekîî’ vasýtasýyla Ýsrail’den, Ebû Ýshâk’tan, Ebû Meysere, Amr b. Þurahbil’den, Ömer b. Hattâb’ýn þöyle duâ ettiði rivâyet edilmiþtir. “Allah’ým içki konusunda, hakkýmýzda fayda getirecek bir hüküm açýkla…” geçen hadisin bir benzerini aktarmýþlardýr. Bu hadis Muhammed b. Yusuf’un hadisinden daha sahihtir.

3050- Berâ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan bazý kimseler þarabýn haram kýlýnmasýndan önce vefat etmiþlerdi. Ýçki haram kýlýnýnca bazý kimseler: “Þarap içtikleri dönemde ölüp giden kimselerin hali ne olacak?” diye sordular. Bunun üzerine Maide 93. ayeti nazil oldu: “Ýman edip, doðru ve yararlý iþler yapanlar, yollarýný Allah’ýn kitabý ve elçisi ile bulduklarý ve gerçekten inanýp, doðru ve yararlý iþler yaptýklarý sürece, haram olunmazdan önce yedikleri þeylerde bir günah yoktur. Yeter ki, hayatlarýný Allah’ýn kitabýyla düzenlemeye çalýþsýnlar, iman etmeye devam etsinler ve hayatlarýný Allah’ýn kitabý vasýtasýyla tanzim etmeye daha da özen göstersinler ve iyilik yapmakta arzulu ve kararlý davransýnlar. Çünkü Allah, iyilik yapanlarý sever.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Þu’be bu hadisi Ebû Ýshâk’tan, Berâ’dan rivâyet etmiþtir. Ayný þekilde Bündar’ýn da bir rivâyeti vardýr.

3051- Ebû Ýshâk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Berâ þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bazý kiþiler þarap içtikleri dönemde vefat etmiþlerdi. Þarabýn yasaklanmasýna dair ayet inince Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan bazý kimseler þarap içtikleri dönemde ölen kardeþlerimizin durumu ne olacak? demiþlerdi de Maide sûresi 93. ayeti nazil oldu: Ýman edip, doðru ve yararlý iþler yapanlar, yollarýný Allah’ýn kitabý ve elçisi ile bulduklarý ve gerçekten inanýp, doðru ve yararlý iþler yaptýklarý sürece, haram olunmazdan önce yedikleri þeylerde bir günah yoktur. Yeter ki, hayatlarýný Allah’ýn kitabýyla düzenlemeye çalýþsýnlar, iman etmeye devam etsinler ve hayatlarýný Allah’ýn kitabý vasýtasýyla tanzim etmeye daha da özen göstersinler ve iyilik yapmakta arzulu ve kararlý davransýnlar. Çünkü Allah, iyilik yapanlarý sever.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3052- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ashab; þarabýn haram kýlýnmasý hükmü inince þarap içtikleri dönemde ölüp gidenlerin hakkýndaki durumu sordular da Maide sûresi 93. ayeti indi: Ýman edip, doðru ve yararlý iþler yapanlar, yollarýný Allah’ýn kitabý ve elçisi ile bulduklarý ve gerçekten inanýp, doðru ve yararlý iþler yaptýklarý sürece, haram olunmazdan önce yedikleri þeylerde bir günah yoktur. Yeter ki, hayatlarýný Allah’ýn kitabýyla düzenlemeye çalýþsýnlar, iman etmeye devam etsinler ve hayatlarýný Allah’ýn kitabý vasýtasýyla tanzim etmeye daha da özen göstersinler ve iyilik yapmakta arzulu ve kararlý davransýnlar. Çünkü Allah, iyilik yapanlarý sever.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3053- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Maide sûresi: 93 ayeti nazil olunca Rasûlullah (s.a.v.) bana “Sen onlardansýn” buyurdu. (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3054- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek; “Ey Allah’ýn Rasûlü! Ben et yediðimde þehevî hislerim kabarýyor bu yüzden et yemeyi kendime haram kýldým” dedi. Bunun üzerine Maide sûresi: 87. ayeti nazil oldu: “Ey iman edenler, Allah’ýn size helal kýldýðý, dünyanýn güzel nimetlerinden yararlanýn ve bunlarý kendinize daha dindar olabilme sebebiyle haram kýlmayýn. Allah’ýn nimetlerinden yararlanma hususunda aþýrýlýða kaçmayýn. Çünkü Allah aþýrý gidip sýnýrlarý aþanlarý sevmez.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Bu hadis hasen garibtir.

Bazýlarý bu hadisi Osman b. Sa’d’tan, mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir. Bu rivâyette “Ýbn Abbâs’tan” denmektedir. Yine ayný þekilde Hâlid el Hazza, bu hadisi Ýkrime’den mürsel olarak rivâyet etmiþtir.

3055- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âl-i Imrân 97. ayeti olan: “O Kâ’be ki apaçýk iþaretlerle dopdolu olup, Ýbrahim’in makamý da oradadýr. Kim oraya girerse huzur bulur. Bundan dolayý Kâ’be’yi haccetmek, gücü yeten tüm insanlarýn yerine getirmek zorunda olduklarý bir görevdir. Kim bu vazifeyi inkâr edip yapmazsa bilsin ki, Allah alemlerden baðýmsýz olup her bakýmdan kendine yeterlidir.” Ayeti inince Ashab her sene mi? diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.), cevap vermedi sustu. Sonra Ey Allah’ýn Rasûlü! Her sene mi diye tekrar sordular “hayýr” dedi, eðer evet demiþ olsam her yýl haccetmeniz gerekecekti. Bunun üzerine Allah, Maide sûresi 101. ayeti indirdi: “Ey iman edenler! Açýklandýðý zaman sizi üzecek þeyleri sormayýn. Kur’ân indirilmekte iken onlarý sorsaydýnýz size açýklanabilirdi. Yine de Allah daha önce, bu kuralý bilmeden sorduklarýnýzdan dolayý, sizi affetmiþtir. Zira Allah, çok baðýþlayýcý ve cezayý geciktirirse de ihmal etmeyip acele etmeyendir.” (Ýbn Mâce, Menasik: 27)

ž Bu hadis Ali’nin rivâyeti olarak hasen garibtir.

Bu konuda Ebû Hüreyre ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

3056- Musa b. Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Enes b. Mâlik’den iþittim þöyle diyordu: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e Ey Allah’ýn Rasûlü, benim babam kimdir? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de “baban falan kimsedir” buyurdu. Bunun üzerine Maide sûresi 101. ayeti nazil oldu: Ey iman edenler! Açýklandýðý zaman sizi üzecek þeyleri sormayýn. Kur’ân indirilmekte iken onlarý sorsaydýnýz size açýklanabilirdi. Yine de Allah daha önce, bu kuralý bilmeden sorduklarýnýzdan dolayý, sizi affetmiþtir. Zira Allah, çok baðýþlayýcý ve cezayý geciktirirse de ihmal etmeyip acele etmeyendir.” (Buhârî, Ýtisam: 27; Müslim, Ýmara: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

3057- Ebû Bekir es Sýddýk (r.a.)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Ey Müslümanlar! Siz Maide sûresi 105. ayetini okuyorsunuz; “Ey iman edenler! Siz yalnýz kendinizden sorumlusunuz. Eðer siz doðru yolda iseniz, sapýklýða düþenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüþü Allah’a olacaktýr. Ve o zaman Allah size hayatta yapmýþ olduðunuz herþeyi bildirecektir.” Halbuki ben Peygamber (s.a.v)’den þöyle buyurduðunu iþittim: “Ýnsanlar bir zâlimi görürlerde ona zulmünden el çektirmezlerse Allah’ýn onlarý genel bir azaba uðratmasý kaçýnýlmazdýr.” (Ebû Dâvûd, Melahým: 27; Ýbn Mâce, Fiten: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kiþi bu hadisi Ýsmail b. Ebû Hâlid’den buradaki gibi merfu olarak rivâyet etmiþlerdir. Bazýlarý ise bu hadisi Kays’tan, Ebû Bekir’den merfu olmaksýzýn Ebû Bekrin sözü olarak rivâyet etmektedirler.

3058- Ebû Umeyye eþ Þa’banî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Sa’lebe el Huþenî’ye geldim þu ayet hakkýnda ne diyorsun diye sordum. Ebû Sa’lebe hangi ayet dedi. Bende Maide sûresi 105. ayetidir dedim; “Ey iman edenler! Siz yalnýz kendinizden sorumlusunuz. Eðer siz doðru yolda iseniz, sapýklýða düþenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüþü Allah’a olacaktýr. Ve o zaman Allah size hayatta yapmýþ olduðunuz herþeyi bildirecektir.” Bunun üzerine þöyle dedi: Dikkat et bu ayeti bilen bir kimseye sormuþ durumdasýn. Ben de ayný þekilde bu ayeti Rasûlullah (s.a.v.)’e sormuþtum þöyle buyurmuþtu: “Birbirlerinize iyilikleri emredin kötülüklerden sakýndýrýn ancak cimriliðe boyun eðildiðini gördüðünde, insanlarýn arzu ve hevesleri peþinde gittiklerini gördüðünde, dünyanýn dine tercih edilip herkesin kendi görüþünü beðendiði dönemlerde sadece kendi kendinin çaresine bak ve avamý býrak ondan sonra öyle günler gelecek ki o günlerde dinin emirlerine uyma hususunda gösterilecek sabýr ateþ parçasýný elde tutmak gibi zor olacaktýr. O günlerde Müslüman olarak yaþamaya çalýþanlara bu günkü sizin elli kiþinin amelini isteyen kimselerin sevâbý kadar sevap yazýlacaktýr.”

Abdullah b. Mübarek dedi ki: Utbe’den baþkasý bu hadiste bana þu ilaveyi yaptý: Ey Allah’ýn Rasûlü! Bizden elli kiþi mi? Yoksa onlardan elli kiþinin sevâbý mý? Rasûlullah (s.a.v.), “Hayýr sizden elli kiþinin sevâbý” buyurdu. (Nesâî, Sayd: 27; Ýbn Mâce, Fiten: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3059- Temîm ed Dâri (r.a.)’den rivâyete göre, Maide sûresi 106. ayeti; “Ey iman edenler! Ölüm size yaklaþýp vasiyyette bulunmak üzereyken yapýlacak iþler için, kendi aranýzda iki dürüst kiþi þâhid bulundurun. Yahut evinizden uzakta seyahatte olup yeryüzünde dolaþýrken, ölüm iþaretleri baþ göstermiþse, namazdan sonra misafir olduðunuz topluluktan, iki kiþiyi alýkoyun; ve eðer içinize bir þüphe düþerse, her birini Allah’a þöyle yemin ettirin: “Bu sözümüzü yakýn bir akrabanýn hatýrý için de olsa, hiçbir bedel karþýlýðýnda satmayacaðýz ve Allah’ýn huzurunda þâhid olduðumuz hiçbir þeyi gizlemeyeceðiz, yoksa günahkarlar arasýna gireriz.” Benden ve Adiyy b. Bedda’dan baþka herkes bu ayetin hükmü altýna girmekten kurtulmuþtur, dedi. Temim ve Adiyy Ýslam’dan önce Hýristiyan idiler ticaret için Þam’a gider gelirlerdi. Yine bir seferinde ticaret için Þam’a gelmiþlerdi. Adýna Büdeyl b. Ebî Meryem denilen Haþim oðullarýnýn azâdlý kölesi olan bir kimse de ticaret mallarýyla birlikte bunlara katýlmýþtý yanýnda gümüþ bir kap vardý ve onu krala satmak istiyordu. Ticaretinin büyük bir kýsmý bu gümüþ kap idi. Orada hastalandý ve o iki kiþiye vasiyette bulundu ve býraktýðý eþyalarý ailesine teslim etmelerini istedi.

Temim diyor ki: Büdeyl öldüðü zaman o gümüþ kabý alýp bin dirheme satýp parasýný ben ve Adiyy b. Bedda paylaþtýk. Büdeyl’in ailesine geldiðimizde eþyalarýný kendilerine verdik. Gümüþ kabý aradýlar ve bize sordular. Biz de sadece bunlarý býraktý baþka bir þey vermedi dedik.

Temim dedi ki: Peygamber (s.a.v), Medîne’ye gelip ben de Müslümanlýðý kabul edince bu olaydan dolayý kuþkulandým. Büdeyl’in ailesine gelerek durumu kendilerine anlattým, hisseme düþen beþ yüz dirhemi kendilerine verdim arkadaþýmda da bir bu kadar para olduðunu bildirdim. Adiyy b. Bedda’ý, Rasûlullah (s.a.v.)’e götürdüler. Rasûlullah (s.a.v.), kendilerinden delil istedi, delil bulamadýlar. Kendi dinlerine göre kutsal saydýklarý bir þeye yemin etmelerini emretti. Adiyy ise yemin etti. Bunun üzerine Maide sûresi: 105 - 108. ayetleri nazil oldu: “Ey iman edenler! Siz yalnýz kendinizden sorumlusunuz. Eðer siz doðru yolda iseniz, sapýklýða düþenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüþü Allah’a olacaktýr. Ve o zaman Allah size hayatta yapmýþ olduðunuz herþeyi bildirecektir.” “Þâhidliði gereði gibi yapmalarýna yahut yeminlerinden sonra, yalancýlýklarýnýn ortaya çýkýp, yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarýna, en uygun olan budur. Öyleyse hayatýnýzý Allah ve kitabýyla tanzim edin ve O’na kulak verin. Zira Allah, yoldan çýkmýþlar topluluðuna, rehberlik ederek doðru yolu göstermez.” Amr b. Âs ile bir baþkasý kalkýp yemin ettiler ve böylece Adiyy b. Bedda’dan beþ yüz dirhem alýnmýþ oldu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Senedi sahih deðildir.

Muhammed b. Ýshâk’ýn bu hadisi kendisinden rivâyet ettiði Ebû’n Nadr, bence Muhammed b. Sâib el Kelbî’dir. Ebû’n Nadr künyesi ile anýlýyor. Hadisçiler bu adamý terk etmiþlerdir. Kendisinin tefsiri vardýr. Muhammed b. Ýsmail’den þöyle dediðini iþittim: Muhammed b. Sâib el Kelbî; Ebû’n Nadr künyesiyle anýlýr. Sâlim’in, Ebû’n Nadr el Medenî’den ve Ümmü Hanî’in azâdlýsý Ebû Salih’den hadis rivâyet ettiðini bilmiyoruz. Ýbn Abbâs’tan baþka bir þekilde kýsa olarak bu hadis rivâyet edilmiþtir.

3060- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Sehm oðullarýndan bir adam Temim ed Dâri ve Adiyy b. Bedda ile beraber ticari bir seyahate çýkmýþtý. Sehm’li, Müslüman olmayan bir yerde öldü. Temîm ve Adiyy onun geride kalan eþyasýný ailesine getirdikleri zaman altýn kakmalý bir gümüþ kabý aradýlar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), onlara yemin teklif etti. Sonra kabý Mekke’de buldular. O kabý Temim ve Adiyy’den aldýklarý söylendi. Sehmî’nin ailesinden iki kiþi kalktý ve yemin ederek bizim þâhidliðimiz o iki adamýn þâhidliðinden daha haklýdýr, diyerek gümüþ kabýn ölen kiþiye ait olup çalýnarak satýldýðýný iddia ettiler. Bunun üzerine Maide sûresi 106. ayet nazil oldu; “Ey iman edenler! Ölüm size yaklaþýp vasiyyette bulunmak üzereyken yapýlacak iþler için, kendi aranýzda iki dürüst kiþi þâhid bulundurun. Yahut evinizden uzakta seyahatte olup yeryüzünde dolaþýrken, ölüm iþaretleri baþ göstermiþse, namazdan sonra misafir olduðunuz topluluktan, iki kiþiyi alýkoyun; ve eðer içinize bir þüphe düþerse, her birini Allah’a þöyle yemin ettirin: “Bu sözümüzü yakýn bir akrabanýn hatýrý için de olsa, hiçbir bedel karþýlýðýnda satmayacaðýz ve Allah’ýn huzurunda þâhid olduðumuz hiçbir þeyi gizlemeyeceðiz, yoksa günahkarlar arasýna gireriz.” (Buhârî, Vesâyâ: 27; Ebû Dâvûd, Akdýye: 17)

ž Bu hadis Ýbn ebî Zaide rivâyeti olarak hasen garibtir.

3061- Ammâr b. Yasir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Gökten Ýsa’ya inen sofra; et ve ekmek olarak indirilmiþti ve kendilerine de hainlik yapmamalarý ve yarýn için bu gýdalardan saklamamalarý emredilmiþti. Fakat hainlik ettiler; yarýn için bir þeyler alýp sakladýlar. Sonunda da maymun ve domuz þekline sokuldular.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadisi Ebû Âsým ve pek çok kiþi Saîd b. ebû Arûbe’den, Kata’de’den, Hýlas’tan, Ammâr b. Yâsir’den mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir. Bu hadisi merfu olarak rivâyet eden sadece Hasan b. Kazaa’yý biliyoruz.

Humeyd b. Mes’ade, Sûfyân b. Habib vasýtasýyla Saîd b. ebû Arube’den bu hadisin bir benzerini bize merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþtir. Bu rivâyet Hasan b. Kazaa’ýn rivâyetinden daha saðlamdýr. Hadisin merfu olarak rivâyetinin aslýný bilmiyoruz.

3062- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Allah, Ýsa’ya, Maide sûresi 116. ayet: “Ve iþte gün gelecek Allah, “Ey Meryem oðlu Ýsa!” diyecek; “Sen misin insanlara Allah’ý býrakýn da beni ve annemi iki Ýlah tanýyýn diyen?” Ýsa cevap verdi: “Seni ortaklardan ve noksanlýklardan, tenzîh ederim. Hakkým olmayan þeyi söylemek bana yakýþmaz. Bunu söylemiþ olsaydým, sen muhakkak bilirdin. Sen benim içimdeki herþeyi bilirsin. Halbuki, ben senin zatýnda olaný bilemem. Þüphe yok ki, akýlla bilinemeyen tüm gerçekleri bilen sensin, yalnýzca sen.” teki sorusu hakkýnda nasýl cevap vereceðini ona telkin edip öðretmiþtir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3063- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Son inen sûre Maide sûresidir.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ýbn Abbâs’ýn þöyle dediði rivâyet edilmiþtir: “Son inen sûre; “Nasr” sûresidir.”

bölüm: 7

Ø en’am sûresinden tefsir edilen ayetler

3064- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Ebû Cehil, Peygamber (s.a.v)’e: Biz seni yalanlamýyor, senin getirdiðin mesajý yalanlýyoruz, dedi de Allah’ta En’am sûresinin 33. ayetini indirdi; “Bu insanlarýn söylediklerinin, seni gerçekten üzdüðünü pekala biliyoruz. Ama unutma ki, onlarýn yalanladýðý sen deðilsin. Bu varoluþ sebebi dýþýnda yaþayanlarýn inkâr ettiði, aslýnda Allah’ýn mesajlarýdýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Ýshâk b. Mansur, Abdurrahman b. Mehdî vasýtasýyla Sûfyân’dan, Ebû Ýshâk’tan, Naciye’den: “Ebû Cehil, Peygamber (s.a.v)’e dedi ki” diyerek geçen hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir. Fakat senedinde “Ali’den” dememiþtir.

Bu rivâyet daha saðlamdýr.

3065- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, En’am sûresi 65. ayetinin ilk yarýsý inince Rasûlullah (s.a.v.): “Sana sýðýnýrým” dedi. Sonra ikinci yarýsý inince; “Bu iki husus öncekinden daha hafiftir.” buyurdu. “De ki: “Yalnýz O’dur, sizi tepenizden ve ayaklarýnýzýn altýndan azâbla kuþatma kudretine sahip olan; ve elbette sizi gurup gurup birbirinize düþürüp, birbirinizi kýrdýrýp geçirmeye de güç yetirendir. Bak iyice anlasýnlar diye, mesajlarý nasýl her yönüyle açýklýyoruz.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27)

ž Tirmizî: Hasen sahihtir.

3066- Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, En’am sûresi 65. ayeti nazil olduðu zaman; Rasûlullah (s.a.v.); “Bu gerçekleþmiþ olan hadise mutlaka olacaktýr.” buyurdular. (Müsned: 1387)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3067- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: En’am 82. ayeti nazil olunca; “Ýman edip, imanlarýný varlýk sebebine aykýrý davranarak karartmayanlar, iþte onlardýr, güven içinde olacak olan ve doðru yola ulaþmýþ olanlar.” Bu hüküm onlara aðýr gelmiþti ve Ey Allah’ýn Rasûlü, dediler. Hangimiz kendine yazýk etmemiþtir? Rasûlullah (s.a.v.): “Hayýr sizin o anladýðýnýz anlam deðildir burada kastedilen zulüm, þirktir. Lokmanýn oðluna söylediðini iþitmediniz mi? Lokman sûresi: 13. ayet: “Lokman oðluna öðüt vererek þöyle konuþtu: “Ey benim sevgili oðlum! Allah’ýn yaný sýra, baþka güçlere ilahlýk yakýþtýrma! Bil ki, böyle düzmece ortaklýk yakýþtýrmalar gerçekten Allah’a karþý yapýlan, çok büyük bir haksýzlýktýr.” (Buhârî, Ýman: 27; Müslim, Ýman: 17)

3068- Mesrûk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âiþe (r.anha)’nýn yanýnda oturmuþ durumdaydým. Bana künyemle hitab ederek Ey Ebû Âiþe dedi ve þöyle devam etti: Üç þey vardýr ki bunlardan birini söyleyen Allah’a en büyük iftirayý yapmýþ olur. Kim, Muhammed, Rabbini gördü derse Allah’a karþý en büyük iftirayý yapmýþ olur. Çünkü Allah En’am 103’de; “Hiçbir beþerî görüþ ve tasavvur O’nu anlayamaz, halbuki O her türlü beþerî görüþ ve tasavvuru çepeçevre kuþatýr. Zira yalnýz O’dur, hikmetine tam nüfûz edilemeyen ve herþeyden haberdar olan.” buyurur ve yine Þura süresi 51. ayetinde de: “Allah bir insanla karþýlýklý konuþmaz. Ancak vahiy vasýtasýyla, yahut perde arkasýndan konuþur, ya da bir elçi gönderip, kendi izniyle dilediðini vahyeder. Þüphesiz O, yücelerin yücesidir ve yaptýðý herþeyi yerli yerince yapar.” buyurur. Ben yaslanmýþ durumdaydým, oturuþ vaziyetine geldim ve Ey Mü’minlerin anasý benim konuþmama müsaade eder misin? Ýþi aceleye getirme dedim. Allah Necm sûresi 13. ayetinde; “Onu bir kere daha görmüþtü.” Tekvir 23. ayetinde de “Hem onu berrak bir ufukta gördü” buyurmamýþ mýdýr? Âiþe, þöyle dedi: Vallahi bu konuyu Rasûlullah (s.a.v.)’e ilk soran benim Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtu: “O görülen Cebraildir, o Cebraili kendi yaratýldýðý þekilde iki defa gördüm. Onu gökten inerken ve yaratýlýþýnýn büyüklüðü gök ile yer arasýný kaplamýþ olarak görmüþtüm.” Her kim; Muhammed’in, Allah tarafýndan indirilenlerden bir þeyler gizlediðini iddia ederse Allah’a karþý büyük bir iftira yapmýþ olur. Çünkü; Allah, Maide sûresi 67. ayette: “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni insanlara tamamen bildir. Sen onu tam yapmadýðýn sürece, Rabbinin mesajýný hiç yaymamýþ olursun. Allah seni inanmayan insanlarýn þerlerinden koruyacaktýr. Allah kendisinden gelen gerçekleri örtbas eden insan guruplarýný asla doðru yola iletmez.” buyuruyor. Her kimde peygamberin; yarýn olacak hadiseleri bildiðini iddia ederse yine Allah’a büyük bir iftira yapmýþ olur. Çünkü Allah, Neml sûresi 65. ayetinde: “De ki: “Göklerde ve yerde Allah’tan baþka kimse, görünmeyeni, Allah’ýn gizli ilmini bilmez. Ve onlar ne vakit diriltileceklerini de bilmezler.” Bu þekilde buyuruyor. (Buhârî, Ýman: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Mesrûk b. Ecda Ebû Âiþe diye künyelenir. Mesrûk b. Abdurrahman’dýr. Ayný zamanda ismine Divan’da denilir.

3069- Abdullah b. Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýnsanlardan bir kýsmý Peygamber (s.a.v)’e gelerek: Ey Allah’ýn Rasûlü! dediler. Bizler kendi boðazlayarak öldürdüðümüz hayvanlarýn etinden yiyecek, fakat Allah’ýn öldürdüðü hayvaný yemeyecek miyiz? Bunun üzerine Allah En’am sûresi 118 - 121. ayetleri indirdi: “Öyleyse, o sapýklarýn sözlerine bakmayýn da üzerine Allah’ýn ismi anýlan þeylerden yiyin, eðer gerçekten, O’nun mesajýna inanýyorsanýz” “Bu sebeple üzerine Allah’ýn adý anýlmayan þeylerden yemeyin, zira bu gerçekten yoldan çýkmaktýr. Çünkü þeytanlar dostlarýna, sizinle mücadele etmeleri için fýsýldarlar.Eðer onlara uyarsanýz biliniz ki, sizler de Allah’tan baþka varlýklara, ilahlýk yakýþtýranlardan olursunuz.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadis baþka bir þekilde de yine Ýbn Abbâs’tan rivâyet edilmiþ olup, bazýlarý bu hadisi Atâ’ b. Sâib’den Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir.

3070- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Her kim üzerinde Peygamber (s.a.v)’in mührü bulunan sahifeye bakmaktan hoþlanýrsa En’am sûresi 151 - 153. ayetlerini okusun: De ki: “Gelin Allah’ýn gerçekten neyi yasakladýðýný size anlatayým: O’ndan baþka þeylere asla ilâhlýk yakýþtýrmayýn; anne-babanýza iyilik yapýn ve onlara karþý saygýsýzlýkta bulunmayýn ve çocuklarýnýzý yoksulluk korkusuyla öldürmeyin; çünkü sizin de, onlarýn da rýzýklarýný saðlayacak olan biziz. Açýk veya gizli hiçbir utanç verici fiil iþlemeyin ve adaleti yerine getirmek dýþýnda, Allah’ýn kutsal saydýðý insan hayatýna haksýzca kýymayýn. Allah size aklýnýzý kullanasýnýz diye bunlarý emreder.” “Þüphesiz bu, benim dosdoðru yolumdur. O halde ona uyun, diðer yollardan gitmeyin ki, sizi O’nun yolundan ayýrýp saptýrmýþ olurlar. Allah bütün bunlarý size emretti ki, yolunuzu Allah’ýn kitabýyla bulmuþ olasýnýz.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3071- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), En’am sûresi 158. ayetinde geçen, “Rabbinin bazý ayetlerinin gelmesini…” hakkýnda þöyle dediði bize aktarýlmýþtýr: “O ayet güneþin batýdan doðmasýdýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bazýlarý bu hadisi merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþlerdir.

3072- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), þöyle buyurmuþtur: “Üç þey çýkmadan önce kiþi iman etmemiþ ise o kiþiye artýk imaný fayda vermeyecektir.” (Enam sûresi 158. ayet) “Deccâl, Dabbet-ül arz ve güneþin batýdan doðmasý.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hazým el Eþcaî, Küfelidir. Ýsmi Selman olup Azzetel Eþcaî’nin azâdlý kölesidir.

3073- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah þöyle buyurur: O’nun sözü gerçektir. Kulum bir iyilik yapmayý gönlünden geçirirse ona bir sevap yazýn, eðer o iyiliði yaparsa on kat olarak yazýn. Eðer bir kötülük yapmayý içinden geçirirse onu yazmayýn, þayet o kötülüðü iþlerse ona bir günah yazýn. Þayet ondan vazgeçerse veya onu yapmazsa ona bir sevap yazýn.” Rasûlullah (s.a.v.) bunu söyledikten sonra En’am sûresi 160. ayetini okudu: “Kim Allah’ýn huzuruna iyi bir iþ ve davranýþla çýkarsa, bu yaptýðýnýn on katýný kazanacaktýr. Ama kim de kötü bir iþ ile Rabbinin huzuruna çýkarsa, onun aynýsýyla cezalandýrýlacaktýr. Ve kimseye de haksýzlýk yapýlmayacaktýr.” (Buhârî, Ýman: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 8

Ø araf sûresinden tefsir edilen ayetler

3074- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Araf sûresi 143. ayetinden: “Rabbi daða nuru ile tecelli edince onu tuzla buz etti…” ayetini okudu.

Hammad, þu kadar diyerek hadisenin dehþetini anlatmak istedi. Süleyman ise baþ parmaðýný diðer parmaklarýna dokundurarak “Dað yere gömüldü” dedi, “Musa’da bayýlýp düþtü.” (Müsned: 11812)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Sadece Hammad b. Seleme’nin rivâyetiyle bilmekteyiz.

Abdulvehhab el Verrak, Muâz b. Muâz vasýtasýyla, Hammad b. Seleme’den, Sabit’den, Enes’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Bu rivâyet hasendir.

3075- Müslim b. Yesâr el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer b. Hattâb’a Araf 172. ayetinin tefsiri soruldu da bunun üzerine þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’e bu ayetin sorulduðunu iþittim. Rasûlullah (s.a.v.) buyurmuþtu ki: “Allah, Adem’i yarattýktan sonra sýrtýný sað eliyle sývazladý ve ondan bir zürriyet iþleyeceklerdir. Sonra Adem’in sýrtýný tekrar sývazladý ondan bir zürriyet çýkardý ve bunlarý cennet için yarattým. Bunlar cennetliklerin amelini iþleyeceklerdir. Sonra Ademin sýrtýný tekrar sývazladý ondan bir zürriyet daha çýkararak bunlarý da Cehennem için yarattým, bunlarda Cehennemliklerin amelini iþleyeceklerdir” buyurdu. Bunun üzerine o ayetin tefsirini soran þahýs: “Ey Allah’ýn Rasûlü! O halde çalýþýp çabalamak ne iþe yarar?” Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Allah bir kulu Cennet için yarattýðý zaman onu Cennetliklerin ameli üzerinde kullanýr da o kiþi Cennetliklerin ameli üzere ölür ve Cennete girer. Bir kulu da Cehennem için yarattýðý zaman onu da Cehennemliklerin ameli üzerinde kullanýr, sonunda Cehennemliklerin amellerinden biri üzere ölür ve Allah onu Cehenneme sokar.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Müslim b. Yesâr, Ömer’den hadis iþitmemiþtir. Bazýlarý bu senedle Müslim b. Yesâr’la, Ömer arasýnda mechul bir râvî zikretmiþlerdir.

3076- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Allah, Adem’i yarattýðýnda onun sýrtýný sývazladý ve kýyamete kadar yaratacaðý her canlý ondan küçük parçalar halinde bir kenara döküldü bunlardan her insanýn iki gözü arasýnda bir parýltý yarattý sonra onlarý Adem’e sundu.” Bunun üzerine Adem dedi ki: “Ey Rabbim! Bunlar kimdir?” Allah: “Bunlar senin zürriyetindendir” buyurdu. Ýçlerinden bir adam gördü ve onun gözleri arasýndaki nurun parýltýsý hoþuna gitti ve “Ey Rabbim bu kimdir?” dedi. Allah: “Bu senin zürriyetinden gelen son ümmetlerden bir kiþidir ki adý Dâvûd’tur.” Adem: “Rabbim onun ömrü ne kadardýr” dedi. Allah “Altmýþ sene” buyurdu. Adem: “Benim ömrümden ona kýrk yýl ilave et” dedi.

Adem’in ömrü dolunca ölüm meleði kendisine geldi. Adem: “Daha kýrk yýllýk ömrüm yok mudur?” dedi. Ölüm meleði: “Bu kýrk yýlý oðullarýndan Dâvûd’a vermedin mi?” diye karþýlýk verdi.

Rasûlullah (s.a.v.) þöyle devam etti: “Adem bu durumu inkar etti, zürriyeti de inkar etmektedir. Adem’e unutturuldu bu yüzden zürriyeti de unutmaktadýr. Adem yanýldý zürriyeti de yanýlmaktadýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hüreyre’den deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

3077- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “Havva, hamile kalýnca þeytan onun çevresinde dolaþtý -Havva’nýn çocuklarý yaþamýyordu- þeytan þöyle dedi: Doðacak çocuðu Abdulhâris adýný ver. Havva’da çocuðuna Abdulhâris adýný verdi ve böylece çocuklarý yaþadý. Bu þeytanýn vahyi ve vesvesesidir.” (Araf sûresi 189-190. ayetlerinin tefsiridir) (Müsned: 19258)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece Ömer b. Ýbrahim’in, Katâde’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazýlarý da bu hadisi Abdussamet’den merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþlerdir. Ömer b. Ýbrahim, Basralý bir ihtiyardýr.

3078- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Adem yaratýldýðýnda” diyerek hadisin tamamýný aktarmýþtýr.

bölüm: 9

Ø enfal sûresinden tefsiri yapýlan ayetler

3079- Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bedir savaþý bitince ganimet mallarýndan bir kýlýç alarak Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim ve Ey Allah’ýn Rasûlü! dedim; Allah, müþriklere karþý kalbime rahatlýk verdi -veya buna yakýn bir ifade- dolayýsýyla bu kýlýcý bana hediye et. Bunun üzerine buyurdular ki: Bu kýlýç ne senindir ne de benim. Ben de belki benim gibi savaþta üstün yararlýlýk göstermeyen birine verilecektir, dedim. Biraz sonra Rasûlullah (s.a.v.) bana yaklaþtý ve “Sen istediðinde benim deðildi artýk benim oldu onu sana baðýþlýyorum.” buyurdu. Sonra Enfal sûresi 1. ayeti indi; “Ey peygamber! Sana savaþlarda elde edilen enfâl hakkýnda sorarlar. De ki: Bütün ganimetler Allah’a ve O’nun elçisine aittir. Öyleyse yolunuzu, Allah’ýn kitabýyla bulmaya çalýþýn, birbirinizle aranýzý düzeltip kardeþlik baðlarýný canlý tutun. Eðer gerçekten inanan kimselerseniz, Allah’ýn ve peygamberin buyruklarýna uyun.” (Müslim, Cihâd: 27; Ebû Dâvûd, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ayný þekilde bu hadisi Simak b. Harb, Mus’ab’tan rivâyet etmiþlerdir.

Bu konuda Ubâde b. Sâmit’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3080- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Bedir savaþýný bitirince kendisine: “Ebû Sûfyân’ýn kafilesini ele geçir onun hiçbir koruyucusu yoktur.” denildi. Ýbn Abbâs esirler arasýnda baðlý olduðu halde: “Bu doðru olmaz. Allah sana iki guruptan birini vaad etmiþti ve vaad ettiðini sana verdi. “Hani Allah iki düþman topluluðundan birisinin, sizin elinize düþeceði konusunda size söz vermiþti; sizlerse güçsüz, silahsýz olan kervan topluluðunun, elinize düþmesini arzu ediyordunuz. Allah da, sözleriyle hakkýn hak olduðunu göstermek ve kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenlerin, kökünü kazýmak istiyordu.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’in doðru söyledin buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3081- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) müþriklere baktý, onlarýn sayýsý bin idi. Müslümanlar ise üçyüz on küsür kimse idi. Rasûlullah (s.a.v.), kýbleye döndü Ellerini uzattý ve Rabbine þöyle duâ etmeye baþladý: “Allah’ým bana vaad ettiðini yerine getir, Allah’ým! Müslümanlardan þu cemaati helak edersen yeryüzünde sana ibadet eden kalmaz.” Ellerini açýp kýbleye yönelerek yaptýðý bu duâ o kadar uzadý ki üst elbisesi omuzundan düþtü. Ebû Bekir yanýna geldi, elbisesini omuzuna koydu ve þöyle dedi: “Ey Allah’ýn Peygamberi, Rabbinden istediðin yeter Allah sana vaad ettiðini mutlaka yerine getirecektir. Bunun üzerine Allah: Enfal sûresi 9. ayetini indirmiþti: “Hani, yardým için Rabbinize yalvarýp yakarmýþtýnýz da, O da bunun üzerine, size þöyle cevap vermiþti: “Size birbiri ardýndan inen bin melekle yardým edeceðim.” (Müslim, Cihad: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisin Ömer’in rivâyetinden olduðunu sadece Ýkrime b. Ammâr’ýn, Ebû Zümeyl’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Zümeyl’in ismi Simak el Hanefî’dir.

Bu olay Bedir gününde olmuþtur.

3082- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Allah ümmetim için bana iki emniyet indirdi: (Enfal sûresi 33. ayet) “Oysa ey peygamber! Sen onlarýn arasýnda iken, Allah onlara azâb edecek deðildir. Ve onlarýn arasýnda bulunan mü’minler, Allah’tan baðýþlanmalarýný isterlerken yine Allah onlara azâb edici deðildir.” Ben ahirete göçüp gittiðimde ikinci emniyet olan istiðfar kýyamete kadar ümmetime býrakacaðým. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Bu hadis garibtir. Ýsmail b. Muhâcir hadiste zayýf sayýlan biridir.

3083- Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Enfal sûresi 60. ayetini minber üzerinde okudu ve þöyle buyurdu: “Dikkat ediniz! Kuvvet atmaktadýr. Kuvvet atmaktadýr. Kuvvet atmaktadýr. Allah size ülkeleri fethettirecektir ve böylece savaþ meþakkatinden sizleri kurtaracaktýr. Sizler oklarýnýzla uðraþmaktan korkmayýnýz.” (Müslim, Ýmara: 27; Ebû Dâvûd, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bazýlarý bu hadisi Üsâme b. Zeyd’den, Salih b. Keysan’dan rivâyet etmektedirler. Ebû Usame ve baþkalarý bu hadisi Ukbe b. Âmir’den rivâyet etmiþlerdir. Vekî’in rivâyeti daha saðlamdýr. Salih b. Keysan, Ukbe b. Âmir’e ulaþmamýþ fakat Ömer’e ulaþmýþtýr.

3084- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bedir savaþý bitip esirler getirilince Rasûlullah (s.a.v.): “Bu esirler hakkýnda ne diyorsunuz” dedi. -Bu hadis biraz uzuncadýr- Sonra Rasûlullah (s.a.v.); “Onlardan her biri ya fidye verecektir veya boynu vurulacaktýr” buyurdu. Abdullah b. Mes’ûd diyor ki: Ey Allah’ýn Rasûlü! Süheyl b. Beyda bundan müstesna olsun, O’nun Ýslam’dan bahsettiðini iþittim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) sustu o gün üzerime gökten taþ yaðmasýndan korktuðum kadar hiçbir gün korkmamýþtým. Sonunda Rasûlullah (s.a.v.): “Süheyl b. Beyda müstesnadýr.” buyurdu. Sonra ayet Ömer’in görüþüne uygun olarak indi: Enfal sûresi 67. ayet: “Yeryüzünde küfrün belini kýrýp, tam hakimiyet saðlamadýkça hiçbir peygambere esir almak yakýþýk almaz. Siz bu dünyanýn geçici kazançlarýný istiyorsunuz. Ama Allah, sizin için ahiretteki Cenneti elde etmenizi istiyor. Çünkü Allah en yüce iktidar sahibi olup, yaptýðý herþeyi yerli yerince yapandýr.” (Müsned: 13452)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ebû Ubeyde babasýndan hadis iþitmemiþtir.

3085- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ganimetler sizden önceki toplumlarýn hiçbirine helal olmamýþtýr. Ganimetleri gökten bir ateþ iner ve onlarý yakar idi.” Süleyman el A’meþ diyor ki: Bu gün Ebû Hüreyre’den baþkasý bunu söylemiyor. Bedir savaþý bitince ganimetler konusunda insanlar deðiþik görüþler ortaya attýlar Allah’ta Enfal sûresi 68 - 69. ayetleri indirdi: “Allah tarafýndan, önceden buyurulmuþ böyle bir ilke olmasaydý, aldýðýnýz bütün bu esirler yüzünden, baþýnýza mutlaka büyük bir azâb çökerdi. “Artýk savaþta elde ettiðiniz ganimetlerden, helal ve temiz olarak kullanýn ve yolunuzu Allah’ýn kitabýyla bulmaya çalýþýn, þüphesiz ki Allah, çok baðýþlayan ve acýyandýr.” (Müsned: 7124)

ž Tirmizî: Bu hadis A’meþ’in rivâyeti olarak hasen sahih garibtir.

bölüm: 10

Ø tevbe sûresinden tefsir edilen ayetler

3086- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Osman b. Affân (r.a.)’e Mesânî sûreler’den olan Enfal sûresi ile ayetlerinin sayýsý yüz civarýnda olan Berae (Tevbe) sûresinin arasýný birleþtirmenize, ikisi arasýna besmele yazmamanýza ve yedi uzun sûrelerin arasýna koymanýza sebeb nedir? Hangi sebep sizi böyle yapmaya sevketti dedim. Osman þu cevabý verdi: “Rasûlullah (s.a.v.)’e ayetler indirilmekte iken vahiy katiplerini çaðýrýr ve bu ayetleri þu sûrelerin þurasýna koyunuz buyururdu.” Enfal sûresi; Medîne’de inen ilk sûrelerdendi. Berae (Tevbe) ise Kur’ân’ýn son inen sûresidir. Ýkisinin konusu da ayný þeyden bahseder dolayýsýyla ben ikisini bir sûre zannetmiþimdir. Rasûlullah (s.a.v.), bu iki sûrenin ayrý mý bir mi? olduðunu açýklamadan vefat etmiþtir. Bundan dolayý bu iki sûreyi birbirine birleþtirdim ve arasýna besmeleyi koymadým. Yedi uzun sûre arasýna koydum. (Ebû Dâvûd, Salat: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Avf’ýn, Yezîdel Fârisî vasýtasýyla Ýbn Abbâs’tan rivâyetiyle bilmekteyiz. Yezîd el Fârisî, Ýbn Abbâs’tan baþka hadiste rivâyet etmiþtir. Yezîd el Fârisî’ye, Yezîd b. Hürmüz ve Yezîd er Rakkâþî’de denilir. Yezîd b. Ebân er Rakkaþî’de hadis râvîlerinden olup Ýbn Abbâs’a ulaþamamýþtýr. Sadece Enes b. Mâlik’den hadis rivâyet etmektedir. Ýkisi de Basralý olup, Yezîd el Fârisî, Yezîd er Rakkaþî’den yaþ olarak daha büyüktür.

3087- Süleyman b. Amr b. Ahvas (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Babam, Amr b. Ahvas bana anlattý. Kendisi Peygamber (s.a.v) ile birlikte veda haccýnda bulunmuþtu. Rasûlullah (s.a.v.), o hutbesinde Allah’a hamdetti onu övdü, bazý þeyleri hatýrlattý ve va’z etti. Sonra þöyle sordu: “Hangi gün daha mukaddestir? Hangi gün daha mukaddestir? Hangi gün daha mukaddestir?” Müslümanlarda: “Haccý ekber günü olan; Kurban bayramýnýn birinci günüdür.” dediler. Bunun üzerine buyurdular ki: Kanlarýnýz, mallarýnýz, ýrzlarýnýz, þu gününüz, þu ayýnýz, þu beldeniz gibi kutsal olup, haramdýr. Dikkat edin! her cinayet iþleyen cezasýný kendisi çekecektir. Hiçbir baba çocuðunun suçundan dolayý sorumlu tutulamayacaðý gibi hiçbir çocukta babasýnýn yaptýðýndan dolayý ceza çekemez.

Dikkat edin! Müslüman, Müslümanýn kardeþidir. Müslüman, kendisi helal etmedikçe kardeþinin bir þeyi kendisine helal olmaz. Dikkat edin! Cahiliye dönemindeki tüm faizler kaldýrýlmýþtýr. Ana paralarýnýz sizindir. Haksýzlýk etmeyecek ve haksýzlýkta görmeyeceksiniz. Ýlk kaldýrýlan faiz Abbâs b. Abdulmuttalib’in faizi olup hepsi kaldýrýlmýþtýr. Dikkat edin cahiliye dönemindeki tüm kan davalarý da kaldýrýlmýþ olup, kaldýrýlan ilk kan davasý Hâris b. Abdulmuttalib’in kan davasýdýr. Hâris Leys oðullarýnda süt emzirmekte iken Hüseyl tarafýndan öldürülmüþtü.

Dikkat edin! Kadýnlara karþý iyi davranýn onlar sizin barýndýrmanýz altýnda yaþayan hiçbir þeye güçleri yetmeyen kimselerdir. Onlara zarar vermeye kalkmayýn ancak apaçýk bir suç iþlerlerse onlarý yataklarýnda ayýrýnýz. Yine düzelmezlerse onlarý yaralamamak suretiyle dövebilirsiniz. Size itaat ettikleri sürece onlarda suç bulmaya çalýþmayýnýz.

Dikkat ediniz! Sizin kadýnlar üzerinde hakkýnýz olduðu gibi kadýnlarýn da sizin üzerinizde haklarý vardýr. Kadýnlarýnýz üzerinde sizin hakkýnýz sevmediðiniz ve hoþlanmadýðýnýz kimseleri evinize almamalarýdýr. Dikkat ediniz sizin üzerinizde onlarýn hakký ise yeme ve giyim konusunda iyi davranýp yediðinizden yedirip giydiðinizden giydirmenizdir. (Ýbn Mâce, Menasik: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu hadisi Ebû’l Ahvas’da Þebîb b. Gargade’den rivâyet etmiþtir.

3088- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e Haccý ekber günü hangi gündür diye sordum: “Kurban bayramýnýn birinci günüdür.” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

3089- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Haccý Ekber günü Kurban bayramýnýn birinci günüdür. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis Muhammed b. Ýshâk’ýn rivâyetinden daha saðlamdýr. Çünkü Muhammed b. Ýshâk’ta ayný hadisi Ebû Ýshâk’tan, Hâris’den ve Ali’den mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir. Muhammed b. Ýshâk’tan rivâyet edilen dýþýnda bu hadisin merfu olarak rivâyet edildiðini bilmiyoruz. Þu’be bu hadisi Ebû Ýshâk’tan Abdullah b. Mürre’den, Hâris’den ve Ali’den mevkuf olarak rivâyet etmiþtir.

3090- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Berae sûresinin Ebû Bekir’le okunarak ilan edilmesini isteyip gönderdi sonra onu çaðýrarak þöyle dedi: Bu ayetleri benim ehli beytimden biri yerine getirmelidir. Ali’yi çaðýrdý ve onu Ali’ye verdi. (Müsned: 12737)

ž Tirmizî: Bu hadis Enes b. Mâlik rivâyeti olarak hasen garibtir.

3091- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), Ebû Bekir’i hac emiri olarak göndermiþ ve kendisine hac süresince yapacaðý iþleri de bildirmiþti. Sonra arkasýndan Ali’yi gönderdi. Ebû Bekir yoluna devam edip giderken; Rasûlullah (s.a.v.)’in devesi Kasvan’ýn sesini duydu ve gelen kimsenin Rasûlullah (s.a.v.) olduðunu tahmin ederek telaþlandý. Derken Ali ile karþýlaþtý. Ali, Ebû Bekir’e Peygamber (s.a.v)’in mektubunu verdi. Rasûlullah (s.a.v.), mektuptaki bilgilerin ilan edilmesini emretmiþti. Beraberce yürüdüler ve haclarýný yaptýlar. Ali teþrik günlerinde kalkýp þu ilanâtý yaptý: Allah ve Peygamberin korumasý her müþrikten uzaktýr. Ey müþrikler bundan böyle yeryüzünde dört ay daha gezip dolaþýn. Ancak bu yýldan sonra hiçbir müþrik hac görevini yapmayacaktýr. Çýplak kiþi Ka’be’yi tavaf edemeyecektir. Cennete ancak mü’min olanlar girecektir. Ali bu mesajlarý iletiyor yorulduðunda da Ebû Bekir bunlarý insanlara duyuruyordu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle Ýbn Abbâs rivâyeti olarak hasen garibtir.

3092- Zeyd b. Yüseyyi (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ali’ye, hac mevsiminde hangi emirlerle gönderilmiþtin diye sorduk. Dedi ki: Dört þeyle gönderilmiþtim; Çýplak olarak Ka’be tavaf edilmeyecektir, Peygamber (s.a.v) ile bir müþrik arasýnda bir sözleþme varsa o sözleþme bitimine kadar devam edecektir. Anlaþmasý olmayanlarýn süresi dört aydýr, Cennete ancak mü’min olan kimse girecektir. Bu seneden sonra hac ve umre için Müslümanlarla müþrikler bir araya gelemeyeceklerdir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Sûfyân b. Uyeyne bu hadisi Ebû Ýshâk’tan rivâyet etmiþtir. Sevrî ise bu hadisi Ebû Ýshâk’tan, Ebû Ýshâk’ýn bazý arkadaþlarýndan ve Ali’den rivâyet etmiþtir. Nasr b. Ali ve pek çok kimseler bu hadisi, Süfyan b. Uyeyne’den, Ebû Ýshak’tan, Zeyd: b. Yüseyyi’den ve Ali’den benzeri þekilde rivâyet etmiþlerdir.

Ali b. Haþrem Sûfyân b. Uyeyne vasýtasýyla Ebû Ýshâk’tan, Zeyd b. Üsey’den ve Ali’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Ýbn Uyeyne’den her iki rivâyette nakledilmiþtir ve “Ýbn Üsey’” den veya “Ýbn Yüsey” den de denilmiþtir. Doðru olan Zeyd b. Üsey’’dir. Þu’be bu hadisi Ebû Ýshâk’tan ve Zeyd’den rivâyet ederek senedinde vehme kapýlmýþ ve senedinde Zeyd b. Üsey demiþtir. Kendisine bu konuda uyan olmamýþtýr.

3093- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Bir kimsenin mescidlere girip çýkýp namaz kýlma alýþkanlýðýný görürseniz onun imanýna þâhid olunuz çünkü Allah þöyle buyurur: (Tevbe sûresi 18. ayet) “Allah’ýn mescidlerini ziyaret etmek, yahut onarýp gözetmek, canlý tutup zirvede kalmasýný saðlamak ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazlarýnda sürekli ve dosdoðru olan, zekatlarýný veren, Allah’tan baþka kimseden korkup çekinmeyen kimselere aittir. Ýþte doðru yola ermiþlerden olmalarý umulanlar bunlardýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Ýbn ebî Ömer, Abdullah b. Vehb vasýtasýyla Amr b. Hâris’den, Derrac’tan, Ebû’l Heysem’den, Ebû Saîd’den geçen hadisin bir benzerini bize rivâyet etti ve “Mescide baðlandýðýný” dedi.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû’l Heysem’in ismi Süleyman b. Amr b. Abdûl Utvârî’dir. Ebû Saîd el Hudrî’nin himayesinde olan bir yetim idi.

3094- Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Tevbe sûresi 34. ayeti; “Ey iman edenler! Bilin ki, hahamlarýn, rahiplerin çoðu, insanlarýn mallarýný haksýzca yiyip yutuyor ve onlarý Allah’ýn yolundan alýkoyuyorlar. Fakat bütün o altýný, gümüþü toplayýp Allah yolunda harcamayanlara, iþte onlara sonraki hayatta çok çetin azabý müjdele.” Ýndiði zaman Peygamberle bir yolculukta beraber idik Peygamber (s.a.v)’in bazý ashabý Bu ayet altýn ve gümüþ biriktirmenin kötülüðü hakkýnda indi hangi mal daha hayýrlýdýr? Bilsek de onu edinmiþ olsaydýk dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “En deðerli þey Allah’ý devamlý hatýrlayan dil, Allah’ýn nimetlerine þükrederek kulluk yapan kalb, imaný konusunda erkeðine yardýmcý olan kadýndýr.” (Ýbn Mâce, Nikah: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Muhammed b. ismail’e þöyle dedim. Sâlim b. ebû’l Ca’d Sevbân’dan hadis iþitmiþ midir? Dedim hayýr diye cevap verdi. O halde Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan kimlerden hadis iþitmiþtir? Dedim. Câbir b. Abdullah ve Enes b. Mâlik’den iþitmiþtir dedi ve Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan birkaç kiþi saydý.

3095- Adiyy b. Hatîm (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Boynumda altýndan bir haç olduðu halde Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna gelmiþtim. Buyurdular ki: Ey Adiyy bu putu üzerinden at kendileri de Tevbe sûresinin 31. ayetini okumakta idiler ve þöyle buyurdular: Gerçi onlar haham ve Rahiblerine ibadet etmiyorlardý. Fakat onlar bir þeyi haram kýldýlar mý onu haram kabul ediyorlar helal kýldýklarýný da helal sayýyorlardý. (Ýþte bu Allah’tan baþkasýný Rab edinmek demektir.) (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Abdusselam b. Harb’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Gutayf b. A’yan hadiste tanýnmýþ bir kimse deðildir.

3096- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Ebû Bekir ona þöyle anlattý: Peygamber (s.a.v) ile maðarada bulunduðumuz sýrada O’na þöyle demiþtim: “Onlardan biri ayaklarýnýn ucuna baksalar maðarada bizi göreceklerdi.” Bunun üzerine “Ey Ebû Bekir üçüncüleri Allah olan iki kiþiyi sen ne zannediyorsun.” buyurdular. (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Fezail: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadis sadece Hemmâm’ýn rivâyetiyle nakledilmektedir. Habban b. Hilâl ve daha baþka kimseler bu hadisi benzeri þekilde Hemmâm’dan rivâyet etmekteler.

3097- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’tan iþittim þöyle diyordu: Münafýklarýn baþý olan Abdullah b. Übey öldüðünde Rasûlullah (s.a.v.), Onun cenaze namazýna çaðrýldý ve O da kalkýp gitti. Namaz kýlmak için cenazenin karþýsýna geçince yerimden kalkarak göðsü hizasýna dikildim ve falan falan günler onun hakkýnda þöyle þöyle diyen sen iken Allah’ýn düþmaný Abdullah b. Übey’in cenaze namazýný mý kýlacaksýn? Rasûlullah (s.a.v.) tebessüm ediyordu kendisine lafý uzattýðýmda Ey Ömer benden geri dur! Ben iki þey arasýnda muhayyer býrakýldým ve birini seçmiþimdir. Bana Tevbe sûresi 80. ayette; “Þimdi o münafýklarýn baðýþlanmalarý için, Allah’a ister duâ et, ister etme, hiç birþey deðiþmeyecektir. Onlar için istersen, yetmiþ kez af dile, Allah’ý ve O’nun elçisini inkâra yeltenmelerinden dolayý Allah onlarý baðýþlamayacaktýr. Çünkü Allah, böylesine kötülüðe batmýþ bir toplumu, doðru yola çýkarmaz.” denmiþti, eðer yetmiþi aþtýðým takdirde baðýþlanacaðýný bilmiþ olsaydým yetmiþten fazla istiðfar ederdim.

Sonra cenaze namazýný kýldý ve cenazeyle beraber yürüdü defin iþi bitinceye kadar kabrin baþýnda durdu. Ömer sözünü þöyle sürdürdü: Rasûlullah (s.a.v.)’e karþý bu cesaretime þaþtým. Allah’a yemin olsun ki Allah Rasülü de bunu biliyordu. Definden bir zaman sonra þu ayet indi: Tevbe 84 - 85; “Onlarýn dünyevî zenginlikleri ve çocuklarýnýn çokluðundan umduklarý bahtiyarlýk, seni imrendirmesin. Allah bütün bunlarla dünyada onlarý, azaba uðratmayý ve kâfir olarak canlarýnýn çýkmasýný istiyor.” “Allah’a iman edin ve peygamberiyle birlikte savaþýn, diyen bir sûre indiði zaman, onlardan servet sahipleri, senden izin isterler. Bizi býrak ta, savaþtan geri kalanlarla birlikte kalalým derler.” Ömer dedi ki: “Bundan sonra Peygamber (s.a.v) vefat edinceye kadar hiçbir münafýk’ýn cenaze namazýný kýlmadý ve kabri baþýnda da durmadý.” (Buhârî, Cenaiz: 27; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

3098- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abdullah b. Übey’in oðlu Abdullah öldüðü zaman Peygamber (s.a.v)’e geldi ve gömleðini bana verirsen onu babama kefen yapacaðým ve senden babamýn cenaze namazýný kýlmaný ve babama baðýþlanmasý için duâ etmeni istiyorum dedi. Rasûlullah (s.a.v.), gömleðini verdi. Techiz ve tekfin iþini bitirdiðinde bana haber veriniz buyurdu. Sonra cenaze namazýný kýlmak istediðinde Ömer kendisine çekti ve “Allah münafýklara cenaze namazýný kýlmayý yasaklamadý mý?” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de: Ben iki, þey arasýnda serbestim; “Ýster duâ et, ister etme…” sonra onun cenaze namazýný kýldý Bunun üzerine Allah Tevbe sûresi 84. 85. ayetlerini indirdi: Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) münafýklarýn cenaze namazýný kýlmayý býraktý. (Buhârî, Cenaiz: 27; Müslim, Fedail: 117)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3099- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýki kiþi Tevbe 108. ayeti; “Ey peygamber! Böyle bir yere asla adýmýný atma. Ýçine adým atacaðýn en uygun mescid, daha ilk günden beri, Allah’tan yana saðlam bir bilinç ve duyarlýlýk temeli üstünde yükseltilen mesciddir ki, orada arýnmak isteðiyle dolup taþan adamlar vardýr. Allah da zaten kendini arýndýranlarý sever.” Mescid konusunda münakaþa ettiler. Biri “O Kuba mescididir” dedi. Diðeri de “Rasûlullah (s.a.v.)’in mescididir.” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); “O benim þu mescidimdir.” buyurdu. (Müslim, Hac: 27; Nesâî, Mesacid: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Imrân b. ebî Enes rivâyeti olarak hasen sahih garibtir. Ebû Saîd’den baþka þekillerde rivâyet edilmiþtir. Üneys b. eb’îl Yahya babasýndan ve Ebû Saîd’den bu hadisi rivâyet etmiþtir.

3100- Ebû Hüreyre (r.a.)’den Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle dediði rivâyet edilmiþtir: Þu ayet (Tevbe 108) Kubalýlar hakkýnda inmiþtir: “…Orada temizlenmek için dolup taþan kimseler vardýr. Zaten Allah’ta temizlenenleri sever.” Ebû Hüreyre dedi ki: “Kubalýlar su ile taharetlenirlerdi bu ayet onlar hakkýnda nazil oldu.” (Ýbn Mâce, Tahara: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle garibtir.

Tirmizî: Bu konuda Ebû Eyyûb, Enes b. Mâlik, Muhammed b. Abdullah b. Selam’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

3101- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adamýn müþrik olan anne ve babasý için istiðfar ettiðini iþittim ve kendisine annen ve baban müþrik olduklarý halde istiðfar mý ediyorsun? dedim. O da Ýbrahim (a.s), babasý müþrik olduðu halde; etmemiþ miydi? dedi. Durumu Peygamber (s.a.v)’e aktardým Tevbe 113. ayeti indi: “Allah’tan baþkalarýna ilahlýk yakýþtýran kimselerin Cehennemlik olduklarý besbelli olduktan sonra, yakýn akrabalar olsa bile, onlarýn baðýþlanmalarýný dilemek, artýk ne peygambere, ne de iman edenlere yakýþýr.” (Nesâî, Cenaiz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Tirmizî: Bu konuda Saîd b. Müseyyeb ve babasýndan da hadis rivâyet edilmiþtir.

3102- Ka’b b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bedir savaþý hariç Tebük savaþýna kadar Rasûlullah (s.a.v.)’in yaptýðý hiçbir savaþtan geri kalmamýþtým. Rasûlullah (s.a.v.), Bedir savaþýndan geri kalan hiç kimseyi kýnamamýþtý. Çünkü o savaþa kervaný kastederek çýkmýþtý. Sonra Kureyþ kervanlarýna imdad için çýkýp gelmiþlerdi. Allah’ýn Enfal sûresi 42. ayetinde buyurduðu gibi sözleþmeksizin Bedir’de buluþmuþ oldular. Hayatýma yemin ederim ki Peygamber (s.a.v)’in müþriklerle karþýlaþmasýnýn en þereflisi Bedir savaþýdýr. Buna raðmen Akabe gecesindeki buluþmamýz yerine Bedir’de buluþmuþ olmamý da arzu etmem çünkü Akabe gecesinde Ýslam üzere söz vermiþtik o gün daha kýymetli ve deðerlidir. Bundan sonra Tebük savaþýna kadar hiçbir yerde Peygamber (s.a.v)’den geri kalmadým. Tebük Peygamber (s.a.v)’in yaptýðý son savaþ idi. Rasûlullah (s.a.v.), savaþa çýkýlmasý için insanlara ilanatta bulundu Ka’b b. Mâlik bu hadisi uzun uzadýya anlattý ve sonunda þöyle dedi: “… Peygamber (s.a.v)’e gittim. Onu mescidde oturur buldum çevresinde Müslümanlar vardý o insanlar arasýnda ayýn ýþýltýsý gibi ýþýk saçýyordu adeta… Bir iþe sevindiði zaman yüzü gülerdi. Geldim önüne oturdum; “Ey Ka’b! Annenin seni doðurduðu günden beri üzerine gelen en hayýrlý güne sevin müjdeler sana… Ben de; Ey Allah’ýn Rasûlü bu müjdeli haber sizden mi yoksa Allah’tan mý? dedim. Allah tarafýndandýr buyurdu ve þu ayetleri okudu: (Tevbe sûresi 117. 118.) “Gerçek þu ki, mü’minlerden bir kýsmýnýn, kalpleri kaymak üzereyken Allah, peygamberi sýkýntýlý bir zamanda, O’na uyan Muhâcirleri ve Ensâr’ý affetti sonra da onlarýn tevbelerini kabul etti. Çünkü o Allah, gerçekten mü’minlere karþý çok þefkatli ve merhametlidir.” “Ve savaþtan geriye kalan üç kiþinin (ki onlar: Ka’b b. Mâlik, Hi-lâl b. Ümeyye, Mürâre b. er-Rabî’dir.) de tevbesini kabul etti. Yeryüzü geniþliðine raðmen, onlara dar gelmiþ, vicdanlarý kendilerini sýktýkça sýkmýþtý. Nihayet Allah’tan, yine Allah’a sýðýnmaktan baþka çare olmadýðýný anlamýþlardý. Bunun üzerine O da, yine merhametle o üç kiþiye yöneldi ki, piþmanlýk duyup tevbe etsinler; çünkü kendisine yürekten yönelen, sýðýnan herkesi, acýmasý-esirgemesiyle kuþatýp tevbeleri kabul eden, yalnýzca Allah’týr.”

Yine bizim hakkýmýzda Tevbe sûresi 119. ayet’te nazil oldu: “Ey iman edenler! Yolunuzu Allah’ýn kitabýyla bulmaya çalýþýn, doðrulardan olun ve hem de doðrularla beraber olun.”

Ka’b diyor ki: Ey Allah’ýn Peygamberi dedim. Tevbemin kabul ediliþ sebebi sadece doðruyu söylemem ve tüm mal varlýðýmý Allah ve Rasûlü yolunda baðýþlamamdan dolayýdýr. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Malýnýn bir kýsmýný kendine ayýr, bu senin için hayýrlýdýr.” Ben de Hayber’deki hissemi alýkoyacaðým dedim. Ka’b sözlerine þöyle devam etti: Ben iki arkadaþýmla birlikte Peygamber (s.a.v)’e doðruyu söylediðim zaman gönlümde Müslümanlýktan sonra Peygamber (s.a.v)’e doðruyu söylemekten daha büyük bir nimeti Allah bana vermemiþtir. Biz yalan söylemedik. Deðilse yalan söyleyenler gibi biz de helak olurduk. Ýçtenlikle dilerim ki Allah’ýn beni doðrulukla denediði gibi baþka birisini denemesin. Bu olaydan sonra bilerek hiçbir yalan söylemedim. Ömrümün geri kalan kýsmýnda da Allah’tan beni korumasýný içtenlikle isterim. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Tevbe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Zührî’den deðiþik bir senedle rivâyet edilmiþtir. Abdurrahman b. Abdullah b. Ka’b b. Mâlik’in babasý Ka’b b. Mâlik amcasý Ubeydullah’tan ve Ka’b’ten denilmiþ ayný zamanda baþka türlü bir sened daha zikredilmiþtir. Yunus bu hadisi Zührî’den, Abdurrahman b. Abdullah b. Ka’b b. Malik’in babasý Ka’b b. Malik þöyle anlattý… þeklinde de rivâyet edilmektedir.

3103- Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Bekir Yemamelilerin öldürülmeleri üzerine bana adam göndermiþti. Derken Ömer b. Hattâb’ý onun yanýnda buldum. Ebû Bekir dedi ki: Ömer bana geldi ve þöyle dedi: Yemame olayýnda Kur’ân hafýzlarýnýn öldürülmesiyle olay hayli kýzýþmýþtýr. Bütün bölgelerde Kur’ân hafýzlarýna karþý bu tür olaylarýn olacaðýndan endiþe etmekteyim bu takdirde pek çok Kur’ân hafýzý yok olup gidecektir. Bu yüzden Kur’ân’ýn derlenip toplanmasý için emir vermeniz görüþündeyim. Ebû Bekir, Ömer’e þu karþýlýðý verdi. Rasûlullah (s.a.v.)’in yapmadýðý bir þeyi ben nasýl yaparým? Ömer: Bu iþ vallahi hayýrlýdýr, dedi. Ömer bu konuda bana müracaata devam etti. Neticede Allah, Ömer’in gönlünü açtýðý konuda benim gönlümü de açtý bende Ömer’in görüþüne uydum. Zeyd dedi ki: Ebû Bekir þöyle konuþtu: Sen gençsin akýllýsýn sana güveniyoruz. Sen Rasûlullah (s.a.v.)’in vahiy katiplerinden idin. Kur’ân-ý araþtýr. Zeyd dedi ki: Vallahi daðlardan birini bana taþýmayý yüklemiþ olsalardý bana göre bu iþten daha aðýr olmazdý. Rasûlullah (s.a.v.)’in yapmadýðý bir þeyi siz nasýl yapacaksýnýz dedim. Ebû Bekir: Bu iþ vallahi hayýrlý bir iþtir dedi. Ebû Bekir ve Ömer bu konuda bana müracaata devam ettiler neticede o ikisinin gönlünü açtýðý þeye Allah benim gönlümü de açtý; Kur’ân-ý kaðýt ve deri parçalarýndan, hurma aðacý kabuklarýndan, taþlar üzerindeki yazýlardan ve hafýzlarýn göðüslerinden araþtýrmaya baþladým. Tevbe sûresinin 128. 129. ayetlerini Huzeyme b. Sâmit’te buldum. (Buhârî, Cihâd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3104- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Huzeyfe b. Yemân, Osman b. Affân’a geldi, Osman Iraklýlarla beraber Þamlýlarý Ermenistan ve Azerbeycan’ýn fethi için savaþa hazýrlanýyordu. Huzeyfe Kur’ân konusunda bazý ihtilaflar görmüþ ve Osman b. Affân’a: Ey Mü’minlerin emiri! Dedi. Yahudi ve Hýristiyanlarýn ihtilaf edip ayrýlýða düþtükleri gibi bu ümmette Kur’ân konusunda ihtilafa düþmeden yetiþ ve yapman gerekenleri yap dedi. Bunun üzerine Osman, Hafsa’ya yazýlmýþ tek nüsha olan o mushafý bize gönder çoðaltýp tekrar iade ederiz diye haber gönderdi. Hafsa mushafý Osman’a yolladý. Osman (r.a.)’de: Zeyd b. Sabit, Saîd b. Âs, Abdurrahman b. Hâris b. Hiþâm ve Abdullah b. Zübeyr’e bu mushaftan mushaflar çoðaltýnýz diye talimat verdi. Osman üç Kureyþliden oluþan bu ekibe Zeyd b. Sabit’le ihtilaf ettiðiniz yeri Kureyþ lehçesine göre yazýnýz çünkü Kur’ân onlarýn lehçesiyle inmiþtir. Sonunda mushaflarý çoðalttýlar. Osman (r.a.)’da o mushaflardan her birini belli merkezlere gönderdi. (Buhârî, Cihâd: 27)

ž Zühri dedi ki: Hârice b. Zeyd, Zeyd b. Sabit’in bana þöyle söylediðini aktardý: Ahzab sûresinden bir ayeti aradým Peygamber (s.a.v)’in onu okuduðunu iþitmiþtim (Ahzab sûresi 23. ayet) bu ayeti Huzeyme b. Sabit’in veya Ebû Huzeyme’nin yanýnda buldum ve sûrenin gerekli yerine koydum.

Zühri dedi ki: O günlerde “tabût” ve “Tabûh” üzerinde ihtilaf etmiþlerdi. Kureyþliler Tabût diyorlar. Zeyd b. Sabit ise Tabuh diyordu. Bu mesele Osman’a götürüldü. Osman da Tabût yazýn çünkü Kur’ân, Kureyþ lehçesiyle inmiþtir dedi.

Zühri diyor ki: Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe bana þöyle anlattý: Abdullah b. Mes’ûd, Zeyd b. Sabit’in Mushaflarý yazma iþinin baþýna getirilmesini pek hoþ karþýlamamýþ ve þöyle demiþti. Ey Müslümanlar topluluðu ben Mushaflarý yazma iþinden uzak tutulacaðým ve bu iþin baþýna baþka bir adam mý geçecekti, vallahi o Zeyd b. Sabit kafir bir adamýn sulbünde iken ben Müslüman olmuþtum. Bu yüzden Abdullah b. Mes’ûd, Iraklýlara þöyle konuþmuþtu. Ey Iraklýlar yanýnýzdaki Mushaflarý gizleyin onlarý saklý olarak bulundurun. Bakýnýz Allah, Âl-i Imrân 161. ayetinde; “Bir peygamberin ganimet malýna hainlik etmesi olacak birþey deðil, kim böyle bir hainlikte bulunursa, kýyamet günü hainlik ettiði o þeyin günahýný yüklenerek gelir. Sonra herkese kazandýðý tastamam verilir ve hiç haksýzlýða uðratýlmazlar.” Allah böyle buyuruyor. Siz de elinizdeki Mushaflarla Allah’a kavuþmuþ olunuz.

Zühri diyor ki: Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan ileri gelen bazý kimselerin Ýbn Mes’ûd’un bu konuþmalarýný hoþ görmedikleri bana ulaþan haberler arasýndandýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Zührî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 11

Ø yunus sûresinden tefsir edilen ayetler

3105- Suheyb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Yunus sûresi 26. ayeti: “Ýyi ve yararlý iþler yapmakta devamlý ve kararlý olanlara, karþýlýk olarak daha iyisi ve ondan da fazlasý vardýr. Kýyamet gününde onlarýn yüzlerini, ne bir kararma, ne de aþaðýlýk ve horluk kaplayacaktýr. Ýþte bunlardýr Cennetlikler, orada ebedî kalacaklardýr.” Hakkýnda þöyle demiþtir: Cennetlikler Cennete girdiðinde bir seslenici þöyle diyecektir. Allah yanýnda sizin için bir va’d vardýr. Allah bu va’dini sizler için gerçekleþtirmek istiyor. Cennetlikler de þöyle diyecekler: Yüzlerimizi ak etmedi mi? Bizi Cehennem’den koruyup Cennete koymadý mý? O esnada perde açýlacaktýr. Allah Cennetliklere kendisini görmekten daha kýymetli bir þey vermemiþtir. (Müslim, Ýman: 27; Ýbn Mâce, Mukaddime: 17)

ž Tirmizî: Hammad b. Seleme’nin bu hadisini pek çok kiþi Hammad’tan merfu olarak rivâyet etmiþlerdir. Süleyman b. Muðîre bu hadisi Sabit’den, Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan kendi sözü olarak nakletmiþlerdir. “Suheyb’den ve Peygamber (s.a.v)’den” de dememiþlerdir.

3106- Mýsýrlý bir kimseden rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû’d Derdâ’ya Yunus sûresi 64. ayeti; “Onlar için hem bu dünya hayatýnda, hem de sonraki hayatta müjdeler var. Allah’ýn vaadinde asla deðiþme yoktur. O verdiði sözü mutlaka yerine getirir. Ýþte büyük kurtuluþ ve mutluluk da budur.” Hakkýnda sordum. Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’e sorduðumdan beri bu ayeti kimse bana sormadý. Rasûlullah (s.a.v.) buyurmuþtu ki: “Bu dünyadaki müjde Müslüman’ýn gördüðü Salih rüyadýr.” (Muvatta: Cami: 6)

ž Ýbn ebî Ömer, Sûfyân vasýtasýyla Abdulaziz b. Rufey’den, Ebû Salih es Semman’dan, Atâ b. Yesâr’dan, Mýsýrlý bir kimseden ve Ebû’d Derdâ’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr. Ahmed b. Abde ed Dabbî, Hammad b. Zeyd vasýtasýyla Âsým b. Behdele’den, Ebû Salih’den, Ebû’d Derdâ’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþ olup senedinde “Atâ b. Yesâr” yoktur.

Tirmizî: Bu konuda Ubâde b. Sâmit’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3107- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Allah, firavunu sulara gömdüðü anda firavun, (Yûnus sûresi 90. ayet) “Derken Ýsrailoðullarýný, denizin öte yakasýna geçirdik; bunun üzerine Firavun ve ordusu, zulüm ve saldýrýyla onlarýn ardýna düþtü, denizin dalgalarý onlarý örtüp de, Firavun boðulmak üzereyken “Þu anda inandým, Ýsrailoðullarýnýn inandýðý ilahdan baþka gerçek ilah yok ve ben de artýk kendimi O’na teslim edenlerdenim” dedi.” Cebrail: “Ey Muhammed ona rahmet ulaþmasýndan korktuðum için denizin dibinde onun aðzýna çamur týkarken beni görmeliydin!” (Müsned: 2027)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3108- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Adiyy b. Sabit ile Atâ b. Sâib’den biri Peygamber (s.a.v)’den merfu olarak þöyle aktardý. “Firavunun lailahe illallah deyip bu yüzden Allah’ýn ona rahmet etmesinden korkarak Cebrail, firavunun aðzýna çamur týkamaya çalýþmýþtý.” (Müsned: 2027)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen sahih garibtir.

bölüm: 12

Ø Hûd sûresinden tefsir edilen ayetler

3109- Ebû Rezîn (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ey Allah’ýn Rasûlü dedim. Allah mahlukatýný yaratmadan önce nerede idi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Altýnda ve üstünde hava bulunmayan, bizce meçhul ve karanlýk bir yerdeydi. Arþýný su üzerinde yaratmýþtý.” Ahmed b. Meni’ diyor ki: Yezîd b. Harun þöyle demiþtir: “Ama” kendisiyle beraber hiçbir varlýk yok demektir. (Ýbn Mâce, Mukaddime: 19)

ž Tirmizî: Ayný þekilde Hammad b. Seleme, Vekî’ b. Hades’den demiþtir. Þu’be ise Ebû Avâne, Hüþeym, Vekî’ b. Ades demektedir. Sahih olan budur. Ebû Rezîn’in ismi Lekît b. Amr’dýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3110- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah, zâlime fýrsat verir belki de mühlet verir sonunda onu yakaladýðýnda yakasýný býrakmaz.” Sonra Hûd sûresi 102. ayetini okudu: “Ýþte senin Rabbin varoluþ gayesine aykýrý hareket eden kentlerin toplumlarýný, böylece kýskývrak yakalayýverir. Þüphesiz ki, O’nun yakalamasý çok þiddetli ve çok zorludur.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17; Müslim, Birr: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ebû Usame, Büred’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþ ve “Fýrsat verir” demiþtir. Ýbrahim b. Saîd el Cevherî, Ebû Usame’den, Büreyd b. Abdullah’tan dedesi Ebû Bürde’den, Ebû Musa’dan geçen hadisin bir benzerini bize rivâyet etti ve tereddüte düþmeden “Fýrsat verir” dedi.

3111- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, “O gün gelince Allah’ýn izni olmaksýzýn, kimse konuþamayacaktýr. O gün bir araya getirilenlerden kimileri, felakete uðramýþ üzüntülü ve mutsuz, kimileri de mutlu ve sevinçli olacaklardýr.” Hûd sûresi 105. ayeti indiði zaman Peygamber (s.a.v)’e sordum. Ey Allah’ýn peygamberi kesinleþmiþ bir þey için mi amel etmekteyiz yoksa Allah tarafýndan takdir edilmemiþ bir konum üzerine mi çalýþýp çabalamaktayýz? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), bilakis kesinleþmiþ ve kalemlerin yazmýþ olduðu þey üzerinde… Fakat herkes yaratýldýðý duruma kolay getirilmiþtir. (Ebû Dâvûd, Sünne: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdullah b. Ömer rivâyetiyle bilmekteyiz.

3112- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam peygambere geldi ve þöyle dedi: “Þehrin uzak bir semtinde bir kadýnla oynaþtým kendisiyle cinsel temas haricinde her þeyi yaptým iþte huzurundayým hakkýmda dilediðin hükmü ver.” Bunun üzerine Ömer: “Kendini örtmüþ olsaydýn Allah’ta seni örterdi” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), O’na hiçbir karþýlýk vermedi. Adam gitti. Peygamber (s.a.v), O adamýn peþinden birisini göndererek onu çaðýrdý ve ona þu ayeti okudu: “Gündüzün baþýnda ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kýlmaya devamlý ve duyarlý ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah’ý hatýrýnda tutanlar için bir öðüt ve hatýrlatmadýr bu.” (Hûd sûresi 114) Bunun üzerine orada bulunanlardan bir adam: Bu uygulama sadece ona mý mahsustur diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.): “Bütün herkese aittir” buyurdular. (Buhârî, Mevakît: 17; Müslim, Tevbe: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýsrail ayný þekilde Simâk’den, Ýbrahim’den, Alkame, Esved’den ve Abdullah’tan bir benzerini rivâyet etti. Sûfyân es Sevrî, Simak’den, Ýbrahim’den, Abdurrahman b. Yezîd’den ve Abdullah’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.Fakat ötekilerin rivâyeti Sevrî’nin rivâyetinden daha saðlamdýr.

Þu’be, Simak b. Harb’den, Ýbrahim’den, Esved’den ve Abdullah’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir. Muhammed b. Yahya en Neysabûrî, Muhammed b. Yusuf vasýtasýyla Sûfyân’dan, Ameþ’den, Simak’den, Ýbrahim’den, Abdurrahman b. Yezîd’den ve Abdullah’tan mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Muhammed b. Gaylân, Fadl b. Musa vasýtasýyla Sûfyân’dan, Simak’den, Ýbrahim’den, Abdurrahman b. Yezîd’den, Abdullah b. Mes’ûd’tan mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþ olup “A’meþ’den” dememiþtir. Süleyman et Teymî bu hadisi Osman en Nehdî’den ve Ýbn Mes’ûd’tan rivâyet etmektedirler.

3113- Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek, Ey Allah’ýn Rasûlü, dedi. Þöyle bir erkek hakkýnda ne dersiniz? Bir erkek tanýmadýðý bir kadýnla buluþtu ve karýsýna yapabileceði her þeyi ona yaptý ancak onunla iliþki kurmadý. Bunun üzerine Allah: “Gündüzün baþýnda ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kýlmaya devamlý ve duyarlý ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah’ý hatýrýnda tutanlar için bir öðüt ve hatýrlatmadýr bu.” Hûd sûresi 114. ayetini indirdi. Rasûlullah (s.a.v.), O kimseye abdest alýp namaz kýlmasýný emretti. Muâz dedi ki: Ey Allah’ýn Rasûlü! bu uygulama sadece o kimseye mi aittir? Yoksa bütün Mü’minlere mi aittir? Rasûlullah (s.a.v.); “Bilakis tüm Mü’minlere aittir” buyurdular. (Müsned: 21096)

ž Tirmizî: Bu hadisin senedi muttasýl deðildir. Abdurrahman b. ebî Leylâ, Muâz b. Cebel’den hadis iþitmemiþtir. Muâz b. Cebel Ömer’in halifeliði döneminde vefat etmiþtir. Ömer þehîd edildiði zaman Abdurrahman b. ebî Leylâ altý yaþýnda küçük bir çocuktu. Ömer’i görmüþ ve ondan hadis rivâyet etmiþtir. Þu’be bu hadisi Abdulmelik b. Umeyr’den, Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan ve Peygamber (s.a.v)’den mürsel olarak rivâyet etmiþtir.

3114- Ýbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Bir adam; bir kadýndan haram olduðunu bildiði halde bir öpücük almýþtý. Peygamber (s.a.v)’e gelip bunun keffaretini sordu ve, “Gündüzün baþýnda ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kýlmaya devamlý ve duyarlý ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah’ý hatýrýnda tutanlar için bir öðüt ve hatýrlatmadýr bu.” Hûd sûresi 114. ayeti nazil oldu. O adam: Bu uygulama sadece bana mý aittir diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Sana ve ümmetimden bu duruma düþen herkese” diye cevap verdi. (Buhârî, Mevakît: 17; Müslim, Tevbe: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3115- Ebû’l Yüsür (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Bana hurma satýn almak üzere bir kadýn geldi. Ben de: “Ýçerdeki hurmalar bunlardan iyidir” dedim. Bunun üzerine kadýn da benimle birlikte içeri girdi; Ben de eðilerek kadýný öptüm. Sonra Ebû Bekir’e gelip durumu kendisine anlattým. Ebû Bekir: “Bu iþi sakla, tevbe et hiç kimseye söyleme” dedi. Sabredemedim Rasûlullah (s.a.v.)’e gelip durumu kendisine anlattým. Rasûlullah (s.a.v.): “Allah yolunda savaþ eden bir gazinin ailesine böyle mi yapman gerekirdi?” O adam o anda “Müslüman olmamýþ olsaydým” dedi ve kendisinin Cehennemliklerden olduðunu sandý. Rasûlullah (s.a.v.), uzun bir süre baþýný önüne eðdi Allah kendisine: “Gündüzün baþýnda ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kýlmaya devamlý ve duyarlý ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah’ý hatýrýnda tutanlar için bir öðüt ve hatýrlatmadýr bu.” Hûd sûresi 114. ayetini indirdi.

Ebû’l Yüsür dedi ki: Sonra Peygamber (s.a.v)’in yanýna geldim ve Rasûlullah (s.a.v.), bu ayeti bana okudu. Peygamber (s.a.v)’in ashabý: “Ey Allah’ýn Rasûlü! bu hüküm ve uygulama sadece bu kimseye mi yoksa herkese mi?” dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Bütün herkesedir” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Vekî’ ve baþkalarý Kays b. Rabi’i zayýf saymýþlardýr. Ebû’l Yüsür, Ka’b b. Amr’dýr.

Tirmizî: Þüreyk, Osman b. Abdullah’tan bu hadisi Kays b. Rabi’in rivâyeti gibi rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Bu konuda Ebû Umâme, Vasile b. Eskâ ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 13

Ø Yûsuf sûresinden tefsir edilen ayetler

3116- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ýbrahim oðlu, Ýshâk oðlu, Yakup oðlu, Yusuf ki ikram sahibi kimselerin oðludur… Ben hapishanede Yusuf’un kaldýðý kadar kalsam ve beni hapishaneden çýkarma için görevli gelse derhal kabul eder ve çýkardým. Ama Yusuf’a elçi gelince Yusuf, elçiye “Efendine dön ve ona sor: Ellerini kesen kadýnlarýn maksadý neydi?” Yûsuf sûresi 50. ayetini okudu: “Ve Yûsuf’un yorumu kendisine ulaþýr ulaþmaz hükümdar: “O’nu bana getirin” dedi. Ama elçiler kendilerine geldiðinde, Yûsuf dedi ki: “Efendinize gidin ve ona sorun, ellerini kesen o kadýnlarýn maksadý neydi? Bunu araþtýrýp ortaya çýkarsýn. Çünkü Rabbim, þüphesiz o kadýnlarýn tuzaklarýný bütün gerçeðiyle bilmektedir.”

Allah, Lut’a rahmet etsin. Saðlam bir dayanaða dayanmýþ idi. Yani Allah’a güvenip dayanýyordu. Baþka insanlardan güveneceði bir kimsesi yoktu. Sonra Allah diðer peygamberleri toplumun içinden en üst noktadaki kiþilerden gönderdi. (Müsned: 8041)

ž Ebû Küreyb b. Abde ve Abdurrahîm vasýtasýyla Muhammed b. Amr’dan, Fadl b. Musa’nýn geçen hadisin bir benzerini bize rivâyet etti. Bu rivâyette þu fazlalýk vardýr: “Allah, Lut’dan sonra her peygamberi kavminden servetli kiþiler arasýndan gönderdi.”

Muhammed b. Amr servet: “Çokluk ve kuvvettir” dedi.

Tirmizî: Bu rivâyet Fadl b. Musa’nýn rivâyetinden daha saðlamdýr.

Bu hadis hasendir.

bölüm: 14

Ø ra’d sûresinden tefsir edilen ayetler

3117- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudiler, Peygamber (s.a.v)’e gelerek; “Ey Ebe’l Kâsým! Gök gürlemesi nedir? Bize onu bildir?” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ra’d, meleklerden bulutlarla görevi olan bir melektir. Yanýnda bulutlarý saða sola yöneltecek ateþten kamçýlar vardýr.” Yahudiler: “O halde bu iþittiðimiz ses nedir?” Diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Emredildiði yere varmasý için bulutu sürdüðü zaman onun zorla çýkardýðý sestir” buyurdu.

Yahudiler: “Doðru söyledin” dediler. Sonra Yakup, Peygamber (s.a.v)’in kendine haram kýldýðý þeyi bize bildir? demeleri üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Siyatik hastalýðýndan rahatsýz idi Deve eti ve sütünün kendisine iyi gelmediðini anladý ve o yüzden onlarý kendine haram kýlmýþtý. Yahudiler doðru söyledin dediler.” (Müsned: 2353)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3118- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: Ra’d sûresi 4. ayeti olan “… Hal böyleyken yemiþlerinde ve lezzetlerinde bir kýsmýný diðerinden farklý kýlýyoruz…” Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kuru ve yaþ hurma, tatlý ve ekþi.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Zeyd b. Üneyse bu hadisi, A’meþ’den bu þekilde rivâyet etmiþtir. Seyf b. Muhammed, Ammâr b. Muhammed’in kardeþidir. Ammâr ondan daha saðlamdýr. Ammâr, Sûfyân es Sevrî’nin kýz kardeþinin oðludur.

bölüm: 15

Ø ibrahim sûresinden tefsir edilen ayetler

3119- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e içinde taze hurma bulunan bir tabak hurma getirildi. Bunun üzerine þöyle buyurdu: “Görmedin mi? Allah nasýl bir örnek getirmede: Temiz söz, tertemiz bir aðaca benzer, kökü saðlam ve sabit, dallarý budaklarý gökte. Rabbinin izniyle meyvesini her zaman verir ve Allah düþünüp ibret alsýnlar diye insanlara böyle örnekler getirir.” Ýbrahim sûresi 24. 25. ayetlerini okudu ve, bu aðaç hurmadýr. Sonra kötü sözün misali ise: “Çirkin bir sözün durumu ise, kökü topraðýn üstüne çýkarýlmýþ, hiçbir bakýmdan dayanýklýlýðý olmayan çürük bir aðacýn durumuna benzer.” Ýbrahim sûresi 26. ayetini okudu ve þöyle buyurdu: Bu Ebû Cehil karpuzudur.” Bu hadisi ayný þekilde Ebû’l Âliye’ye aktardým da Rasûlullah (s.a.v.) “Ne güzel ve doðru söylemiþtir” dedi. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Kuteybe, Ebû Bekir b. Þuayb b. Habhab vasýtasýyla babasýndan, Enes b. Mâlik’den mana olarak bu hadisin bir benzerini merfu olmaksýzýn bize aktarmýþtýr. Ebû’l Âliye’nin sözünü de zikretmemiþtir. Bu rivâyet Hammad b. Seleme’nin rivâyetinden daha saðlamdýr.

Pek çok râvî böylece mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir. Hammad b. Seleme’den baþka merfu rivâyet eden kimse bilmiyoruz. Ma’mer, Hammad b. Zeyd ve pek çok kiþi bu hadisi merfu olmaksýzýn rivâyet ediyorlar .

Ahmed b. Abde ed Dabbî, Hammad b. Zeyd vasýtasýyla Þuayb b. Habhab’tan, Enes’den, Kuteybe hadisinin bir benzerini merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþtir.

3120- Berâ (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Ýbrahim sûresi 27. ayeti; “Allah iman edenlerin durumunu dünya hayatýnda da, ahirette de sapasaðlam sarsýlmaz ve dosdoðru biçimde tutarlý söz olan, kelime-i tevhîd sözü ile dile getirilen anlayýþ ve inançla saðlamlaþtýrýr. Varoluþ gayesi dýþýna çýkanlarý ise, sapýklýk içinde býrakýr ve Allah dilediðini yapar.” hakkýnda þöyle buyurdu: “Kabirde kendisine Rabbin kimdir? Hangi dine mensupsun? Peygamberin kimdir? diye sorulduðu vakit.” (Buhârî, Cenaiz: 17; Müslim, Cennet: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3121- Mesrûk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âiþe (r.anha)’dan, Ýbrahim sûresi 48. ayeti olan; “Yerin baþka bir yere, göðün baþka bir göðe dönüþtürüleceði ve bütün insanlarýn var olan, tek olan ve herþeyin üzerinde hükümran olan Allah’ýn huzuruna çýkacaklarý gün, Allah’ýn önceden verdiði sözü yerine gelecektir.” Okudu ve Ey Allah’ýn Rasûlü! o gün insanlar nerede olacaklardýr diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Sýrat üzerinde” buyurdu. (Müslim, Sýfat-ül Kýyame: 17; Ýbn Mâce: Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Âiþe’den deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 16

Ø hýcr sûresinden tefsir edilen ayetler

3122- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýnsanlarýn en güzellerinden bir kadýn, Peygamber (s.a.v)’in arkasýnda namaz kýlardý. Cemaatten bazýsý onu görüp ibadetine zarar gelmemesi için ön safa doðru ilerlerlerdi. Bazýlarý da geri kalýr arka saflarda namaz kýlar ve ruku anýnda koltuk altýndan bakarlardý. Bunun üzerine Allah Hýcr sûresi 24. ayetini indirdi. (Nesâî, Ýmame: 17; Ýbn Mâce, Ýkamet-üs Salat: 27)

ž Tirmizî: Cafer b. Süleyman bu hadisi Amr b. Mâlik’den, Ebû’l Cevza’dan benzeri þekilde rivâyet etmiþ olup “Ýbn Abbâs’tan” dememiþtir. Birbirine benzeyen bu iki rivâyetten bu sonuncusu Nuh’un rivâyetinden daha sahihtir.

3123- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Cehennemin yedi kapýsý vardýr. Bunlardan biri ümmetime veya Muhammed ümmetine kýlýç çekenler içindir.” (Müsned: 5431)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Mâlik b. Miðvel rivâyetiyle bilmekteyiz.

3124- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur: Hýcr sûresi 87. ayetini tefsir ederek, Fatiha sûresinin isimlerini þöylece saymýþtýr: “Elhamdülillah” Ümmül Kur’ân, Ümmül Kitap, Seb-ul Mesanî.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17; Nesâî, Ýftitah: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3125- Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Allah, Tevratta ve Ýncil’de Fatiha sûresi de denilen Ümmül Kur’ân gibi bir sûre indirmemiþtir. O Seb-ul Mesanî’dir. O sûre benimle kulum arasýnda taksim edilmiþtir. Kuluma istediði verilecektir. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27)

ž Kuteybe, Abdulaziz b. Muhammed vasýtasýyla Alâ b. Abdurrahman’dan babasýndan ve Ebû Hüreyre’den “Übey namaz kýlarken Peygamber (s.a.v), onun yanýna çýkageldi…” diye baþlayan bu hadisin manaca bir benzerini bize nakletmiþtir.

Tirmizî: Abdulaziz b. Muhammed hadisi daha uzunca ve tamamdýr. Bu rivâyet Abdulhamid b. Cafer’in rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok kiþi bu hadisi Alâ b. Abdurrahman’dan rivâyet etmiþlerdir.

3126- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Rabbine andolsun ki, onlarýn hepsine soracaðýz. Hem de bütün yapýp ettiklerini hesaba katarak.” Hýcr sûresi 92. 93. ayetleri hakkýnda þöyle buyurdu: Lailahe illallah sözünden. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece Leys b. ebî Süleym’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdullah b. Ýdris, Leys b. ebî Süleym’den, Biþr’den, Enes’den merfu olmaksýzýn bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

3127- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Mü’min kimsenin anlayýþ ve keskin zekasýndan sakýnýnýz. Çünkü O, Allah’ýn nuruyla gerçekleri görür dedi ve Hýcr sûresi 75. ayetini okudu: Þüphesiz bütün bunlarda, iþaretlerden anlam çýkarmasýný bilen kimseler için, çýkarýlacak nice dersler vardýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

Sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Bazý ilim adamlarý da bu hadisi rivâyet etmiþlerdir. Ayette geçen “mütevessimîn” kelimesinin anlamý anlayýþlý kimseler olarak tefsir edilmiþtir.

bölüm: 17

Ø nahl sûresinden tefsir edilen ayetler

3128- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’ýn þöyle dediðini iþittim: Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Güneþin tepe noktasýndan batýya kaydýðý andan sonra ve öðle namazýndan önce kýlýnan dört rekatlýk sünnet, seher vakti kýlýnan namazýn iki katýna denk sevap kazandýrýr.” Rasûlullah (s.a.v.), sözüne þöyle devam etti: “O saatte Allah’ý tesbih etmeyen hiçbir varlýk yoktur” sonra Nahl sûresi 48. ayetini okudu: “Öyleyse gerçekleri örtbas edenler, Allah’ýn yarattýðý nesneleri görmüyorlar mý? Onlarýn gölgeleri Allah’ýn iradesine bütünüyle boyun eðerek, bir saða, bir sola dönüp Allah için saygý ve ta’zimle nasýl yere kapanmaktadýrlar.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece Ali b. Âsým’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

3129- Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Uhud savaþý bitince Ensâr’dan altmýþ dört kiþi muhâcirlerden de aralarýnda Hamza’nýn da bulunduðu altý kiþi þehîd düþmüþtü müþrikler o þehîdlerin kulak ve burunlarýný kesmek süretiyle “müsle” yapmýþlardý. Ensâr bunun üzerine eðer bizde bir baþka savaþta onlardan bazýlarýný öldürsek mutlaka kendilerine bu yaptýklarý “müsle” den fazlasýný yapacaðýz dediler Mekke fethi günü Allah, Nahl sûresi 126. ayetini indirdi; “Eðer bir kimseye ve bir topluma ceza verecekseniz, onlarýn sizi cezalandýrdýklarý gibi ve o miktar cezalandýrýn onlarý. Fakat kendinizi tutarsanýz bilin ki, güçlüklere göðüs germesini bilenler için, bu tutum daha iyi ve daha hayýrlýdýr.” Bunun üzerine bir adam: Bu yüzden sonra Kureyþ’in iþi bitmiþtir, artýk dedi Rasûlullah (s.a.v.) ise: “Dört kiþiden baþkasýna dokunmayýnýz” buyurdu. (Müsned: 20280)

ž Tirmizî: Bu Übey b. Ka’b hadisi hasen garibtir.

bölüm: 18

Ø beni israil (isra) sûresinden tefsir edilen ayetler

3130- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Mîrâc’a çýkarýldýðýmda Musa ile karþýlaþtým -Ebû Hüreyre, onun özelliklerini saydý dedi- ve bir de gördüm ki saçlarý kývýrcýk olmayýp uzun boylu þenûe erkeklerine benzer birisi. Rasûlullah (s.a.v.), sözlerine þöyle devam etti: Ýsa ile de karþýlaþtým onun da özelliklerini þöyle saydý. Orta boylu yanaklarý kýrmýzý sanki hamamdan çýkmýþ gibi Ýbrahim’i de gördüm oðullarýndan kendisine en çok benzeyeni benim. Bana o gece iki kap getirildi; birinde süt diðerinde de þarap vardý. Bana hangisini istersen al denildi. Bende sütü aldým ve içtim. Bunun üzerine bana fýtrata yani tabii olan þeye yönlendirildin veya fýtrata uygun olaný tercih ettin denildi. Eðer þarabý tercih etmiþ olsaydýn ümmetin azgýn olurdu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3131- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v), Mîrâc’a çýkarýldýðý gece Burak isimli binit üzeri eðerlenmiþ ve gem vurulmuþ vaziyette getirilmiþti de üzerine binerken zorluk çýkarmýþtý. Cibril o esnada dedi ki: Muhammed (s.a.v)’e mi bunu yapýyorsun! Allah’a ondan daha yakýn bir kimse sana binmemiþtir. Bunun üzerine Burak ter dökmeye baþladý.” (Müsned: 12211)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece Abdurrezzak’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

3132- Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Beyti makdis (Kudus)’e vardýðýmýzda Cibril parmaðýyla kayayý delerek Burak’ý oraya baðladý. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3133- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kureyþ benim bir gece içerisinde Kudüs’e gidip geldiðine inanmayýnca Ka’benin Hýcr denilen bölgesinde ayaða kalktým Allah o anda Beyti Makdis’i gözümün önüne açýverdi de ona bakarak onun alametlerini kendilerine bildirmeye baþladým.” (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Mâlik b. Sa’saa, Ebû Saîd ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

3134- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Ýsra 60. ayetindeki “rüya meselesi” uyku içersindeki rüya deðil, Ýsra gecesi gözüyle gördüðü þeylerdir. “Lanetlenmiþ aðaç” ise zakkum aðacýdýr. (Buhârî, Menakýb: 7)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3135- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), “Güneþin doruðu aþmasýndan, gecenin karanlýðý basýncaya kadarki süre içerisindeki belirli vakitlerde namazý gereði üzere kýl. Sabah namazýný da unutma, çünkü sabah namazý ikindi namazý gibi gece ve gündüz meleklerin tanýk olduðu bir namazdýr.” Ýsra sûresi 78. ayet hakkýnda þöyle buyurdu: “Gecenin melekleriyle gündüzün melekleri bu namaz esnasýnda hazýr bulunurlar.” (Buhârî, Ezan: 27; Müslim, Mesacid: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis sahihtir.

Ali b. Misher bu hadisi A’meþ’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den ve Ebû Saîd’den benzeri þekilde rivâyet etmiþtir.

Ayný þekilde Ali b. Hucr, Ali b. Misher vasýtasýyla A’meþ’den ayný hadisi benzeri þekilde rivâyet etmiþtir.

3136- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), “O gün her toplumu, uyduklarý kiþilerle beraber çaðýracaðýz. Gerçekten de kitabý sað eline verilenler, tutanaklarýný sevinçle okuyacaklardýr. Bununla birlikte, kimseye de kýl kadar haksýzlýk yapýlmayacaktýr.” Ýsra sûresi 71. ayeti hakkýnda þöyle demiþti: Onlardan biri çaðrýlýr amel defteri sað eline verilir. Vücudu yetmiþ arþýn uzatýlýr. Yüzü ak edilir. Baþýna parlayan incilerden bir taç giydirilir ve arkadaþlarýna doðru yol alýr. Arkadaþlarý onu uzaktan görürler ve þöyle derler: Allah’ým bu kardeþimizi bize ulaþtýr ve onu bizim için mübarek kýl. Nihayet onlarýn yanýna gelir ve müjdeler olsun size. Her biriniz için ayný mükafat vardýr. Kafire gelince onun yüzü karartýlýr. Cismi yetmiþ arþýn büyütülür, baþýna da bir taç giydirilir. Adamlarý da onu görür ve þöyle derler: Bunun þerrinden Allah’a sýðýnýrýz, “Allah’ým bizi onunla bir araya getirme” derler. O da onlarýn yanýna gelir. Allah’ým onu rezil et. Bunun üzerine O da Allah sizi uzaklaþtýrsýn der sizden her biriniz için ayný ceza vardýr. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Süddî’nin ismi Ýsmail b. Abdurrahman’dýr.

3137- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), “Gecenin bir kýsmýnda da uyanýp teheccüd namazý kýl, bu sadece sana mahsustur ve farz namazlardan fazlaca kýlýnan bir namazdýr. Umulur ki, Rabbin belki ahirette seni, övgüye deðer bir konuma yükseltir.” Ýsra sûresi 79. ayetini: “Makam-ý mahmud’u; þefaat olarak tefsir etmiþtir.” (Müsned: 9307)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Dâvûd ez Zeafirî,Dâvûd el Evedî b. Yezîd b. Abdullah olup Abdullah b. Ýdris’in amcasýdýr.

3138- Ýbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Feth yýlý Rasûlullah (s.a.v.), Mekkeye girdiðinde Ka’be’nin çevresinde üçyüz altmýþ tane put vardý. Rasûlullah (s.a.v.) bunlara elindeki sopasýyla veya bir deðnek parçasýyla vurmaya ve þöyle demeye baþladý. Ýsra sûresi 81. ayetiyle Sebe’ sûresi 49. ayetini okudu: “Ve yine de ki: “Deðiþmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsýz olan amaçsýz ve anlamsýz olan herþey de yýkýlýp gitti. Zaten sahte ve tutarsýz olan, er geç yýkýlýp gitmek zorundadýr.” “De ki: “Hak ve gerçek sistem, Ýslâm geldi. Bundan sonra batýl yani deðersiz ve sahte olan sistemler ne yeni birþey getirebilir, ne de geçmiþ gitmiþ olaný geri döndürebilir.” (Buhârî, Mezalim: 27; Müslim, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3139- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), Mekke’de idi sonra kendisine hicret etmesi emredildi ve þu ayet nazil oldu: “Ve duâ ederken de ki: “Ey Rabbim! Giriþeceðim her iþe, doðruluk ve içtenlik üzere girmemi, býrakacaðým her iþten de doðruluk ve içtenlik göstererek çýkmamý saðla; ve bana katýndan destekleyici bir güç ve kuvvet ver.” (Ýsra sûresi 80. ayet.) (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3140- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kureyþliler Yahudilere bize bazý þeyler söyleyin ki þu adama (Muhammed’e) soralým dediler. Yahudiler de: Ona ruhtan sorun dediler. Bunun üzerine Mekkeli müþrik Kureyþliler, peygambere ruh’dan sordular. Bunun üzerine Allah Ýsra sûresi 85. ayetini indirdi; “Sana ruhtan yani insanýn ruhu, Cebrâil, vahyin geliþi ve Kur’ân’ýn Allah’tan geliþi hakkýnda soruyorlar, de ki: “Ruh, Rabbimin emrindedir. Bu konuda size pek az bilgi verilmiþtir.”

Yahudiler dediler ki: Bize çok büyük bilgi kaynaðý olan Tevrat verilmiþtir. Kime Tevrat verilmiþse ona büyük hayýr verilmiþ demektir, dediler. Bunun üzerine Kehf sûresi 109. ayet nazil oldu: “De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, ayrýca deniz üzerine deniz katsak, yine Rabbimin sözleri bitmeden denizler tükenirdi.” (Müsned: 2195)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen sahihtir.

3141- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Medîne’de bir ekin tarlasýnda Peygamber (s.a.v), ile birlikte yürümekte idim Rasûlullah (s.a.v.), hurma aðacýndan bir deðneðe dayanýyordu. Derken, Yahudilerden bir guruba uðradý. Onlardan bir kýsmý keþke ona bir þeyler sorsaydýnýz derken bir kýsmý da O’na bir þeyler sormayýn, hoþlanmadýðýnýz þeyleri size söyleyebilir dediler. Sonra o Yahudiler Ey Ebû’l Kasým dediler, bize ruhtan bahset. Peygamber (s.a.v), bir sûre ayakta durdu baþýný kaldýrdý anladým ki kendisine vahiy gelmektedir. Vahiy bitince Rasûlullah (s.a.v.), þöyle dedi: “Sana ruhtan yani insanýn ruhu, Cebrâil, vahyin geliþi ve Kur’ân’ýn Allah’tan geliþi hakkýnda soruyorlar, de ki: “Ruh, Rabbimin emrindedir. Bu konuda size pek az bilgi verilmiþtir.” Ýsra 85. ayetini okudu. (Buhârî, Ýlim: 27; Müslim, Sýfat-ýl Kýyame: 17)

ž Bu hadis hasen sahihtir.

3142- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ýnsanlar kýyamet günü üç sýnýf halinde mahþer yerinde toplanacaklardýr; Bir gurup binitli, bir gurup yaya, bir gurup ta sürünür durumdadýr.” Ashab: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Yüz üstü nasýl yürüyecekler?” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Onlarý ayaklarý üzerinde yürütmeye kâdir olan Allah yüzleri üstünde de yürütmeye kâdirdir. Onlar her tümsekten ve dikenden yüzleriyle sakýnacaklardýr. (Müsned: 8293)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Vüheyb bu hadisi Tavus’tan, babasýndan, Ebû Hüreyre’den buna yakýn bir þekilde rivâyet etmiþlerdir.

3143- Behz b. Hakîm (r.a.)’in babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Sizler mahþer yerine yayalar, binitliler ve yüzüstü sürünenler olarak toplanacaksýnýz.” (Müsned: 19171)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3144- Safvân b. Assâl (r.a.)’den rivâyete göre, iki Yahudi’den biri diðerine dedi ki: Þu peygambere gidelim ve ona soru soralým. Diðeri O’na: Peygamber falan deme! Sonra senin peygamber dediðini iþitirse gözünü dört açar. Sonra Peygamber (s.a.v)’e geldiler ve Ýsra sûresi 101. ayette bildirilen Musa’ya verilen dokuz mucize nelerdir? Diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.)’de þöyle buyurdu: 1) Allah’a hiçbir þeyi ortak koþmayýnýz. 2) Zina etmeyiniz. 3) Allah’ýn öldürülmesini haram kýldýðý bir cana kýymayýnýz. 4) Hýrsýzlýk yapmayýnýz. 5) Sihir ve büyü ile uðraþmayýnýz. 6) Bir suçsuzu öldürmesi için devlet adamýna götürmeyiniz. 7) Faizi yemeyiniz. 8) Ýffetli ve namuslu bir kadýna zina suçu atmayýnýz. 9) Savaþtan kaçmayýnýz -Þu’be þüphe ederek- sadece size mahsus olmak üzere Cumartesi yasaðýna uyunuz.”

Bunun üzerine o iki Yahudi, Peygamber (s.a.v)’in elini, iki ayaðýný öptüler ve þöyle dediler: “Senin peygamber olduðuna biz þehâdet ederiz” O halde Müslüman olmanýza engel nedir? buyurdu. Dediler ki: Davut, zürriyetinden daima bir peygamberin bulunmasý için duâ etmiþtir. Þayet sana inanarak bizler Müslüman olursak Yahudilerin bizi öldürmelerinden korkarýz. (Ýbn Mâce, Edeb: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3145- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Ýsra sûresi 110. ayeti Mekke’de inmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.), namazýnda okuduðu Kur’ân’da sesini yükseltirse müþrikler onu indiren Allah’a, onunla beraber gelen peygambere söverlerdi. “Namazda sesini yükseltme” sonra onu indirene ve onu getirene sövülür. “Sesini pek de kýsma” Ashabýn duyacaðý kadar bir sesle oku ki senden Kur’ân-ý alýp öðrensinler. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3146- Ýbn Abbâs (r.a.), Ýsra 110. ayetinde “Namazda sesini pek yükseltme fazla da kýsma ikisi arasýnda bir yol tut” ayeti hakkýnda þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’in, Mekke’de saklandýðý sýralarda idi. Rasûlullah (s.a.v.), ashabýna namaz kýldýrdýðý vakit Kur’ân okurken sesini yükseltirdi. Müþrikler bunu duyunca Kur’ân’a, onu indirene ve onunla birlikte gelene söverlerdi. Bunun üzerine Allah, Peygamber (s.a.v)’e þöyle buyurdu: Namazdaki okuyuþunda sesini pek yükseltme müþrikler iþitir ve Kur’ân’a söverler sesini fazlaca da kýsýp ashabýnýn Kur’ân-ý öðrenmelerine de engel olma. Bu ikisinin arasýnda bir yol tut.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat: 17)

ž Bu hadis hasen sahihtir.

3147- Zir b. Hubeyþ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Huzeyfe b. Yemân’a, Rasûlullah (s.a.v.) Beyt-i Makdiste namaz kýldý mý diye sordum. Hayýr diye cevap verdi. Bunun üzerine ben evet kýldý dedim. Huzeyfe: Ey kel adam bunu sen mi söylüyorsun? Ve neye dayanarak söylüyorsun? dedi. Ben de Kur’ân’a dedim, Kur’ân seninle benim aramda hakemdir. Huzeyfe dedi ki: Kim Kur’ân’dan delil gösterirse -Sûfyân diyor ki- saðlam delil getirmiþ demektir veya Kur’ân’dan delil getiren kazanmýþtýr. Sonra Zir b. Hubeyþ, Ýsra sûresi 1. ayetini okudu. Huzeyfe: O’nun Mescid-i Aksa’da namaz kýldýðý kanaatinde misin? Diye sordu. Hayýr dedim. Huzeyfe dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Mescid-i Aksa’da namaz kýldýðý kanaatinde misin? Diye sordu. Hayýr dedim. Huzeyfe dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Mescid-i Aksa’da namaz kýlsaydý Mescid-i Haram’da namaz yazýldýðý gibi orada da üzerine namaz yazýlýrdý. Huzeyfe þöyle devam etti: Rasûlullah (s.a.v.)’e sýrtý uzunca bir binit getirildi; Adýmý gözünün görebildiði yer kadar olan bu Burak’ýn sýrtýnda Cibril ile beraber Cennet, Cehennem tüm ahiret va’dlerini gördüler. Sonra dönüþlerini baþlamalarýna baðlayarak döndüler. Huzeyfe dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in bindiði Burak’ýn baðlandýðýndan bahsederler. Kendisinden kaçar diye mi? Halbuki Burak gayb ve þühûd tüm alemleri bilen Allah tarafýndan onun emrine verilmiþtir. (Müsned: 22197)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3148- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Kýyamet günü Ademoðllarýnýn efendisi benim fakat bununla övünmüyorum, Hamd sancaðý benim elimdedir. Fakat bunada övünmüyorum. Gerek Adem gerekse baþka tüm peygamberler o gün benim sancaðýmýn altýnda toplanacaklardýr. Yeryüzünün yarýlýp ilk olarak mahþer yerine getirilecek olan da yine benim buna da övünmüyorum. Sonra insanlar üç korku geçirecekler ve Adem’e gelerek sen bizim atamýz Adem’sin Rabbine bizim için þefaatçi oluver diyecekler. O da þöyle diyerek ben bir günah iþledim ve bu yüzden yeryüzüne indirildim. Ama siz Nuh’a gidiniz. Nuh’a gelirler. Nuh ta þöyle der: Ben dünya halkýna aðýr bir bedduâ ettim ve bu yüzden yok olup gittiler. Fakat siz Ýbrahim’e gidin… Ýbrahim’e giderler o da þöyle der: Ben üç yalan söyledim. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Ýbrahim bu üç yalanýyla Allah’ýn dinini savunmuþtu. Ama siz Musa’ya gidin. Musa’ya gelirler, Musa: Ben bir adam öldürmüþtüm o suç bana yeter siz Ýsa’ya gidin. Ýsa’ya gelirler. Ýsa’da der ki: Allah’tan baþka bana ibadet edildi… Ama siz Muhammed’e gidiniz. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bana gelirler ben de onlarla birlikte giderim.”

Ýbn Ced’an diyor ki: Enes (r.a.) þöyle diyordu: Sanki ben Rasûlullah (s.a.v.)’e bakýyorum Cennet kapýsýnýn halkasýný tutacak ve kapýyý çalacaðým. Kim o diye sorulacak ve Muhammed denilecektir. Bana kapýyý açacaklar ve merhaba diye karþýlayacaklar. Ben de secdeye kapanacaðým. Allah bana hamd-ü senalar ilham edecek. Sonra bana þöyle denilecek baþýný kaldýr. Dile ne dilersen; dileðin yerine getirilecektir. Þefaat et þefaatin kabul edilecek, söyle sözün dinlenecek iþte Ýsra sûresi 79. ayette belirtilen “Övgüye deðer bir konuma yükseltecektir” buyurduðu makam-ý mahmud budur. Sûfyân dedi ki: Burada Enes’den aktarýlan kýsým sadece “Cennet kapýsýnýn halkasýný tutup kapýsýný çalacaðým” sözüdür. (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazýlarý bu hadisi Ebû Nadre’den Ýbn Abbâs’tan daha uzun bir þekilde rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 19

Ø kehf sûresinden tefsir edilen ayetler

3149- Saîd b. Cübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs’a, Nevfel Bekalî; Ýsrailoðullarýnýn peygamberi olan Musa’nýn Hýzýr’la arkadaþ olan Musa olmadýðýný söylüyor dedim. Ýbn Abbâs þu karþýlýðý verdi: Allah düþmaný yalan söylemiþtir. Übey b. Ka’b’tan þöyle dediðini iþittim. Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim buyurdu ki Musa Ýsrailoðullarýna hutbe verirken kendisine soruldu: Ýnsanlarýn en âlimi kimdir? Bunun üzerine en âlimi benim dedi. En büyük ilmi Allah, Musa’ya vermediði için Musa’yý kýnadý ve kendisine þöyle vahyetti. Ýki denizin birleþtdiði yerde kullarýmdan bir kul vardýr ki o senden daha bilgilidir. Musa: Ey Rabbim onunla nasýl buluþabilirim? Allah, Musa’ya þöyle buyurdu: Zenbil’in içerisine bir balýk koy balýðý nerede kaybedersen o kimse oradadýr. Musa yola koyuldu. Adamý da kendisiyle birlikte yola çýktýlar Musa’nýn adamý Yûþa b. Nun’dur, Yûseu’da denilir. Musa zenbiline balýðý yerleþtirdi. Arkadaþýyla birlikte yürümeye baþladýlar. Sonunda bir kayanýn yanýna vardýlar. Musa ve adamý uyuya kaldýlar. Zenbilin içindeki balýk harekete baþladý ve zenbilden çýkýp denize kavuþtu. Allah, balýk’tan suyun akýþýný kesti su bir kemer gibi oldu ve balýk için bir yol Musa ve adamý için de þaþýlacak bir þey oldu.

Gece gündüz durmadan yürüdüler Musa’nýn adamý balýðýn kaybolduðunu haber vermeyi unuttu. Sabah olunca Musa adamýna “Kuþluk yemeðimizi getir gerçekten þu yolculuk çok yordu bizi dedi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Musa kendisine emredilen yeri geçinceye kadar yorgunluk duymamýþtý. Musa’nýn adamý: Gördün mü kayanýn yanýnda oturduðumuz zaman balýðý unutmuþtum onu bana unutturan ve sana söylememe engel olan da ancak þeytandýr. Tuhaf þey nasýl oldu da yol bulup suya ulaþtý. Musa: Buydu aradýðýmýz iþte ya! dedi ve izleri üzerine hemen geri döndüler. Rasûlullah (s.a.v.), “Kendi izlerini takip ederek” buyurdu. Sûfyân dedi ki: Bazý kimseler o kayanýn yanýnda hayat pýnarý olduðunu iddia ediyorlar. O pýnarýn suyu bir ölüye dokunursa hemen canlanýrmýþ. Balýðýn bir kýsmý yenmiþ olmasýna raðmen üzerine su damlayýnca canlanýverdi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle devam etti: Kendi izlerini takip ederek kayaya vardýlar, Musa üzeri örtülü bir adam gördü ve ona selam verdi. O kimse: “Senin memleketinde selam ne gezer” dedi. Musa da þöyle dedi: “Ben Musa’yým.” O kimse: “Ýsrailoðullarýnýn Musa’sý mý?” dedi. Musa da “evet” dedi. Bunun üzerine o kimse: “Ey Musa! Sen Allah’ýn sana verdiði bir ilimle berabersin ki ben o ilmi bilmem. Ben de bir ilim üzereyim ki Allah onu bana bildirdi. Bu ilmide sen bilmezsin” dedi. Musa dedi ki: “Sana öðretilen bilgilerden bana öðretmek üzere senin peþinden gelebilir miyim?” dedi. O da: “Sen benimle birlikteyken olacak olanlara katlanamazsýn. Ýç yüzünü kavramana imkan olmayan tecrübe alaný içersine girmeyen bir þeye nasýl dayanabilirsin ki?” Musa: “Allah dilerse dedi görürsün katlanacaðým ve bu konuda sana uyumsuzluk göstermeyeceðim.” Hýzýr ona dedi ki: “Eðer benim peþimden geleceksen, yapacaðým þeyler hakkýnda ben sana bir açýklamada bulununcaya kadar bana hiçbir þey sormayacaksýn.” Musa da “evet” dedi. Sonra Hýzýr ve Musa deniz boyunca yürümeye baþladýlar derken bir gemi onlara yaklaþtý. Musa ve Hýzýr kendilerini taþýmalarý için gemidekilerle konuþtular. Hýzýr’ý tanýdýklarý için ikisini de ücretsiz bindirdiler. Sonra Hýzýr geminin kalaslarýndan birini koparýp tahrip etti. Bunun üzerine Musa ona þöyle dedi: “Bu insanlar bizi ücretsiz bindirdiler sen de bile bile onlarýn gemilerini tahrib ettin. “Ýçindekileri boðmak için mi o gemide yara açtýn? Doðrusu çok kötü bir iþ yaptýn diye çýkýþtý.” O zat: “Ben sana; bana, asla katlanamayacaðýný söylememiþ miydim?” dedi. Musa: “Unuttum, bu yüzden beni azarlama bu yaptýðým iþten dolayý bana güçlük çýkarma” dedi. Sonra gemiden çýktýlar, sahil boyunca yürümekte iken çocuklarla oynayan bir erkek çocuðu gördüler; Hýzýr, O çocuðun baþýný eliyle kopararak öldürdü. Bu sefer Musa: “Tertemiz bir caný bir can karþýlýðý olmaksýzýn öldürdün öyle mi? gerçekten sen korkunç bir iþ yaptýn.” O zat dedi ki: “Dememiþ miydim sana; gerçekten de sen benimle beraber olmaya dayanamazsýn diye.” Rasûlullah (s.a.v.): “Bu hatýrlatma birincisinden daha aðýr olmuþtur” dedi. Musa þu karþýlýðý verdi: “Bundan sonra artýk sana bir þey soracak olursam benimle arkadaþlýk etme! Çünkü bir daha özür dilemeyecek hale geldim.” Sonra kalkýp gittiler. Nihayet bir kasabaya vardýlar, onlardan yemek istedilerse de onlarý konuklayýp yediren bir kiþi bile çýkmadý. Bu kasabada yýkýlmak üzere bir duvar gördüler o zat bu duvarý yýkýlmaktan kurtarýp eliyle düzeltiverdi. Bu sefer Musa þöyle dedi: “Bizi misafir etmediler, bizi doyurmadýlar; Eðer dileseydin bu yaptýðýn iþ için bir ücret alýrdýn” O kimse: “Ýþte, seninle benim aramda ayrýlýk zamaný. Sana sabredemediðin olaylarýn iç yüzünü haber vereceðim.”

Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Allah, Musa’ya rahmet etsin. Sabretmiþ olmasýný çok isterdik ki Allah her ikisinin de daha uzun haberini bize aktarmýþ olsun. Ýbn Abbâs þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Birincisi Musa’da meydana gelen bir unutma idi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle devam etti: Bir serçe geminin kenarýna kondu gagasýný suya daldýrdý. Hýzýr þöyle dedi: Senin ve benim toplam ilmim Allah’ýn ilminden þu serçenin eksilttiði kadar bile eksiltmez. Saîd b. Cübeyr dedi ki: Ýbn Abbâs Kehf sûresi 79-82. ayetlerini okudu: 79) O gemi, geçimini denizden saðlayan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu bir hale getirmek istedim. Çünkü, arkalarýnda her saðlam gemiye, zorla el koyan bir hükümdar olduðunu biliyordum.” 80) Öldürdüðüm çocuða gelince, onun anasý ve babasý inanmýþ kimselerdi. Bu çocuðun onlarý azgýnlýða ve kâfirliðe sevketmesinden korktuk da, onu öldürmüþ olduk. 81) Rablerinin onlara bu çocuðun yerine, ondan daha temiz, daha merhametli, ana babasýna iyilik eden bir çocuk vermesini istedik. “82)Ve duvara gelince, o duvar kasabada yaþayan iki yetim oðlan çocuðuna aitti ve altýnda hukuken onlarýn olan bir hazine gömülüydü, babalarý da temiz bir adamdý. Rabbin, onlarýn ergenlik çaðýna gelmelerini ve hazineleri çýkarýp elde etmelerini diledi. Dolayýsýyla, bütün bu yaptýklarýmý, ben kendiliðimden yapmadým. Ýþte dayanamadýðýn olaylarýn içyüzü ve gerçek anlamý…” (Buhârî, Ýlim: 17; Müslim: Fezail: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Zührî bu hadisi Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den, Ýbn Abbâs’tan, Übey b. Ka’b’tan rivâyet etmiþtir.

Ebû Ýshâk el Hemedânî,Saîd b. Cübeyr’den, Ýbn Abbâs’tan, Übey b. Ka’b’tan rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Ebû Muzâhim es Semerkandî’den iþittim þöyle diyordu: Ali b. Medînî þöyle demiþtir: “Bir hac yapmýþtým ki tek gayem Sûfyân’ýn bu hadisteki olayý aktarmasýný dinlemekti.” Kendisinin þöyle söylediðini iþittim: “Amr b. Dinar bize anlattý” Bu hadisi daha önce Sûfyân’dan iþitmiþtim fakat o zaman geniþçe bu haberi söylememiþti.

3150- Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) buyurdular ki: “Hýzýr’ýn öldürdüðü çocuk yaratýldýðý an kafir olarak yaratýlmýþtýr.” (Buhârî, Ýlim: 27; Müslim, Fedail: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

3151- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Musa’nýn arkadaþýna “Hýzýr” adýnýn verilmesi onun kuru otlar üzerinde oturup kalktýðýnda kuru otlar yeþerip sallanmaya baþlamýþtý.” (Buhârî, Ehadis-ül Enbiya: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3152- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Kehf süresi 82. ayetinde: “Duvarýn altýnda hukuken o çocuklarýn olan bir hazine vardý.” Ayeti hakkýnda þöyle buyurdu: “Altýn ve gümüþten” bir define. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Hasan b. Ali, Safvân b. Salih vasýtasýyla Velîd b. Müslim’den, Yezîd b. Yezîd b. Yusuf es San’anî’den, Yezîd b. Câbir’den ve Mekhûl’den benzeri þekilde bu hadisi rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis garibtir.

3153- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Kehf sûresi 94. ayette bahsedilen sed hakkýnda þöyle buyurdu: Ye’cüc ve Me’cuc hergün o seddi delmeye çalýþýrlar delmeye yaklaþtýklarý vakit baþlarýndaki amir onlara þöyle seslenir: “Dönün yarýn delersiniz” Allah ta ertesi güne o seddin oyulan kýsmýný öncekinden daha saðlam duruma getirir. Sonunda müddetleri dolup Allah onlarý insanlar üzerine salmayý isteyince; Baþlarýndaki yetkili dönün onu “Ýnþallah” yarýn delersiniz diyerek inþallah kelimesini söyler onlar ertesi gün geldiklerinde seddi dünkü býraktýklarý þekilde bulurlar ve seddi delerek insanlar arasýna çýkarlar. Bütün sularý içerler, Ýnsanlar onlardan kaçar, oklarýný göðe fýrlatýrlar oklar kana bulanmýþ vaziyette geri döner. Bunun üzerine þýmarýk bir durumda þöyle derler: Yeryüzünde olanlarý kýrýp geçirdik gökte olanlarý da maðlub ettik. Sonra Allah onlarýn boyun köklerinde bir kurt meydana getirir de bu yüzden hepsi kýrýlýp yok olur giderler. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle devam etti: Muhammed’in canýný kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, O kýrýlýp yok olan Ye’cüc ve Me’cüc’un leþlerini yeryüzündeki tüm hayvanlar yiyecek ve çok güzel beslenerek etlenip yaðlanacaklardýr. (Ýbn Mâce, Fiten: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu þekilde sadece bu rivâyetle bilmekteyiz.

3154- Ebû Sa’d b. ebî Fudale el Ensarî (r.a.) -ki kendisi sahabîdir- þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu iþittim: “Allah insanlarý þüphesiz olarak kýyamet günü topladýðýnda bir seslenici þöyle ilan edecektir: Her kim Allah için yaptýðý bir iþte bir baþkasýný da ortak yapmýþ ise sevâbýný Allah’ýn dýþýndaki ortak koþtuðu kimselerden istesin. Þüphesiz ki Allah her türlü ortaklarýn ortaklýðýndan uzak olandýr.” (Kehf sûresi 110. ayet) (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Muhammed b. Bekir rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 20

Ø Meryem sûresinden tefsir edilen ayetler

3155- Muðîre b. Þu’be (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), beni Necran’a göndermiþti, Necranlýlar bana dediler ki: siz Kur’ân’da Meryem sûresi 28. ayetinde “Ey Harun’un kýz kardeþi” diye okumuyor musunuz? Oysa Musa ile Ýsa arasýnda pek çok zaman geçmemiþ midir? Onlara nasýl cevap vereceðimi bilemedim ve Rasûlullah (s.a.v.)’e dönüp durumu ona anlattým. Buyurdu ki: Onlara kendilerinden önceki peygamberlerin ve Salih insanlarýn isimlerini kullandýklarýný haber vermedin mi? (Müslim, Adad: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis sahih garibtir.

Bu hadisi sadece Ýbn Ýdris’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

3156- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Meryem sûresi 39. ayetini okudu ve þöyle buyurdu: Ölüm, boz renkli bir koç þeklinde getirilip Cennetle Cehennem arasýndaki bir noktada durdurulacaktýr. Sonra Ey Cennet halký denilecek hepsi baþlarýný döndürüp o tarafa bakacaklar. Sonra ey Cehennemlikler denilecek onlarda baþlarýný o tarafa çevirip bakacaklar ve hepsine birden þöyle sorulacak: “Bunu tanýyor musunuz?” Onlar da evet diyecekler bu ölümdür sonra o ölüm dedikleri koç yere yatýrýlýp boðazlanacaktýr.

Allah Cennetliklere yaþama ve ebedilik takdir etmemiþ olsaydý sevinçlerinden ölürlerdi. Ayný zamanda Allah Cehennemliklere Cehennem’de yaþamak ve ebedilik takdir etmemiþ olsaydý onlar da kederlerinden dolayý ölürlerdi. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3157- Katâde (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Meryem 57. ayeti hakkýnda þöyle dedi: Enes b. Mâlik, Peygamber (s.a.v)’in þöyle buyurduðunu bize aktarmýþtýr: “Mîrâc’a çýktýðýmda Ýdris peygamberi dördüncü kat sema’da gördüm.” (Nesâî, Salat: 27)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Saîd b. ebû Arûbe Hemmâm ve pek çok râvîler, Katâde’den, Enes’den, Mâlik b. Sa’sa’dan miraç hadisini uzunca rivâyet etmiþlerdir. Bence bu hadis onun bir parçasýdýr.

3158- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Cebraile bizi yaptýðýn ziyaretlerden daha çok ziyaret etmene bir engel var mýdýr? Diye sordu. Bunun üzerine Meryem sûresi 64. ayeti nazil oldu: “Ve melekler: “Biz ancak, Rabbinin buyruðuyla ineriz. Geçmiþimiz, geleceðimiz ve aralarýndaki her þeyimiz O’nundur, yani O’nun emrine tabidir ve Rabbin asla hiçbir þeyi unutmaz.” (Buhârî, Bed-il Halk: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Hüseyin b. Hureys, Vekî’ vasýtasýyla Ömer b. Zerrin’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

3159- Süddî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mürre el Hemedanî’ye; Meryem sûresi 71. ayetinin tefsirini sordum o da bunu kendisine Abdullah b. Mes’ûd’un aktardýðýný söyledi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Tüm insanlar Cehenneme mutlaka uðrayacaklar sonra amelleri karþýlýðýnda oradan çýkýp kurtulacaklardýr. Oradan ilk çýkacak olanlarýn hýzý þimþeðin parlamasý gibidir. Sonra rüzgar gibi, sonra atýn koþmasý sonra da devenin üzerindeki binici gibi, sonra da insanlarýn koþmasý gibi daha sonra da insanýn yürümesi gibi sýrattan geçip Cehennem’den kurtulacaklardýr.” (Dârimî, Rýkak: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Þu’be, Süddî’den merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþtir.

3160- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Meryem sûresi 71. ayeti hakkýnda þöyle dedi: “Herkes o Cehenneme uðrayacak ve yaptýklarý amellere göre oradan kurtarýlacaklardýr.” (Dârimî, Rýkak: 17)

ž Muhammed b. Beþþâr, Abdurrahman b. Mehdî vasýtasýyla Þu’be’den, Süddi’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr. Abdurrahman dedi ki: Þu’be’ye dedim ki: Ýsrail bu hadisi bana Süddî’den, Mürre’den, Abdullah’tan rivâyet etti. Þu’be’ye þu karþýlýðý verdi. Bu hadisi Süddî’den merfu olarak iþittim fakat onu bilerek rivâyet etmeyip býrakýyorum.

3161- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Allah bir kulu sevdiði zaman: “Cebraile ben falaný sevdim sende onu sev diye seslenir.” Cebrail’de bunu gökyüzüne ilan eder. Sonra o kimsenin sevgisi yeryüzü halkýna indirilir de böylece yeryüzündeki insanlar da o kimseyi sever hale gelir iþte Meryem sûresi 96. ayetinin anlamý budur. Allah bir kulundan da hoþlanmadý mý Cibrili çaðýrýr ve: “Ben falan kuluma kýzgýným onu sevmiyorum” der bu bildirin gökyüzünde ilan edilir. Sonra bu haber yeryüzüne indirilir de insanlar o kimseye nefret ederler. (Buhârî, Bed-il Halk: 27; Müslim, Birr ve Sýla: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar babasýndan, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisi benzeri þekilde rivâyet etmiþtir.

3162- Mesrûk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Habbab b. Eret’den þöyle dediðini iþittim. Kendinde bulunan bir alacaðýmý tahsil etmek için Âs b. Vâil es Sehmî’ye geldim. O da Muhammed’i inkar etmedikçe bu alacaðýný sana vermeyeceðim, dedi. Bende sen ölüp tekrar diriltileceðin güne kadar bile olsa onu inkar edemem, dedim. Ben öldükten sonra diriltilecek miyim? dedi. Evet dedim. O da o zaman orada benim malým ve çocuklarým olacak sana orada veririm dedi. Meryem sûresi 77. ayeti bu sebeble nazil oldu: “Ayetlerimizi inkâr edip, “Bana muhakkak mal da, evlat da verilecektir” deyip isyan eden o adamý gördün mü?” (Buhârî, Büyü’ 27; Müslim, Sýfat-ül Kýyame: 17)

ž Hennâd, Ebû Muaviye vasýtasýyla Â’meþ’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 21

Ø taha sûresinden tefsir edilen ayetler

3163- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Hayber savaþý dönüþünde gece boyu yürüdü nihayet uykusu gelince istirahat ve uyku için devesini çöktürdü ve “Ey Bilâl, sabah namazýna bizleri uyandýrmak için nöbet tut” buyurdu. Ebû Hüreyre dedi ki: Bilâl bir süre namaz kýldý sonra sabah namazýný beklemek üzere devesine yaslandý, o da uykusuzluða dayanamadý ve uyuya kaldý. Böylece onlardan hiç kimse sabah namazý için uyanamadý. Yine ilk uyanan Peygamber (s.a.v) oldu ve “Ey Bilâl” dedi. Bilâl de babam anam yoluna feda olsun senin baþýna gelen aþýrý uykusuzluk benim de baþýmda olduðu için uyuya kalmýþým dedi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) develerimizi bu bölgeden sürüp çýkarýnýz buyurdu. Sonra baþka bir konaklama yerinde devesini çöktürdü abdest aldý namaz için kamet getirtti ve vakti içinde acele etmeksizin kýldýðý namaz gibi namazýný kýldý ve Taha sûresi 14. ayeti olan “Beni anmak için namazýnda devamlý ve duyarlý ol” ayetini okudu. (Buhârî, Büyü’ 27; Müslim, Sýfat-ül Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis pek tutulmaz hadis hafýzlarýndan pek çok kimse bu hadisi Zührî’den, Saîd b. Müseyyeb’den rivâyet etmiþler ve senedinde “Ebû Hüreyre”den dememiþlerdir. Salih b. ebî’l Ahdar hadis konusunda zayýf olduðu söylenmiþtir. Yahya b. Saîd el Kattan ve baþkalarý hafýzasý yönünden onu zayýf saymýþlardýr.

bölüm: 22

Ø enbiya sûresinden tefsir edilen ayetler

3164- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur: “Veyl” Cehennem’de bir deredir ki kafir; kýrk yýl boyunca aþaðý doðru düþerde onun dibine ancak ulaþabilir. (Müsned: 11287)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup bu hadisi sadece Ýbn Lehîa’nýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

3165- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, adamýn biri Rasûlullah (s.a.v.)’in huzuruna oturdu ve Ey Allah’ýn Rasûlü! dedi. Benim kölelerim var bana yalan söylüyorlar, bana hainlik yapýyorlar ve benim emirlerime isyan ediyorlar, Ben de onlara sövüp sayýyor ve dayak atýyorum. Bunlardan dolayý benim halim ne olacak? Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Sana olan hainlikleri isyanlarý ve yalanlarý ile senin onlara verdiðin ceza hesap edilecek senin ceza onlarýn suçu kadar ise hesap baþa baþ gelecektir. Ne alacaðýn nede vereceðin olacaktýr. Eðer senin verdiðin ceza suçlarýn altýnda ise senin onlardan alacaðýn kalmýþtýr. Eðer senin verdiðin cezalar suçlarýnýn üstünde ise fazlasý onlar için senden kýsas olarak alýnacaktýr.” Bunun üzerine adam bir kenara çekilerek hýçkýra hýçkýra aðlamaya baþladý. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allah’ýn Kitab’ýný okumuyor musun? Enbiya sûresi 47. ayette; Allah ne buyuruyor: “Ve kýyamet günü öyle doðru, öyle hassas teraziler kurarýz ki, kimse en küçük bir haksýzlýða uðratýlmaz, bir hardal tanesi kadar bile olsa, herþeyi tartýya sokarýz. Hesap görücü olarak, kimse bizden ileriye geçemez.” Bunun üzerine adam: Vallahi Ey Allah’ýn Rasûlü! Bu kölelerimle benim aramýn ayrýlmasýndan baþka bir çözüm bulamýyorum sizi þâhid tutarým ki onlarýn hepsi hürdür. (Müsned: 25197)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup bu hadisi sadece Abdurrahman b. Gazvan’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Ahmed b. Hanbel de bu hadisi yine Abdurrrahman b. Gazvan’dan rivâyet etmiþtir.

 3166- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Ýbrahim (a.s), üç konuda yalan söylemiþtir: 1) Hasta olmadýðý halde hastayým demesi (Saffat 89). 2) Sara isimli hanýmý için o benim kýz kardeþimdir demesi. 3) Putlarý kýrýp dökme iþini büyük put yapmýþtýr (Enbiya sûresi 63. ayet) demesi. (Buhârî, Ehadisil Enbiya: 17; Müslim, Fedail: 27)

ž Daha baþka þekilde de yine Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiþ olup bu rivâyette Ýbn Ýshâk’ýn ebû’z Zinad’tan yaptýðý rivâyetin garibliði zikredilmemiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3167- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), kalkýp bir va’z yaptý ve þöyle buyurdu: “Ey Ýnsanlar sizler kabirlerinizden çýrýlçýplak ve sünnetsiz olarak çýkarýlýp mahþer yerinde toplanacaksýnýz dedi. Sonra Enbiya 104. ayetini okudu sonra þöyle devam etti: Kýyamet gününde ilk giydirilecek olan Ýbrahim’dir.”

Ümmetimden bazý kiþiler getirilecek ve sol tarafa yani Cehennemlikler bölümüne konulacaktýr. Ben de Ey Rabbim bunlar benim ümmetimdendir diyeceðim. Bana; “Senden sonra onlarýn din adýna neler ortaya çýkardýklarýný bilmiyorsun” denilecek. Ben de sahih kul Ýsa’nýn (Maide 117. 118’de) “Ben onlara, söylememi emrettiðin þeyden baþkasýný söylemedim. Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim. Ve onlarýn arasýnda yaþadýðým sürece onlar üzerine kontrolcü idim. Beni aralarýndan alýp katýna yükselttiðinde üzerlerinde denetleyici sadece sendin. Sen zaten, herþeye yeterince þâhidsin. Þayet onlarý azaba çarptýrýrsan, þüphesiz onlar senin kullarýndýr. Ve eðer onlarý baðýþlarsan, doðrusu sen çok güçlü ve üstün olansýn. Yaptýðýn herþeyi yerli yerince yapansýn.” dediði gibi diyeceðim. Ve bana þöyle denilecek: “Sen onlarýn aralarýndan ayrýldýktan sonra onlar Ýslam dininden dönerek eski dinlerine dönmüþ oldular.” (Buhârî, Rýkak: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Muhammed b. Cafer, Þu’be vasýtasýyla Muðîre b. Numân’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Tirmizî: Sanki Rasûlullah (s.a.v.), kendisinden sonra irtidad olaylarýnýn olacaðýný haber vermiþ gibidir.

bölüm: 23

Ø hac sûresinden tefsir edilen ayetler

3168- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Hac sûresi 1-2. ayetleri nazil olunca bir seferde idi ve ashabýna o gün nasýl bir gündür biliyor musunuz? dedi. Ashab ta: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Bunun üzerine buyurdular ki: Allah o gün Adem’e, Cehennemin payýný Cehenneme gönder, buyuracak. Adem de Cehennem’in payý ne kadardýr? Diye soracak Allah’ta dokuz yüz doksan dokuzu Cehennem’e biri Cennet’e, buyuracaktýr. Bunun üzerine Müslümanlar aðlamaya baþladýlar. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Orta yolu tutarak doðru yola yöneliniz. Hiçbir peygamber yoktur ki ondan önce bir cahiliye dönemi olmamýþ olsun. Bu sayý cahiliye döneminden olacaktýr. Eðer bu sayý cahiliye döneminden tamamlanmaz ise münafýklardan üzeri tamamlanacaktýr. Önceki ümmetlere göre sizin örneðiniz, binit hayvanlarýnýn ayaklarýndaki týrnaklarýnýn iç kýsmýndaki çýkýntý gibidir veya devenin bir yanýndaki ben kadar sayýlýrsýnýz.” Sonra sözlerine þöyle devam etti: “Ben sizin Cennetliklerin dörtte biri olmanýzý ümit etmekteyim.” Bunun üzerine Müslümanlar tekbir getirdiler. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) þöyle devam etti: “Cennetliklerin üçte biri olmanýzý kuvvetle ümid etmekteyim.” Müslümanlar yine tekbir getirdiler. Rasûlullah (s.a.v.)’de “Cennetliklerin yarýsý olmanýzý ümid etmekteyim.” Müslümanlar tekrar tekbir getirdiler. Artýk Rasûlullah (s.a.v.)’in üçte ikisini deyip demediðini bilemiyorum. (Müsned: 19055)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bir baþka þekilde Imrân b. Husayn tarafýndan da rivâyet edilmiþtir.

3169- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir yolculukta peygamberle beraberdik Rasûlullah (s.a.v.) ile ashabý arasýnda yürüyüþte bir fark meydana gelmiþti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Hac sûresi 1-2. ayetlerini yüksek sesle okudu. Ashab bunu iþitince bineklerini kamçýladýlar Rasûlullah (s.a.v.)’in bir söz söylemek üzere olduðunu anladýlar. Rasûlullah (s.a.v.), o günün nasýl bir gün olacaðýný biliyor musunuz? buyurdu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dediler. Rasûlullah (s.a.v.): O gün öyle bir gündür ki Allah Adem’i çaðýracak ve Cehennemin payýný Cehenneme gönder buyuracak. Adem de þöyle diyecek Ey Rabbim Cehennemin payý ne kadardýr. Allah’ta þöyle buyuracak her binden dokuzyüz doksan dokuzu Cehennemlik biri ise Cennetliktir. Bunun üzerine orada bulunanlar o kadar üzüntüye kapýldýlar ki yüzlerinde tebessüm izi bile kalmadý. Rasûlullah (s.a.v.), ashabýnýn bu halini görünce þöyle buyurdu: “Kulluk yapýnýz ve iyimser olunuz. Muhammed’in caný elinde olan Allah’a yemin olsun ki sizler mahlukatýn ikisiyle berabersiniz Ye’cüc ve Me’cüc… Bu iki gurup yaratýklar kimlerle beraber olurlarsa onlarý çoðaltýrlar ademoðlu ve iblisin soyundan gelen kim olursa olsun. Ravi diyor ki: Bunu duyunca halkýn yüzü güldü ve sýkýntýlarý gider gibi oldu.

Sonra Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kulluk yapýn iyimser olun Muhammed’in caný kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler tüm insanlar arasýnda devenin bir yanýndaki ben gibisiniz veya binit hayvanlarýnýn týrnaklarýnýn iç kýsmýndaki iki tümsek gibisiniz.” (Müsned: 19055)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3170- Abdullah b. Zübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Ka’benin atîk diye adlandýrýlmasýnýn tek sebebi hiçbir zorba oraya hâkim olamamýþtýr yani zorbalardan korunmuþ bir yerdir. (Hac sûresi 29. 33. ayetlerde geçen kelime Atîk) (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Zührî vasýtasýyla mürsel olarak rivâyet edilmiþtir.

Kuteybe, Leys vasýtasýyla Akîl’den, Zührî’den bu hadisin bir benzerini nakletmiþtir.

3171- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), Mekke’den çýkarýldýðý zaman Ebû Bekir, Peygamberlerini çýkardýlar ve mutlaka helâk olacaklardýr. Bunun üzerine Allah, Hac sûresi 39. ayetini indirdi: “Kendileriyle savaþa giriþilen mü’minlere, zulme uðramalarýndan dolayý, savaþ izni verildi. Þüphesiz Allah, onlara yardým ulaþtýracak güçtedir.” Bunun üzerine Ebû Bekir: “Ýleride savaþ olacaðýný kesinlikle bilmiþtim” dedi. (Müsned: 1768)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Abdurrahman b. Mehdî ve baþkalarý bu hadisi Sûfyân’dan, A’meþ’den, Müslim el Batîn’’’den, Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiþ ve senedinde “Ýbn Abbâs’tan” dememiþlerdir.

Muhammed b. Beþþâr, Ebû Ahmed ez Zübeyrî vasýtasýyla Sûfyân’dan, A’meþten, Müslim el Batîn’den, Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiþler olup senedinde “Ýbn Abbâs’tan” dememiþlerdir.

3172- Saîd b. Cübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’den çýkarýldýðýnda bir adam: Peygamberlerini çýkardýlar” dedi de Allah, Hac sûresi 39. ve 40. ayetini indirdi: “Kendileriyle savaþa giriþilen mü’minlere, zulme uðramalarýndan dolayý, savaþ izni verildi. Þüphesiz Allah, onlara yardým ulaþtýracak güçtedir. Onlar ki, sadece “Bizim Rabbimiz Allah’týr” dedikleri için, haksýzlýkla yurtlarýndan çýkarýldýlar. Eðer Allah insanlarýn bir kýsmýný diðeriyle savmasaydý, þüphesiz o zaman içlerinde Allah’ýn isminin çokça anýldýðý manastýrlar, kiliseler, havralar ve mescidler çoktan yýkýlýp gitmiþ olurdu. Ve þüphesiz Allah, kendi dinine yardým edenlere, mutlaka yardým edecektir. Þüphesiz ki Allah, çok üstündür, çok güçlüdür.” Haksýzlýkla yurtlarýndan çýkarýlanlar peygamber ve ashabýdýr. (Müsned: 1768)

bölüm: 24

Ø mü’minün süresinden tefsir edilen ayetler

3173- Abdurrahman b. Abdulkari (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’tan iþittim þöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v.), vahy geldiði zaman baþýnýn ucunda arý uðuldamasýna benzeyen bir ses iþitilirdi. Bir gün kendisine vahy gelmiþti. Bir süre bekledik sonra vahiy durumu ondan kaldýrýldý. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), kýbleye karþý durdu ellerini kaldýrdý ve þöyle buyurdu: Allah’ým biz Müslümanlarýn sayýsýný artýr eksiltme bizi þerefli kýl, alçaltma bizi, ver bize mahrum etme bize iyiliklerde bizi gözet bizim üzerimize baþkalarýný tercih etme. Bizi memnun et sen de bizden razý ol. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) þöyle devam etti: Bana on ayet indirildi kim onlarýn gereðini yaparsa mutlaka Cennete girecektir. Sonra Mü’minün sûresi 1-11. ayetlerini okudu: 1) Kesin olan þudur ki, inananlar mutlaka kurtuluþa ereceklerdir. 2) Onlar ki, namazlarýný gönül alçaklýðýyla ve duyarlýlýkla kýlarlar. 3) Onlar ki, boþ ve anlamsýz söz ve iþlerden yüz çevirirler. 4) Arýnmak için yapýlmasý gereken zekatý, gerektiði þekilde yerine getirirler. 5) Ve onlar ki, namus ve iffetlerini, haramdan ve þüpheli þeylerden korurlar. 6) Ancak eþleri ve sahip olduðu cariyeler hariç, bunlarla olan iliþkilerinden dolayý kýnanmazlar. 7) Ama bunun ötesine gitmek isteyen olursa, iþte haddi aþanlar böyleleridir. 8) Ve onlar ki, emanetlerini ve verdikleri sözü yerine getirirler. 9) Onlar ki, namazlarýný vaktinde ve devamlý kýlarak muhafaza ederler. 10) Ýþte varis olacak olanlar böyleleridir. 11) Firdevs Cennetine varis olacak ve orada temelli kalacaklardýr.” (Müsned: 218)

ž Muhammed b. Ebân, Abdurrezzak vasýtasýyla Yunus b. Süleym’den, Yunus b. Yezîd’den, Zührî’den ayný senedle mana olarak bu hadisin bir benzerini bize nakletmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis ilk hadisten daha sahihtir. Ýshâk b. Mensur’dan iþittim þöyle diyordu: Ahmed b. Hanbel ve Ali b. el Medîni, Ýshâk b. Ýbrahim vasýtasýyla Abdurrezzak’tan, Yunus b. Süleym’den, Yunus b. Yezîd’den ve Zührî’den bu hadisi nakletmiþlerdir.

Tirmizî: Abdurrezzak’tan bu hadisi önceden iþitenler onun senedinde Yunus b. Yezîd’i zikrederler. Bazýlarý ise Yunus b. Yezîd’i zikretmezler. Yunus b. Yezîd’i zikredenlerin rivâyeti daha saðlamdýr. Abdurrezzak ise bu hadisin senedinde Yunus b. Yezîd’i bazen zikreder bazen zikretmezdi. Yunus, zikredilmeyen rivayet mürseldir.

3174- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Nadr’ýn kýzý Rübeyyi’, Peygamber (s.a.v)’e geldi -oðlu Harîs b. Süraka, serseri bir okla Bedir savaþýnda þehîd düþmüþtü- ve bana oðlum Harîs’den haber ver dedi. Eðer hayýr içindeyse sabreder ve mükafatýmý Allah’tan beklerim dedi. Þayet hayýr içinde deðilse var gücümle duâya sarýlýrým dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: Ey Harîse’nin annesi Cennet içinde Cennetler vardýr. Senin oðlun ise Firdevs-i A’lâ Cennetine ulaþmýþtýr. Firdevs Cenneti diðer Cennetlerin yaylasý, en uygun ve elveriþli yeridir. (Buhârî, Cihâd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3175- Peygamber (s.a.v)’in hanýmý Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mü’minün sûresi 60. ayetini Rasûlullah (s.a.v.)’e sordum ve dedim ki: “Onlar þarap içen ve hýrsýzlýk edenler midir?” Rasûlullah (s.a.v.): “Hayýr Sýddîk’in kýzý” buyurdu. Fakat onlar kendilerinden kabul edilmemesinden korktuklarý halde oruç tutan namaz kýlan ve sadaka verenlerdir. Ýþte böyleleridir, hayýrda yarýþanlar diyerek Mü’minün sûresi 61. ayetini okudu. (Ýbn Mâce, Zühd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Abdurrahman b. Saîd’den Ebû Hazim’den, Ebû Hüreyre’den benzeri þekilde rivâyet edilmiþtir.

3176- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Mü’minün sûresi 104. ayeti hakkýnda þöyle buyurdu: “Ateþ onlarýn yüzlerinin derilerini yakýp kavuracakta üst dudaðý baþýnýn yarýsýna varacak alt dudaðý ise göbeðine inecek kadar sarkacaktýr.” (Müsned: 11409)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

bölüm: 25

Ø nur sûresinden tefsir edilen ayetler

3177- Amr b. Þuayb, babasýndan ve dedesinden rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kendisine Mersed b. ebî Mersed denilen bir adam vardý bu adam Mekke’den esirleri taþýyarak Medîne’ye götürürdü. Mekke’de “Anak” denilen fahiþe bir kadýn daha vardý ki bu kadýn Mersed’in dostu idi. Mersed, Mekke esirlerinden bir kimseye kendisini taþýyacaðýný va’d etmiþti. Mersed þöyle anlattý. Bir mehtaplý gecede geldim Mekke duvarlarýndan birinin gölgesinde durdum. Anak’ta geldi duvarýn kenarýnda benim gölgemin karaltýsýný gördü, yanýma yaklaþýnca beni tanýdý ve “Mersed misin?” diye sordu. Ben de: “Mersed’im” cevabýný verdim. “Merhaba hoþ geldin, bu geceyi bizim yanýmýzda geçir” dedi. Ben de: “Ey Anak! Allah zinayý haram kýldý” dedim. Bunun üzerine Anak: “Ey oba halký bu adam esirlerinizi kaçýrýyor” diye baðýrdý. Bunun üzerine sekiz kiþi peþime düþtü. Handeme yolunu tuttum sonunda bir kaya yarýðýna veya maðaraya girdim onlarda gelerek benim baþýmýn ucunda dikildiler. Hatta orada idrarlarýný yaptýlar idrarlarý baþýmýn üstüne aktý. Fakat Allah onlarýn gözlerini benden kör etti. Onlar dönüp gittiler. Ben de adamýma döndüm onu yüklendim kendisi biraz aðýrdý. Izhýr denilen yere kadar onu götürdüm ve orada zincirlerini çözdüm onu taþýyordum beni çok yormuþtu. Sonunda Medîne’ye vardým. Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek Ey Allah’ýn Rasûlü! Anak ile evlenebilir miyim? Rasûlullah (s.a.v.), sustu bana hiç cevap vermedi, sonra Nur sûresi 3. ayet nazil oldu: “Zina yapan erkek, ancak zina yapan kadýnlara veya müþrik olanlara arzu duyup onlarla evlenir. Zina eden kadýn da, ancak zina yapan erkeklere veya müþrik olanlara arzu duyup onlarla evlenir. Bu þekilde zina edenlerle evlenme mü’minlere haram kýlýnmýþtýr.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Ey Mersed! Zina eden erkek ancak zina eden kadýnla ve müþrikle evlenir zina eden kadýn ise ancak zina eden erkekle ve müþrikle evlenir; “Sen, O kadýnla evlenme” (Nesâî, Nikah: 27; Ebû Dâvûd, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece bu þekliyle bilmekteyiz.

3178- Saîd b. Cübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mus’ab b. Umeyr’in Irak valiliði döneminde lian yapan karý koca hakkýnda bunlar birbirinden ayrýlmasý gerekir mi diye bana soruldu. Ben de ne cevap vereceðimi bilemedim. Bulunduðum yerden Mekke’deki Abdullah b. Ömer’in evine gitmek üzere yola çýktým. Mekke’ye vardýðýmda onun yanýna girmek için izin istedim. Bana öðle istirahatý (kaylule) yapmaktadýr denildi. Benim sesimi duyunca içeriden kendisi þöyle seslendi: Cübeyr’in oðlu gir, mutlaka seni buraya kadar önemli bir iþ getirmiþtir. Ben de girdim hayvanýn palanýndan bir yatak yapýp yattýðý gözüme iliþti ve hemen Ey Ebû Abdurrahman! Lian yapan karý koca birbirinden ayrýlýr mý? dedim. Abdullah: “Sübhanallah, evet ayrýlýr” dedi. Bu konuyu ilk önce soran kiþi falan oðlu falandýr. Peygamber (s.a.v)’e gelerek Ey Allah’ýn Rasûlü! dedi. Birimiz karýsýný zina eder durumda görürse ne yapmasýný emredersiniz? Konuþsa büyük bir meseleyi ifþa etmiþ sussa büyük bir meseleyi geçiþtirmiþ olacaktýr. Peygamber (s.a.v), sustu ve kendisine cevap vermedi. O kiþi o günden sonra tekrar Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve gerçek þu ki size sorduðum duruma kendim düþmüþ bulunmaktayým. Bunun üzerine Allah Nur sûresi 6. 7. 8. 9. ayetleri indirdi: 6) Kendi eþlerini zina ile suçlayan, fakat kendilerinden baþka þâhidleri olmayan kimselere gelince, bu suçlamayý yapanlarýn her biri doðru söylediklerine dair, dört defa Allah’ý þâhid tutsunlar. 7) Ve beþincisinde de, bu suçlamayý yapan kiþi, eðer yalancýlardansa, Allah’ýn lanetine razý olduðunu ifade etsin. 8) Ve suçlanan kadýna gelince, onun kocasýnýn yalan söylediðine dair, Allah’ý dört defa þâhid tutmasý, bu suça verilecek cezayý ondan giderir. 9) Ve beþincisinde, kocasý doðruyu söylüyorsa, Allah’ýn gazabýna razý olduðunu ifade etmesidir.” Sonra Rasûlullah (s.a.v.), O adamý çaðýrdý ona bu ayetleri okudu va’z, nasihat ederek hatýrlatmalarda bulundu ve dünya azabýnýn ahiret azabýndan daha hafif olduðunu haber verdi. Adam: Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki bu karým hakkýnda yalan söylemedim.

Sonra ikinci olarak kadýný çaðýrdý ona da va’z ve hatýrlatmalarda bulundu dünya azabýnýn ahiret azabýndan çok daha hafif olduðunu bildirdi. Kadýn da dedi ki: Hayýr seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki kocam doðru söylemedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) önce erkekten baþladýve erkek kendisinin doðru söylediðine dair Allah’a dört sefer yemin etti, beþincisinde ise eðer yalancýlardan ise Allah’ýn lanetinin kendi üzerine olmasýný diledi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), kadýna döndü kadýn kocasýnýn gerçekten yalancý olduðuna dair Allah’a dört defa yemin etti. Beþincisinde þayet kocasý doðrulardan ise Allah’ýn gazabýnýn kendisi üzerine olmasýný diledi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), onlarý birbirinden ayýrdý. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Lian: 17)

ž Bu konuda Süheyl ibn Saîd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Bu hadis hasen sahihtir.

3179- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, Hilâl b. Ümeyye peygamberin huzurunda karýsýnýn, Þerîk b. Sahma ile zina yaptýðýný ortaya attý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bu konuda delil isteriz veya iftira cezasýnýn sýrtýnda olduðu bil!” Hilâl dedi ki: “Ey Allah’ýn Rasûlü, içimizden biri karýsýnýn üzerinde bir adam görürse delil mi arayacaktýr?” Rasûlullah (s.a.v.): “Delil isteriz aksi takdirde ceza sýrtýndadýr” demeye devam etti. Hilâl: “Seni hak ile gönderene yemin olsun ki ben doðru söylemekteyim. Benim meselem hakkýnda beni cezadan kurtaracak bir þey mutlaka inecektir…” Bunun üzerine Nur sûresi 6-9. ayetleri nazil oldu: 6 Kendi eþlerini zina ile suçlayan, fakat kendilerinden baþka þâhidleri olmayan kimselere gelince, bu suçlamayý yapanlarýn her biri doðru söylediklerine dair, dört defa Allah’ý þâhid tutsunlar. 7 Ve beþincisinde de, bu suçlamayý yapan kiþi, eðer yalancýlardansa, Allah’ýn lanetine razý olduðunu ifade etsin. 8 Ve suçlanan kadýna gelince, onun kocasýnýn yalan söylediðine dair, Allah’ý dört defa þâhid tutmasý, bu suça verilecek cezayý ondan giderir. 9 Ve beþincisinde, kocasý doðruyu söylüyorsa, Allah’ýn gazabýna razý olduðunu ifade etmesidir.” Peygamber (s.a.v)’e vahiy inme iþi bitince Hilâl ve karýsýna haber gönderdi. Bunun üzerine gelen Hilâl lian yaptý. Peygamber (s.a.v) ise þöyle söylüyordu: “Þüphesiz Allah ikinizden birinin yalancý olduðunu biliyor þimdi tevbe isteyeniniz var mý?” Sonra kadýn kalkýp lian yaptý ve beþincisine gelince: “Eðer koca doðru söyleyenlerden ise; Allah’ýn gazabý kendi üzerinedir.” Ýnsanlar: “Allah’ýn gazabý mutlaka yerini bulacaktýr” dediler. Ýbn Abbâs diyor ki: Bunun üzerine kadýn durakladý, baþýný eðdi hatta yaptýðý liandan vazgeçecek sandýk fakat kadýn: “Bu gün toplumumu rezil ve kepaze etmeyeceðim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Doðurduðu zaman o kadýnýn çocuðuna bakýnýz eðer çocuk iki gözü sürmeli kalçalarý geniþ ve bacaklarý kalýn olursa; O çocuk Þerîk b. Sahma’ya aittir.” Kadýn günü gelince bu þekilde bir çocuk meydana getirdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “Allah’ýn kitabýnda lian meselesi hakkýnda hüküm gelmemiþ olsaydý, bizim o kadýnla iþimiz vardý.” (Ýbn Mâce, Talak: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle Hiþâm b. Hassân’ýn rivâyeti olarak hasen garibtir. Abbâd b. Mansur bu hadisi Ýkrime’den, Ýbn-i Abbâs’tan rivâyet etmiþtir. Eyyûb’ta Ýkrime’den mürsel olarak rivâyet etmiþtir ve senedinde Ýbn Abbâs’a yer vermemiþtir.

3180- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Hakkýmda söylenenler söylendiði zaman benim bundan haberim yoktu. Rasûlullah (s.a.v.) kalkýp benim hakkýmda bir hutbe vermiþti. Bu hutbesinde Kelime-i þehâdet getirmiþ Allah’a gereði þekilde Hamd-ü sena ettikten sonra hutbesine þöyle devam etti: Þimdi ailemi itham eden bazý kimseler hakkýnda bana yol gösteriniz. Vallahi ben ailem hakkýnda hiçbir kötülük bilmiyorum ve olacaðýna da ihtimal vermiyorum. Bir kiþiyi itham ettiler ki vallahi onun üzerinde de bir kötülük olacaðýna ihtimal vermiyorum. O kimse ben olmadan evime girmiþ deðildir. Hangi savaþa çýktýmsa benimle beraber çýkmýþtýr.

Bunun üzerine Sa’d b. Muâz kalktý ve Ey Allah’ýn Rasûlü! Bana izin ver onlarýn boyunlarýný vuralým. Arkasýndan Hazreçoðullarýndan bir adam kalktý -Hassân b. Sabit’in anasý o kimsenin kabilesindendi- ve þöyle dedi. Ey Muâz yanýlýyorsun eðer o kimseler Evs kabilesinden olmuþ olsalardý onlarýn boyunlarýný uçurmak hoþuna gitmezdi. Neredeyse mescid içersinde Evs ve Hazreç arasýnda kötü bir olay çýkacaktý. Âiþe: Benim bundan da haberim yoktu o günün akþamý idi bir ihtiyaçtan dolayý çýkmýþtým yanýmda Mýstah’ýn annesi vardý tökezlendi düþtü ve þöyle dedi: “Mýstah sürünsün” kendisine þöyle dedim: Ey ana kendi oðluna mý sövüp sayýyorsun? Kadýn sustu sonra ayaðý tekrar tökezledi yine “Mýstah sürünsün” dedi. Ben de kendi oðluna mý sövüp sayýyorsun? Dedim. Susta bir þey demedi. Üçüncü sefer tökezleyince yine “Mýstah sürünsün” dedi. Ben de kendisini azarladým ve: “Ey Ana! Kendi oðluna mý sövüp sayýyorsun” dedim. O da þöyle konuþtu: “Vallahi ona sadece senin için sövüp sayýyorum” dedi. Ben de: “Hangi konuda” dedim. Bunun üzerine bana lafý açtý ve olanlarý anlattý. Ben de: “Gerçekten tüm bunlar oldu mu?” dedim. “Evet vallahi” dedi. Hemen evime döndüm niçin çýktýðýmý ne yapacaðýmý hiç bilemedim. Þok’a girdim ve sýtma hastalýðýna yakalandým. Peygamber (s.a.v)’e beni babamýn evine gönder dedim. Bir erkek çocuðu ile beni gönderdi. Evimize girdiðimde annemi evin zemininde buldum. Babam ise birinci katta Kur’ân okumakta idi. Anam: “Kýzcaðýzým niçin geldin?” dedi. Ben de olup biteni haber verdim hakkýmda söylenenleri anlattým. Bu meseleler bana yaptýðý tesiri onda yapmadý. Dedi ki: “Kýzcaðýzým meseleyi bu kadar büyütme! Vallahi kendisini seven bir erkeðin nikahý altýnda olan üstelik kumalarý da bulunan güzel bir kadýna hased edilmemesi ve hakkýnda dedi kodu yapýlmamasý pek nadirdir.” Yine gördüm ki bu olaylardan benim kadar etkilenmemiþtir. “Babam bu olaylarý biliyor mu?” diye sordum. “Evet biliyor” dedi. “Peki, Rasûlullah (s.a.v.) bunu biliyor mu?” dedim. “Evet biliyor” dedi. Ben de gözyaþlarýmý tutamadým ve aðladým. Üst katta Kur’ân okumakta olan babam, aðladýðýmý duyunca aþaðýya indi ve anneme nesi var bunun diye sordu. Annem de: “Kendisi hakkýnda konuþulanlar kulaðýna ulaþmýþ” dedi. Bunun üzerine babamýn gözleri yaþla doldu taþtý ve: “Ey Kýzým! Mutlaka evine dönmüþ olacaksýn” dedi. Ben de evime döndüm Rasûlullah (s.a.v.), evime geldi benim hakkýmda hizmetçime bazý þeyler sordu. Hizmetçi kadýn da þöyle dedi: “Hayýr vallahi onun hakkýnda hiçbir kusur bilmiyorum, tek bildiðim kusuru ekmek yaparken uyuklardý da davar gelerek onun hamurundan veya mayasýndan yerdi” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan biri onu azarlayarak Rasûlullah (s.a.v.)’e doðru söyle dedi ve ileri geri konuþtular. Kadýn: “Sübhanallah” dedi ve; “Vallahi onun hakkýnda kuyumcunun sarý altýn hakkýnda bildiði ne ise ben de onun hakkýnda suçsuz olduðunu biliyorum” dedi.

Hakkýnda laf edilen Safvân’ýn kulaðýna da olaylar ulaþýnca o da “sübhanallah” demiþti ve vallahî hiçbir kadýnýn elbisesini hiçbir maksatla açmadým. Âiþe diyor ki: “Bu kimse sonradan Allah yolunda þehîd düþmüþtür.” Âiþe þöyle devam etti: “Annem ve babam yanýmda sabahladýlar. Rasûlullah (s.a.v.), yanýma girinceye kadar yanýmdan ayrýlmadýlar. Rasûlullah (s.a.v.), ikindi namazýný kýlarak yanýma girdi. Annem ve babam saðýmdan ve solumdan beni kuþatmýþlardý. Rasûlullah (s.a.v.), þehâdet getirdi, Allah’a layýk olduðu þekilde hamd-ü senada bulundu. Sonra þöyle dedi: Ey Âiþe! Bir kötülük iþlemiþ ve nefsine zulmetmiþ isen Allah’a dön tevbe et. Allah þüphesiz kullarýnýn tevbesini kabul eder. Ensardan bir kadýn gelmiþti ve kapýnýn önünde oturmakta idi. Ben de Rasûlullah (s.a.v.)’e: Bu kadýnýn bir þey anlatmasýndan çekinmiyor musun? Peygamber (s.a.v), bir süre daha nasihat etti. Babama döndüm, O’na cevap ver dedim. O da ne diyeyim diye karþýlýk verdi. Anama döndüm sen ona bir cevap ver dedim o da ne diyeyim diye karþýlýk verdi. Ýkisi de cevap vermeyince, Ben þehâdet getirdim Allah’a hamdettim onu layýk olduðu þekilde övgülerle andýktan sonra þöyle dedim: Dikkat edin! Vallahi ben böyle bir þeyi asla yapmadým desem -Allah böyle olduðuma þâhidtir- bu ifade sizin yanýnýzda bana bir fayda saðlayýcý deðildir. Bu konuda çok konuþtunuz ve bu konu içinize sinmiþtir. Eðer bu iþi ben yaptým desem -Allah benim böyle bir iþ yapmadýðýmý biliyor- ama siz hadiseyi kendi aleyhine kabullendi diyeceksiniz. Ben vallahi kendime ve size uygun olabilecek bir örnek bulamýyorum. Ancak bu sýrada Yakup ismini zihnimde aradým fakat onu çýkaramadým. Ancak Yusuf’un babasý Yakub’un: Sabretmek güzeldir. Allah sizin tüm anlattýklarýnýza karþý kendisinden yardým beklenir, dediðini hatýrlýyorum. Âiþe þöyle devam etti: O anda Rasûlullah (s.a.v.)’e vahiy indirildi. Biz sustuk kendisinden vahiy durumu kalktýðý zaman yüzündeki sevinci hemen anladým. O alnýný siliyor ve þöyle diyordu: “Ey Âiþe müjdeler, Allah senin suçsuz olduðunu bildiriyor” dedi. Ben ise o anda çok öfkeli idim. Annem ve babam: “Kalk ve Rasûlullah (s.a.v.)’e teþekkür et” dediler. Ben de: Hayýr vallahi ona da teþekkür etmeyeceðim, size de teþekkür etmeyeceðim; sadece suçsuz olduðumu bildiren Allah’a hamdedeceðim.

Çünkü sizler bu iftirayý duyduðunuzda ne reddettiniz nede beni müdafaa ettiniz. Âiþe þöyle dedi: “Cahþ’ýn kýzý Zeyneb’e gelince Allah onu dini konusunda korudu ve benim hakkýmda sadece hayýr konuþtu. Fakat onun kýz kardeþi Hamne helak olanlar arasýnda helak olmuþtur.

Bu hadisede konuþanlar Mýstah, Hassân b. Sabit ve münafýk Abdulah b. Übey b. Selül dü. Abdullah b. Selül meseleyi daima kurcalar ve söylenenleri toplardý. Ýçlerinde iftirada en büyük payý alan Hamne idi. Âiþe sözünü þöyle sürdürdü. Babam Ebû Bekir’i, Mýstah’ý hiçbir þekilde yararlandýrmayacaðýna yemin etmiþti. Bunun üzerine Allah, Nur sûresi 22. ayeti indirdi: “Ýçinizden iyilik ve varlýk sahibi olanlar yakýnlarýna, düþkünlere, Allah yolunda hicret edenlere onlarýn hatalarýndan dolayý yardýmda bulunmamaya yemin etmesinler. Ve yapageldikleri yardýmdan bir eksiltme yapmasýnlar, onlarýn kusurlarýný affedip baðýþlasýnlar, aldýrýþ etmesinler. Dikkat edin! Allah’ýn sizi baðýþlamasýný sevip arzu etmez misiniz? Gerçekten Allah, çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir.” Ebû Bekir, evet vallahi Ey Rabbimiz bizi baðýþlamaný elbette isteriz dedi ve Mýstah’a önceden yapmamakta olduðu yardýma yeniden döndü. (Buhârî, Meðazi, 27; Müslim, Tevbe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Hiþâm b. Urve’nin rivâyet olarak hasen sahih garibtir. Yunus b. Yezîd, Ma’mer ve pek çok kimse bu hadisi Zührî’den, Urve b. Zübeyr’den, Saîd b. Müseyyeb’den, Alkame b. Vakkâs el Leysî’den, Ubeydullah b. Abdullah’tan ve Âiþe’den bu hadisi Hiþâm b. Urvenin rivâyetinden daha uzun ve tam olarak rivâyet etmiþlerdir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3181- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Benim suçsuzluðumu ilan eden ayetler indirildiði zaman Peygamber (s.a.v), minbere çýktý durumu anlattý ve inen ayetleri okudu. Minberden inince iftira iþinde baþ rolü oynayan iki erkekle bir kadýna iftira cezasýnýn tatbik edilmesi için emir verdi de ceza onlara uygulandý. (Buhârî, Meðazi: 27; Müslim, Tevbe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece Muhammed b. Ýshâk’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 26

Ø furkan sûresinden tefsir edilen ayetler

3182- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e “günahlarýn en büyüðü hangisidir” diye sordum. “Seni yaratan Allah’a ortak koþmandýr” buyurdu. “Sonra hangisidir” dedim. “Seninle beraber yiyip tüketeceðinden korktuðun için çocuðunu herhangi bir þekilde öldürmendir.” Sonra hangisi, diye sordum. “Komþunun hanýmýyla zina etmendir” buyurdu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Muhammed b. Bündar, Abdurrahman b. Mehdî ve Sûfyân vasýtasýyla Mansur ve A’meþ’den, Ebû Vâil’den, Amr b. Þurahbil’den ve Abdullah’tan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3183- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e hangi günah daha büyüktür? diye sordum, þöyle buyurdu: “Seni yarattýðý halde Allah’a ortak koþmandýr, yiyeceðinden yiyip tüketeceði korkusundan dolayý çocuðunu öldürmendir ve komþunun hanýmýyla zina etmendir.” Sonra Furkan sûresi 68-69. ayetlerini okudu: “Ve onlar ki, Allah’la beraber asla birtakým düzmece ilahlara yalvarýp yakarmazlar ve hukuki bir gerekçe olmadýkça, Allah’ýn dokunulmaz kýldýðý cana kýymazlar ve zina etmezler. Çünkü bilirler ki, bunlardan herhangi birini iþleyen kimse, bir kötülük ve günaha bulaþmýþ olmakla kalmayacak. Fakat kýyamet gününde, azabý kat kat olacak ve aþaðýlýk bir durumda, temelli olarak kalacaktýr.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Sûfyân’ýn Mansur’dan ve A’meþ’den rivâyeti Vasýl’ýn rivâyetinden daha sahihtir.çünkü o senedine bir kiþi ilave etmiþtir.

Muhammed b. Müsenna, Muhammed b. Cafer vasýtasýyla Þu’be’den, Vasýt’dan, Ebû Vail’den ve Abdullah’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Ayný þekilde Þu’be, Vasýt’dan, Ebû Vâil’den ve Abdullah’tan rivâyet etmiþ olup senedinde Amr b. Þurahbil’i zikretmemiþtir.

bölüm: 27

Ø þuara sûresinden tefsir edilen ayetler

3184- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Þuara sûresi 214. ayeti olan “Ve en yakýn hýsým ve akrabalarýndan baþlayarak eriþebileceðin herkesi uyar” ayeti inince Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtu: “Ey Muttalib’in kýzý Safiye, Ey Muhammed’in kýzý Fatýma, Ey Abdulmutalib oðullarý… Allah’a karþý sizin için yapabileceðim bir þey yok ama malýmdan istediðiniz kadar alabilirsiniz.” (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ayný þekilde Vekî’ ve baþkalarý Hiþâm b. Urve’den ve babasýndan ve Âiþe’den, Muhammed b. Abdurrahman et Tufavî’nin rivâyeti gibi rivâyet etmiþlerdir.

Bazýlarý da Hiþâm b. Urve’den, babasýndan ve Peygamber (s.a.v)’den mürsel olarak rivâyet etmiþ olup senedinde “Âiþe’yi” zikretmemiþlerdir.

Bu konuda Ali ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

3185- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Þuara 214. ayeti inince; Rasûlullah (s.a.v.), Kureyþ’i topladý, hususi ve Umumî çaðrýlarda bulunarak þöyle buyurdu: Ey Kureyþ topluluðu kendinizi ateþten koruyunuz çünkü ben sizin için ne bir zarar nede bir fayda verme gücüne sahip deðilim Ey Abdumenaf oðullarý topluluðu kendinizi ateþten koruyun, sizler için ne faydam nede zarar verebilecek gücüm yoktur. Ey Kusay oðullarý topluluðu kendinizi Cehennem ateþinden koruyun size fayda ve zarar verebilecek bir gücüm yoktur.

Ey Abdulmuttalib oðullarý! Kendinizi ateþten koruyun sizler için ne fayda ne de zarar verebilecek bir gücüm yoktur. Ey Muhammed’in kýzý Fatýma sende kendini Cehennem ateþinden koru senin için fayda ve zarar verebilecek bir imkaným yoktur. Senin için sadece akrabalýk baðým vardýr onun gereklerini yapacaðým. (Buhârî, Vesâyâ: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen sahih garibtir. Bu hadis sadece Musa b. Talha’nýn rivâyetiyle bilinir. Ali b. Hucr, Þuayb b. Safvân vasýtasýyla Abdulmelik b. Umeyr’den, Musa b. Talha’dan, Ebû Hüreyre’den mana olarak benzeri þekilde rivâyet edilmiþtir.

3186- Ebû Musa el Eþ’arî (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Þuara sûresi 214. ayeti nazil olunca Rasûlullah (s.a.v.), iki parmaðýný iki kulaðýna koydu. Sesini yükselterek þöyle dedi: “Ey Abdumenaf oðullarý yetiþin” diye baðýrdý. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle Ebû Musa rivâyeti olarak garibtir.Bazýlarý bu hadisi Avf’tan, Kasame b. Züheyr’den mürsel olarak rivâyet etmiþler. Senedinde Ebû Musa’yý zikretmemiþlerdir ki bu rivâyet daha sahihtir. Bu hadisi Muhammed b. Ýsmail’e hatýrlattým da Ebû Musa hadisi olarak bilemedi.

bölüm: 28

Ø neml sûresinden tefsiredilen ayetler

3187- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurmuþtur: Neml sûresi 87. ayette: Dabbet-ül Arz denilen yaratýk kýyamete yakýn çýktýðýnda beraberinde Süleyman’ýn mührü ve Musa’nýn asasý da bulunacaktýr. Mü’minin yüzü pýrýl pýrýl olacak kafirin burnu da mühürle mühürlenecektir. Bu yüzden bir yerde oturanlar birbirini tanýyacaklar ve bu mü’mindir buda kafirdir, diyebilecektir. (Buhârî, Ýlim: 27; Ýbn Fiten: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Ebû Hüreyre’den, Dabbet-ül Arz hakkýnda deðiþik bir hadis daha rivâyet edilmiþtir.

Bu konuda Ebû Ümâme ve Huzeyfe b. Üseyd’den hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 29

Ø kasas sûresinden tefsir edilen ayetler

3188- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) amcasý için: “Lailahe illallah de ki kýyamet günü senin için þâhidlik edeyim” buyurdu. O da þöyle dedi: “Kureyþ kararsýzlýðýndan dolayý iman etti diyerek beni ayýplamasa bu kelimeyi söyleyip senin yüzünü güldürürdüm.” Bunun üzerine Allah Kasas sûresi 56. ayetini indirdi: “Gerçek þu ki, sen her sevdiðini, doðru yola yöneltemezsin. Fakat Allah’týr yönelmek isteyeni, dilediði þekilde doðru yola yönelten ve yine O’dur doðru yola eriþecekleri daha iyi bilen.” (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi Yezîd b. Kaysan’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 30

Ø ankebut sûresinden tefsir edilen ayetler

3189- Simak b. Harb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mus’ab b. Sa’d’ten iþittim. Babasýndan babasýndan naklederek þöyle diyordu: Benim hakkýmda dört ayet indirildi dedi ve þöyle anlattý: Sa’d, benim hakkýmda dört ayet indirildi dedi ve þöyle anlattý: Sa’d’ýn annesi, oðlu Müslüman olunca þöyle demiþti: “Allah anne ve babaya iyilik yapmayý emretmemiþ midir? O halde ölesiye kadar yemek yemeyeceðim veya sen dininden dönersin.” Sa’d dedi ki: Onu yedirmek için aðzýný açarlar ve bir þeyleri zorla yedirirlerdi. Bunun üzerine Ankebût 8. ayeti indirildi: “Biz insana yapacaðý hayýrlý iþlerden biri olarak, anne ve babasýna iyi davranmasýný emrettik; ama buna raðmen, eðer onlar körü körüne herhangi bir þeyi bana ortak koþmaný isterlerse, onlara uyma. Çünkü, hepiniz sonunda dönüp bana geleceksiniz, o zaman hayatta iken yapmýþ olduðunuz herþeyi, iyi ve kötü yönleriyle gözünüzün önüne sereceðim.” (Müslim, Cihâd: 27; Nesâî, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3190- Ümmü Hanî (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), “…toplantýlarýnýzda her türlü hayasýzlýðý yapacaksýnýz öyle mi?...” Ankebût sûresi 29. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: “Yeryüzündeki insanlara fiske taþý atarlar ve onlarla alay ederlerdi.” (Müsned: 25656)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu hadisi sadece Hatîm b. ebî Saðîre’nin, Simâk’den yaptýðý rivâyetle bilmekteyiz.

Ahmed b. Abde ed Dabbî,Süleym b. Ahzar vasýtasýyla Hatîm b. ebû Saðire’den bu senedle hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

bölüm: 31

Ø rûm süresinden tefsir edilen ayetler

3191- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir’in, Kureyþlilerle yaptýðý bir münakaþa ve bahse giriþme meselesinde biraz daha temkinli davranarak süreyi uzatmasýný istemiþ ve “Býd’ý” kelimesi üçten dokuza kadar olan süreyi içerir demiþtir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Ýbn Abbâs’ýn Ubeydullah’tan ve Zührî’den rivâyet ettiði bu hadis garibtir.

3192- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bedir günü idi Rumlar Ýranlýlara gâlib geldiler bu haber mü’minlerin hoþuna gitmiþ ve sevinmiþlerdi. Bunun üzerine Rûm sûresi 1-4. ayetleri nazil oldu: 1) Elif, Lâm, Mîm. 2) Bizanslý Rûmlar yenilgiye uðradýlar. 3) Bizans ordusu Araplarýn yurtlarýnýn bulunduðu yakýn bir yerde yenildiler. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra, yeniden üstünlük saðlayacaklar. 4) Bir kaç yýl içinde; çünkü karar yetkisi eninde sonunda Allah’a aittir. Ýþte o gün inananlar sevineceklerdir.”

Mü’minler, Rumlarýn Ýranlýlara gâlib gelmesiyle sevinmiþlerdi. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir. Nasr b. Ali bu ayeti “Galebet-ir Rûm” þeklinde okumuþtur.

3193- Ýbn Abbâs (r.a.), Rûm sûresi 1-3. ayetleri hakkýnda “ðalebet” ve “ðulibet” þeklinde okumuþtur. Müþrikler; Ýranlýlarýn, Rumlarý maðlub etmelerini isterlerdi. Çünkü kendileri de onlar gibi puta tapan kimselerdi. Müslümanlar ise kitap ehli olduklarýndan Rumlarýn Ýranlýlara gâlib gelmelerini istemekte idiler. Müþrikler bunu Ebû Bekir’e söylediler. Ebû Bekir de Peygamber (s.a.v)’e söyledi ve Rasûlü Ekrem muhakkak Rumlar gâlib gelecektir, buyurdu. Ebû Bekir Peygamber (s.a.v)’in sözünü müþriklere anlattý. Bunun üzerine müþrikler seninle bizim aramýzda bir müddet tayin et þayet biz bahsi kazanýrsak þu ve þu kadar deve bizim olacak eðer siz bahsi kazanýrsanýz þu ve þu kadar deve sizin olacaktýr, dediler. Ebû Bekir süreyi beþ yýl olarak tayin etti. Fakat Rumlar gâlib gelemediler. Durumu Peygamber (s.a.v)’e anlattýlar. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Bu süreyi on yýla kadar uzatsaydýn. Ebû Saîd diyor ki: “Býd’ý” ondan aþaðý demektir. Ýbn Abbâs diyor ki: Bundan sonra Rumlar gâlib geldiler. Ýþte Allah’ýn Rum sûresi 1-5. ayetleri bundan dolayý inmiþtir. Sûfyân diyor ki: Rumlarýn, Bedir günü Ýranlýlara gâlib geldiklerini iþittim. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisi sadece Sûfyân’ýn Habib b. ebî Amre’den rivâyetiyle bilmekteyiz.

3194- Niyâr b. Mükrem el Eslemî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: 1) Elif, Lâm, Mîm. 2) Bizanslý Rûmlar yenilgiye uðradýlar. 3) Bizans ordusu Araplarýn yurtlarýnýn bulunduðu yakýn bir yerde yenildiler. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra, yeniden üstünlük saðlayacaklar. 4) Bir kaç yýl içinde; çünkü karar yetkisi eninde sonunda Allah’a aittir. Ýþte o gün inananlar sevineceklerdir.” Rum sûresi 1-4. ayetleri inince Ýranlýlar bu ayetlerin indiði dönemlerde Rumlarý yenilgiye uðratmýþlardý. Müslümanlar ise Rumlarýn Ýranlýlara gâlib gelmelerini istemekte idiler. Çünkü kendileri de onlar da kitap ehli idiler. Bundan dolayý Allah, Rum sûresi 4-5. ayetlerini indirdi:4) …Ýþte o gün inananlar sevineceklerdir. 5) Allah’ýn yardýmýna; çünkü O dilediðine yardým eder. O güçlüdür, gücüne hiçbir güç eriþemez, O çok acýyan ve merhamet edendir.”

Kureyþ ise Ýranlýlarýn gâlib gelmelerini istiyorlardý. Çünkü Kureyþ te Ýranlýlar da ne kitap ehli idiler ne de ölümden sonraki dirilmeye inanýyorlardý. Allah bu ayetleri indirdiði zaman Ebû Bekir çýktý Mekke çevresinde Rum sûresi 1-4. ayetlerini var gücüyle baðýrdý. Kureyþten bazý kiþiler Ebû Bekir’e bu konu sizinle bizim aramýzda olsun sizin adamýnýz Muhammed, Rumlarýn Ýranlýlarý birkaç sene içersinde maðlub edeceðini ilan ediyor. Bu konuda seninle bahse tutuþabilir miyiz? Ebû Bekir: “Evet” dedi. Bu olay bahse girmenin haram kýlýnmasýndan önce idi. Ebû Bekir ve müþrikler bahse girdiler ve belli bir rakamda anlaþtýlar. Sonra Ebû Bekir’e; “Býd’ý” birkaç kelimesini kaç sene olarak tayin edeceksin? Seninle bizim aramýzda ortalama bir müddet tayin edebilirsin, dediler. Sonra müddeti altý sene olarak tayin ettiler. Bu altý sene Rumlar zafer kazanmadan geçti müþriklerde Ebû Bekir’in rehinini aldýlar. Yedinci sene girince Rumlar, Ýranlýlara karþý gâlib geldiler. Müslümanlar, Ebû Bekrin Altý seneyi tayin etmesini kýnadýlar. Çünkü Allah; “Býd’ý” üçten dokuza kadar zaman birimi buyurmuþtu. O zaman pek çok kimseler Müslüman olmuþtu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis Niyâr b. Mükrem’in rivâyeti olarak sahih hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrahman b. ebû’z Zinad’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

 bölüm: 32

Ø lokman sûresinden tefsir edilen ayetler

3195- Ebû Ümâme (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Þarkýcý kadýnlarý alýp satmayýn onlara þarkýcýlýk öðretmeyin. Onlarla yapýlan ticarette hayýr yoktur, onlarýn parasý haramdýr. Ýþte Lokman sûresi 6. ayeti bu gibi konular için indirilmiþtir: “Ýnsanlardan kimi de var ki, gerçek bilgiye dayanmaksýzýn insanlarý Allah’ýn yolundan saptýrmak ve onunla alay etmek için masal, hikâye gibi eðlence türünden boþ sözleri, satýn alýp insanlarý Kur’ân’ý dinlemekten alýkoyup, bu masallarla aldatmaya çalýþýrlar; iþte böylelerine alçaltýcý bir azâb vardýr.” (Ýbn Mâce, Ticaret: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Ebû Umâme’den, Kasým2ýn rivâyeti olarak bize aktarmýþtýr. Kâsým ise güvenilir bir kimsedir. Ali b. Yezîd’in hadiste zayýf olduðu kaydedilmiþtir.

Tirmizî: Muhammed’den iþittim þöyle diyordu: Kâsým güvenilen bir kimsedir. Ali b. Yezîd ise zayýf sayýlýr.

bölüm: 33

Ø secde sûresinden tefsir edilen ayetler

3196- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre: “Onlar, yataklarýndan geceleri kalkarak, korku ve ümit içinde, Rablerine yalvaranlardýr…” Secde sûresi 16. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: “Bu ayet yatsý namazýný beklemek hakkýnda indirilmiþtir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ancak bu þekliyle bilmekteyiz.

3197- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Allah: “Salih kullarýma hiçbir gözün görmediði hiçbir kulaðýn iþitmediði ve hiçbir kimsenin gönlümden geçmeyen nimetler hazýrladým” buyurmuþtur. Allah’ýn kitabýnda bunun doðrulayýcýsý Secde sûresi 17. ayetidir. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3198- Þa’bî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Muðîre b. Þu’be, minber üzerinde merfu olarak Rasûlullah (s.a.v.)’den þöyle aktarýyordu. Musa Rabbine sordu ve Ey Rabbim dedi. Cennetliklerin en aþaðý derecede olaný kimdir? Allah þöyle buyurdu: “Tüm Cennetlikler Cennete girdikten sonra Cennete gelecek bir adamdýr ki kendisine gir denilecek o da: “Nasýl gireyim herkes her tarafý iþgal etmiþ ve alacaklarýný almýþlar” diyecektir. Bunun üzerine ona þöyle denilecek: “Dünya krallarýndan bir krala ait olan her þeyin senin olmasýna razý olur musun?” “Evet Ey Rabbim ben buna razýyým” diyecek sonra kendisine: “Sen, buna ve bunun katlarýna sahip olacaksýn” denilecek o da: “Kabul ettim Ey Rabbim” diyecektir. Yine kendisine tüm bunlar ve hepsinin 10 katý senindir denilecektir. O da Ey Rabbim razýyým tamam diyecektir. Sonunda kendisine þöyle denilecek: “Canýnýn çektiði her þeye gözünün beðendiði her þeye sahib olacaksýn” denilecektir. (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazýlarý bu hadisi Þa’bî’den, Muðîre’den merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþlerdir. Merfu olaný daha sahihtir.

bölüm: 34

Ø ahzab sûresinin tefsir edilen ayetleri

3199- Kabûs b. Ebû Zabyan (r.a.), babasýndan aktararak þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs’a, Ahzab sûresi 4. ayeti hakkýnda ne dersin orada ne demek istenmiþtir dedik þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.), bir gün namaza durmuþtu; hatýrýna bir þeyler geldi ve namazýnda yanýlmýþtý da kendisiyle birlikte namaz kýlan münafýklar: O’nun iki kalbi olduðunu görmüyor musunuz? bir kalb sizinle, bir kalbte onlarla dediler. Bunun üzerine Allah Ahzab sûresi 4. ayetini indirdi: “Allah hiç kimseye tek vücutta, iki kalp yaratmamýþtýr ve kendilerini annelerine benzeterek yemin edip boþamaya kalktýðýnýz eþlerinizi de hiçbir zaman sizin anneleriniz yapmamýþ ve evlatlýklarýnýzý da, gerçek çocuklarýnýz gibi saymamýþtýr. Bunlar sizin aðýzlarýnýza geliveren, kuru laflardan ibarettir. Halbuki Allah, mutlaka sözün doðrusunu söyler ve doðru yola iletir.” (Müsned: 2285)

ž Abd b. Humeyd, Ahmed b. Yunus vasýtasýyla Züher’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3200- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Amcam Enes b. Nadr -ki ben onun ismini taþýyorum- Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber Bedir savaþýna katýlmamýþtý bu kendisine çok zor gelmiþti de þöyle demiþti: “Rasûlullah (s.a.v.)’in yaptýðý ilk savaþta kendisiyle birlikte olamadým. Fakat baþka bir savaþ olursa o savaþta ne yapacaðýmý elbette herkes görecektir” dedi, baþka türlü konuþmaktan çekindi. Ertesi yýl Rasûlullah (s.a.v.) ile Uhud savaþýna katýlmýþtý. O sýrada Sa’d b. Muâz ile karþýlaþmýþ ve: “Ey Ebû Amr nereye” demiþ oda: “Cennetin kokusuna doðru…” demiþ o kokuyu Uhud’un yanýnda buluyorum demiþtir. Savaþtý ve sonunda þehîd edildi. Cesedinde kýlýç ok ve mýzrak yarasý olarak seksenden fazla yara bulundu.

Halam, Nadr kýzý Rübeyyi’: “Kardeþimi sadece parmak uçlarýndan tanýyabildim” demiþtir. Ahzab sûresi 23. ayet bu olay üzerine indi: “Mü’minlerden öyle kimseler vardýr ki, Allah’a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi adaðýný yerine getirdi ve þehîd oldu, kimi de þehîdliði beklemektedir. Verdikleri sözü münafýklar gibi deðiþtirmediler.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Ýmara: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

 3201- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Amcasý, Bedir savaþýna katýlmamýþ ve þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in müþriklere yapýlacak bir savaþta beni bulundurursa neler yapacaðýmý herkes görecektir. Uhud savaþýndaki Müslümanlarýn kýsa bir süre bozguna uðradýklarýný görünce þöyle demiþti: Müþriklerin meydana getirdikleri bu bozgun durumundan beni sorumlu tutma kendi arkadaþlarýmýn da kaçýþmalarýndan dolayý senden özür dilerim dedi ve sonra ilerledi. O sýrada Sa’d b. Muâz kendisiyle karþýlaþmýþ ve: “Ey kardeþim ne yaparsan ben de seninle beraberim fakat senin yaptýðýný yapamýyorum” demiþti. Sonra onun vücudunda kýlýç darbesi ok ve mýzrak yarasý olarak seksenden fazla yara bulundu. Ahzab sûresi 23. ayeti bu gibi kimseler hakkýnda nazil olmuþtur: “Mü’minlerden öyle kimseler vardýr ki, Allah’a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi adaðýný yerine getirdi ve þehîd oldu, kimi de þehîdliði beklemektedir. Verdikleri sözü münafýklar gibi deðiþtirmediler.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Ýmara: 17)

ž Yezîd: “Bu ayet, bu gibi þehîdler hakkýndadýr” diyor.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Enes’in amcasýnýn ismi: Enes b. Nadr’dýr.

3202- Musa b. Talha (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Muaviye’nin yanýna girmiþtim; “Sana bir müjde vereyim mi” dedi. Ben de “evet” dedim. Dedi ki: “Talha adaðýný yerine getirip þehîd olacak kimselerdendir.” (Ýbn Mâce, Mukaddime: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ancak bu þekliyle bilmekteyiz. Bu hadis Musa b. Talha vasýtasýyla babasýndan rivâyet edilmektedir.

3203- Talha (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabý bir bedeviye dediler ki: “Adaðýný yerine getirip þehîd olacak kimseler kimlerdir?” Kendileri Rasûlullah (s.a.v.)’e sormaya cesaret edemiyorlardý, onu sayýp ondan çekinirlerdi. Bunu üzerine A’rabî, Rasûlullah (s.a.v.)’e sordu. Rasûlullah (s.a.v.) cevap vermedi. Tekrar sordu yine cevap vermedi. Sonra ben mescidin kapýsýndan yeþil bir elbiseyle bakmýþtým. Rasûlullah (s.a.v.), beni görünce dedi ki: Adaðýný yerine getirip þehîd olacak kimseleri soran nerede?” buyurdu. A’rabî: “Ben buradayým Ey Allah’ýn Rasûlü!” dedi. “Ýþte þu bakan kimse onlardandýr” buyurdu. (Ýbn Mâce, Mukaddime: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Yunus b. Bükeyr’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

3204- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), hanýmlarýný dünya ve ahiret konusunda serbest býrakmasý emredildiðinde benden baþladý ve þöyle dedi: “Ey Âiþe ben sana bir meseleyi hatýrlatacaðým; sen buna cevap vermek içinacele etmeyebilirsin? Anne ve babandan danýþýp görüþlerini de alabilirsin.” Âiþe þöyle devam etti: Anam babamýn benim kendisinden ayrýlmayý bana emretmeyeceklerini bilmekte idi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), sözünü þöyle sürdürdü ve Ahzab sûresi 28-29. ayetlerini okudu: “Ey peygamber! Eþlerine söyle: “Eðer siz, dünya hayatýný ve onun süsünü istiyorsanýz, gelin size boþanma bedelini vereyim ve sizi güzellikle salývereyim. Yok eðer sizler Allah’ý, elçisini ve ahiret hayatýnýn güzelliklerini istiyorsanýz bilin ki Allah, sizden güzel hareket ve davranýþta bulunanlara, büyük bir mükafat hazýrlamýþtýr.” Bunun üzerine ben anne ve babama bunun neresini danýþacaðým ben Allah’ý ahiret yurdunu ve peygamberini istiyorum. Peygamberlerin tüm aileleri de aynen benim yaptýðým gibi yaptýlar. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Talak: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi ayný zamanda Zührî, Urve ve Âiþe’den rivâyet edilmiþtir.

3205- Peygamber (s.a.v)’in oðlu Ömer b. ebî Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ahzab sûresi 33. ayeti olan: “… Ey peygamberin ev halký! Allah sizin üzerinizden her türlü çirkinliði ve kirliliði gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” Ayeti, Ümmü Seleme’nin evinde peygambere indiði zaman Rasûlullah (s.a.v.), Fatýma ve Hasan ile Hüseyin’i çaðýrarak onlarý bir örtü ile örttü. Ali de onun arka tarafýnda idi onu da örtüsüyle örttü ve þöyle buyurdu: “Allah’ým iþte bunlar benim ehli beytimdir. Onlardan günahý gider ve onlarý tertemiz yap” Ümmü Seleme: “Ey Allah’ýn Peygamberi! Ben de onlarla beraber miyim?” “Sen yerinde kal sen zaten hayýr içindesin” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis Atâ’dan ve Amr b. ebî Seleme’den rivâyet edilmiþ olarak garibtir.

3206- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), sabah namazýna çýktýðý zaman altý ay kadar Fatýma’nýn kapýsýna uðrar ve: “Ey ehli beyt haydin namaza!” der. Ahzab sûresi 33. ayetinin son kýsmýný okurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir. Hammad b. Seleme rivâyetiyle bilmekteyiz.

Tirmizî: Bu konuda Ebû’l Hamra, Ma’kýl b. Yesâr ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3207- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, demiþtir ki: Rasûlullah (s.a.v.), vahiyden bir þey gizleyecek olsaydý muhakkak Ahzab sûresi 37. ayetini gizlerdi. Sonra peygamber evlatlýðýnýn karýsý ile evlenince Allah: Ahzab sûresi 40. ayetini indirdi. Rasûlullah (s.a.v.), Zeyd’i çocukken evlat edinmiþti büyük yaþa gelinceye kadar onun yanýnda kaldý. Kendisine Muhammed’in oðlu Zeyd, denilmekteydi. Bunun üzerine Allah: Ahzab sûresi 5. ayeti indirdi. Filan filanýn dostudur. Filan filanýn kardeþidir, demek Allah katýnda daha uygun bir davranýþtýr. (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadis Dâvûd b. ebî Hind’den, Þabî’den, Mesrûk’tan, Âiþe’den rivâyet ederek þöyle demiþtir: Eðer peygamber vahiyden bir þeyi gizleyecek olsaydý Ahzab 37. ayetini gizlerdi. Bu hadis buradaki gibi kýsa olarak rivâyet edilmiþ birinci rivâyetteki gibi uzun rivâyet edilmemiþtir. Ayný þekilde Abdullah b. Vazýh el Kûfî, Abdullah b. Ýdris vasýtasýyla Dâvûd b. ebî Hind’den bu hadisi bize aktarmýþlardýr.

3208- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v), vahiyden bir þey gizleyecek olsaydý muhakkakki Ahzab sûresi 37. ayetini gizlerdi.” (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3209- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Biz, Hârisenin oðlu Zeyd’i, Muhammed’in oðlu Zeyd diye çaðýrýrdýk. Nihayet Ahzab sûresi 5. ayeti indi: Evlatlýk olarak aldýðýnýz çocuklara gelince, onlarý gerçek babalarýnýn isimleri ile çaðýrýn. Bu Allah nezdinde, daha adaletli bir davranýþtýr. Eðer babalarýnýn kim olduðunu bilmiyorsanýz, onlarý din kardeþleriniz ve dostlarýnýz olarak görün. Her konuda olduðu gibi, bu konularda da yanýlarak yaptýðýnýz hususlarda, size bir günah yoktur. Asýl önemli olan, kalplerinizle kastederek yaptýðýnýz iþlerde günah vardýr. Gerçekten de Allah, çok baðýþlayan ve çok acýyandýr.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3210- Âmir eþ Þa’bi (r.a.)’den rivâyete göre, Ahzab sûresi 40. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: “Onun erkek evladý ergenlik çaðýna eriþecek kadar yaþayacak deðildir.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

3211- Ümmü Imara el Ensârîyye (r.anha)’den rivâyet edilmiþtir. Kendisi, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelmiþ ve Kur’ân da her þeyi erkekler için görüyorum, kadýnlarýn herhangi bir þeyle anýldýklarýný görmüyorum, dedi.

Bunun üzerine Ahzab sûresi 35. ayeti nazil olmuþtur: “Gerçek þu ki, Allah’a teslim olmuþ bütün erkekler ve kadýnlar, inanan bütün erkekler ve kadýnlar, kendini ibadet ve taata vermiþ erkekler ve kadýnlar, niyet ve davranýþlarýnda doðru ve samimi olan erkekler ve kadýnlar, sýkýntýlara göðüs geren erkekler ve kadýnlar, gönülden saygý ile Allah’a karþý gelmekten korkan erkekler ve kadýnlar, sadaka veren erkekler ve kadýnlar, oruç tutan erkekler ve kadýnlar, iffet ve namuslarýný koruyan erkekler ve kadýnlar, Allah’ý durmaksýzýn çokça anan erkekler ve kadýnlar var ya; iþte Allah onlara baðýþlanma ve büyük bir mükafat hazýrlamýþtýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu þekliyle bilinir.

3212- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Cahþ’ýn kýzý Zeyneb hakkýndaki Ahzab sûresi 37. ayeti indiði zaman Zeyd þikayetçi olarak geldi, boþamadan dolayý üzgündü. Rasûlullah (s.a.v.), kendisine “Eþini terk etme, Allah’a kendine ve diðer insanlara karþý vazifene dikkat et” diyordu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cuma: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis sahihtir.

3213- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Zeyneb binti Cahç hakkýnda “… Fakat Zeyd o kadýnla beraberliðini sona erdirdiðinde onu seninle evlendirdik…” ayeti indirilince Zeyneb, Peygamber (s.a.v)’in diðer hanýmlarýna karþý övünür ve þöyle derdi: “Sizleri kendi aileleriniz evlendirdi. Beni ise yedi kat semanýn üstünden Allah evlendirdi.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cuma: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3214- Ümmü Hani binti Ebû Tâlib (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bana dünür olmuþtu. Kendisinden özür diledim özrümü kabul etti. Sonra Allah, Ahzab sûresi 50. ayetini indirdi: “Ey peygamber! Biz; mehirlerini verdiðin eþlerini, Allah’ýn sana ganimet olarak verdiði mallarla birlikte savaþ esirlerinden; yasal olarak sana býraktýðý, sahip olduðun cariyeleri de helal kýldýk. Ve seninle birlikte Medîne’ye göç etmiþ olan amca ve halalarýnýn kýzlarýný, dayý ve teyzelerinin kýzlarýný da sana helal kýldýk. Bir de kendisini mehirsiz olarak peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak istediði kadýný, diðer mü’minlere deðil, sadece sana mahsus olmak üzere helal kýldýk.

Zaten onlara, eþleri ve sað ellerinin altýnda bulunanlar konusunda, yapmalarý gerekeni de bildirdik ki, sana bir zorluk olmasýn, sen bir sýkýntýya ve güç duruma düþmeyesin. Þüphesiz Allah, çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir.”

Artýk ona helal olmuyordum çünkü ben hicret etmemiþtim. Ben Mekke fethinde Müslüman olanlardandým. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Sadece Süddî’nin rivâyeti olarak bu þekliyle bilmekteyiz.

3215- Þehr b. Havþeb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e iman edip hicret eden kadýnlardan baþka diðer kadýnlarla evlenmesi yasaklanmýþtý. Bunun üzerine Ahzab sûresi 52. ayeti nazil oldu: “Ey peygamber! Bunlarýn dýþýnda artýk sana baþka kadýnlarla evlenmek helal olmaz. Onlardan birinin güzellikleri hoþuna gitse bile, baþka eþlerle deðiþtirmen de sana helal deðildir. Ancak yasal olarak sahip olunan cariyeler hariç. Allah herþeyi görüp, gözetendir.” Allah, iman etmiþ cariyelerini ve kendini Peygamber (s.a.v)’e hibe eden kadýný helal kýlmýþtýr. Ýslam’dan baþka her dinden kadýný da haram kýlmýþtýr. Sonra þöyle buyurdu: Maide sûresi 5. ayeti “… Her kim Allah’a inanmayý reddederse tüm yaptýklarý boþa gider ahirette de zarara uðrayanlardan olacaktýr.” Okudu ve Rasûlullah (s.a.v.) sözünü þöyle sürdürdü: Ahzab 50. ayetini okudu: “Ey peygamber! Biz; mehirlerini verdiðin eþlerini, Allah’ýn sana ganimet olarak verdiði mallarla birlikte savaþ esirlerinden; yasal olarak sana býraktýðý, sahip olduðun cariyeleri de helal kýldýk. Ve seninle birlikte Medîne’ye göç etmiþ olan amca ve halalarýnýn kýzlarýný, dayý ve teyzelerinin kýzlarýný da sana helal kýldýk. Bir de kendisini mehirsiz olarak peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak istediði kadýný, diðer mü’minlere deðil, sadece sana mahsus olmak üzere helal kýldýk.

Zaten onlara, eþleri ve sað ellerinin altýnda bulunanlar konusunda, yapmalarý gerekeni de bildirdik ki, sana bir zorluk olmasýn, sen bir sýkýntýya ve güç duruma düþmeyesin. Þüphesiz Allah, çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir.”

Bunun dýþýndaki kadýn cinslerini haram kýlmýþtý. (Müsned: 2773)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu hadisi sadece Abdulhamid b. Behram’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

Tirmizî: Ahmed b. Hasan’dan iþittim þöyle diyordu: Ahmed b. Hanbel’in þöyle dediðini anlatýrdý: Abdulhamid b. Behram’ýn, Þehr b. Havþeb’den rivâyeti zararsýzdýr.

3216- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v)’e ölümünden önce mahremi olan kadýnlardan baþka tüm kadýnlar helal kýlýnmýþtýr.” (Nesâî, Nikah: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3217- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v) ile beraberdim. Rasûlullah (s.a.v.), zifaf yaptýðý kadýnýn kapýsýna geldi ve davetlilerden bazý kimselerin hâlâ onun yanýnda olduklarýný gördü bunun üzerine gidip bir iþini gördü bu yüzden biraz oyalandý sonra döndü onun yanýnda hâlâ bazý kiþiler duruyordu yine gitti ve dönüp geldi ki onlar gitmiþler. Ýçeri girdi sonra benimle kendisi arasýna bir perde indirdi. Sonra bunu Ebû Talha’ya anlattým, Ebû Talha: Eðer dediðin gibiyse bu konuda mutlaka bir ayet inecektir, dedim. Sonra Hicab ayeti indi. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Nikah: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle garibtir.

3218- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v) evlenmiþ ve zifaf yapmýþtý. Bu münasebetle annem Ümmü Süleym hurma keþ ve yaðdan yapýlan “Hays” yemeði yapmýþtý ve bir tabaða koymuþ ve Ey Enes bunu Rasûlullah (s.a.v.)’e götür ve ona deki: “Bunu size annem gönderdi. Size selamý var bu yemek biraz az oldu.” Yemeði Rasûlullah (s.a.v.)’e götürdüm, Annemin selamý var bu yemeði gönderdi ve az olduðunu da söyledi dedim. Rasûlullah (s.a.v.) onu oraya býrak sonra bazý kiþilerin adlarýný vererek falan falaný ve tüm karþýlaþtýðýn kimseleri çaðýr dedi. Ben de isimlerini verdiði kimseleri ve karþýlaþtýðým kimseleri çaðýrdým. Enes’e sordum kaç kiþiydiler diye üçyüz kiþi kadar vardý dedi. Rasûlullah (s.a.v.), bana dedi ki: Enes Kase’yi getir. Onlarda içeri girdiler sofa ve hücre doldu. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Onar kiþilik halkalar oluþturulsun ve herkes önünden yesin.” Herkes doyuncaya kadar yedi, bir gurup çýktý bir gurup girdi. Hepsi yedi Rasûlullah (s.a.v.), Ey Enes Kaseyi kaldýr buyurdu. Ben de kaldýrdým koyduðum zaman mý daha çoktu yoksa kaldýrdýðým zaman mý daha çoktu bilemiyorum. Davetlilerden bazý insanlar peygamberin evinde oturup sohbete daldýlar. Rasûlullah (s.a.v.)’de oturuyordu. Ailesi ise yüzünü duvardan yana çevirmiþti.

Peygamber (s.a.v)’e bu davranýþlarý aðýr geldi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) çýktý, öteki hanýmlarýna selam verdi ve dönüp geldi. Peygamber (s.a.v)’in dönüp geldiðini görünce onu üzdüklerini anlayarak kapýya doðru yüklenip çýkýp gittiler. Rasûlullah (s.a.v.) geldive ara yerdeki perdeyi indirdi ve ailesiyle zifaf yaptý. Ben ise hücrede oturmakta idim. Rasûlullah (s.a.v.) kýsa bir zaman kaldýktan sonra benim yanýma çýktý sonra Ahzab sûresi 53. ayet nazil oldu: “Ey inananlar! Ýzin verilmedikçe, peygamberin evlerine girmeyin ve yemek için davet edildiðiniz zaman, erkenden gidip, hazýrlanmasýný beklemeye kalkýþmayýn. Çaðrýldýðýnýzda en uygun zamanda girin, yemeði yiyince hemen ayrýlýn, lafa dalmayýn, bu durum peygamberi üzüyordu fakat O, size bunu söylemekten utanýyordu. Ama Allah, doðruyu size öðretmekten çekinmez. Peygamber hanýmlarýndan birþey isteyeceðiniz veya soracaðýnýz zaman, perde arkasýndan isteyin ve sorun. Bu durum, hem sizin kalpleriniz, hem de onlarýn kalpleri bakýmýndan fitne ve kötü zanný giderici, temiz bir davranýþtýr. Allah’ýn peygamberini incitmeniz ve kendisinden sonra, O’nun eþleriyle evlenmeniz, size asla helal deðildir. Çünkü bu, Allah katýnda büyük bir günahtýr.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bu ayetleri Müslümanlara okudu.

Ca’d, Enes’den naklederek þöyle dedi: Bu ayetlerin iniþ zamanýna en yakýn olan benim. Bundan sonra Peygamber (s.a.v)’in hanýmlarý kapandýlar ve yabancýlardan uzak kalmaya baþladýlar. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Nikah: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ca’d, Osman’ýn oðludur. Kendisine Ýbn Dinar’da denilir. Ebû Osman el Basrî diye de künyelenir. Hadisçiler yanýnda güvenilir bir kiþidir. Kendisinden Yunus b. Ubeyd, Þu’be ve Hammad b. Zeyd hadis rivâyet etmiþlerdir.

3219- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), hanýmlarýndan birisiyle evlenmiþti. Beni insanlarý düðün yemeðine çaðýrmam için göndemiþti. Onlar yemeði yiyip çýkýnca Rasûlullah (s.a.v.), Âiþe’nin odasýna yürür gibi yaptý iki kiþi hâlâ oturuyordu tekrar döndü geldi. O iki kiþi kalkýp gittiler, sonra Allah, Ahzab sûresi 53. ayetini indirdi. Bu hadis buradakinden uzuncadýr. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Nikah: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis Beyan’ýn rivâyeti olarak hasen garibtir. Sabit, Enes’den bu hadisi daha uzunca rivâyet etmiþtir.

3220- Ebû Mes’ûd el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bizim yanýmýza gelmiþti. Biz de Sa’d b. Ubâde’nin yanýnda oturuyorduk. Beþîr b. Sa’d, Peygamberimize dedi ki: “Allah bize sana salavat getireceðimizi emretti þimdi sana nasýl salavat getirelim?” Peygamber (s.a.v) sustu keþke bu soruyu sormamýþ olsaydý dedik. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Þöyle deyiniz: “Ey Allah’ým, Muhammed (s.a.v.)’e, O’nun soy sop ve inanan yakýnlarýna Ýbrahim (a.s.) ve onun soy sopuna rahmet edip hoþ muamele ettiðin gibi muamele et. Muhammed (s.a.v.)’e onun soy sop ve inanan yakýnlarýný mübarek kýlýp bereketli hayatlar nasib ettiðin gibi alemde mübarek kýl gerçekten sen övülmeye layýk ve þaný þerefi yüce olansýn” Salat budur selam da bildiðiniz gibidir. (Müslim, Salat: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Ebû Humeyd, Ka’b b. Ucre, Talha b. Ubeydullah, Ebû Saîd, Zeyd b. Harîce, (Hârise de denilir) ve Büreyde’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3221- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: Musa (a.s.) çok utangaç ve hayalý idi. Hayasýndan dolayý derisinden bile bir þey görünmezdi. Ýsrailoðullarý bu yüzden kendisine eziyet ederlerdi ve þöyle derlerdi: “Bunun böylece örtünmesinin tek sebebi ya derisinde cilt hastalýðý olmasý veya kasýk yarýðý hastalýðý yada baþka bir hastalýðý vardýr.” Allah, Musa’yý onlarýn söylediklerinden temize çýkarmak istedi. Musa bir gün yalnýz kalmýþtý, elbiselerini bir taþýn üzerine koyarak yýkanmýþtý. Yýkanma iþini bitirdiði zaman elbiselerini almak üzere taþa yöneldi fakat taþ elbiselerini alýp yürümeye baþladý. Musa da asasýný alarak taþýn arkasýna düþtü ve ey taþ! elbisemi ver ey taþ elbisemi ver! demeye baþladý sonunda Ýsrailoðullarýndan bir toplumun yanýna bu vaziyette varmýþ oldu onlarda Musa’yý çýplak vaziyette ve yaratýlýþ olarak insanlarýn en güzeli olarak gördüler. Böylece Allah ta O’nu onlarý söylemekte olduklarý þeylerden temize çýkardý. Rasûlullah (s.a.v.), sözüne þöyle devam etti: Taþ durdu, Musa da elbisesini aldý ve giydi. Asasýyla taþa vurmaya baþladý. Vallahi Musa’nýn asasýnýn darbelerinden dolayý o taþla üç dört ve beþ yara izi vardýr. Ýþte Allah’ýn Ahzab sûresi 69. ayetinde söylediði sözün anlamý budur: “Ey iman edenler! Siz de Musa’ya eziyet eden, Ýsrailoðullarý gibi olmayýn. Unutmayýn ki Allah onu, kendisine karþý ileri sürdükleri iddialardan temize çýkardý. Çünkü o, Allah katýnda pek deðerliydi, büyük þeref ve itibar sahibiydi.” (Buhârî, Gusul: 27; Müslim, Hayz: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Daha deðiþik þekilde Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiþtir. Bu konuda Enes (r.a.)’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 35

Ø sebe’ sûresinden tefsir edilen ayetler

3222- Ferve b. Müseyk el Murâdî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v)’e geldim ve Ey Allah’ýn Rasûlü! Müslümanlýktan yüzçevirenlerine karþý müslümanlýða yönelenleriyle beraber savaþabilir miyim? Rasûlullah (s.a.v.), onlara karþý bana savaþ izni verdi ve beni komutan tayin etti. Yanýndan çýktýðým zaman Gutayfî ne yaptý? Diyerek beni sormuþ ve kendisine benim hareket ettiðim bildirilmiþti. Hemen peþimden adam gönderip beni geri çevirdi. Yanýna geldim kendisi ashabýyla beraberdi. Buyurdu ki: Kavmini Ýslam’a davet et onlardan müslüman olanlardan Müslümanlýklarýný kabul eyle. Kim de müslüman olmazsa sana yeni bir emir verinceye kadar acele etme… Sonradan Sebe’ hakkýnda indirilen ayetler indirildi. Bunun üzerine bir adam: Ey Allah’ýn Rasûlü! Sebe’ nedir? Bir ülke mi, yoksa bir kadýn mý? Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Sebe’ ne bir ülkedir ne de bir kadýn… Fakat O, Araplarýn on çocuðu olan bir adamdýr. Bu çocuklardan altýsý Yemen dolaylarýna indi dördü de Þam tarafýna yerleþmiþtir. Þam tarafýna inenler: Lahm, Cüzam, Gassan ve Âmile’dir. Yemen’e inenler de Ezd, Eþariler, Hýmyer, Müzhiç, Enmar ve Kindelilerdir. Bir adam Ey Allah’ýn Rasûlü! Enmar kimlerdir? Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Onlar Has’am ve Becîle’dir. Ayný þekilde bu hadis Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir. (Ebû Dâvûd, Huruf: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3223- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Allah gökyüzünde bir iþe hükmettiði zaman melekler onun emrine boyun eðerek kanat çýrparlar o kanatlarýnýn sesi sanki sert taþýn üzerinde zincirin çýkardýðý sese benzer. Kalblerinden korku ve endiþe kalkýnca: Rabbiniz ne buyurdu? Diyerek birbirlerine sorarlar ve þöyle derler: “Doðru ve gerçek olaný O ne yücedir ne büyüktür” (Sebe’ sûresi 23. ayet) Þeytanlarda Allah’ýn sözlerinden bir þeyler kapmak için üst üste yýðýlmýþlardýr. (Ýbn Mâce, Mukaddime: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3224- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, demiþtir ki: Peygamber (s.a.v)’in ashabýyla birkaç kiþiyle birlikte otururken bir yýldýz kaymasý oldu ve gökyüzü aydýnlanýverdi. Rasûlullah (s.a.v.): Cahiliyye döneminde böyle bir þey gördüðümde ne derdiniz? Diye sordu. Ashab: Büyük bir adam doðacak veya büyük bir adam ölecek derdik… Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Bu yýldýz hiç kimsenin doðumu ve ölümü için atýlmaz ne var ki Aziz ve Celil olan Rabbimiz bir iþe hüküm verdiði zaman arþý taþýyan melekler Allah’ý tesbih ederler sonra da onlardan sonra gelenler gök halký Allah’ý tesbih ederler. Sonra tesbih þu göðe kadar varýr sonra altýncý göðün halký yedinci göðün halkýna sorar onlarda bunlara bildirirler sonra her göðün halký birbirine haber sorar ve nihayet haber dünya semasýnýn halkýna ulaþýr. Bu arada þeytanlar da kulak hýrsýzlýðý yapmak için birbirlerinin üzerine çýkarak semaya yükselir de bunun üzerine Allah onlarýn üzerine bu akan yýldýzlarý atýverir o þeytanlar bu kulak hýrsýzlýðýyla elde edebildikleri bazý haberleri dünyadaki dostlarý olan þair ve kahin gibi kimselere aktarýrlar bu bilgiler geldiði þekilde aktarýlmýþ olsa doðru ve gerçektir. Fakat bu haberi deðiþtirip bazý ilavelerde bulunurlar. (Müslim, Selam: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu hadis Zührî’den, Ali b. Hüseyn’den, Ýbn Abbâs’tan ve Ensâr’dan bazý kimselerden þöyle rivâyet edilmiþtir. “Peygamber (s.a.v)’in yanýndaydýk…” diyerek mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir. Ayný þekilde Huseyn b. Hureys, Velid b. Müslim’den ve Evzâî’den bu hadisi bize aktarmýþlardýr.

bölüm: 36

Ø melaike (fatýr) sûresinden tefsir edilen ayetler

3225- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), “Sonra kitabý, kullarýmýzdan seçtiklerimize miras býraktýk, derken onlardan, yaratýlýþ gayesi dýþýnda yaþayan da var ve onlardan orta yolda hareket eden de var ve onlardan Allah’ýn izniyle hayýrlarda herkesten ileri giden de var, bu ise en büyük fazilettir.” Fatýr sûresi 32. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: Bunlarýn hepsi ayný derecede ve hepsi Cennet’tedirler. (Müsned: 11321)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece bu þekliyle bilmekteyiz.

bölüm: 37

Ø yasin süresinden tefsir edilen ayetler

3226- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Benîseleme; Medîne’nin uzak bir bölgesinde idiler ve mescide yakýn bir yere taþýnmak istediler. Bunun üzerine Yasin sûresi 12. ayeti indi:Baþkalarý deðil yalnýz biz, ölüleri diriltiriz ve hayatlarýnda onlarýn gelecek için yaptýklarý her türlü eylemi ve geride býraktýklarý bütün iyi ve kötü izleri, kayda geçireceðiz. Zira biz, herþeyin apaçýk kaydýný bir ana kitapta yazýp, tespit etmekteyiz.” Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Sizin mescide gidip gelirken attýðýnýz ayak izleri de kaydedilmektedir. Dolayýsýyla mescidin yakýnýna taþýnmayýnýz.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis Sevrî’nin rivâyeti olarak hasen garibtir. Ebû Sûfyân, Tarîf-üs Sa’dî’dir.

 3227- Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Güneþ battýðý sýrada mescide girmiþtim. Peygamber (s.a.v), oturmakta idi ve bana: “Ey Ebû Zerr! Þu güneþin nereye gittiðini biliyor musun?” buyurdu. Ben de Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dedim. Þöyle buyurdular: O gidiyor secde etmek için izin istiyor ve kendisine izin veriliyor. Sanki ona günün birinde geldiðin yerden doð denilecek oda battýðý yerden doðacaktýr. Rasûlullah (s.a.v.), sonra Yasin sûresi 38. ayetini okudu: “Ve güneþde de onlar için bir alamet ve iþaret vardýr. O da kendine ait bir yörüngede akýp gider. Bu kudret sahibi ve herþeyi bilen Allah’ýn iradesinin bir sonucudur.” Ýþte bu güneþin istikrar bulmasýdýr. Ebû Zerr dedi ki: Abdullah b. Mes’ûd’un okuyuþ þekli böyledir. (Buhârî, Bed-il Halk: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 38

Ø saffat sûresinden tefsir edilen ayetler

3228- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bir davetçi bir þeye davet ettiði zaman kýyamet günü durdurulacak ve o kimseden ayrýlmayacaktýr hatta bir kimse bir kimseyi deðiþik bir þeye çaðýrsa bile.” Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Saffat sûresi 24-25. ayetini okudu: “Tutuklayýn, durdurun onlarý. Þüphe yok ki, onlar sorguya çekilecekler” “Size ne oldu ki, birbirinize yardým etmiyorsunuz?” (Dârimî, Mukaddime: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

3229- Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) Saffat sûresi 147. ayetini sordum: “Bu hadiseden sonra, Yunus’u kaçýp geldiði kavmine gönderdik. Onlarýn nüfusu o gün için, yüzbin veya daha fazla idiler.” Rasûlullah (s.a.v.): “Yüzbinden yirmibin fazla” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

3230- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Saffat sûresi 77. ayeti: “Kavmini tufanla helak ettikten sonra, Nuh’un soyunu, yeryüzünde kalan ve O’ndan türeyip çoðalan bir toplum kýldýk.” Hakkýnda Hâm, Sâm ve Yafes’den türediler. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Yâfit, Yafis ve Yefis de denilir.

Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup bu hadisi sadece Saîd b. Beþîr’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

3231- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: Sâm, Arablarýn babasý “Ham” Habeþlilerin babasý “Yafis” ise Rumlarýn babasýdýr. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

bölüm: 39

Ø sa’d sûresindentefsir edilen ayetler

3232- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Tâlib hastalanmýþtý. Kureyþ onu ziyarete geldi. Peygamber (s.a.v)’de amcasýný ziyarete gelmiþti. Ebû Tâlib’in yanýnda bir kiþilik oturma yeri vardý. Ebû Cehil kalkýp oraya Rasûlullah (s.a.v.)’in oturmasýna engel olmaya çalýþtý. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)’i Ebû Tâlib’e þikayet ettiler. Ebû Tâlib Rasûlullah (s.a.v.)’e Ey kardeþimin oðlu milletinden ne istiyorsun? Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Onlardan bir kelime istiyorum ki Araplarýn hepsi bunlara boyun eðecek acemler de kendilerine cizye ödeyeceklerdir. Ebû Tâlib: “Bir kelimemi?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) “Bir kelime” buyurdu ve þöyle devam etti: Ey amca “lailahe illallah” deyiniz. Bunun üzerine hepsi birden: “Biz bunu önceki dinlerin hiçbirinde duymadýk bu uydurmadan baþkasý deðildir” dediler. (Sa’d sûresi 7. ayet) bunun üzerine onlar hakkýnda Kur’ân indirildi (Sa’d sûresi 1-6. ayetler) (Müsned: 1904)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Yahya b. Saîd, Sûfyân’dan, A’meþ’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Yahya b. Imara, Bündar vasýtasýyla Yahya b. Saîd’den Sûfyân’dan, Ameþ’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

3233- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Ulu ve yüce Rabbim bu gece en güzel surette (Ýbn Abbâs dedi ki: Uyku aleminde) bana göründü ve Ey Muhammed büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda münakaþa ediyorlar biliyor musun? Ben de hayýr dedim. Bunun üzerine elini iki omuzumun arasýna koydu -veya göðsüme- ve ben o iki elin soðukluðunu iki kürek kemiði arasýnda veya göðsümde hissettim. Sonra göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildim. Tekrar, Ey Muhammed! Büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda münakaþa ediyorlar biliyor musun? Ben de evet dedim. Keffaretler hakkýnda… Keffaretler namazdan sonra mescidde kalmak, mescidlerdeki cemaate yaya olarak yürümek her türlü zorluk ve soðuklarda bile abdest organlarýný kapsamlý yýkamaktýr. Kim böyle yaparsa hayýrla yaþar hayýrla ölür ve her türlü hata ve günahlarýndan sýyrýlarak annesinden doðduðu gün gibi tertemiz olur. Sonra þöyle buyurdu: Ey Muhammed! Namaz kýldýðýnda þöyle duâ et: Allah’ým iyilikler yapmayý kötülüklerden el çekmeyi yoksullarý sevmeyi senden dilerim. Kullarýna bir kötülük göndereceðin vakit beni o kötülüklerden uzak tut yanýna al… Rasûlullah (s.a.v.), sözüne þöyle devam etti: Dereceler ise selamý yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykudayken geceleyin namaz kýlmaktýr. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadiste Ebû Kýlabe ile Ýbn Abbâs arasýnda bir þahýs daha ilave edilmektedir. Katâde bu hadisi Ebû Kýlâbe’den, Hâlid b. Leclac’tan ve Ýbn Abbâs’tan rivâyet etmiþtir.

3234- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Rabbim bana en güzel þekilde göründü ve: “Ey Muhammed!” dedi. Ben de “Ey Rabbim, buyur emrine amadeyim” dedim. Þöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda tartýþýyorlar?” Ben de: “Bilmiyorum Ya Rabbi” dedim. “Elini iki küreðimin arasýna koydu ben iki elin soðukluðunu iki memem arasýnda hissettim sonra doðu ile batý arasýnda her þeyi bildim sonra, Ya Muhammed! Buyurdu. Ben de “Buyur Rabbim emrine amadeyim” dedim, þöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda tartýþýyorlar?” “Dereceler ve keffaretler konusunda” dedim; Mescidlere cemaate katýlmak için adým atmalar, her türlü zorluk ve sýkýntýlý anlarda bile abdest organlarýný kapsamlý yýkamak bir namazdan sonra diðer namazý beklemek. Kim bunlara devam ederse hayýrla yaþar hayýrla ölür ve günahlarýndan temizlenip annesinden doðduðu gün gibi olur. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir.

Tirmizî: Bu konuda Muâz b. Cebel’den, Abdurrahman b. Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Bu hadis Muâz b. Cebel tarafýndan uzun olarak aktarýlmýþ olup Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Uyuklamaya baþlamýþtým bir aðýrlýk çöktü uyuya kalmýþým Rabbimi en güzel þekilde gördüm büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda tartýþýyorlar? Buyurdu.

3235- Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bir sabah namazýna o kadar geç kalmýþtý ki neredeyse güneþ doðacaktý. Derken çabucak çýktý namazý için kamet getirildi. Rasûlullah (s.a.v.), namazý biraz hafifçe kýldýrdý. Selam verince olanca sesiyle saflarda bulunduðunuz þekilde kalýnýz buyurdu ve bize dönerek þöyle dedi: “Beni bu sabah namazýna geciktiren sebebin ne olduðunu söyleyeceðim, geceleyin kalkýp abdest alýp gereði kadar namaz kýldým, derken namazda uyuklamaya baþladým sonra uykum aðýrlaþtý ve ben bu sýrada Rabbimi en güzel surette gördüm. Ya Muhammed buyurdu. Ben de: Ey Rabbim buyur emrine amadeyim dedim. Þöyle buyurdu: Büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda tartýþýyorlar?” Ben de: “Bilmiyorum Ya Rabbi” dedim. Bunu üç kere tekrarladý. Sonra el ayasýný iki küreðimin arasýna koydu ben iki elin serinliðini iki memem arasýnda hissettim. Her þey bana göründü ve her þeyi bildim. Ya Muhammed! Buyurdu. Ben de “Buyur Rabbim emrine amadeyim” dedim, þöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluðu hangi konuda tartýþýyorlar?”Ben de: “Keffaretler konusunda” dedim. “Nedir onlar?” buyurdu. Ben de dedim ki: “Ýyiliklere adýmlarý çoðaltmak, namazlardan sonra mescidlerde oturmak, her türlü zorluklar karþýsýnda abdest organlarýný kapsamlý yýkamak.” “Sonra hangi konularda” buyurdu. “Yemek yedirmek yumuþak söz söylemek, insanlar uyurken geceleyin namaz kýlmak. Bunun üzerine: “Dile benden ne dilersen” buyurdu. Ben de þöyle duâ ettim: “Allah’ým iyilikler yapmayý kötülüklerden el çekmeyi, yoksullarý sevmeyi beni beni baðýþlayýp esirgemeni senden dilerim. Bir topluma bir fitne göndereceksen beni o fitneye düþürmeksizin vefat ettir. Bana seni sevmeyi seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine yaklaþtýran her ameli sevmeyi nasib eyle.” Rasûlullah (s.a.v.): “Bu söylenenler haktýr ve gerçektir bunlarý kendinize ders edininiz ve öðreniniz” buyurdu. (Müsned: 21093)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Ýsmail’e bu hadis hakkýnda sordum; Dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Velid b. Müslim’in, Abdurrahman b. Yezîdb. Câbir’den rivâyetinden daha sahihtir.

Tirmizî: Hâlid b. Leclac, Abdurrahman b. Aiþ el Hadramî’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim dedi ve bu hadisi aynen aktardý bu rivâyet mahfuz deðildir.

Ayný þekilde Velid hadisinde Abdurrahman b. Âiþ’den rivâyet ederek þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim…

Biþr b. Bekr, Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir’den bu hadisi bu senedle Abdurrahman b. Âiþ’den rivâyet etmiþtir. Bu rivâyet daha sahihtir. Abdurrahman b. Âiþ, Peygamber (s.a.v)’den hadis iþitmemiþtir.

*** (Bu bölümden sonra kýrkýncý bölüm, Arapça orijinal nüshada atlandýðý için biz de aynen numaralandýrdýk)

bölüm: 41

Ø Zümer sûresinden tefsir edilen ayetler

3236- Zübeyr (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir, dedi ki: Zümer sûresi 31. ayet indiði zaman Zübeyr dedi ki: Dünyada aramýzda olanlardan sonra birbirimizden davacý olmamýz tekrarlanacak mý? Rasûlullah (s.a.v.) evet buyurdu. Bunun üzerine Zübeyr: “O halde iþ o zaman çok aðýrdýr” dedi. (Müsned: 1321)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3237- Esma binti Yezîd (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim: Zümer sûresi 53. ayetini okuyordu: “De ki: Allah þöyle buyuruyor: “Ey nefislerine uyup da sýnýrlarýmý aþan kullarým! Allah’ýn rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarýnýzý baðýþlar, þüphe yok ki O, çok baðýþlayan ve çok acýyandýr.” (Müsned: 26288)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Sabit’in, Þehr b. Havþeb’den rivâyetiyle bilmekteyiz.

Tirmizî: Þehr b. Havþeb, Ümmü Seleme el Ensârîyye rivâyet etmektedir. Ümmü Seleme el Ensârîyye, Esma binti Yezîd’tir.

3238- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir Yahudi peygambere gelerek: “Ya Muhammed! Gökleri bir parmaðýyla, daðlarý bir parmaðýyla yeryüzünü bir parmaðýyla, diðer tüm yaratýklarý da bir parmaðýyla tutarak mülkün sahibi benim buyurmaktadýr. Öyle mi demiþtir?” Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) azý diþleri görününceye kadar güldü Zümer sûresi 67. ayetini okudu: “Allah’tan baþkasýna kulluk edenler, Allah’ý gerçek bir þekilde taný-yamadýlar…” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3239- Abdullah (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: Yahudinin geçen sözü üzerine Peygamber (s.a.v), hayret ederek ve tasdik ederek gülümsedi. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3240- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudinin biri Peygamber (s.a.v)’e uðramýþtý. Peygamber (s.a.v), ona Ey Yahudi! buyurdu. Bize bazý þeyler anlat. Yahudi Ey Ebû’l Kâsým dedi. Allah’ýn gökleri þunun yerleri þunun denizleri þunun daðlarý þunun ve diðer yaratýklarý da þunun üzerine koymasýna ne dersin? Muhammed b. Salt, Ebû Cafer bu hadisi rivâyet ederken önce küçük parmaðýný gösterdi. Sonra baþparmaðýna kadar sýraladý.

Bunun üzerine Allah Zümer sûresi 67. ayetini indirdi: “Allah’tan baþkasýna kulluk edenler, Allah’ý gerçek bir þekilde taný-yamadýlar…”. (Müsned: 26288)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Bu hadisi sadece Ýbn Abbâs’ýn rivâyeti olarak bu þekliyle bilmekteyiz.

Ebû Küdeyne’nin ismi Yahya b. Mühelleb’tir.

Tirmizî: Muhammed b. Ýsmail’in bu hadisi Hasen b. Þûca’dan ve Muhammed b. Salt’tan rivâyet ettiðini gördüm.

3241- Mûcâhid (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs dedi ki: “Cehennemin geniþliði ne kadardýr. Biliyor musun?" Ben de: “Hayýr” dedim. Ýbn Abbâs dedi ki: “Evet vallahi bilemezsin” Bana, Âiþe anlattý kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’e Zümer sûresi 67. ayetinin manasýný sormuþtu. Âiþe diyor ki: “Ey Allah’ýn Rasûlü! O gün insanlar nerede olacaklar?” Þöyle buyurdu: “Cehennem köprüsü üzerinde…” (Müslim, Sýfat-il Kýyame: 27; Ýbn Mâce, Zühd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3242- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ey Allah’ýn Rasülü: “Yeryüzü bunca geniþliðine ve büyüklüðüne raðmen, kýyamet günü o allah’ýn eli altýnda olacaktýr. Gökler de O’nun sað elinde toplanýp dürülecektir.” 39 Zümer: 67. ayetinde de Rabbimiz böyle buyurur. O günde mü’minler nerede bulunacaklardýr? Dedim. “Cehennem üzerindeki sýrat üzerindedir ey Âiþe” buyurdular. (Müslim, Sýfat-il Kýyame: 27; Ýbn Mâce, Zühd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3243- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Sur’a üfleyerek görevli melek surunu aðzýna almýþ alnýný eðmiþ üfleme emrini beklemekte iken ben nasýl dünya zevkine dalabilirim? Bunun üzerine Müslümanlar: Böyle bir durum olursa ne diyelim. Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Allah bize yeter ne güzel vekildir. O sadece Rabbimiz olan Allah’a tevekkül edip güvenip dayanmýþýz” deyiniz. Sûfyân: “Sadece Allah’a güvenip dayanýrýz” demiþtir. (Müsned: 10614)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. A’meþ ayný þekilde Atýyye’den ve Ebû Saîd’den bu hadisi bize aktarmýþtýr.

3244- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: bir bedevî, Ey Allah’ýn Rasûlü! “Sûr” nasýl bir þeydir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Boynuza benzeyen üflenecek ses çýkaran bir alettir” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen olup, bu hadisi sadece Süleyman et Teymî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz.

3245- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudinin biri Medîne çarþýsýnda alýþveriþ ederken: “Musa’yý bütün insanlardan üstün kýlan, Allah hakký için hayýr…” demiþti. Bunun üzerine Ensâr’dan bir adam elini kaldýrýp Yahudinin suratýna bir þamar indirerek þöyle dedi: “Ýçimizde Allah’ýn peygamberi olduðu halde sen bunu ne hakla söylüyorsun?” Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Zümer sûresi 68. ayetini okuyarak þöyle buyurdu: “Baþýný kaldýranlarýn ilki ben olacaðým. Tam bu sýrada Musa’yý arþýn direklerinden birine yapýþmýþ olarak göreceðim. Baþýný benden önce mi kaldýrmýþtýr, yoksa Allah’ýn istisna ettiðikimselerden midir? bilemiyorum. Kim benim Yunus b. Metta’dan hayýrlý olduðunu söylerse yalan söylemiþ olur.” (Buhârî, Ehadis-ül Enbiya: 27; Müslim, Fedail: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3246- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’den þöyle buyurduðunu aktarýlmýþtýr: Kýyamet günü bir tellal þöyle seslenecektir: “Size ölmemek üzere bir hayat aile hastalanmamak üzere bir saðlýk, asla ihtiyarlýðý olmayan bir gençlik ve darlýðý olmayan bir bolluk vardýr.” Allah’ýn, Araf sûresi 43. ayetindeki mana budur: “Oraya girmeden önce, onlarýn içinde takýlýp kalmýþ olabilecek düþünce ya da duygu türünden uygunsuz ne varsa hepsini silip atacaðýz; orada önlerinde dereler, ýrmaklar çaðýldayacak ve onlar: “Eksiksiz bütün övgüler bizi bu bahtiyarlýða eriþtiren Allah’a yakýþýr. Çünkü O bize yol göstermeseydi, biz asla doðru yolu bulamazdýk! Ve Rabbimizin elçileri bize gerçekten doðrularý söylemiþler” diyecekler. Ve bir ses: “Ýþte geçmiþte edip eyledikleriniz sayesinde, kazandýðýnýz Cennet bu” diye seslenecek.” (Müslim, Cennet: 27)

ž Tirmizî: Ýbn’ül Mübarek ve baþkalarý bu hadisi Sevrî’den merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþlerdi.

bölüm: 42

Ø mü’min sûresinden tefsir edilen ayetler

3247- Numân b. Beþîr (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Duâ ibadetin kendisidir” sonra Mü’min sûresi 60. ayetini okudu: “Ama Rabbiniz buyuruyor ki: “Bana duâ edin, duânýzý kabul edeyim. Þüphesiz ki, bana kulluk etmekten ululuk taslayarak çekinenler, aþaðýlýk bir halde Cehenneme gireceklerdir.” (Ýbn Mâce, Duâ: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 43

Ø fussilet sûresinden tefsir edilen ayetler

3248- Ýbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ka’be’nin yanýbaþýnda ikisi Kureyþten biri sakiften veya ikisini sakiften biri Kureyþ’den üç kiþi ki anlayýþlarý kýt þiþman üç kiþi münakaþa etmiþlerdi. Bunlardan biri: Ne dersiniz? Allah konuþtuklarýmýzý iþitiyor mu? demiþti. Diðeri sesli konuþursak iþitir deðilse iþitmez dedi. Öteki de sesli konuþtuðumuzda da mutlaka iþitir dedi. Bunun üzerine Allah, Fussilet sûresi 22, ayetini indirdi: “Ve siz günahlarý iþlerken kulaklarýnýzýn, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinizde þâhidlik edeceklerini ümit etmiyor, onlardan hiçbir þeyinizi gizlemiyordunuz ve hatta sanýyordunuz ki, yaptýklarýnýzýn pek çoðunu Allah bile bilmez.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 27; Müslim, Sýfat-il Münafýkýn: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3249- Abdurrahman b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abdullah b. Mes’ûd þöyle dedi: Ka’be’nin örtüsüne gizlenmiþ vaziyette iken, anlayýþlarý kýt, þiþman üç kiþi geldiler -biri kureyþten diðer ikisi de akrabalarý olan sekîften idiler- Anlayamadýðým bir þeyler konuþtular sonra onlardan biri dedi ki: “Ne dersiniz? Allah bu konuþtuklarýmýzý iþitiyor mu?” diye sordu. Diðeri ise: “Yüksek sesle konuþursak iþitir, sesimizi kýsarsak iþitmez” dedi. Öteki ise konuþtuklarýmýzdan bir þey iþitmiþ ise hepsini de iþitmiþtir diye cevap verdi. Abdullah dedi ki: Durumu Peygamber (s.a.v)’e anlattým, bunun üzerine Allah, Fussilet sûresi 22-23. ayetlerini indirdi: “Ve siz günahlarý iþlerken kulaklarýnýzýn, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinizde þâhidlik edeceklerini ümit etmiyor, onlardan hiçbir þeyinizi gizlemiyordunuz ve hatta sanýyordunuz ki, yaptýklarýnýzýn pek çoðunu Allah bile bilmez.” “Ve Rabbiniz hakkýnda beslediðiniz bu kötü zan yok mu, sizi o helak etti ve zararlý çýkanlardan oldunuz.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 27; Müslim, Sýfat-il Münafýkýn: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Mahmûd b. Gaylân, Vekî’ vasýtasýyla Sûfyân’dan, A’meþ’den, Imara b. Umeyr’den, Vehb b. Rabia’dan ve Abdullah’tan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

3250- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Fussilet sûresi 30. ayetini okudu da: “Gerçekten Rabbimiz Allah’týr dedikten sonra da, dosdoðru hareket edenlere melekler indiririz de melekler onlara þöyle derler: “Korkmayýn ve üzülmeyin. Ýþte buyurun! Size vaadedilmiþ olan Cennetle müjdelenin ve sevinin” þöyle buyurdu: “Herkes bunu söyledi fakat sonradan inkar etmiþlerdir. Fakat kim bu inanç üzere ölürse o kimseler dosdoðru yol üzerindedirler.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Ebü Zür’a’dan iþittim þöyle diyordu: Affân, Amr b. Ali’den bir hadis rivâyet etmiþtir. Bu ayet hakkýnda Peygamber (s.a.v), Ebû Bekir ve Ömer’den istikamet kelimesinin anlamý hakkýnda hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 44

Ø þûrâ sûresinden tefsir edilen ayetler

3251- Abdulmelik b. Meysere (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Tavûs’tan iþittim þöyle diyordu: Ýbn Abbâs’a, Þûrâ sûresi 23. ayeti: “Allah, o Cenneti, iman edip, doðru ve yararlý iþler yapan kullarýna bir müjde olarak vermektedir. De ki ey Muhammed: “Ben sizden, peygamberlik görevime karþýlýk bir ücret istemiyorum. Ýstediðim ancak akrabalýk sevgisidir. Kim güzel bir iþ yaparsa, biz onun bu husustaki sevâbýný kat kat artýrýrýz. Þüphesiz ki Allah, suçlarý baðýþlayan ve þükrün karþýlýðýný verendir” hakkýnda soruldu da Saîd b. Cübeyr þöyle dedi: “Muhammed (s.a.v.)’in ehli beytinin akrabalýðý” Ýbn Abbâs ise þöyle dedi: Biraz acele davrandýn, Rasûlullah (s.a.v.)’in Kureyþ’in tüm oymaklarýnda bir akrabalýk baðý olduðunu biliyor musun? Sonra Rasûlullah (s.a.v.), ayetin tefsiri olarak þöyle demiþtir: “Benimle sizin aranýzda akrabalýðý koparmamýzdan baþka…” (Buhârî, Menakýb: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ýbn Abbâs’tan deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

3252- Mürreoðullarýndan bir ihtiyardan aktarýldýðýna göre, þöyle demiþtir: Küfe’ye geldim. Bilâl b. ebî Bürde’nin kadýlýk yaparken zâlim olduðu durumu bana haber verildi. Ben de bu adamdan ibret alýnmalýdýr dedim ve yanýna gittim, kendisi için yaptýrdýðý evinde tek baþýna oturdu. Kendisini iþkence ve dövülmekten dolayý her þeyi deðiþmiþ birden bir kemik durumunda gördüm ve þöyle dedim: Elhamdülillah Ey Bilâl! Senin toz duman olmaksýzýn burnunu tutarak yanýmýzdan geçtiðini görmüþtüm. Ýþte sen bu günkü durumdasýn. Bunun üzerine dedi ki: Sen kimlerdensin? Ben de: “Mürre b. Abbâd oðullarýndaným” dedim. Sana bir hadis anlatayým mý belki Allah bu hadisten seni faydalandýracaktýr dedi. Ben de haydi anlat dedim. Dedi ki: Babam, Ebû Bürde babasý Ebû Musa’dan Peygamber (s.a.v)’in þöyle buyurduðunu anlattý: Kulun baþýna gelen küçük veya büyük herhangi bir sýkýntý ancak iþlediði bir günahý sebebiyledir. Allah’ýn baðýþladýklarý ise daha çoktur. Ebû Musa dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Þu’ra sûresi 30. ayetini okudu: “Baþýnýza gelen her musibet, sizin ellerinizle iþledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarýnýzýn pek çoðunu da affeder.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece bu þekliyle bilmekteyiz.

bölüm: 45

Ø zuhruf sûresinden tefsir edilen ayetler

3253- Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Hidayet üzere olduktan sonra sapýklýða düþen bir topluluða ancak kavga ve çekiþmek verilir.” Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Zuhruf sûresi 58. ayetini okudu: Ve “Hangisi daha iyi, bizim ilahlarýmýz mý, yoksa O’mu?” derler. Ama onlar bu karþýlaþtýrmayý tartýþma olsun diye ortaya attýlar. Doðrusu onlar kavgacý ve tartýþmacý bir toplumdur.” (Ýbn Mâce, Mukaddime: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Haccac b. Dinar’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Haccac güvenilir bir kimse olup hadis konusunda orta yollu birisidir. Ebû Gâlib’in ismi ise Hazevver’dir.

bölüm: 46

Ø duhân sûresinden tefsir edilen ayetler

3254- Mesrûk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abdullah b. Mes’ûd’a bir adam gelerek; “Bir kýssacý, kýssa anlatýrken yerden bir duman çýkacaðýný, kafirlerin kulaklarýný týkayacaðýný, mü’minleri ise nezle durumuna getireceðini söylüyor” dedi. Bunun üzerine Abdullah öfkelendi. Yaslanmýþ iken doðrulup þöyle dedi: Sizden herhangi birinize bildiði bir þey sorulduðu zaman ona cevap versin. Mansur: Bildiðinden haber versin dedi. Bilmediði bir þey sorulduðunda ise Allah en iyisini bilir desin. Çünkü insanýn ilminin bir kýsmý da bilmediði bir þey kendisine sorulduðunda Allah bilir demesidir. Allah, peygamberine þöyle buyurmuþtu: Sa’d sûresi 86. ayet: “De ki ey peygamber: “Bu mesajý tebliðime karþýlýk, sizden bir ücret istemiyorum ve ben yapmacýk uydurmalarla, peygamberlik taslayanlardan veya kendiliðimden bir yükümlülük getirenlerden de deðilim.” Rasûlullah (s.a.v.), Kureyþ’in kendisine direnmesi üzerine þöyle duâ etmiþti: Allah’ým Yusuf’un yedi kýtlýk senesine benzer bir kýtlýk vererek onlara karþý bana yardým et. Bu duâ üzerine onlarý bir kýtlýk yakaladý ki her þeyi kasýp kavurdu. Hayvan leþlerini ve derilerini yemek mecburiyetinde kaldýlar -bir rivâyete göre, kemikleri dahi yediler- Yerden duman þeklinde bir þey çýkmaya baþladý. Ebû Sûfyân, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek, kavmim topluca kýrýlýp yok olacaktýr. Onlar için Allah’a duâ et iþte bu Duhan sûresi 10-11. ayetleri bu yüzden inmiþtir: 10) Artýk gözetle… Gökyüzünde apaçýk gözle görülür bir dumanýn geleceði günü. 11) Öyle bir duman ki, bütün insanlýðý sarýp kuþatmýþtýr. Bu acý bir azâbtýr.” Mansur kendi rivâyetinde þöyle diyor: Bu olay Duhan 12-13. ayetlerinin iniþine sebebtir: “Ýþte o zaman insanlar; Ey Rabbimiz! bizden azabý kaldýr artýk, biz inanýyoruz derler. Ama bu hatýrlatma son saatte onlara ne fayda saðlar ki? Çünkü onlara daha önce gerçekleri apaçýk ortaya koyan bir elçi gelmiþti.” Fakat ahiret azabý hiç kalkar mý? “Batþe” = þiddetli darbe demektir. “Lizam” = Duhan demektir. (Taha sûresi 129; Furkan sûresi 77) bazýlarý bu alametlere ilave olarak “Kamer” bazýlarý da “Rum” larýn gâlib gelecekleri haberleri ilave ederler. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: “Lizam” Bedir günü meydana gelen maðlubiyettir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3255- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her mü’minin iki kapýsý vardýr bir kapýdan ameli çýkar diðer kapýdan rýzký iner öldüðü zaman bu iki kapý onun için aðlarlar Duhan sûresi 29. ayeti bunun için inmiþtir: “Onlarýn yok oluþlarýna ne gök, ne de yer sakinleri aðlamadý ve tevbe edebilmeleri için zaman da tanýnmadý.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Musa b. Ubeyde ve Yezîd b. Ebân er Rukâþî hadis konusunda zayýf sayýlýrlar.

bölüm: 47

Ø ahkaf sûresinden tefsir edilen ayetler

3256- Abdullah b. Selam (r.a.)’in kardeþinin oðlundan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Osman’ýn canýna kastedildiði zaman Abdullah b. Selam onun yanýna gelmiþti. Osman ona neden geldin? Diye sordu. O da sana yardýma geldim dedi. Osman, sen bana baþkaldýran insanlarýn yanýna çýk onlarý benden uzaklaþtýr. Senin dýþarýda olman içeride olmandan benim için daha hayýrlýdýr. Bunun üzerine Abdullah b. Selam, isyan eden insanlarýn arasýna çýkýp þöyle konuþtu: Ey Ýnsanlar! Cahiliyye’de benim adým falandý. Rasûlullah (s.a.v.), bana Abdullah adýný verdi ve benim hakkýmda Allah’ýn kitabýndan Ahkaf sûresi 10. ayet nazil olmuþtu. Yine Ra’d sûresi 43. ayette benim hakkýmda nazil olan ayetlerdendir.

Allah’ýn size karþý kýnýnda bir kýlýcý vardýr. Peygamberin gönderildiði þu memleketinizde melekler size komþu olmuþlardýr. Bu adam ve onu öldürmek hususunda Allah’tan korkunuz. Eðer onu öldürürseniz komþularýnýz olan melekler sizden uzaklaþtýrýlacak ve size karþý kýnýndaki Allah’ýn kýlýcý da kýnýndan çýkarýlacak ve kýyamete kadar da kýnýna sokulmayacaktýr. Abdullah b. Selam’ýn kardeþinin çocuðu dedi ki: Bu sözü dinleyen o insanlar Yahudi’yi de Osman’ý da öldürün dediler. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Þuayb b. Safvân bu hadisi Abdulmelik b. Umeyr’den, Ýbn Muhammed, Ýbn Abdullah b. Selam’dan ve dedesi Abdullah b. Selam’dan rivâyet etmektedir.

3257- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), bir yaðmur bulutu gördüðü zaman bir ileri bir geri gelir giderdi o bulut yaðmur indirince rahatlardý. Kendisine bunun sebebini sordum þöyle buyurdu: Bilemem belki de bu bulut, Allah’ýn Kur’ân’da Ahkaf sûresi 24. ayette bildirildiði bulut olabilir: “Nihayet gelecek azabý, ufukta geniþ bir bulut halinde, vadilerine doðru geldiðini görünce: “Bu bize yaðmur yaðdýracak bir buluttur” dediler. Hûd peygamber de: “Hayýr, o sizin acele gelmesini istediðiniz þeydir, acýklý azabý getiren rüzgardýr.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat-ül Ýstiska: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3258- Alkame (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Sizden herhangi biriniz cin gecesi peygambere arkadaþlýk etti mi? Abdullah þöyle dedi: Bizden kimse ona arkadaþlýk etmedi. Fakat bir gece onu Mekke’de kaybetmiþtik. O’na suikast yapýldýðýna veya kendisine iþlenen cinayetin örtüldüðüne hükmettik. Bu yüzden de bir cemaatin geçirdiði en kötü geceyi geçirmiþtik. Nihayet sabaha vardýðýmýzda ve sabah üzere iken birden onun Hirâ tarafýndan gelmekte olduðunu gördük. Ýçersinde bulunduklarý hali ona anlattýlar. Bunun üzerine buyurdular ki: Cin davetçiler bana geldi. Ben de kendilerine gidip onlara Kur’ân’dan ayetler okudum. Sonra gidip bize onlarýn izlerini ve ateþten eserlerini gösterdi. Þa’bî diyor ki: Cinler Rasûlullah (s.a.v.)’e azýklarýndan sordular -kendileri Cezîre cinlerinden idi- Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Et bakýmýndan bol etli olarak elinize geçen üzerine besmele çekilmiþ her kemik sizin azýðýnýzdýr. Her türlü tezek ve ters de hayvanlarýnýzýn yiyeceðidir. Rasûlullah (s.a.v.) sözünü þöyle sürdürdü: Bu iki madde ile taharetlenmeyiniz çünkü onlar cin kardeþlerinizin yiyeceðidir. (Müslim, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 48

Ø muhammed (kýtal) sûresinden tefsir edilen ayetler

3259- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Muhammed sûresi 19. ayeti nazil olmasý üzerine: “Bil ki, Allah’tan baþka ilah yoktur gerçek Ýlah olarak ancak Allah vardýr. Hem kendi kusurlarýndan, hem mü’min erkek ve kadýnlarýn kusur ve günahlarýndan dolayý baðýþlanma dile. Çünkü Allah, sizin dönüp dolaþacaðýnýz yeri de bilir, varýp duracaðýnýz yeri de bilir.” Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Ben hergün Allah’a yetmiþ kere istiðfar eder baðýþlanmamý isterim. (Buhârî, Deavat: 27; Ýbn Mâce, Edeb: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Hüreyre’den, Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðu da rivâyet edilmiþtir: Ben, her gün Allah’a yüz kere istiðfar eder baðýþlanmamý isterim.

Yine Rasûlullah (s.a.v.)’den deðiþik bir þekilde: “Ben günde yüz kere Allah’a istiðfar eder baðýþlanmamý dilerim.” Muhammed b. Amr, Ebû Seleme’den ve Ebû Hüreyre’den ayný hadisi rivâyet etmiþtir.

3260- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bir gün Muhammed sûresi 38. ayetinin sonunu okudu. Ashab, bizim yerimize kimler getirilecek diye sordular. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Selman’ýn omzuna vurdu ve sonra: “Bu ve bunun toplumu” buyurdu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 17; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Senedinde söylenti vardýr. Abdullah b. Cafer ayný þekilde bu hadisi Alâ b. Abdurrahman’dan rivâyet etmiþtir.

3261- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v)’in ashabýndan bazý kiþiler Ey Allah’ýn Rasûlü! “Allah’a itaatten yüz çevirdiðimiz takdirde yerimize getirilecek olan ve bizim gibi olmayacak olanlar kimlerdir.” (Muhammed 38) Selman, Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýnda idi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Selman’ýn dizine vurdu ve þöyle buyurdu: “Ýþte bu ve bunun adamlarý caným kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki iman Süreyya yýldýzýnda olsa bile Ýranlýlardan bazý kiþiler onu elde ederler.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’an: 17; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)

ž Tirmizî: Abdullah b. Cafer b. Necîh, Ali Ýbn’ül Medîni’nin babasýdýr. Ali b. Hucr, Abdullah b. Cafer’den pek çok hadisler rivâyet etmiþtir. Ali bu hadisi bize Ýsmail b. Cafer’den, Abdullah b. Cafer’den aktarmýþtýr. Biþr b. Muâz, Abdullah b. Cafer vasýtasýyla Alâ’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþ olup þöyle demiþtir: “iman Süreyya yýldýzýna asýlý olsa bile…”

bölüm: 49

Ø feth sûresinden tefsir edilen ayetler

3262- Zeyd b. Eslem (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’ýn þöyle dediðini iþittim: Seferlerinden birinde Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikteydik. Rasûlullah (s.a.v.) ile konuþtum, sustu tekrar konuþtum yine sustu sonra tekrar konuþtum yine sustu. Ben de devemi hareket ettirdim ve bir kenara çekildim. Kendi kendime: “Ey Hattâb’ýn oðlu, anan acýna yansýn. Rasûlullah (s.a.v.) ile üç kere ýsrar ettin üçünde de seninle konuþmadý, dolayýsýyla hakkýnda bir Kur’ân ayeti inmesine ne kadar da layýk hale geldin” dedim. Tam bu durumda iken beni çaðýran birini duydum, derhal Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna geldim. Rasûlullah (s.a.v.): “Ey Hattâb’ýn oðlu! Allah bu gece bana bir sûre indirdi ki bu sûre karþýlýðýnda güneþin doðduðu her þey benim olsun istemem; “Þüphesiz biz senin için apaçýk bir zaferin önünü açtýk” (Feth 1) (Buhârî, Meðazî: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

Bazýlarý bu hadisi Mâlik’den, mürsel olarak rivâyet etmiþtir.

3263- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e Hudeybiye dönüþünde (Feth sûresi 2. ayeti); “Böylece Allah senin hem geçmiþte, hem de gelecekteki bütün hatalarýna karþý baðýþlayýcýlýðýný gösterecek, yani her türlü sýkýntý ve tasalardan seni kurtaracak ve sana kafa tutanlarý, sana baþ eðdirmek suretiyle nimetini sana tamamlayacaktýr ve gönderdiði son din ile Cennete götüren yola seni iletecektir.” Ýnmiþti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), bana bir ayet indi ki; Yeryüzünde olan her þeyden bana daha sevimlidir. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), ashabýna bu ayeti okudu Onlar da “Saðlýk ve saadetle…” dediler. Allah sana nasýl muamele yapýlacaðýný açýkladý ya bize nasýl muamele edilecektir? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) (Feth sûresi 5. ayeti) indirildi: “Ve Allah’ýn mü’min erkek ve kadýnlarý, içinden ýrmaklar akan Cennetlere sokmasý, günah ve kusurlarýný örtmesi içindir. Bu Allah katýnda gerçekten büyük bir kurtuluþtur.” (Buhârî, Meðazî: 27; Müslim, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Mücemmi’ b. Cariye’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3264- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Sabah namazý vaktinde müþriklerden silahlý seksen kiþi Ten’ým bölgesinden Rasûlullah (s.a.v.)’ýn ashabýnýn üzerine indiler. Bunlar, Rasûlullah (s.a.v.)’i öldürmek istiyorlardý. Hepsi yakalandý. Ve Rasûlullah (s.a.v.), Bunlarýn hepsini serbest býraktý. Bunun üzerine Allah Feth sûresi 24. ayetini indirdi: “O Allah ki, sizi onlarýn üzerine galip getirdikten sonra, Mekke’nin göbeðinde onlarýn elini sizden, sizin elinizi onlardan çeken O’dur. Allah ne yaparsanýz hepsini görür.” (Müslim, Cihâd: 27; Ebû Dâvûd, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3265- Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), “Onlarý takva kelimesine baðladý” (Feth sûresi 26) sözcüðünü “Lailahe illallah” sözüdür, buyurdu. (Müsned: 20301)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece Hasan b. Kazae rivâyetiyle bilmekteyiz.

Tirmizî: Ebû Zür’aya bu hadisi hakkýnda sordum merfu olarak sadece bu þekliyle bilinmektedir, dedi.

bölüm: 50

Ø hucurat sûresinden tefsir edilen ayetler

3266- Ýbn ebî Müleyke (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abdullah b. Zübeyr, bana þöyle anlattý: Akra b. Hâbis, Peygamber (s.a.v)’e gelmiþti. Ebû Bekir: Ey Allah’ýn Rasûlü! dedi: “O’nu kendi kavmine lider tayin et.” Ömer’de: “O’na liderlik verme” Ey Allah’ýn Rasûlü dedi. Bunun üzerine ikisi de Peygamber (s.a.v)’in huzurunda karþýlýklý konuþup tartýþtýlar sesleri de hayli yükselmiþti. Ebû Bekir Ömer’e dedi ki: Senin maksadýn sadece bana muhalefet etmekti. Ömer de sana muhalif olmak istemedim, dedi. Bunun üzerine Hucurat sûresi 2. ayeti indirildi: “Ey iman edenler! Sesinizi peygamberin sesinden daha fazla yükseltmeyin, yani þahsi görüþ ve tercihleriniz, peygamber buyruklarýnýn üstüne çýkmamalýdýr. Birbirinizle yüksek sesle konuþtuðunuz gibi, O’na yüksek sesle hitap etmeyin. Yoksa bütün güzel ve iyi iþleriniz, siz farkýnda olmadan bilmediðiniz ve anlamadýðýnýz bir sebeple boþa gidebilir.” Bu ayetin inmesinden sonra Ömer, Rasûlullah (s.a.v.)’in huzurunda o kadar sessiz konuþurdu ki: Rasûlullah (s.a.v.) onun sözünü iþitemez ve anlamak için tekrar sorardý. (Buhârî, Meðazî: 27; Nesâî, Adab-ül Kudat: 17)

ž Ýbn ebî Müleyke dedi ki: Abdullah b. Zübeyr dedesini yani Ebû Bekri râvîler arasýnda zikretmedi.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Bazýlarý bu hadisi Ýbn ebî Müleyke’den mürsel olarak rivâyet etmekte ve senedinde Abdullah b. Zübeyr’i zikretmemektedir.

3267- Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Hucurat sûresi 4. ayeti hakkýnda þöyle dedi: Bir adam kalktý ve: “Ey Allah’ýn Rasûlü, benim övgüm yükseltici yergim ise alçaltýcýdýr” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “O özellikte olan Allah’týr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3268- Ebû Cübeyre b. Dahhak (r.a.)’den aktarýldýðýna göre, þöyle demiþtir: Bizden bir kimsenin iki veya üç ismi olurdu bu isimlerden biri ile çaðrýlýnca bundan hoþlanmayabilirdi. Bunun üzerine Hucurat sûresi 11. ayeti indirildi: “Siz ey iman edenler! Hiçbir insan baþka insanlarý alaya alýp küçümsemesin, belki o alaya alýp küçümsedikleri, kendilerinden daha hayýrlý olabilirler ve hiçbir kadýn da, baþka kadýnlarý küçümseyip alaya almasýn, belki de onlar kendilerinden daha hayýrlý olabilirler. Ve hiç biriniz baþka birinde ayýplar arayýp karalamasýn, kýnamasýn. Kötü lakaplarla sataþýp, atýþýp birbirinizi aþaðýlamayýn. Ýman ettikten sonra, kötü bir ad sahibi olmak ne çirkin þeydir. Artýk her kim bu þekilde Allah’ýn yasak ettiði þeylerden tevbe edip dönmezse, iþte onlar yaratýlýþ gayesine aykýrý yaþayanlardýr.” (Nesâî, Eþribe: 27; Ýbn Mâce, Edeb: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Cübeyr ve Sabit b. Dahhâk b. Halife el Ensarî’nin kardeþidir. Ebû Zeyd, Saîd b. Rabi’ Herevî’nin arkadaþý olup Basralý ve güvenilen bir kiþidir.

Ebû Seleme, Yahya b. Halef, Biþr b. Mufaddal vasýtasýyla Dâvûd b. ebî Hind’den, Þa’bî’den, Ebû Cübeyr’e b. Dahhâk’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3269- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.), Hucurat sûresi 7. ayetini okudu ve þöyle dedi: Bu kendisine vahiy gelen peygamberinizdir. Onun ashabý da önderlerinizin en seçkinleridir. Bu ayette onlar için böyle söylendiyse ya bugün sizin haliniz nasýl olur? (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ali b. el Medini diyor ki: Yahya b. Saîd el Kattan’a Müstemir b. Reyyan’ý sordum. Güvenilen bir kiþidir, dedi.

3270- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Mekke fethi günü insanlara bir hutbe vererek þöyle buyurdu: “Ey Ýnsanlar! Allah cahiliyye gururunu ve atalarla övünmeyi sizden kaldýrmýþtýr. Ýnsanlar iki gurubtur; Allah katýnda deðerli, doðru, müslüman kiþi ve Allah tarafýndan hor görülen isyankar ve inanmayan kiþi bütün insanlar Ademoðullarýndandýr. Allah’ta Ademi topraktan yaratmýþtýr ve Allah þöyle buyurmaktadýr. (Hucurat sûresi 13. ayeti) “Ey insanlar! Bakýn biz sizi, bir erkekten ve bir kadýndan yarattýk. Sizi birbirinizi tanýyasýnýz diye, milletlere ve kabilelere ayýrdýk. Þüphesiz Allah katýnda þerefli ve itibarlý olanýnýz, yaþantýsýný, yolunu, yordamýný Allah’ýn kitabýyla bulmaya çalýþanlarýnýzdýr. Çünkü Allah, herþeyi bilendir, herþeyden haberdar olandýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

Bu hadisin Abdullah b. Dinar’ýn, Ýbn Ömer’den rivâyeti olduðunu sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Abdullah b. Cafer’in hadis konusunda zayýf olduðu kaydedilmiþtir. Yahya b. Main ve baþkalarý onun zayýf olduðunu söylemiþlerdir. Abdullah b. Cafer, Ali b. el Medîni’nin babasýdýr.

Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

3271- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Haseb” = mal demektir. “Kerem” ise takva sorumluluk bilinci demektir. (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Sadece bu þekliyle Selam b. ebû Mutî’ rivâyetinden bilmekteyiz.

bölüm: 51

Ø kâf sûresinden tefsir edilen ayetler

3272- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Cehennem, durmadan daha var mý? (Kâf sûresi 30. ayet) diyecek sonunda Allah ayaðýný Cehenneme koyacaktýr. Bunun üzerine Cehennem izzetin hakký için yeter yeter diyecektir ve böylece Cehennem bir kýsmý bir kýsmýna sýkýþacaktýr.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 52

Ø zariyat sûresinden tefsir edilen ayetler

3273- Rabia kabilesinden bir adamdan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Medîne’ye gelerek Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna girdim ve onun yanýnda Ad’ýn delegesi olarak anýldým. Bunun üzerine Ad’ýn delegesine benzemekten Allah’a sýðýnýrým dedim. Rasûlullah (s.a.v.), Ad’ýn delegesi nedir? diye sordu. Dedim ki bu konuyu en iyi bilen kiþiye düþtüm. Ad kavmi kuraklýða uðrayýnca Kayl adýnda birini gönderdi. Bu adam Bekir b. Muaviye’ye misafir oldu. Bekir ona þarap içirdi iki þarkýcý da þarký söylediler. Sonra mehre daðlarýna doðru yola çýktý ve þöyle duâ etti: Allah’ým ben sana iyileþtireceðim bir hasta ve fidyesini vereceðim bir esir için gelmedim kuluna eskiden içirmekte olduðun þeylerden içir Bekr b. Muaviye’ye içir ki kendisine þarap içirdiðinden dolayý teþekkür eder. Kendisine bazý bulutlar çýkarýldý. Bunlarýn birini seç denildi. Oda bunlardan siyah bulutu seçti. Bunun üzerine kendisine al sana ipince bir kum ki Ad kavminden hiç kimseyi býrakmayacaktýr denildi. Rasûlullah (s.a.v.) onlara gönderilen rüzgarýn yüzük halkasý olarak küçük olduðunu belirtti ve Zariyat sûresi 41.42. ayetlerini okudu: “Ve tüm günahkarlarý yok eden kasýrgayý, üzerlerine saldýðýmýz Âd kavminin baþýna gelenlerde de, ayný ibretleri görebilirsiniz. Bu kasýrga geçtiði her yerde, hiç birþey býrakmadý, herþeyi çürümüþ kemiklere ve küle çevirdi.” (Ýbn Mâce, Cihâd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadisi pek çok kiþi Sellam Ebû’l Münzir’den, Âsým b. ebin Nücüd’den, Ebû Vâil’den, Hâris b. Hassân’dan rivâyet etmiþlerdir. Hâris b. Hassân’a, Hâris b. Yezîd de denilir.

3274- Hâris b. Yezîd el Bekrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Medîne’ye geldim ve mescide girdim. Bir de ne göreyim, mescid insanlarla dopdolu, siyah sancaklar dalgalanýyor. Bilâl de kýlýcýný kuþanmýþ Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýnda duruyor buldum. Bu insanlarýn iþi nedir diye sordum? Dediler ki: Amr b. Âs’ý karþýlamaya gelmiþler. Manaca Sûfyân b. Uyeyne’nin hadisinin bir benzerini uzunca rivâyet etmiþtir. (Ýbn Mâce, Cihâd: 27)

ž Hâris b. Yezîd’e, Hâris b. Hassân’da denilir.

bölüm: 53

Ø tûr sûresinden tefsir edilen ayetler

3275- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Tûr sûresi 49. ayetinde geçen: “Ýdbar-un nûcüm” sabah namazýnýn farzýndan önceki iki rekattýr. Kâf sûresi 40. ayette geçen “Ýdbâr-us sûcûd” ise akþam namazýnýn farzýndan sonraki iki rekattýr. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Bu rivâyette Muhammed b. Fudayl’in, Rîþdin b. Küreyb rivâyetidir. Muhammed b. Ýsmail’e sordum. Ýbn Küreyb’in oðullarýndan Muhammed ve Riþdîn’den hangisi daha saðlamdýr diye O da þöyle dedi: Birbirlerine ne kadar da yakýndýrlar. Ancak, Muhammed, benim yanýmda daha üstündür.

Tirmizî: Abdullah b. Abdurrahman’a da ayný þeyi sordum o da þöyle dedi: Birbirlerine ne de çok yakýndýrlar. Ancak Rîþd’in b. Küreyb bence daha üstündür.

Tirmizî: Bana göre de Ebû Muhammed’in sözü doðrudur. Riþdînkardeþi Muhammed’den daha çok tercih edilir. Riþdîn, Ýbn Abbâs’a ulaþmýþ ve onu görmüþtür.

bölüm: 54

necm sûresinden tefsir edilen ayetler

3276- Ýbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Sidretül Müntehaya varýnca þöyle buyurdu: “Yeryüzünden çýkan ve yukarýdan inen burada son buluyor.” Allah orada ona önceden hiçbir peygambere vermediði üç þeyi ona verdi: 1) Bakara sûresinden son iki ayeti, 2) Beþ vakit namaz 3) Allah’a hiçbirþeyi ortak koþmadýklarý sürece ümmetin büyük günahlarýnýn baðýþlanmasý Ýbn Mes’ûd, Necm sûresi 16. ayetini okudu ve Sidre altýncý göktedir” dedi.

Sûfyân: Altýndan pervaneler dedi eliyle iþaret edip elini titretti. Mâlik b. Mýðvel’den baþkasý da þöyle diyor: Yaratýklarýn bilgileri Sidre’de son bulur. Onun üstündeki bilgilerden haberleri yoktur. (Müslim, Ýman: 27; Nesâî, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3277- Þeybânî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Zirr b. Hubeyþ’e Necm sûresi 9. ayeti hakkýnda sordum þöyle dedi: Ýbn Mes’ûd bana bildirdi ki Peygamber (s.a.v), Cebrail’i gördü onun altýyüz kanadý vardý. (Buhârî, Bed-il Halk: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

3278- Þa’bî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs, Arafat’ta Ka’b ile karþýlaþtý ve ona bir þey sordu. Bunun üzerine Ka’b öyle bir tekbir getirdi ki daðlardan yankýsý duyuldu. Ýbn Abbâs dedi ki: Biz Haþimoðullarýndanýz Ka’b ta þu karþýlýðý verdi: Allah görünmesiyle konuþmasýný Muhammed ile Musa arasýnda taksim etti. Musa Rabbi ile iki sefer konuþtu. Muhammed’de Rabbini iki sefer gördü.

Mesrûk þöyle dedi: Âiþe’nin yanýna girdim ve Muhammed (s.a.v.), Rabbini görmüþ müdür? Diye sordum. O da þöyle cevap verdi: Öyle bir þey sordun ki tüylerim diken diken oldu. Ben de acele etmeyiniz, dedim ve Necm sûresi 18. ayetini okudum. Âiþe þu karþýlýðý verdi. Sen yanlýþ yorum ve tefsirler yaparak nerelere gidiyorsun? O peygamberin gördüðü kimse Cebrail’dir. Her kim sana Muhammed (s.a.v.)’in Rabbini gördüðünü veya kendisine emredilenlerden bir þeyi gizlediðini veya Lokman sûresi 34. ayetindeki bilinmeyenleri bildiðini söylerse en büyük yalaný ve iftirayý yapmýþ olur. Fakat Peygamber (s.a.v), Cebrail’i görmüþtür. Cebrail’i kendi þeklinde iki sefer görmüþtür; biri Sidret-ül müntehada diðeri de Mekke’de maðarada ilk vahy indiði anda Ciyad mýntýkasýnda ki onun altý yüz kanadý vardý ve tüm ufku kaplamýþtý. (Müslim, Ýman: 27; Buhari, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Dâvûd b. ebî Hind, Þa’bî’den, Mesrûk’tan, Âiþe’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþ olup Dâvûd’un rivâyeti Mûcâlid’in hadisinden daha kýsadýr.

3279- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Muhammed, Rabbini görmüþtür. Bunun üzerine Ýkrime, En’am 103. ayetini: “Hiçbir beþerî görüþ ve tasavvur O’nu anlayamaz, halbuki O her türlü beþerî görüþ ve tasavvuru çepeçevre kuþatýr. Zira yalnýz O’dur, hikmetine tam nüfûz edilemeyen ve herþeyden haberdar olan.” Okuyup, Allah, böyle buyurmadý mý? dedi. Ýbn Abbâs: Yazýk sana; O, Senin dediðin husus kendi nuruyla tecelli ettiði zamandýr. Oysa Muhammed Rabbini iki defa görmüþtür. (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir.

3280- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Necm sûresi 9.10. ayetleri: “Aralarýnda iki yay mesafesi kalýncaya kadar, hatta daha da yakýnýna kadar. Böylece Allah, kuluna vahyedilmesini uygun gördüðü þeyleri vahyetmiþ oldu.” Hakkýnda þöyle dedi: “Peygamber (s.a.v), O’nu görmüþtür.” (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3281- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Necm sûresi 11. ayetini okudu ve þöyle dedi: “Onu kalbi ile gördü.” (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3282- Abdullah b. Þakîk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Zerr (r.a.)’e Peygamber (s.a.v)’e ulaþmýþ olsaydým mutlaka kendisine sorardým dedim. Ebû Zerr, ona neyi soracaktýn dedi. Ben de: Muhammed rabbini görmüþ müdür? Diye sorardým, dedim. Ebû Zerr þu karþýlýðý verdi: Ben ona sormuþtum da oda: “O bir nurdur, onu nasýl görebilirim” demiþti. (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3283- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Necm sûresi 11. ayeti hakkýnda þöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.), Cebrail’i pýrýl pýrýl bir kumaþtan yapýlmýþ elbise içersinde gök ve yeryüzünü doldurmuþ bir vaziyette görmüþtü.” (Buhari, Bed-il Halk: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3284- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Necm sûresi 32. ayeti hakkýnda peygamberin þöyle söylediðini aktardý: “Allah’ým baðýþlarsýn çok baðýþlarsýn senin hangi kulun ufak tefek kusurlarda bulunmamýþtýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ancak Zekeriyya b. Ýshâk’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 55

Ø kamer sûresinden tefsir edilen ayetler

3285- Ýbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Biz Minâ’da, Peygamber (s.a.v) ile beraber iken ay bir parçasý Hýra daðýnýn ötesine diðeri de berisine olmak üzere ikiye bölündü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), þâhid olunuz buyurdu ve Kamer sûresinin birinci ayetini okudu.” (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3286- Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Dedi ki: Mekkeliler, Peygamber (s.a.v)’den bir mucize istediler, Ay Mekke’de iki defa yarýldý ve Kamer sûresi 1-2. ayetleri indi: “Kýyamet saati yaklaþtý ve ay yarýldý. O inkârcýlar bir mucize görseler, hemen yüz çevirirler de; “Hep olagelen bir büyüdür” derler.” Ayette geçen “Müstemir” kelimesine geçici anlamý verilmiþtir. (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3287- Ýbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda ay ikiye bölündü. Rasûlullah (s.a.v.)’de þâhid olunuz” buyurdu. (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3288- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) zamanýnda ay ikiye bölünmüþtü de bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Þâhid olunuz!” buyurdu. (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Sýfat-il Kýyame: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3289- Cübeyr b. Mut’ým (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ay, Peygamber (s.a.v)’in zamanda bölünerek þu daðýn üzerinde iki parça oldu. Bunun üzerine Mekke müþrikleri, Muhammed bizi büyüledi dediler. Onlardan bazýlarý da “Bizi büyülediyse tüm insanlarý da büyüleyemez ya dediler.” (Müsned: 16150)

ž Tirmizî: Bazýlarý bu hadisi Husayn’dan, Cübeyr b. Muhammed b. Cüber b. Mut’ým’dan babasýndan ve dedesinden bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

3290- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kureyþ müþrikleri kader meselesinde peygamberle münakaþa yapmak üzere gelmiþlerdi de Kamer sûresi 48-49. ayetler indi: “Yüzükoyun ateþe sürüklenecekleri o gün, onlara denilecek: “Cehennem ateþinin yakýþýný tadýn bakalým.” “Þüphesiz biz herþeyi belli bir ölçüye, düzene ve plana göre yarattýk.” (Müslim, Kader: 17; Ýbn Mâce, Mukaddime: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 56

Ø rahman sûresinden tefsir edilen ayetler

3291- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), ashabýnýn yanýna çýktý ve Rahman sûresini baþýndan sonuna kadar okudu. Ashab: sustular. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Cin gecesi bu sûreyi cinlere okudum onlar cevap bakýmýndan sizden daha olumlu idiler sûre içersindeki: “O halde siz ey iki topluluk, Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz.” Ayetine her geldikçe cinler: “Ey Rabbimiz, senin nimetlerinden hiçbirini inkar etmeyiniz sana hamdolsun” dediler. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Velid b. Müslim’in Züheyr b. Muhammed’den rivâyetiyle bilmekteyiz.

Ahmed b. Hanbel diyor ki: Þam’a gelip yerleþen Züheyr b. Muhammed sanki Irak’ta kendisinden hadis rivâyet edilen bir kimse deðil sanki o baþka bir adamdýr. Adý deðiþtirilmiþ ve böylece kendisinden münker hadisler rivâyet edilmiþtir.

Muhammed b. Ýsmail’in de þöyle dediðini iþittim: Þamlýlar, Züheyr b. Muhammed’den münker hadisler rivâyet etmektedir. Iraklýlar ise kendisinden makbul hadisler rivâyet etmektedirler.

bölüm: 57

Ø vakýa sûresinden tefsir edilen ayetler

3292- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: Allah buyuruyor ki: Salih kullarýma hiçbir gözün görmediði hiçbir kulaðýn duymadýðý hiçbir insanýn kalbinden dahi geçmeyen nimetler hazýrladým. Dilerseniz Secde sûresi 17. ayetini okuyunuz: “Böyle davranan mü’minlere gelince, yaptýklarýndan dolayý mükafat olarak, öteki dünyada onlara þimdiye kadar gizli kalan, göz aydýnlýðý olarak, onlar için nelerin saklanýp bekletildiðini hiç kimse bilip hayal edemez.” Cennet’te bir aðaç vardýr ki binitli bir kiþi onun gölgesinde yüzyýl yürürde bitiremez. Dilerseniz Vakýa sûresi 30. ayeti okuyunuz: “Uzayýp giden gölgeler.” Cennet’te bir kamçýlýk yer, dünyadan ve içindekilerden daha hayýrlýdýr. Dilerseniz Âl-i Imrân sûresi 185. ayetini okuyunuz: “Her can ölümü tadacaktýr. Böylece kýyamet günü yapýp ettiklerinizin karþýlýðý size tam olarak ödenecektir. Orada ateþten uzaklaþtýrýlýp Cennete konulacak olanlar, gerçek kurtuluþa ermiþlerdir. Zira bu dünya hayatýna düþkünlük, aldatýcý bir zevkten baþka birþey deðildir.” (Buhârî, Bed-il Halk: 17; Müslim, Cennet: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3293- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Cennet’te bir aðaç vardýr ki binitli bir kimse o aðacýn gölgesinde yüzyýl yürürde onu bitiremez dilerseniz Vakýa sûresi 30-31. ayetlerini okuyunuz: “Uzayýp giden gölgeler, fýþkýrýp çaðlayarak akan sular.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

3294- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Vakýa sûresi 34. ayeti hakkýnda þöyle demiþtir: Döþeklerin yüksekliði gök ile yeryüzü arasý kadardýr. Gök ile yeryüzü arasýndaki mesafe ise beþ yüz yýllýk yoldur. (Müsned: 11294)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Sadece Riþdîn rivâyetiyle bilmekteyiz.

3295- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Vakýa sûresi 82. ayeti hakkýnda þöyle buyurdu: “Yani þükrünüzü ve teþekkürünüzü Allah’a yapmanýz gerekirken Falan ve filan yýldýz sayesinde bize yaðmur yaðdý. Falan ve filan yýldýzýn düþmesiyle falan oldu… gibi þeyler söylüyorsunuz (Yani Allah’ý unutarak iþlerinizin sebeplerini yaratan yerine koyuyorsunuz bize þükretmeniz gerekirken bizi inkar etmiþ oluyorsunuz) (Müsned: 639)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

Bu hadisi merfu olarak sadece Ýsrail’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

Sûfyân es Sevrî bu hadisi Abdul A’lâ’dan ve Abdurrahman es Sülemî’den ve Ali’den benzeri þekilde merfu olmaksýzýn rivâyet etmiþtir.

3296- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Vakýa sûresi 35. ayeti hakkýnda þöyle buyurdu: “Gözleri çapaklý kocakarýlar da orada yeniden yaratýlan kadýnlardan olacaklardýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece Musa b. Ubeyde’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Musa b. Ubeyde ve Yezîd b. Ebân er Rukaþî hadis konusunda zayýf kimselerdir.

3297- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebû Bekir: “Ey Allah’ýn Rasûlü! ihtiyarladýn” dedi. Bunu üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Beni, Hud, Vakýa, Mürselat, Nebe ve Tekvir sûreleri ihtiyarlattý.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece bu þekliyle Ýbn Abbâs rivâyetiyle bilmekteyiz. Ali b. Salih bu hadisi Ebû Ýshâk vasýtasýyla Ebû Cuhayfe’den benzeri þekilde rivâyet etmiþtir. Ayný zamanda Ebû Ýshâk yoluyla Ebû Meysere’den mürsel olarak buna yakýn bir hadis rivâyet edilmiþtir.

Ebû Bekir b. Ayyaþ, Ebû Ýshâk’tan, Ýkrime’den; Þeybân’ýn Ebû Ýshâk’tan rivâyetine benzer þekilde bir hadis rivâyet etmiþ olup hadisin senedinde Ýbn Abbâs’ý zikretmemiþtir. Ayný þekilde Hâþin b. Velid el Herevî Ebû Bekir b. Ayyaþ vasýtasýyla hadis rivâyet etmiþtir.

bölüm: 58

Ø Hadid sûresinden tefsir edilen ayetler

3298- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), ashabýyla birlikte oturmakta iken üzerlerine bir bulut geldi. Peygamber (s.a.v), bunun ne olduðunu biliyor musunuz? Diye sordu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Bu buluttur! Bu bulutlar topraðýn sulayýcýlarýdýr. Allah onlarý kendisine þükretmeyen kulluk yapmayan kimselere bile gönderiyor. Sonra üzerinizde ne var biliyor musunuz? diye sordu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Bunun üzerine þöyle buyurdu: O dünyamýzýn semasýdýr, korunmuþ bir tavan ve önüne geçilmiþ bir dalgadýr. Sonra Rasûlullah (s.a.v.): Bu gökle sizin aranýzdaki mesafe ne kadardýr? Diye sordu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Þöyle buyurdu: Sizinle onun arasýnda beþyüz yýllýk mesafe vardýr. Sonra konuþmasýna þöyle devam etti: Onun üstünde ne var biliyor musunuz? Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Þöyle buyurdu: Onun üzerinde iki gök daha vardýr ki aralarýndaki mesafe beþyüz senelik yoldur… Rasûlullah (s.a.v.), yedi göðün hepsini saydý her iki göðün arasý dünya ile dünya göðünün arasý kadardýr. Sonra þöyle buyurdu: Onun da üzerinde ne var biliyor musunuz? Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Þöyle buyurdu: Onun da üzerinde arþ vardýr, arþ ile yedinci gök arasýndaki mesafe iki gök arasýndaki mesafe kadardýr.

Sonra Rasûlullah (s.a.v.), altýnýzda ne var biliyor musunuz? buyurdu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Þöyle buyurdu: Altýnýzdaki yeryüzüdür. Sonra onunda altýnda ne var biliyor musunuz? buyurdu Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Þöyle buyurdu: O’nun altýnda baþka bir arz vardýr ki ikisinin arasýndaki mesafe beþ yüz senelik yoldur. Rasûlullah (s.a.v.), yedi arza kadar saydý ve her arzýn arasýnda beþ yüz yýllýk mesafe olduðunu söyledi. Sonra þöyle buyurdu: Muhammed’in caný kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki siz en alttaki dünyaya bir ip sarkýtmýþ olsaydýnýz o ip Allah’a kadar ulaþýrdý dedi ve Hadid sûresi 3. ayetini okudu. (Müsned: 8472)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle garibtir.

Tirmizî: Eyyûb, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd’in þöyle dedikleri rivâyet edilmiþtir. Hasan, Ebû Hüreyre’den hadis iþitmemiþtir.

Bazý ilim adamlarý bu hadisi þöyle tefsir etmiþlerdir: Ýp ancak Allah’ýn ilmi kudreti ve saltanatý üzerine iner. Çünkü Allah’ýn ilmi, kudreti ve saltanatý her yerde mevcuttur. Kendisi kitabýnda bildirdiði gibi arþýn üzerindedir.

bölüm: 59

Ø mücadele süresinden tefsir edilen ayetler

3299- Seleme b. Sahr el Ensârî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kadýnlarla cinsî münasebet konusunda kimseye verilmeyen bir güç bana verilmiþti. Ramazan ayý gelince karýma yaklaþýr ve gün üzerime doðasýya dek bu iþi devam ettiririm korkusuyla Ramazan boyunca anam gibisin diyerek zýhar yaptým. Gecelerden bir gece bana hizmet ederken bir tarafý açýlýverdi de ben de hemen onun üzerine sýçradým sabah olunca erkenden kendi kavmime gidip durumu anlattým ve: Benimle beraber Rasûlullah (s.a.v.)’e kadar gidinizde ona durumu anlatayým dedim. Hayýr dediler. Vallahi bu iþi yapmayýz. Hakkýmýzda Kur’ân inmesinden korkarýz veya Rasûlullah (s.a.v.)’in hakkýmýzda ayýp olabilecek bir söz söylemesinden çekiniriz. Fakat sen istersen kendin git dilediðini yap… Bunun üzerine yanlarýndan çýktým Rasûlullah (s.a.v.)’e kadar geldim durumu kendisini anlattým. Bunu sen mi yaptýn? Buyurdu. Ben de bunu ben iþledim dedim. Tekrar bunu sen mi… dedi. Ben de bunu ben iþledim dedim. Tekrar bunu sen mi iþledin dedi. Ben de ben iþledim dedim. Ýþte huzurunuzdayým hakkýmda Allah’ýn hükmü ne ise onu tatbik et cezama katlanacaðým.

Rasûlullah (s.a.v.), bir köleyi hürriyetine kavuþtur buyurdu. Bunun üzerine iki elimle boynuma vurdum ve yok dedim sizi hak üzere gönderen zat hakký için bu boyundan baþkasýna sahip olmayarak sabahladým. Rasûlullah (s.a.v.), o halde iki ay oruç tut buyurdu. Ben de Ey Allah’ýn Rasûlü! baþýma gelen zaten oruç yüzünden gelmedi mi? Rasûlullah (s.a.v.), o halde altmýþ fakiri doyur dedi. Ben de seni hak ile gönderen zat hakký için bu gecemizi aç olarak geçirdik akþam yemeðimiz bile yoktu. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Öyleyse Züreykoðullarýnýn zekat memuruna git ve ona sana zekat mallardan vermesini söyle bu zekattan kendi keffaretin yerine altmýþ fakiri birer ölçek hurma vererek doyur, gerisiyle de çoluk çocuðunu yedirirsin, buyurdu. Bunun üzerine kavmime döndüm ve onlara þöyle dedim: Sizlerde darlýk ve kötü görüþ Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýnda ise geniþlik ve bereket buldum. Sizin zekatýnýzýn bana verilmesini emretti haydi zekatlarýnýzý bana veriniz onlar da zekatlarýný bana verdiler. (Ebû Dâvûd, Talak: 27; Ýbn Mâce, Talak: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Muhammed diyor ki: Süleyman b. Yesâr bence Seleme b. Sahr’dan hadis iþitmemiþtir. Muhammed ayný zamanda þöyle demektedir: Seleme b. Sahr’a, Süleyman b. Sahr’da denilir.

Bu konuda Havle binti Sa’lebe’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Havle, Evs b. Sâmit’in karýsýdýr.

3300- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mücadele sûresi 12. ayeti nazil olunca Peygamber (s.a.v), Bana: “Ne kadar parayý uygun görürsün, dinar yeterli midir?” buyurdu. Ben de: “Buna güçleri yetmez” dedim. “O halde yarým dinara ne dersin?” buyurdu. Ben de ona da güçleri yetmez dedim. “O halde ne kadar?” buyurdu. Ben de: “Bir arpa tanesi aðýrlýðý kadar altýn” dedim. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Sen de pek az dedin” buyurdular. Bunun üzerine Mücadele sûresi 13. ayet nazil oldu: “Gizli konuþmanýzdan önce, sadaka vermekten dolayý, fakir düþeceðinizden mi korkuyorsunuz? Madem size emredileni yapmadýnýz, Allah da sizi bundan affetti, bundan dolayý, bundan sonra, sadaka vermeden de konuþup danýþabilirsiniz. Öyleyse sizler bundan böyle, namazýnýzda devamlý ve dikkatli olun, zekatý verin, Allah’a ve Rasulüne itaat edin. Çünkü Allah, yapageldiðiniz her þeyden haberdardýr.” Böylece Allah benim yüzümden ümmetin yükünü hafifletti. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Hadiste geçen bir arpa tanesi sözcüðünün manasý arpa aðýrlýðý kadar altýn manasýndadýr. Ebû’l Ca’d’ýn ismi Rafî’dir.

3301- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre: Bir Yahudi, Peygamber (s.a.v) ve ashabýnýn yanýna geldi; “Essâmü aleyküm” dedi. Cemaatte ona karþýlýk verdiler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Bu adam ne söyledi biliyor musunuz?” dedi. Dediler ki: “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir ama selam verdi ey Allah’ýn Peygamberi.”

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “O adam þöyle þöyle dedi, dedikten sonra o adamý bana çaðýrýnýz” buyurdu. Bunun üzerine onu çaðýrdýlar. Rasûlullah (s.a.v.): “Essâmü aleyküm” mü dedin?” diye sordu. Yahudi: “Evet” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kitab ehlinden biri size selam verdiðinde siz; “Söylediðin söz senin üzerine olsun” diye karþýlýk veriniz” buyurdu ve Mücadele sûresi 8. ayetini okudu: “…Sana geldikleri zaman, seni Allah’ýn selamlamadýðý bir tarzda selamlýyorlar…” (Buhârî, Ýstizan: 27; Müslim, Selam: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 60

Ø haþr sûresinden tefsir edilen ayetler

3302- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Nadroðullarýnýn hurmalýklarýný yaktýrmýþ ve kestirmiþ idi bunlar Büveyre hurmalýklarý idi. Bunun üzerine Allah: Haþr sûresi 5. ayetini indirdi: “Onlarýn hurma aðaçlarýndan her ne kestiyseniz veya kökleri üzerinde her ne býraktýysanýz, hepsi Allah’ýn izniyle olmuþtur ve bu izin, Allah’ýn yoldan çýkanlarý cezalandýrmasý içindir.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3303- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Haþr sûresi 5. ayetindeki: “Lîne” kelimesi hurma anlamýndadýr, demiþtir. “Allah’ýn yoldan çýkanlarý cezalandýrmasý içindir.” Sözünü ise þöyle tefsir etti: Onlardan kalelerinden inmelerini istediler. Kendilerine de hurmalarýný kesmeleri emredildi ve yüreklerine bir kuþku düþtü. Müslümanlar dediler ki: Bir kýsmýný kestik bir kýsmýný býraktýk. Rasûlullah (s.a.v.)’e mutlaka soracaðýz. Kestiklerimizden dolayý sevap býraktýklarýmýzdan dolayý günahýmýz var mý? Bunun üzerine Allah, Haþr süresi 5. ayetini indirdi: “Onlarýn hurma aðaçlarýndan her ne kestiyseniz veya kökleri üzerinde her ne býraktýysanýz, hepsi Allah’ýn izniyle olmuþtur ve bu izin, Allah’ýn yoldan çýkanlarý cezalandýrmasý içindir.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bazýlarý bu hadisi Hafs b. Gýyas’tan, Habîb b. ebî Amre’den, Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir, ve senedinde Ýbn Abbâs’ý zikretmediler.

Ayný þekilde bu hadisi Abdullah b. Abdurrahman, Mervan b. Muaviye’den, Hafs b. Gýyas’tan, Habîbb. ebî Amre’den, Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiþlerdir.

3304- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, bir misafir, Ensâr’dan bir adamýn yanýnda geceyi geçirdi o kimsenin yanýnda da sadece kendisinin ve çoluk çocuðunun yiyeceði vardý. Karýsýna dedi ki: Çocuklarý uyut, kandili de söndür yemeði de misafirin önüne yaklaþtýr. Bunun üzerine Haþr sûresi 9. ayeti nazil oldu: “Ve onlardan önce Medîne’yi yurt ve iman evi edinmiþ olanlar, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilen ganimetlerden dolayý, gönüllerinde bir haset hissi taþýmazlar, aksine kendileri ihtiyaç ve zaruret içinde bulunsalar bile, diðerlerini kendilerine tercih ederler. Kim aç gözlülükten sakýnýrsa, onlardýr mutluluða ulaþacak olanlar.” (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Eþribe: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 61

Ø mümtahine sûresinden tefsir edilen ayetler

3305- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), ben, Zübeyr ve Mýkdat b. Esved’i göndererek dedi ki: Gidiniz “Hah” bahçesine vardýðýnýz da orada bir kadýn bulacaksýnýz üzerindeki mektubu alýp bana getiriniz buyurdu. Biz de çýktýk, atlarýmýz bizimle koþturuyordu. Nihayet o bahçeye geldik ve birdenbire yolcu kadýnla karþýlaþtýk bunun üzerine mektubu çýkar dedik. Ben de mektub falan yok dedi. Biz de ya mektubu çýkaracaksýn veya üzerinden elbiseleri çýkaracaksýn dedik. Bunun üzerine mektubu saç örgülerinin arasýndan çýkardý. Mektubu, Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdik. Bir de gördük ki mektup Hatýb b. Beltea’dan Mekke’deki bazý müþrik kiþilere gönderilmiþ. Hâtýb müþriklere Peygamber (s.a.v)’in bazý iþlerini bildiriyor.

Rasûlullah (s.a.v.), Ey Hâtýb bu Nedir? diye sordu. Hâtib: Ey Allah’ýn Rasûlü! hakkýmda hüküm vermek için acele etme ben Kureyþ’e sýðýntý olarak gelip yerleþen biriyim. Gerçek Kureyþli deðilim. Sizin beraberinizdeki olan muhâcirlerin ise mallarýný ve ailelerini koruyacak hýsýmlarý var. Ben bu Kureyþ’in nesebinden olmadýðým için onlara bir iyilikte bulunmak istedim ki bu yüzden benim yakýnlarýmý korusunlar. Bu iþi kafir olduðum için veya dinimden döndüðüm için veya küfre razý olduðumdan dolayý yapmýþ deðilim. Bunun üzerine, Peygamber (s.a.v), Doðru söyledi buyurdu. Ömer b. Hattâb ise; Ey Allah’ýn Rasûlü! Beni býrak ta þu münafýðýn baþýný uçurayým. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: O, Bedir gazasýna katýlmýþtýr, ne biliyorsun? Belki de; Allah, Bedire katýlanlara bakmýþ ve onlara: “Dilediðinizi yapýn, Ben sizi affetmiþimdir,” buyurmuþtur. Ýþte, Mümtahine sûresi 1. ayet, Hâtýb b. Beltea hakkýnda inmiþtir; Ey iman edenler! Benim de düþmaným, sizin de düþmanýnýz olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçek mesajý inkâr ettikleri, Rabbiniz olan Allah’a inandýðýnýzdan dolayý, Rasulünü ve sizi yurdunuzdan sürüp çýkardýklarý halde, siz onlara sevgi belirterek mektup ulaþtýrýyorsunuz. Eðer benim yolumda savaþmak ve benim rýzamý kazanmak için savaþa çýktýnýzsa, içinizde onlara sevgi mi besleyip gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediðinizi ve açýða vurduðunuz herþeyi bilirim. Sizden kim böyle yaparsa, gerçekten o doðru yolun ortasýnda, þaþýrýp sapýtmýþtýr.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17)

Amr dedi ki: Ýbn ebî Rafi’i gördüm, Ali b. ebî Tâlib’in katibi idi.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Amr ve Câbir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiþtir. Pek çok kiþi bu hadisi Sûfyân b. Uyeyne’den buradaki gibi rivâyet etmiþ olup râvîler hadisteki þu bölümü aktarmýþlardýr: “Ya mektubu çýkarýrsýn veya elbiselerini atarsýn.”

Bu hadis ayný zamanda Ebû Abdurrahman b. Yahya’dan, Ali’den yukarýdaki hadise benzer þekilde rivâyet edilmiþtir.

Bazýlarý bu hadiste “Ya mektubu çýkaracaksýn ya da elbiseni soyacaðýz” demiþlerdir.

3306- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), ancak Mümtahine sûresi 12. ayeti gereðince iman eden kadýnlarý imtihan ederdi.

Ma’mer diyor ki: Tavus’un oðlu babasýndan rivâyet ederek þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in eli sahib olmadýðý bir kadýnýn eline asla deðmemiþtir. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Ýmara: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3307- Ümmü Seleme el Ensârîyye (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kadýnlardan biri Rasûlullah (s.a.v.)’e: Sana karþý gelmememiz gereken Ýslam’ýn emri nedir? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) de: Ölülere baðýrýp çaðýrarak saç baþ yýrtarak aðlamayýnýz buyurdu. Bunun üzerine ben Ey Allah’ýn Rasûlü! dedim; falanoðullarý amcamýn vefatý üzerine beni aðýtlarýyla yardýma koþarak bize yardým ettiler. Benim de onlara karþýlýk vermem gerekir, dedim. Rasûlullah (s.a.v.) bana müsaade etmedi. Fakat ben defalarca kendisine müraacat ettim, onlara karþýlýk vermeme izin verdi. Ben de ondan baþka þu ana kadar hiç kimse üzerine sesli olarak aðlamadým. Oysa kadýnlardan benden baþka sesli olarak aðlamayan kadýn kalmamýþtýr. (Ýbn Mâce, Cenaiz: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Bu konuda Ümmü Atýyye (r.anha)’dan da hadis rivâyet edilmiþtir. Abd b. Humeyd diyor ki: Ümmü Seleme el Ensârîyye, Yezîd b. Seke’nin kýzý Esma’dýr.

3308- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Mümtahine sûresi 10. ayeti nazil olunca Rasûlullah (s.a.v.)’e bir kadýn, Müslüman olarak geldiðinde kendisinden Allah için þöyle yemin alýrdý: “Ben kocamý sevmediðimden dolayý deðil sadece Allah ve Rasûlünü sevdiðimden dolayý hicret edip geldim.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

bölüm: 62

Ø saf sÛresinden tefsir edilen ayetler

3309- Abdullah b. Selam (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamberin ashabýndan birkaç kiþi oturup müzakerede bulunduk ve: “Allah’a amellerin hangisinin daha sevimli olduðunu bilsek þüphesiz onu iþlerdik” dedik. Bunun üzerine Allah, Saf sûresi 1-2. ayetlerini indirdi: “Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah’ýn sýnýrsýz þanýný yüceltir. Çünkü maðlup olmayan güç O’nundur ve yaptýðý herþeyi yerli yerince yapandýr O, Ey iman edenler! Niçin yapmayacaðýnýz þeyi söylüyorsunuz?”

Abdullah b. Selam dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.), bu ayeti bize okudu.” Ebû Seleme de: “Bu ayeti Abdullah b. Selam bize okudu.” Yahya da: “Ebû Seleme, bunu bize okudu dedi.” Ýbn Kesir de: “Yahya el Evzâî bunu bize okudu” dedi. Abdullah da: “Ýbn Kesir, bunu bize okudu” dedi. (Dârimî, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Ýbn Kesir’e bu hadisin senedi hakkýnda Evzâî’den muhalefet edilmiþtir. Ýbn’ül Mübarek, Evzâî’den, Yahya b. ebî Kesîr’den, Hilâl b. ebî Meymûne’den, Atâ b. Yesâr’dan, Abdullah b. Selam’dan veya Ebû Seleme ve Abdullah b. Selam’dan bu hadisi rivâyet etmiþtir.

Velid b. Müslim’de bu hadisi Evzâî’den Muhammed b. Kesir’in rivâyetine benzer þekilde rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 63

Ø cuma sûresinden tefsir edilen ayetler

3310- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Cuma sûresi indirildiði zaman Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýnda idik, bize okudu ve 3. ayetteki: “Bu peygamber daha sonra gelecek olan diðer toplumlara…” gelince bir adam: O’na, Ey Allah’ýn Rasûlü dedi: “Bize eriþemeyen bu kiþiler kimlerdir?” Rasûlullah (s.a.v.), onunla konuþmadý. Selman da aramýzda idi. Rasûlullah (s.a.v.), elini Selman’ýn üzerine koydu ve þöyle buyurdu: “Caným kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki iman Süreyya yýldýzýnda bile olsa bunlardan bazý kimseler onu elde edebilirler.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17)

ž Sevr b. Zeyd, Medînelidir. Sevr b. Yezîd ise Þamlýdýr. Ebûl Gays’ýn ismi Sâlim’dir ve kendisi Abdullah b. Mutý’ýn azâdlýsýdýr. Medîneli olup güvenilen bir kimsedir.

Tirmizî: Bu hadis garibtir. Abdullah b. Cafer, Ali b. el Medini’nin babasýdýr. Yahya b. Maînkendisini zayýf kabul eder.

3311- Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), Cuma günü ayakta hutbe okurken Medîne kafilesi geldi. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabý hemen ona koþtular. Mescidde Ebû Bekir ve Ömer’in de bulunduðu on iki kiþi kalmýþtý. Bunun üzerine Cuma sûresi 11. ayet nazil oldu: “Böyle iken insanlardan bir kýsmý, kýtlýk senesinde ticaret kervanýnýn geldiðini haber alýnca veya dünyevî bir kazanç yada geçici bir eðlence gördükleri zaman, ona doðru koþup seni mescidde ayakta býrakýverirler. De ki: Allah katýnda olan nimetler, Cennetler ve sevap bütün geçici eðlencelerden ve bütün kazançlardan çok daha hayýrlýdýr ve Allah rýzýk vererek ihtiyaçlarý karþýlayanlarýn en hayýrlýsýdýr.” (Buhârî, Cuma: 17; Müslim, Cuma: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ahmed b. Müni’ Hiþâm vasýtasýyla Husayn’dan Sâlim b. eb’il Ca’d’den, Câbir’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 64

Ø münâfýkûn sûresinden tefsir edilen ayetler

3312- Zeyd b. Erkâm (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Amcamla beraber bulunuyordum. Abdullah b. Übey’in kendi adamlarýna þöyle dediðini iþittim: “Allah’ýn peygamberinin yanýnda bulunanlara hiçbir þey vermeyin ki etrafýndan daðýlýp gitsinler.” “Eðer Medîne’ye dönersek; “Biz üstün olanlar Rasûlullah (s.a.v.) ve beraberindeki aþaðýlýk kimseleri Medîne’den çýkaracaðýz.” Bunu amcama anlattým. Amcam da durumu Peygamber (s.a.v)’e anlattý. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), beni çaðýrdý. Ben de duyduklarýmý kendisine söyledim. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Abdullah b. Übey ve adamlarýna haber gönderdi. Onlar da söylemediklerine yemin ettiler. Rasûlullah (s.a.v.)’de benim yalancýlýðýma onun da doðru söylediðine inandý. O güne kadar baþýma gelmeyen bir þey o an baþýma gelmiþ oldu. Eve kapandým, amcam: “Maksadýn neydi iþte, Rasûlullah (s.a.v.) seni yalancý çýkardý ve sana kýzdý” dedi. Sonra Allah, Münafýkûn sûresini indirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), bana haber gönderdi ve bu sûreyi okudu ve þöyle buyurdu: “Allah seni doðruladý.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Sýfat-ül Münafýkîn: 17)  ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3313- Zeyd b. Erkâm (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte savaþa çýkmýþtýk yanýmýzda bedeviler de vardý. Suya koþardýk A’rabiler, bizden önce suya varýrlardý. Derken bir bedevî, bedevî arkadaþlarýný geçti. A’rabî geçti, havuzu dolduruyor etrafýný taþla çeviriyor ve üzerine de deriden bir örtü atýyor arkadaþlarý gelinceye kadar öylece bekliyordu. Ensâr’dan bir adam bedevinin yanýna geldi su içmesi için devesinin yularýný çekti fakat bedevî onu býrakmak istemedi. O da suyun bendini bozdu. Bedevî de bir odunu kaldýrýp Ensarî’nin baþýna vurdu ve baþýndan yaraladý. Ensarî münafýklarýn baþý Abdullah b. Übey’in yanýna geldi ve durumu ona anlattý. Kendisi de onun adamlarýndandý. Abdullah b. Übey kýzdý ve þöyle dedi: “Allah’ýn peygamberinin yanýnda bulunanlara hiçbir þey vermeyin ki etrafýndan daðýlýp gitsinler.” Yani bedeviler. Bu bedeviler yemek vaktinde Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna gelirlerdi. Abdullah b. Übey dedi ki: Onlar, Muhammed’in yanýndan daðýldýklarý zaman Muhammed’e yemek getirin kendisi ve yanýnda bulunanlar yesin dedi. Sonra da arkadaþlarýna þöyle konuþtu: Eðer Medîneye dönersek biz üstün olanlar Rasûlullah (s.a.v.) ve beraberindeki aþaðýlýk kimseleri Medîne’den çýkaracaðýz. Zeyd dedi ki: Ben Rasûlullah (s.a.v.)’in binitinde arkasýnda idim. Abdullah b. Übey’i iþittim amcama haber verdim o da gidip Rasûlullah (s.a.v.)’e haber verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) ona haber gönderdi. O da yemin edip olanlarý inkar etti. Rasûlullah (s.a.v.) onu doðru kabul edip beni yalan söyledi sandý. Sonra amcam bana geldi ve maksadýn ne idi sonunda Rasûlullah (s.a.v.), sana kýzdý ve darýldý. Tüm Müslümanlar da seni yalancý kabul ettiler. Üzerime hiç kimseye çökmeyen bir sýkýntý çöktü.

Nihayet ben bir yolculukta Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber yürürken sýkýntýdan baþým sallanýyordu. Derken Rasûlullah (s.a.v.) yanýma geldi kulaðýmý çekerek yüzüme güldü. Dünyada ebedî kalmak haberi bile beni bu kadar sevindirmezdi. Sonra Ebû Bekir bana ulaþtý ve þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) sana ne dedi? Dedi. Ben de: bana bir þey söylemedi kulaðýmý çekti ve yüzüme güldü dedim. Ebû Bekir müjdeler sana sevin öyleyse dedi. Sonra Ömer benimle karþýlaþtý. Ona da Ebû Bekir’e söylediðimi söyledim. Sabah olunca Rasûlullah (s.a.v.), Münafýkûn sûresini okudu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Sýfat-ül Münafýkîn: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3314- Hakem b. Uyeyne (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Muhammed b. Ka’b el Kurazî’nin kýrk yýldan beri Zeyd b. Erkâm’dan þöyle aktardýðýný iþitmekteyim: Abdullah b. Übey, Tebük gazasýnda; “Medîne’ye dönersek biz üstün olanlar Rasûlullah (s.a.v.) ve beraberindeki aþaðýlýk kimseleri Medîne’den dýþarý çýkaracaðýz” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v)’e geldim ve durumu kendisine anlattým. Übey bu sözü söylemediðine dair yemin etti. Bunun üzerine toplumum beni kýnadýlar ve “neden böyle yaptýn?” dediler. Eve geldim kederli ve üzüntülü olarak yattým. Sonra Peygamber (s.a.v), bana geldi veya ben ona gittim: “Allah seni doðruladý” buyurdu. Münafýkûn sûresi 7. ayeti nazil oldu: “Bunlar o kimselerdir ki; “Allah’ýn peygamberinin yanýnda bulunanlara hiçbir þey vermeyin ki, O’nun etrafýndan daðýlýp gitsinler” derler. Göklerin ve yerin hazineleri Allah’ýndýr ama bu gerçeði münafýklar anlayamazlar, kavrayamazlar.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Sýfat-ül Münafýkîn: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3315- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir savaþta idik (Sûfyân bu savaþýn Mustalýkoðullarý savaþý olduðu kanaatindedir.) Bu arada muhâcirlerden bir adam Ensâr’dan bir kimsenin arkasýna vurdu. Muhâcir dedi ki: “Ey Muhâcirler! Yetiþin” Ensarî de dedi ki: “Ey Ensâr yetiþin” Rasûlullah (s.a.v.) bunu iþitti ve Cahîlî dönemdeki çaðrýþmalarýn þimdi aramýzda iþi ne. Ashab: Muhâcirlerden bir adam Ensâr’dan bir adamýn arkasýna vurdu dediler. Rasûlullah (s.a.v.), bu kokuþmuþ cahîlî dönem iþlerini býrakýnýz, dedi. Abdullah b. Übey b. Selül bunu iþitti ve þöyle dedi: “Böyle mi yaptýlar. Eðer Medîne’ye dönersek biz üstün olanlar Rasûlullah (s.a.v.), ve beraberindeki aþaðýlýk kimseleri Medîne’den çýkaracaðýz.”

Bunun üzerine Ömer dedi ki: Ey Allah’ýn Rasûlü! Þu münafýðýn boynunu vurayým. Peygamber (s.a.v.): Býrak onu buyurdu. Ýnsanlar, Muhammed arkadaþlarýný öldürüyor diye konuþmasýn, Ömer’den baþkalarý þöyle diyor: O’nun oðlu Abdullah b. Abdullah, ona: “Vallahi kendini zelil ve Rasûlullah (s.a.v.)’in aziz olduðunu ikrar etmeden Medîne’ye dönemezsin dedi. O da bunu aynen yaptý.” (Buhârî, Menakýb: 17; Müslim, Birr: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3316- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Kendisini Ka’be’yi haccetmeye ulaþtýrabilecek veya üzerine zekat vâcib olabilecek kadar malý olup ta bu vazifesini yerine getirmeyen kimse ölüm zamanýnda tekrar dünya hayatýna dönmeyi dilesin. Bunun üzerine bir adam Ey Abbâs’ýn oðlu dedi. Allah’a karþý sorumluluk bilinci taþý. Ancak kafirler dünya hayatýna dönmeyi isteyeceklerdir. Ýbn Abbâs dedi ki: Bu konuda sana Kur’ân ayetleri okuyacaðým. Münafýkûn sûresi 9.10.11. ayetlerini okudu.

Sonra Ýbn Abbâs: “Zekatý ne vâcib kýlar?” diye sordu. O adam da: “Mal ikiyüz dirhemden yukarý olduðu zaman” dedi. Ýbn Abbâs: “Hac hangi kimseye farz olur” dedi. O adam da: “Azýk ve binek” dedi. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Abd b. Humeyd, Abdurrezzak vasýtasýyla Sevrî’den, Yahya b. ebî Hayye’den, Dahhâk’den, Ýbn Abbâs’tan bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiþtir.

Ayný þekilde Sûfyân b. Uyeyne ve pek çok kimseler bu hadisi Ebû Cenab’tan, Dahhâk’den, Ýbn Abbâs’tan merfu olmaksýzýn Ýbn Abbâs’ýn kendi sözü olarak rivâyet etmiþlerdir. Bu rivâyet Abdurrezzak’ýn rivâyetinden daha saðlamdýr. Ebû Cenab’ýn ismi Yahya b. ebî Hayye olup hadis konusunda pek kuvvetli biri deðildir.

bölüm: 65

Ø teðabün sûresinden tefsir edilen ayetler

3317- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Adamýn biri Ýbn Abbâs’a Teðabün sûresi 14. ayeti hakkýnda sordu da Ýbn Abbâs þöyle dedi: Bunlar Mekkelilerden Müslüman olan ve hicret edip Medîne’ye peygamberin yanýna gelmek isteyen kiþilerdir ki: Karýlarý ve çocuklarýný Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna býrakmayan kimselerdir. Sonunda Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna geldiklerinde Müslümanlarý dinde ne kadar anlayýþlý olduklarýný gördüler de bu yüzden karýlarýný ve çocuklarýný cezalandýrmaya kalkýþtýlar. Bunun üzerine Allah Teðabün sûresi 14. ayetini indirdi: “Ey mü’minler! Eþ ve çocuklarýnýzdan size düþman olanlar vardýr. Bunlar sizi Allah yolundan alýkor ve O’na itaat etmenize köstek olabilirler. Dolayýsýyla onlara uymaktan sakýnýn, dikkatli davranýn ama hatalarýný hoþ görür kusurlarýný görmez ve baðýþlarsanýz bilin ki muhakkak Allah tüm suçlarý örten ve kullarýna acýyandýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 66

Ø tahrim sûresinden tefsir edilen ayetler

3318- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Allah’ýn, Tahrim sûresi 4. ayeti olan: “Ýkiniz de tevbe ederek Allah’a yönelin çünkü ikinizin de kalbi haktan ayrýlmýþtý.” Buyurduðu peygamber hanýmlarýndan iki hanýmýn kim olduðu konusunda Ömer’e soru sormaya pek istekliydim. Nihayet Ömer haccetti. Bende kendisiyle beraber haccettim. Su kabýndan kendisine su döktüm o da abdest aldý ve ey mü’minlerin Emiri! Allah’ýn, Tahrim sûresi 4. ayetinde bahsettiði iki peygamber hanýmý kimlerdir? dedim. Ömer; þu karþýlýðý verdi: Hayretsana ey Abbâs’ýn oðlu! Zührî diyor ki: “Ömer, Ýbn Abbâs’ýn sorusundan hoþlanmamýþ fakat onu gizlemekte istememiþti” dedi. Onlar, Âiþe ve Hafsa’dýr demiþti ve hadisi bana anlatmaya baþlamýþtý.

Biz Kureyþ topluluðu kadýnlara üstün gelmeye çalýþýrdýk Medîne’ye gelince burada kadýnlarýn erkeklere hâkim durumda olduklarýný gördük derken bizim kadýnlarýmýz onlarýn kadýnlarýndan bazý þeyler öðrenmeye baþladýlar. Bir gün hanýmýma kýzmýþtým onun bana karþýlýk verdiðini gördüm bu karþýlýk vermesini yadýrgamadým. Hanýmým: Bunu neden yadýrgýyorsun? Vallahi Rasûlullah (s.a.v.)’in hanýmlarý bile kendisine karþýlýk veriyorlar hatta onlardan biri günü geceye kadar ondan ayrý geçiyorlar dedi. Bende içimden kendi kendime: “Böyle yapan kadýn tamamen zarar ve ziyandadýr” dedim.

Evimiz, Ümeyyeoðullarý semtinde Avali denilen yerde idi. Ensardan bir komþum vardý. Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna nöbetleþe iniyorduk. Bir gün o iner vahiy ve diðer haberleri getirildi. Bir gün de ben iner haberleri ona getirdim. O sýralarda Gassanlýlarýn biz Müslümanlarla savaþmak için atlarýný nalladýklarýndan bahsederdik. Birgün komþum akþam vakti bana geldi ve kapýmý çaldý. Ben de çýktým, “Büyük bir hadise oldu” Ben de Gassaniler mi geldiler yoksa dedim. O da: “Bundan daha büyük bir hadise” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), zevcelerini boþadý. Bunun üzerine kendi kendime: “Hafsa kaybetti ve zarardadýr” dedim. Böyle bir iþin olacaðýný tahmin ediyordum sabah namazýný kýlýnca elbisemi giydim ve yola çýktým. Hafsa’nýn yanýna girdiðimde onu aðlar vaziyette buldum: “Rasûlullah (s.a.v.), sizi boþadý mý?” diye sordum. Hafsa: “Bilemiyorum” dedi. Ýþte kendisi þu odacýkta uzlete çekilmiþtir, dedi. Kalkýp yanýna girebilmek için o odaya geldim. Rasûlullah (s.a.v.)’e hizmet eden siyah bir delikanlýya dedim ki: Ömer için izin iste! Ýçeri girdi çýktý bildirdim fakat bir þey demedi, dedi. Bunun üzerine mescide gittim. Minberin etrafýnda aðlayan birkaç kiþiyle karþýlaþtým. Onlarýn yanýna oturdum. Sonra sýkýntým daha da arttý tekrar Peygamber (s.a.v)’e hizmet eden siyahî delikanlýya geldim, Ömer için izin iste dedim girdi çýktý ve: Seni Rasûlullah (s.a.v.)’e bildirdim fakat bir þey söylemedi dedi. Tekrar mescide gittim oturdum, fakat duramadým yine siyahî gencin yanýna geldim. Ömer için izin iste dedim, girdi çýktý fakat seni Rasûlullah (s.a.v.)’e bildirdim bir þey söylemedi dedi. Ben de arkamý dönüp giderken delikanlý dönüp beni çaðýrdý; gir sana izin verdi dedi. Ben de girdim, Rasûlullah (s.a.v.)’i kuru bir hasýr üzerine yaslanmýþ vaziyette buldum ve yanýnda hasýrýn izini gördüm ve dedim ki: Ey Allah’ýn Rasûlü! Hanýmlarýný boþadýn mý? “Hayýr” dedi. Bunun üzerine “Allahü ekber” dedim. Bizlerde ayný durumdayýz. Biz Kureyþ topluluðu olarak kadýnlar üzerinde hâkim idik. Medîne’ye gelince erkeklerine hâkim olan kadýnlar topluluðu bulduk. Bizim hanýmlarda onlardan bir þeyler öðrenmeye baþladýlar. Bir gün hanýmýma kýzmýþtým da o da bana karþýlýk vermiþti. Ben de hoþ karþýlamamýþtým. Hanýmým: “Niçin yadýrgýyorsun” dedi. Vallahi peygamberin hanýmlarý bile ona karþýlýk veriyorlar hatta onlardan biri bir günü geceye kadar ondan ayrý geçiriyor. Sonra Hafsa’ya Rasûlullah (s.a.v.)’e karþýlýk verir misin? diye sordum. O da evet dedi. Hatta bizden birimiz gününü geceye kadar ondan ayrý geçirir, dedi. Ben de sizden bunu kim yapmýþsa kaybetmiþ ve zarardadýr. Herhangi biriniz, Rasûlullah (s.a.v.)’in darýlmasý yüzünden Allah’ýn gazabýna uðramaktan ve helak olmaktan emin olabilir? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) gülümsedi. Hafsa’ya dedim ki: Rasûlullah (s.a.v.)’e karþýlýk verme ondan bir þey isteme her ne istersen benden iste arkadaþýn (Âiþe) senden daha güzel ve Rasûlullah (s.a.v.)’e daha sevgili ise ve buna da güvenerek onun karþýlýk vermesi seni aldatmasýn dedim. Rasûlullah (s.a.v.), bir kere daha gülümsedi. Sonra Ey Allah’ýn Rasûlü! konuyu deðiþtirelim mi? dedim. Rasûlullah (s.a.v.): “Evet” dedi. Bunun üzerine baþýmý kaldýrdým ve o arada üç tane iþlenmemiþ ham deri gördüm ve “Ey Allah’ýn Rasûlü! Ümmetine bol rýzýk vermesi için Allah’a duâ et…” dedim. Kendisine ibadet etmedikleri halde Ýran ve Rumlara bol bol vermiþtir. Oturduðu yerden doðruldu ve: “Ey Hattâb’ýn oðlu yoksa sen þüphe içinde misin? O toplumlara iyilikler ve nimetler çabucak bu dünya hayatýnda kendilerine verilmiþtir.” Rasûlullah (s.a.v.), bir ay boyunca hanýmlarýnýn yanýna girmemeye yemin etmiþti. Allah bu konuda peygamberine kýzdý ve bu konuda ona yemin keffâreti vermesini emir buyurdu. (Buhârî, Ýlim: 27; Müslim, Sýyam: 17)

ž Zühri diyor ki: Urve Âiþe’den bana þöyle aktarmýþtýr: Yirmi dokuz gün geçince Rasûlullah (s.a.v.), yanýma girdi ve benden baþlýyarak Ey Âiþe sana bir þey hatýrlatacaðým; Annene ve babana danýþmaksýzýn bu konuda karar vermeye acele etme, sonra Rasûlullah (s.a.v.), Ahzab sûresi 28. ayetini okudu. Vallahi biliyordu ki annem ve babam bana kendisinden ayrýlmayý emretmeyeceklerdi. Ben de bu konuda annem ve babamla mý istiþare edeceðim dedim. Ben: “Allah’ý, peygamberi ve ahiret yurdunu istiyorum” dedim.

Mamer þöyle diyor: Eyyûb’un bana bildirdiðine göre Âiþe, Rasûlullah (s.a.v.)’e þöyle demiþtir: “Ey Allah’ýn Peygamberi! Benim seni seçtiðimi diðer hanýmlarýma bildirme!” Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “Allah seni teblið edici olarak gönderdi zorluk çýkarýcý olarak göndermedi.”

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýbn Abbâs’tan deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 67

Ø kalem sûresinden tefsir edilen ayetler

3319- Abdulvahit b. Süleym (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mekke’ye geldim Atâ b. ebî Rebah ile karþýlaþtýðýmda: “Ey Ebû Muhammed! Bizim o taraflarda bazý kiþiler kader konusunda ileri geri konuþuyorlar” dedim. Atâ þu karþýlýðý verdi. Ben Ubâde b. Sâmit’in oðlu Velid ile karþýlaþmýþtým o þöyle demiþti: Babam bana Rasûlullah (s.a.v.)’den þöyle iþittiðini söyledi: Allah’ýn yarattýðý ilk þey kalemdir sonra o kaleme yaz dedi. O da sonsuza kadar olacak þeyleri yazdý. Bu hadis buradakinden çok uzuncadýr. (Müsned: 21647)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 68

Ø hakka sûresinden tefsir edilen ayetler

3320- Abbâs b. Abdulmuttalib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte Batha’da bir kýsým insanlar oturuyordu. Derken üzerlerinden bir bulut geçti onlarda ona baktýlar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), bu bulutun adý nedir biliyor musunuz? diye sordu: “Evet bu buluttur” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Bu müzündür” dedi. Onlar da “müzün” dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “O anândýr” dedi. Onlar da: “Anândýr” dediler. Sonra Rasûlullah (s.a.v.): “Gök ile yer yüzü arasýndaki mesafe ne kadardýr, biliyor musunuz?” diye sordu. “Hayýr vallahi bilmiyoruz” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Aralarýndaki uzaklýk ya yetmiþ bir ya yetmiþ iki veya yetmiþ üç senelik yoldur. Onun üzerindeki gök de böyledir.” Rasûlullah (s.a.v.) böylece yedi göðe kadar saydý sonra þöyle buyurdu: “Yedinci göðün üstünde bir deniz bulunmaktadýr, bu denizin altý ile üstü arasý iki gök arasý kadardýr  bunun da üzerinde koco koca daðlar vardýr ki tepesi ile en alt tarafý bir semâdan diðer semâya kadardýr ki mesafe kadardýr. Sonra bunlarýn da tepesinde arþ vardýr. Arþýn altý ile üstünün arasý bir semâdan bir semâya  kadar olan uzaklýk kadardýr. Allah’ta bunun üstündedir.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 17; Ýbn Mâce, Mukaddime: 27)

ž Abd b. Humeyd dedi ki: Yahya b. Main’den þöyle dediðini iþittim: Abdurrahman b. Saîd, hac yapmalý ki bu hadis kendisinden iþitilmiþ olsun.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Velid b. ebû Sevr bu hadisin bir benzerini Simak’den merfu olarak rivâyet etmiþtir. Þerik ise bu hadisin bir kýsmýný merfu olmaksýzýn mevkuf olarak rivâyet etmektedir. Abdurrahman, Ýbn Abdullah b. Sa’d er Razî’nin oðludur.

3321- Abdurrahman b. Abdullah b. Sa’d er Razî ed Deþtekî (r.a.)’in babasýndan þöyle haber vermiþtir: Buhara da katýra binmiþ siyah sarýklý bir adam gördüm. “Bu sarýðý bana Rasûlullah (s.a.v.), giydirdi” diyordu. (Ebû Dâvûd, Libas: 27)

bölüm: 69

Ø mearic sûresinden tefsir edilen ayetler

3322- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) “Kelmühl” kelimesi hakkýnda: “Yaðýn tortusu gibi” demiþtir. Onu yüzüne yaklaþtýrdýðý zaman yüzünün derisi onun içine düþecektir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Sadece Riþdîn’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 70

Ø cin sûresinden tefsir edilen ayetler

3323- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), cinlere Kur’ân’dan bir þey okumadý ve cinleri de görmedi. Rasûlullah (s.a.v.), ashabýndan bir gurupla birlikte Ukaz panayýrýna doðru yola çýkmýþlar. Þeytanlarla sema haberleri arasýna engel yapýlmýþ haber almaya çalýþan þeytanlar üzerine de akan yýldýzlar gönderilmiþti. Þeytanlar toplumlarýna döndüklerinde, size ne oldu dediler. Onlarda: “Bizimle gök haberleri arasýna sed çekildi ve üzerimize akan yýldýzlar gönderildi” ve þöyle devam ettiler: Bizimle gök haberleri arasýna mutlaka bir iþten dolayý sed çekilmiþtir dolayýsýyla yeryüzünün doðularýný ve batýlarýný dolaþýnýz. Sizinle gök haberleri arasýna sed çeken bu þeyin ne olduðunu tesbit ediniz. Böylece yeryüzünün doðularýný ve batýlarýný dolaþmaya baþladýlar kendileriyle gök haberleri arasýna sed çeken bu þeyin ne olduðunu arayacaklardý. Þeytanlarýn Tihame bölgesine yönelen kiþileri de Ukaz panayýrýna gitmek üzere iken Nahle de bulunan Peygamber (s.a.v)’in yanýna vardýlar. Rasûlullah (s.a.v.), ashabýna sabah namazýný kýldýrýyordu. Kur’ân-ý iþitince ona kulak verdiler ve vallahi dediler sizinle gök haberlerinin arasýna giren þey iþte budur, dediler. Sonra kendi toplumlarýna döndüler ve ey kavmimiz dediler. Biz doðru yolu gösteren ilginç bir Kur’ân dinledik ve ona iman ettik. Artýk Rabbimize hiçbir þeyi ve hiçbir kimseyi ortak koþmayacaðýz. Bunun üzerine Allah, peygamberine Cin sûresini indirdi. Rasûlullah (s.a.v.)’e sadece cinlerin sözü vahyedildi.

Ýbn Abbâs’tan ayný senedle þöyle dediði rivâyet edilmiþtir. Cinlerin kendi toplumlarýna sözü þöyleydi: (Cin sûresi 19. ayet) “Doðrusu Allah’ýn kulu Muhammed Rabbine ibadet için kalkýnca, inkârcý müþrikler neredeyse O’nun üzerine çullanýyorlardý veya cinler Kur’ân’ý dinlemek arzu ve hýrsýyla neredeyse aþýrý kalabalýktan dolayý birbirini ezeceklerdi.”

Cinler, Rasûlullah (s.a.v.)’in namaz kýldýðýný ashabýnýn da onun namazýna uyduklarýný ve onun secdesiyle secde ettiklerini gördükleri zaman, Ashabýnýn ona bu derece itaat etmelerine þaþýp kaldýlar ve kavimlerine: “Doðrusu Allah’ýn kulu Muhammed; Rabbine ibadet için kalkýnca inkarcý müþrikler nerdeyse onun üstüne çullanýyorlardý.” (Buhârî, Ezan: 27; Müslim, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3324- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Cinler, göðe yükselirler ve vahyi dinlerlerdi. Bir kelime iþittikleri zaman onu dokuz yalan ilave ederlerdi. Dinledikleri o kelime hak, ilave ettikleri ise batýl oluyordu Rasûlullah (s.a.v.), peygamber olarak gönderilince gökteki oturma ve dinleme yerlerinden engellendiler. Bu durumu iblise aktardýlar. Peygamber, gönderilmezden önce cinleri kovmak için yýldýz atýlmýyordu. Ýblis onlara: “Mutlaka bu engelleme iþi yeryüzünde meydana gelen bir olay yüzünden olmuþtur” dedi. Sonra iblis askerlerini gönderdi. Bu askerler; Rasûlullah (s.a.v.)’i iki dað arasýnda -zannedersem Mekke’de- ayakta namaz kýlarken buldular sonra iblisin yanýna geldiler ve ona haber verdiler. Ýblis’te: “Ýþte dünyada meydana gelen olay budur” dedi. (Buhârî, Ezan: 27; Müslim, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 71

Ø müddessir sûresinden tefsir edilen ayetler

3325- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim vahyin bir aralýk kesilmesinden bahsetti ve þöyle buyurdu: “Yürümekte iken gökten bir ses iþittim ve hemen baþýmý kaldýrdým bir de gördüm ki Hirâ da bana gelen melek; gök ile yeryüzü arasýnda bir kürside oturmaktadýr. Kendisinden, çok heyecanlanýp korktum, hemen evime döndüm ve Beni örtünüz! Beni örtünüz! Dedim. Onlar da beni örttüler. Bunun üzerine Allah: Müddessir sûresinin ilk 5 ayetini indirdi: “1) Ey örtüsüne, dinlenmeye, yalnýzlýða bürünmüþ olan peygamber! 2) Kalk ve insanlarý uyar. 3) Rabbinin büyüklüðünü duyur, bildir. Çünkü büyüklük sadece O’na aittir. 4) Elbiseni, eteðini, bedenini, kiþiliðini, kalbini her türlü kirden ve ahlaki noksanlýktan temiz tut. 5) Her türlü pislik ve kötülükten kaçýn uzak dur.” Bu ayetler namazýn farz kýlýnmasýndan önce idi. (Müslim, Ýman: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Yahya b. ebî Kesîr, Ebû Seleme b. Abdurrahman’dan ve Câbir’den bu hadisi bize rivâyet etmiþtir. Ebû Seleme’nin ismi Abdullah’týr.

3326- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Müddessir sûresi 17. ayetinde geçen “Saûd” = Ateþten bir daðdýr ki kafir devamlý olarak yetmiþ yýl çýkar ve yetmiþ yýl da iner bu iþ ebediyen böylece devam eder gider. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Merfu olarak Ýbn Lehîa’nýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

Atýyye’den Ebû Saîd’den benzeri mevkuf olarak rivâyet edilmiþtir.

3327- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Yahudilerden bazý kiþiler peygamber ashabýndan bazý kiþilere: “Sizin peygamberiniz Cehennem bekçilerinin sayýsýný bilir mi?” dediler. Onlar da: “Peygamberimize sormadan bilemeyiz” dediler. Bunun üzerine bir adam Peygamber (s.a.v)’e geldi ve þöyle dedi: “Ey Peygamber! Bugün senin ashabýn maðlub oldular.” Rasûlullah (s.a.v.): “Hangi þeyden dolayý maðlub oldular” dedi. Adam: “Yahudiler; Peygamberiniz, Cehennem bekçilerinin sayýsýný bilir mi?” dediler. Biz de: “Peygamber (s.a.v)’e sormadan bilemeyiz” dedik.

Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bir topluma bilmediði bir þey sorulunca; peygambere sormadan bilemeyiz demekle maðlub mu olunurmuþ? Fakat Yahudiler peygamberlerine sormuþlardý hatta Allah’ý apaçýk bize göster demiþlerdi. Allah’ýn düþmanýný bana getiriniz ben onlara Cennetin topraðýndan sarayým ki o “Dermek” tir. (Ýnce toprak veya has un demektir.) Yahudiler, Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna geldiklerinde þöyle dediler: “Ey Ebe’l Kâsým! Cehennem bekçilerinin sayýsý kaçtýr?” Rasûlullah (s.a.v.) bir seferinde on diðer seferinde dokuz olmak üzere þu kadar ve þu kadar buyurdu. Onlarda “Evet” dediler. Sonra Peygamber (s.a.v) onlara: “Cennetin topraðý nedir?” dedi. Biraz sustular ve Ey Eb’el Kâsým! “Ekmektir” Rasûlullah (s.a.v.) de þöyle dedi: “Ekmek: “Dermek” tendir.” (Müsned: 14354)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

Bu hadisi bu þekilde Mûcâlid’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

3328- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Müddessir 56. ayetindeki: “O Allah azabýndan korkulup korunulacak olan ve kendi kitabýyla yol bulunandýr” bölümü hakkýnda þöyle demiþtir: Allah buyurur ki: Sorumluluk bilinci duyulmaya layýk olan benim kim bana karþý sorumluluk bilinci duyar ve yolunu benim kitabýmla bulursa ve benimle birlikte baþka bir ilah tanýmaz ise onu baðýþlamaya layýk olan benim. (Ýbn Mâce, Zühd: 27; Dârimî Rýkak: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Süheyl, Hadis konusunda saðlam birisi deðildir. Süheyl bu hadisi Sabit’ten tek baþýna rivâyet etmiþtir.

bölüm: 72

Ø kýyame sûresinden tefsir edilen ayetler

3329- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Kur’ân’dan ayet ve sûre indiði zaman ezberlemek için dilini hareket ettirirdi. Bunun üzerine Allah, Kýyame sûresi 16. ayetini indirdi: “Ey peygamber! Sana inen vahyi acele belleyip ezberlemek için dilini kýpýrdatma.” Saîd b. Cübeyr der ki: Ýnen Kur’ân ayetleriyle dudaklarýný oynatýrdý. Sûfyân bunu tarif etmek için dudaklarýný oynattý. (Buhârî, Bed-il Vahy: 27; Müslim, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ali b. el Medîni, Yahya b. Saîd’den naklederek þöyle dedi: Sûfyân es Sevrî; Musa b. ebî Âiþe’yi hayýrla yâd ederdi.

3330- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Cennetliklerin derece bakýmýndan en aþaðýda olaný öyle bir kimsedir ki; bahçelerini, hanýmlarýný, hizmetçilerini ve koltuklarýný yüz yýllýk mesafeye yayýlmýþ olarak görür Cennetliklerin Allah’a en deðerli olaný sabah akþam Allah’ýn zatýna bakan kiþidir. Sonra Rasûlullah (s.a.v.); Kýyame sûresi 22-23. ayetini okudu: “Bazý yüzler o gün mutlulukla parlayacak rablerine bakarken.” (Müsned: 4395)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Pek çok kiþi ayný hadisi Ýsrail’den merfu olarak rivâyet etmiþtir. Abdulmelik b. Ebcer ise Süveyr’den merfu olmaksýzýn Ýbn Ömer’in sözü olarak rivâyet etmiþtir.

Eþca’î’de, Sûfyân’dan, Süveyr’den, Mûcâlid’den merfu olmaksýzýn yine Ýbn Ömer’in sözü olarak rivâyet etmiþtir.

Sevrî’den baþkasýnýn bu hadisin senedinde “Mücalidden” dediðini bilmiyoruz.

Ayný þekilde bu hadisi Ebû Küreyb, Ubeydullah el Eþcaî vasýtasýyla Sûfyân’dan, Süveyr (ki Ebû Cehm diye künyelenir) den bize aktarmýþtýr.

Ebû Fahýte’nin ismi Saîd b. Alaka’dýr.

bölüm: 73

Ø abese sûresinden tefsir edilen ayetler

3331- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Abese sûresi, A’ma Ýbn Ümmü Mektum hakkýnda inmiþtir. A’ma, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelmiþ ve þöyle demeye baþlamýþtýr: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Beni irþad et.” Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýnda ise müþriklerin kodamanlarýndan biri vardý. Rasûlullah (s.a.v.), A’madan yüzçeviriyor ve ötekine yönelerek þöyle diyordu: “Söylediklerimde her hangi bir sakýnca görüyor musun?” O da: “Hayýr” diyordu. Ýþte bu sûre bu hadise hakkýnda indirildi. (Muvatta, Nýda-ýs Salat: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

Bazýlarý bu hadisi Hiþâm b. Urve’den ve babasýndan rivâyet etmektedirler. Urve dedi ki: Abese sûresi Ýbn Ümmi Mektum hakkýnda inmiþtir. Hadisin senedinde Âiþe’yi zikretmemiþtir.

3332- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Ýnsanlar mahþer yerine yalýn ayak çýplak ve sünnetsiz olarak toplanacaksýnýz. Bunun üzerine bir kadýn: Birimiz diðerine bakýp görecek mi? dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Ey Falan kadýn!” dedi. Abese sûresi 37. ayetini okudu: “O gün her kiþinin kendisine yetecek sýkýntý ve meþguliyeti vardýr.” (Buhârî, Rýkak: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýbn Abbâs’tan deðiþik bir þekilde de rivâyet edilmiþtir. Saîd b. Cübeyr de ayný þekilde bu hadisi rivâyet edenlerdendir. Bu konuda Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 74

Ø tekvir sûresinden tefsir edilen ayetler

3333- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Gözüyle görmüþ gibi kýyamet manzaralarýný görmek kimi sevindirirse “Tekvir, Ýnfitar ve Ýnþikak” sûrelerini okusun.” (Müsned: 4575)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Hiþâm b. Yusuf ve baþkalarý bu hadisi bu senedle rivâyet ederek þöyle demiþlerdir: “Kim gözüyle görmüþ gibi kýyamet manzaralarýný görmek ister ve buna sevinirse “Tekvir” sûresini okusun.”

Ýnfitar ve Ýnþikak sûrelerini zikretmemiþlerdir.

bölüm: 75

Ø mutaffifin sûresinden tefsir edilen ayetler

3334- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur: Kul bir hata iþlerse kalbine siyah bir nokta konulur. Þayet o günahtan el çeker, baðýþlanma diler, tevbe edip Allah’a dönerse kalbi cilalanýr. Eðer bunlarý yapmaz günah ve hataya devam ederse siyah nokta artýrýlýr ve neticede bütün kalbini kaplar. Ýþte Allah’ýn Mutaffifin sûresi 14. ayetinde: “Yaptýklarý yüzünden kalbleri pas tutmuþtur.” Diye anlattýðý pas iþte budur. (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3335- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre; -Hammad bu hadis bize göre merfu hükmündedir demiþtir- Mutaffifin sûresi 6. ayet hakkýnda þöyle demiþtir: “Kulaklarýnýn yarýlarýna kadar ter içersinde kalacaklardýr.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17)

3336- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v): “O gün insanlar alemlerin rabbi huzurunda hazýr olup dikileceklerdir.” Ayeti hakkýnda þöyle demiþlerdir. Onlardan her biri kulaklarýnýn yarýsýna kadar ter içinde kalacaktýr. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 76

Ø inþikak sûresinden tefsir edilen ayetler

3337- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu iþittim: “Her kimin hesabý konusunda münakaþa edilirse ve hesabý hakkýnda inceleme olursa helak olur.” Bunun üzerine Ey Allah’ýn Rasûlü! Ýnþikak sûresi 7-8. ayetlerinde: “Sicili sað eline verilecek kimse, artýk onun hesabý kolayca görülür.” Buyurmuyor mu? Rasûlullah (s.a.v.): “O hesap deðil arzdýr” buyurdu. (Buhârî, Ýlim: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Süveyd b. Nadr, Abdullah b. Mübarek vasýtasýyla Osman b. Esved’den bu senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþlardýr.

Muhammed b. Ebân ve baþkalarý Abdulvehhab es Sekafî vasýtasýyla Eyyûb’tan, Ýbn ebî Müleyke’den, Âiþe’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiþlerdir.

3338- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v)’in þöyle buyurduðu rivâyet edilmiþtir: “Kim hesaba çekilirse azaba uðratýlýr.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Katâde’nin, Enes’den rivâyeti olarak sadece bu þekliyle bilmekteyiz.

bölüm: 77

Ø bürüç sûresinden tefsir edilen ayetler

3339- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bürüç sûresi 2-3. ayetlerini tefsir ederken þöyle buyurdu: “Yevm-ül mev’ûd” kýyamet günüdür. Yevmi “Meþhûd” arefe günüdür. “Þâhid” Cuma günüdür, güneþ Cuma gününden daha üstün bir gün üzerine ne doðmuþtur ne batmýþtýr. Cuma gününde bir zaman parçasý vardýr ki, Mü’min kul bu saati denk getirir de Allah’a hayýr duâda bulunursa mutlaka Allah onun duâsýný kabul eder. Ve herhangi bir þeyden de Allah’a sýðýnýrsa Allah onu sýðýndýðý þeyden korur. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Ali b. Hucr, Kurân b. Temam el Esedî vasýtasýyla Musa b. Ubeyde’den bu senedle hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Musa b. Ubeyde er Rebzî, Ebû Abdulaziz diye künyelenir. Bu kimse hakkýnda Yahya ve baþkalarý hafýzasý yönünde söz etmiþlerdir. Þu’be, Sevrî ve hadis imamlarýndan pek çok kimse kendisinden hadis rivâyet etmiþlerdir.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece Musa b. Ubeyde’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Musa b. Ubeyde hadis konusunda zayýf sayýlan birisidir. Yahya b. Saîd ve baþkalarý zayýf kabul etmiþlerdir.

3340- Suheyb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bir gün ikindi namazýný kýldýktan sonra dudaklarýný oynatarak konuþur gibi yapmýþtýr. Bunun üzerine kendisine Ey Allah’ýn Rasûlü! denildi. Ýkindi namazýný kýldýðýnda dudaklarýný oynattýn. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Peygamberlerden biri ümmetinin çokluðu itibarýyla þaþýp kaldý ve bunlarýn iþlerini kim ayarlýyacak dedi. Allah ta o peygamberine þöyle vahyetti: Onlarý ya ben cezalarýný vereyim veya baþkalarýný onlarýn baþýna musallat edeyim onlara bunu bildir dedi. Onlar da Allah tarafýndan cezalandýrýlmalarýný seçtiler. Bunun üzerine Allah onlara ölümü gönderdi ve bir günde yetmiþ bin kiþi ölüp gitti.”

Rasûlullah (s.a.v.) bu hadisi aktardýðý zaman baþka bir hadis daha anlatýr ve þöyle derdi: Krallardan bir kral vardý. Bu kralýn görevli bir kahini vardý. Bu kahin krala bana anlayýþlý zeki kavrayýþlý yetiþkin bir çocuk gönder de ilmimi ona öðreteyim, korkuyorum ki ben ölürüm ve aranýzda bu ilmi bilen kimse kalmaz.

Bu özellikte bir çocuk bulup kahinin yanýna gidip gelmesini ve ondan ilim öðrenmesini emrettiler. Çocuk kahine gelip gitmeye baþladý. Çocuðun yolu üzerinde manastýrda yaþayan bir rahib -Ma’mer diyor ki: O gün manastýrda bulunanlar zannedersem Müslüman kimselerdi- vardý. Çocuk kahine gidip gelirken her sefer bu rahibe uðrar ve bazý þeyler sorardý. Çocuk Rahipten þu sözü öðreninceye kadar devam etti: Rahib: “Ben Allah’a kulluk yapýyorum” dedi. Bunun üzerine bu çocuk rahibin yanýnda fazla eyleþmeye ve kahinin yanýna geç kalmaya baþladý. Kahin çocuðun ailesine: “Hemen hemen yanýma uðramaz oldu” diye haber gönderdi. Bu durumu çocuk rahibe bildirdi. O da: Kahin neredeydin derse, ailemin yanýndaydým dersin. Ailen neredeydin derse kahinin yanýndaydým dersin. Delikanlý bu þekilde devam edip giderken yolda kalabalýk bir guruba uðradý ki bir hayvan -kimileri o bir aslandý derler- onlarýn yolunu kesmiþ orada alýkoymuþtu. Çocuk eline bir taþ aldý ve atmazdan önce: “Ey Allah’ým Rahibin söyledikleri doðru ise atacaðým bu taþla bu hayvaný öldürmemi istiyorum” dedi ve taþý atýp hayvaný öldürdü. Herkes “Onu kim öldürdü” dediler. “O delikanlý öldürdü” denildi. Ýnsanlar büyük bir heyecanla “Bu delikanlý hiç kimsenin bilmediði ilimleri bilmektedir” dediler.Bu haberi gözleri görmeyen biri duydu ve: “Gözlerimi bana görür hale getirirsen sana þu kadar bu kadar þeyler veririm” dedi. Genç: “Senden para mal istemiyorum gözüne kavuþursan gözünü sana veren zat’a iman etmeyi düþünür müsün?” dedi. A’ma “evet” dedi. Bunun üzerine genç Allah’a duâ etti, Allah’ta onun gözlerini açýverdi. A’ma; Allah’a iman etti. Bunlarýn bu olaylarý krala ulaþtý ve kral hepsini yanýna getirtti. “Hepinizi deðiþik ölümlerle öldüreceðim” dedi. Rahip ve a’ma olan kimselerin baþý üzerine testere koydurup birini keserek diðerini de deðiþik bir þekilde öldürdü. Çocuk içinde þu emri verdi: “Onu falan daðýn tepesine çýkarýp oradan aþaðý atýnýz.” Delikanlýyý o daða götürdüler, oradan atmak istediklerinde kendileri o daðdan peþ peþe düþüp helak oldular sadece delikanlý tek baþýna kaldý ve geri dönüp kralýn yanýna ulaþtý. Bunun üzerine kral; bu delikanlýnýn bir denize götürülüp oraya atýlmasýný emretti. Allah onlarý suya batýrdý ve genci kurtardý. Genç kralýn yanýna geldi ve beni çarmýha gerip okunla halk önünde bu gencin Rabbi adýna atýyorum demedikçe beni vurup öldüremezsin. Bunun üzerine kral emir verdi, delikanlý çarmýha gerildi. Sonra kral okunu alýp “Bu gencin Rabbinin adýyla atýyorum” diyerek okla vurup öldürdü. Okla vurulunca genç elini þakaðýnýn üzerine koydu ve öldü. Bu arada insanlar, bu delikanlý kimsenin bilmediði bilgileri biliyordu. “Biz de onun Rabbine iman ediyoruz” dediler. Kralýn çevresindekiler üç kiþi senin Rab oluþuna karþý çýktý diye mi telaþlanmýþtýn þu anda tüm insanlar sana karþý çýkýp delikanlýnýn Rabbine iman ettiler, denildi.

Sonra kral hendekler kazdýrdý ve hendekleri odunlarla doldurup ateþler yaktýrdý ve insanlarý toplayýp: Her kim dininden dönmezse bu ateþe atýlacaktýr diye ilan etti sonra insanlarý bu ateþ çukurlarýna atmaya baþladý. Bunun üzerine Allah, Bürüç sûresi 4-8. ayetlerini indirdi: 4) Kahrolsun yerde hendekler kazýp müslümanlarý yakmak için ateþ yakanlar. 5) Öylesine ateþ ki, alev alev yanar. 6) Hani o zâlimler ateþin baþýnda oturup, 7) mü’minlere yaptýklarý azâb ve iþkenceyi seyrederlerdi. 8) O mü’minlerden ancak güçlü ve övgüye layýk olan Allah’a inanýyorlar diye intikam alýyorlardý.”

O delikanlýya gelince o topraða gömülmüþtü. Ömer b. Hattâb zamanýnda bu gencin mezarýndan eli þakaðýnda olduðu vaziyette mezarýndan çýkarýldýðý söylenmiþtir. (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

bölüm: 78

Ø gaþiye sûresinden tefsir edilen ayetler

3341- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle denilmiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Bu insanlara karþý “Allah’tan baþka ilah yoktur” deyinceye kadar savaþmam bana emredildi. Bunu dedikleri zaman mallarýný ve canlarýný benden korumuþ olurlar. Ancak, Allah’ýn hakký bunun dýþýndadýr. Hesaplarýný Allah görecektir, dedi ve Gaþiye sûresi 21-22. ayetlerini okudu: 21) Ýþte böyle ey peygamber! Onlara öðüt ver, senin görevin yalnýzca öðüt vermektir. 22) Sen onlarý inanmaya zorlayýp zorla imana getirebilecek de deðilsin.” (Müsned: 13627)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 79

Ø fecr sûresinden tefsir edilen ayetler

3342- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v)’e Fecr sûresi 3. ayeti hakkýnda sorulmuþtu da þöyle buyurmuþtu: Burada namaz kastedilmektedir. Çünkü namazlarýn kimi de çift rekatlýdýr. (Müsned: 19072)

ž Tirmizî: Bu hadis Katâde’nin rivâyeti olarak garibtir. Ayný þekilde bu hadisi Katâde’den, Hâlid b. Kays el Hudanî’de hadis rivâyet etmiþtir.

bölüm: 80

Ø þems sûresinden tefsir edilen ayetler

3343- Abdullah b. Zem’a (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Salih Peygamberin devesi ve onu öldüren kimse hakkýndan bahsederken þöyle buyurdu: Ýçlerinden en yozlaþmýþ azgýnlarý deveyi öldürmek üzere ayaklandýðýnda.” (Þems sûresi 12. ayet) Toplumun en yozlaþmýþ azgýn gurubu arasýnda arkasý kuvvetli bir adam Ebû Zem’a gibi bir genç deveyi öldürmek için ayaklanmýþtý.

Sonra Rasûlullah (s.a.v.), kadýnlardan bahsederek þöyle buyurdu: “Her hangi biriniz ne maksatla köle kamçýlar gibi karýsýný kamçýlýyor ve belki de günün sonunda onu yataðýna alýyor?” Sonra ashabýna yellenme konusundaki gülmeleri üzerine nasihat ederek þöyle buyurdu: “Sizden biriniz kendi yaptýðý bir iþten dolayý niçin gülüyor?” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 81

Ø leyl sûresinden tefsir edilen ayetler

3344- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Baki mezarlýðýnda bir cenazede idik Peygamber (s.a.v), gelip oturdu. Biz de onunla beraber oturduk elinde bir deðnek vardý. Onunla yeri karýþtýrýyordu. Derken baþýný göðe doðru kaldýrdý ve þöyle buyurdu: “Her bir canlýnýn Cennet ve Cehennem’deki gideceði yer mutlaka yazýlmýþtýr.” Bunun üzerine Ashab: Ey Allah’ýn Rasûlü! o halde bu yazgýmýza dayanmalý deðimliyiz? Çünkü iyilik sahibi kimse iyilikler yapacak. Bedbaht olacak kimseler de bedbahtlýk için gayret edecektir. Rasûlullah (s.a.v.): “Bilakis iyi ameller iþleyiniz herkes ne iþ için yaratýldýysa onu kolaylýkla baþaracaktýr. Ýyilik ehlinden olan kimseye iyilikler kolay getirilecek. Kötülük ehlinden olan kimseye de kötülükler kolay getirilecek” dedi ve Leyl sûresi 5-10. ayetlerini okudu: 5) Sizden her kim baþkalarý için harcar ve yolunu Allah’ýn kitabýyla bulmaya çalýþýrsa 6) ve o en güzel kelimeyi yani kelime-i tevhîdi tasdik eder ve doðrularsa veya Cennetin varlýðýný doðrularsa veya Ýslâm dinini kabul ederse, 7) artýk ona en kolay yolu kolaylaþtýrýp o yolda baþarýlý kýlacaðýz. 8) Sizden her kim de malýný baþkalarý için harcamayýp cimrilik eder ve kendi kendine yeterli olduðunu zannedip Allah’a ibadet ve sýðýnma ihtiyacý duymazsa, 9) kelime-i tevhîdi veya Cenneti veya Ýslâm dinini yalanlarsa 10) ona da güçlük, zorluk ve sýkýntýya giden yolu kolaylaþtýracaðýz.” (Buhârî, Cenaiz: 27; Müslim, Kader: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 82

Ø duha sÛresinden tefsir edilen ayetler

3345- Cündüb el Becelî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir baskýnda Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber idim. Bu baskýnda Rasûlullah (s.a.v.)’in parmaðý kanamýþtý da þöyle buyurmuþtu:

            “Sen sadece kanayan bir parmaksýn,

            Karþýlaþtýðýn tüm þeyler de Allah yolundadýr.”

Cündüb el Becelî diyor ki: Cibrilin, Rasûlullah (s.a.v.)’i ziyareti gecikmiþti. Bunun üzerine müþrikler: Muhammed, Rabbi tarafýndan terk edildi dediler. Allah’ta, Duha sûresi 3. ayeti olan; “Rabbin seni ne terk etti ne de darýldý” ayetini indirdi. (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Cihâd: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Þu’be ve Sevrî bu hadisi Esved b. Kays’tan rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 83

Ø inþirah sûresinden tefsir edilen ayetler

3346- Mâlik b. Sa’sa (r.a.)’den Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðu rivâyet edilmiþtir: “Ben uyku ile uyanýklýk arasýnda bir durumda iken Ka’be’nin yanýnda üç kiþiden biri dediðini iþittim. Sonra bana içinde zemzem suyu bulunan altýndan bir leðen getirildi. Sonra göksüm þuradan þuraya kadar yarýldý.” Katâde diyor ki: Enes b. Mâlik’e: “Neyi kastediyor” diye sordum. Enes: “Karnýmýn altýna kadar demek istiyor” dedi. “Sonra kalbimi çýkardý ve kalbimi zemzem suyu ile yýkadý. Sonra kalbim yerine konuldu. Sonra iman ve hikmetle dolduruldu.” Bu hadis buradakinden daha uzuncadýr. (Buhârî, Menakýb: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 84

Ø tîn sûresinden tefsir edilen ayetler

3347- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kim, Tîn sûresini okuyarak bu sûrenin son ayetini: “Allah hükmedenlerin en üstünü, en güzeli, en adili deðil midir?” okuduðunda “Evet hakimlerin en üstünü ve adilidir. Ben de buna þâhidim” desin. (Ebû Dâvûd, Salat: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis sadece bu senedle bu A’rabî’den, Ebû Hüreyre vasýtasýyla rivâyet edilmektedir. Bu bedevinin ismi açýklanmamýþtýr.       

bölüm: 85

Ø alak sûresinden tefsir edilen ayetler

3348- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: “Biz de azab meleklerimiz olan zebanileri çaðýrýrýz.” (Alak sûresi 18) Ayeti konusunda þöyle demiþtir: “Ebû Cehil, Muhammed’i namaz kýlarken görürsem mutlak surette ensesine basacaðým” demiþti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “Eðer Ebû Cehil böyle bir þey yapmýþ olsaydý melekler onu göz göre göre kapýp kaçarlardý.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

3349- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v), namaz kýlmakta idi Ebû Cehil geldi ve “Seni bu iþten yasaklamamýþ mýydým? Seni bu iþten yasaklamamýþ mýydým?” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), namazý bitirince Ebû Cehil’e sert davrandý. Bunun üzerine: “Ebû Cehil’i sen gayet iyi bilirsin ki Mekke’de benim meclisimden daha kalabalýk bir meclis yoktur” dedi. Bunun üzerine Allah, Alak sûresi 17-18. ayetlerini indirdi: 17) Artýk o yandaþlarýný çaðýrsýn da yardým istesin. 18) Biz de azâb meleklerimiz olan zebanileri çaðýracaðýz.” (Müsned: 2207)

ž Ýbn Abbâs dedi ki: Ebû Cehil, meclisini çaðýrmýþ olsaydý Allah’ýn zebanileri onu mutlaka yakalayýp kapývereceklerdi.

Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 86

Ø kadir sûresinden tefsir edilen ayetler

3350- Yusuf b. Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Hasan b. Ali, Muaviye’ye biat ettikten sonra adamýn biri kalkýp ona: “Mü’minlerin yüzünü kara ettin” veya “ey mü’minlerin yüzünü kara eden” dedi. Bunun üzerine Hasan þu karþýlýðý verdi: Allah seni esirgesin beni kýnama, Emeviler, Peygamber (s.a.v)’e kendi minberi üzerinde gösterilmiþlerdi de bu Rasûlullah (s.a.v.)’in fenasýna gitmiþti. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)’e Kevser sûresi indirilmiþti. Yani Cennet’te bir nehir kastedilmiþtir. Ayný zamanda Kadir sûresi indirilmiþtir. Bu sûre Ümeyyeoðullarýnýn hükümranlýk süresidir.

Kâsým diyor ki: Biz de Emevilerin hükümranlýk sürelerini hesab ettik bunun bin aydan ne bir gün fazla ne de bir gün eksik olduðunu gördük. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ancak bu þekliyle bilmekteyiz. Kâsým b. Fadl rivâyeti olarak ayný zamanda bu hadisin senedinde Kâsým b. Fadl’den Yusuf b. Mazin’den de denilmiþtir. Kâsým b. Fadl el Hudânî güvenilir bir kiþidir. Abdurrahman b. Mehdî ve Yahya b. Saîd onun güvenilir bir kiþi olduðunu söylemiþlerdir. Yusuf b. Sa’d mechul bir þahýstýr. Bu hadisi bu lafýzla sadece bu þekliyle bilmekteyiz.

3351- Zirr b. Hubeyþ (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Übey b. Ka’b (r.a.)’e: Senin din kardeþin Abdullah b. Mes’ûd: “Bütün seneyi deðerlendiren kiþi Kadir gecesine rastlar diyor” dedim. Übey b. Ka’b þu karþýlýðý verdi: “Allah, Ebû Abdurrahman’ý baðýþlasýn, Kadir gecesini Ramazan’ýn son on gününde veya yirmiyedinci gününde olduðunu bilmektedir. Fakat, Müslümanlarýn sadece bu geceye güvenmemelerini istemiþtir. Sonra Übey b. Ka’b, Kadir gecesinin yirmi yedinci gece olduðuna dair istisnasýz yemin etti.” Bunun üzerine kendisine: “Ey Ebû Münzir! Bunu neye dayanarak söylüyorsun?” dedim. Dedi ki: “Peygamber (s.a.v)’in bize bildirdiði ayet ve alametle ki; Güneþ o gün parlak olarak doðmaz.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 87

Ø beyyine sûresinden tefsir edilen ayetler

3352- Muhtar b. Fülfül (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Enes b. Mâlik (r.a.)’den iþittim þöyle diyordu: Adamýn biri Peygamber (s.a.v)’e “Ey yaratýklarýn en hayýrlýsý” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “O ibrahimdir” buyurdu. (Müslim, Fedail: 27; Ebû Dâvûd, Sünnet: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 88

Ø zilzal sûresinden tefsir edilen ayetler

3353- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Zilzal sûresi 4. ayeti hakkýnda þöyle dedi: Onun haberleri nedir? biliyor musunuz? Ashab: “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine þöyle buyurdular: “Yeryüzünün haberleri kendi hakkýnda þâhidlik etmesidir. Filan gün filan kiþi filan iþi yaptý diyecektir. Ýþte yer yüzünün haberleri budur.” (Müsned: 8512)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 89

Ø tekasür sûresinden tefsir edilen ayetler

3354- Abdullah b. Þýhhîr (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: Abdullah, Peygamberin meclisine vardýðýnda Rasûlullah (s.a.v.): “Çokluk kuruntusu sizi oyaladý.” (Tekasür sûresi 1.) ayetini okumakta idi. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ademoðlu, malým malým malým diyor. Oysa sana malýndan sadaka vererek tükettiðin, yiyip bitirdiðin ve giyip eskittiðinden baþka ne var?” (Müslim, Zühd: 27; Nesâî, Vesâyâ: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3355- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kabir azabý hakkýnda þüphe etmekte devam ettik sonunda “Çokluk kuruntusu sizi oyaladý.” Ayetleri indirildi.

Ebû Küreyb bir defasýnda bu hadisin senedinde “Amr b. ebî Kays’den” demiþtir ki bu kimse Râzî diye bilinir. Amr b. Kays el Melâî ise Küfelidir. Yine ayný hadisin senedinde “Ýbn ebî Leylâ ve Minhal b. Amr” den de demiþtir. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

3356- Zübeyr b. Avvam (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Tekasür sûresi 8. ayeti hakkýnda Zübeyr: Ey Allah’ýn Rasûlü! sorulacaðýmýz nimet hangi nimettir. Bunlar iki siyahtan ibarettir; Hurma ve su… Bu mutlaka gerçekleþecektir. (Ýbn Mâce,i Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir.

3357- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Tekasûr sûresi 8. ayeti inince, Ashab: “Ey Allah’ýn Rasûlü hangi nimetlerden sorguya çekileceðiz?” “Bunlar iki siyah þeyden ibarettir; Düþmanýmýz karþýmýzda, kýlýçlarýmýz ise omuzlarýmýzdadýr.” Rasûlullah (s.a.v.): “Bu mutlaka gerçekleþecektir” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Ýbn Uyeyne’nin Muhammed b. Amr’dan rivâyeti bence bu rivâyetten daha sahihtir. Sûfyân b. Uyeyne hadis yönünden Ebû Bekir b. Ayyaþ’tan daha hafýz ve daha sahih rivâyetler edendir.

3358- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kýyamet gününde kula sorulacak nimetlerden ilk þey sana vücûdunu saðlýklý kýlmadýk mý? Ve sana soðuk sulardan içirmedik mi? denilmesidir.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir.

Dahhâk: Abdurrahman b. Arseb’in oðludur. Ýbn Arzem de denilir. Ýbn Arzem’in rivâyeti daha saðlamdýr.

bölüm: 90

Ø kevser sûresinden tefsir edilen ayetler

3359- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Kevser sûresi hakkýnda Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: O Cennet’te bir nehirdir. Ýki yanýnda inciden kubbeler vardýr. Ey Cibril bu nedir? dedim; “Allah’ýn sana verdiði Kevser budur” dedi. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3360- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Cennet’te dolaþmakta iken iki kenarý inciden kubbelerle donatýlmýþ bir nehir bana gösterildi. Görevli meleðe bu nedir diye sordum. Bu Allah’ýn sana vereceði Kevser’dir dedi. Sonra eliyle nehrin çamuruna dokunarak misk çýkardý. Sonra beni Sidret-ül Münteha’ya çýkardýlar, orada çok büyük bir nur gördüm.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Enes’den deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

3361- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Kevser, Cennet’te bir nehirdir; Ýki kýyýsý altýndandýr. Nehrin yataðý inci ve yakuttandýr. Topraðý miskten daha hoþtur suyu baldan daha tatlý ve kardan daha beyazdýr.” (Ýbn Mâce, Zühd: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 91

Ø nasr sûresinden tefsir edilen ayetler

3362- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer, Peygamber (s.a.v)’in ashabýyla beraber bana da bazý meseleleri sorardý; Abdurrahman b. Avf, Ömer’e dedi ki: “Onun kadar oðullarýmýz var yine de ona mý soracaðýz?” Ömer dedi ki: “Ona sormamýz senin de bildiðin yöndendir.” Sonra, Ýbn Abbâs’a Nasr sûresi hakkýnda sordu da o da þöyle dedi: “Bu sûrede Allah Peygamber (s.a.v)’in ömrünün tükendiðini kendisine bildirmiþtir, dedi ve sûreyi sonuna kadar okumuþtu.” Ömer de ona demiþti ki: “Ben de bu sûre hakkýnda ancak senin bildiðini biliyorum.” (Buhârî, Menakýb: 27)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Muhammed b. Beþþâr, Muhammed b. Cafer vasýtasýyla Þu’be’den, Ebû Biþr’den bu senedle hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

Ancak bu rivâyette Abdurrahman b. Avf: “Onun kadar çocuklarýmýz varken ona mý soracaðýz” demektedir.

bölüm: 92

Ø leheb sûresinden tefsir edilen ayetler

3363- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), bir gün Safa tepesine çýktý ve Ya Sabahah (Dikkat dikkat) diye baðýrdý. Bunun üzerine Kureyþ onun etrafýna toplandýlar. Rasûlullah (s.a.v.)’de þöyle konuþtu: “Þiddetli bir azabýn önünden gönderilmiþ bir uyarýcýyým ben. Size düþmanýn akþam ve sabah gelip size baskýn yapacaðýný söylemiþ olsaydým ne derdiniz? Beni tasdik eder miydiniz? Ebû Leheb: “Bunun için mi topladýn bizi buraya? Ellerin kýrýlýp kahrolasýn” dedi. Bunun üzerine Allah, Leheb sûresini indirdi: “Ebû Leheb’in elleri kýrýlýp kahrolsun. Bütün imkanlarý yok olup, helak olsun, zaten kendisine yazýk etti, kahrolup gitti, yok oldu ya!…” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Ýman: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 93

Ø ihlas sûresinden tefsir edilen ayetler

3364- Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: Müþrikler Peygamber (s.a.v)’e Rabbini bize tanýt nesebi hakkýnda bilgi ver demiþlerdi de Allah’ta, Ýhlas sûresini indirdi: “Samed” Doðmamýþ, doðurmamýþ. Kul köle olunmaya deðer bir efendidir. Doðan herkes mutlaka ölecektir. Ölen herkesin mirasý da paylaþýlacaktýr. Allah ise; ölmez ve mirasý da alýnmaz. Hiçbir þey ona denk ve benzer deðildir. Onun benzeri bir varlýk ta yoktur. (Müsned: 20372)

3365- Ebû’l Âliye (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), müþriklerin tanrýlarýndan söz etti onlar da dediler ki: Sen de Rabbinin nesebi hakkýnda bize bilgi ver. Bunun üzerine Cibril bu sûreyi indirdi. (Müsned: 20372)

ž Abd b. Humeyd bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþ olup “Übey b. Ka’b’tan” dememiþtir. Bu hadis Ebû Sa’d’ýn ismi Muhammed b. Müyesser’dir. Ebû Cafer er Razî’nin ismi ise Ýsa’dýr. Ebû’l Âliye’nin ismi Rüfey’dir. Kendisi köle idi Sabiye’nin karýsý onu azâd etmiþtir.

bölüm: 94

Ø muavvizeteyn sûresinden tefsir edilen ayetler

3366- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), aya baktý ve þöyle buyurdu: “Ey Âiþe! Bunun þerrinden Allah’a sýðýn çünkü aydýnlýðý giderildiði zaman kapkaranlýk olandýr.” (Müsned: 24619)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3367- Ukbe b. Âmir el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu: “Allah bana öyle ayetler indirmiþtir ki onlarýn bir benzeri görülmemiþtir; Nas ve Felak sûreleri…” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Nesâî, Ýftitah: 17)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 95

Ø adem unuttu mu?

3368- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu: “Allah, Adem’i yaratýp ruhundan ona üfürdüðü zaman Adem aksýrdý ve Elhamdülillah diyerek Allah’ýn izniyle, Allah’a hamdetti. Rabbi ona þöyle buyurdu: “Allah seni esirgesin. Meleklere veya meleklerden oluþan þu guruba git ve: “esselamü aleyküm” de. Onlarda: “ve aleykümselam ve Rahmetullah” dediler. Sonra Adem Rabbine döndü, Rabbi buyurdu ki: “Ýþte senin selamýn ve oðullarýnýn kendi aralarýnda verip alacaklarý selam budur.”

Allah: Ýki avucu kapalý vaziyette Adem’e hangisini istersen seç buyurdu. Adem de Rabbimin sað elini seçtim dedi. Rabbimin her iki eli de kutlu ve mübarektir. Sonra Rab sað elini açtý ve onun içinde Adem ve zürriyeti vardý. Adem: Ey Rabbim bunlar kimdir? Rabb: Bunlar senin zürriyetindendir. Adem bir de ne görsün! Her insanýn ömrü, iki gözü arasýnda yazýlmýþtýr. Onlar arasýnda parlak veya parlaklýklarýndan biri vardý ki; Adem: Ya Rabbi bu kimdir? diye sordu. Bu senin oðlun Dâvûd’tur. Ben kendisine kýrk yýl ömür yazdým. Adem: Ey Rabbim onun ömrünü artýr dedi. Allah’ta ben ona o kadar ömür yazdým dedi. Adem ben ömrümden altmýþ seneyi ona baðýþladým. Allah: Sen ve O, sen bilirsin buyurdu. Sonra Adem, Allah’ýn dilediði sûre Cennete yerleþtirildi. Sonra Cennet’ten yeryüzüne indirildi. Sonra Adem, ömrünü saymakta idi. Ölüm meleði kendisine gelip canýný almak isteyince, Adem; ölüm meleðine acele ettin dedi. Bana bin yýl ömür yazýlmýþtýr. Ölüm meleði: Evet ama sen oðlun Dâvûd’a altmýþ senesini vermiþtin. Adem hatýrlayamadý ve unuttu iþte bu yüzden ümmeti de unutmaktadýr. Ýþte o günden bu yana yazmak ve þâhidler emredilmiþtir.” (Taha sûresi 115. ayet) (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þekliyle hasen garibtir.

Daha deðiþik bir þekilde Ebû Hüreyre’den, Zeyd b. Eslem ve Ebû Salih’in rivâyetine benzer þekilde rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 96

Ø herþeyden güçlü ve kuvvetli olan kimdir?

3369- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle buyurmuþtur: Allah yeryüzünü yarattýðý zaman yeryüzü sallanmaya baþladý. Bunun üzerine Allah daðlarý yarattý. Onlarý yeryüzüne yerleþtirdi de yeryüzünün sarsýntýsý durdu. (Nahl sûresi 15. ayet) Melekler daðlarýn aðýrlýðýna þaþtýlar ve Ya Rabbi! “Yarattýklarýnýn içinde daðlardan daha kuvvetli bir þey var mýdýr?” dediler. Allah’ta þöyle buyurdu: “Evet demir” buyurdu. Melekler: “Ya Rabbi demirden daha kuvvetli bir þey var mýdýr?” dediler. Allah: “Ateþ” buyurdu. Melekler: “Ya Rabbi yarattýklarýn içinde ateþten daha kuvvetli bir þey var mýdýr?” dediler. Allah: “Su” buyurdu. Melekler: “Sudan daha güçlü bir þey var mýdýr? dediler. Allah’ta: “Rüzgar” dedi. Melekler: Yarattýklarýn içersinde rüzgardan da daha güçlü bir þey var mýdýr? dediler. Allah’ta þöyle buyurdu: “Evet sað eliyle verdiðini sol elinden gizleyen ademoðludur.” (Müsned: 24619)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece bu þekilde bilmekteyiz.