22: siyer BÖLÜMLERÝ

bölüm: 1

Ø savaþ baþlamazdan önce islama davet etmek gerekir

1548- Ebû’l Bahterî (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Selman-ý Farisî’nin komutaný olduðu islam ordularýndan biri Ýran kalelerinden birini kuþattý, Askerler, Selman’a: Ey Ebû Abdullah onlara karþý taarruza geçmeyecek miyiz? Dediler.

Selman; býrakýn beni Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittiðim gibi ben onlarý Ýslam’a davet edeyim dedi ve muhasara altýndaki kalenin içindeki insanlara gelerek þöyle konuþtu: Ben de sizin gibi bir insaným ve Ýranlýyým, Arap olan þu askerlerin bana itaat ettiklerini görüyorsunuz. Eðer Müslüman olursanýz bizim gibi ayný haklara sahip olacak ayný mesuliyetleri yükleneceksiniz. Eðer dininiz üzere kalmakta ýsrar ederseniz boyunlarýnýz eðilmiþ olarak bize cizye verin sizi dininiz üzere býrakalým bizim idaremiz altýnda yaþayýn… Selman; Farsça olarak onlara þöyle konuþmasýný sürdürdü: Hiçbir yönden üstün övülen kiþiler deðilsiniz. Eðer tüm bu tekliflerimizi kabul etmez iseniz her toplum gibi sizinle de savaþacaðýz…

Onlar da: Biz cizye vermeyiz ve sizinle savaþacaðýz dediler. bunun üzerine askerler Selman’a: haydi artýk taarruz etmeyelim mi? Dediler. Selman hayýr dedi. Muhasara altýndakileri üç gün davet ettikten sonra askerlere taarruz ediniz emrini verdi. Bunun üzerine biz de taarruz ettik ve sonunda kaleyi fethettik. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 82)

ž Tirmizî: Bu konuda Büreyde, Numân b. Mukarrin, Ýbn Ömer, Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet etmiþtir.

Selman hadisini sadece Atâ b. Sâib rivâyetiyle bilmekteyiz. Muhammed’den iþittim diyordu ki: Ebûl Bahterî, Ali’ye ulaþmadýðý için Selman’a da ulaþmamýþtýr; çünkü Selman, Ali’den önce vefat etmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup kafirleri savaþtan önce Ýslam’a davet etmeyi öngörmüþlerdir. Ýshâk b. Ýbrahim’in görüþü budur ve þöyle der: “Savaþtan önce davet yapýlýrsa bu güzel olur ve Ýslam askerlerinin heybetini artýrýr.” Bazý ilim adamlarý ise “Bugün için davete gerek yoktur.” Ahmed diyor ki: Bugün Ýslam’dan haberi olmayan ve davet edilmesi gereken bir kimsenin var olduðunu bilmiyorum. Þâfii diyor ki: Düþman, Ýslam’a davet edilmeden savaþa baþlanmaz. düþman ordularý buna fýrsat vermedikleri ve savaþ için acele ettikleri zaman davetin kendilerine ulaþmýþ olduðu kabul edilir.

bölüm: 2

Ø ezan iþitilen ve mescid görülen yere savaþ açýlmaz

1549- Ýbn Isam el Müzenî (r.a.)’ýn babasýndan rivâyete göre, ki Peygamberle sohbet eden birisidir, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir ordu ve akýncý birliði göndereceðinde onlara þöyle derdi: Savaþ için gittiðiniz bölgede bir mescid görürseniz ve ezan sesi iþitirseniz o bölge halkýndan kimseyi öldürmeyin.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 91)

ž Tirmizî: Ýbn Uyeyne hadisi garibtir.

bölüm: 3

Ø gece baskýnlarý ve akýnlar

1550- Enes (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre: Rasûlullah (s.a.v.), Hayber’e savaþ için çýktý ve geceleyin oraya vardý. Bir topluma geceleyin varýrsa oraya baskýn yapmaz sabah olmasýný beklerdi. Sabah olunca Yahudiler ellerinde sepetleri ve tarým aletleriyle kalelerinden çýktýlar. Karþýlarýnda Ýslam ordusunu görünce vallahi güçlü ve yeterli ordusuyla Muhammed! Ordusu beþ bölümden oluþan Muhammed dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Allahû ekber Hayber mutlaka yýkýlýp elimize geçecektir. Biz Ýslam askerleri bir toplumun memleketine girersek uyarýlan o kafirlerin sabahý çok kötü olur.” (Müslim, Cihâd ve Siyer: 1; Buhârî, Cihâd ve Siyer: 129)

1551- Ebû Talha (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) bir topluma karþý üstün gelip muzaffer olunca onlarýn topraklarýnda üç gün kalýrdý.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 122)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. ayný þekilde Humeyd’in, Enes’den rivâyet ettiði (1550) nolu hadiste hasen sahihtir.

Ýlim adamlarýndan bir kýsmý gece baskýný ve akýnlar yapýlabileceðine izin vermiþlerdir. Bazýlarý ise gece baskýný ve akýn yapmayý hoþ görmezler. Ahmed ve Ýshâk diyor ki: Düþmana geceleyin baskýn yapýlmasýnda bir sakýnca yoktur derler.

Hadiste geçen “Vafaka Muhammedün el hamîse” sözünün anlamý “Muhammed’in tam teþkilatlý ordusu” demektir.

bölüm: 4

Ø savaþta yakýp yýkma var mýdýr?

1552- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), nadîr oðullarýnýn hurmalarýnýn kesilmesi ve yakýlmasýný emretti, o yakýlan hurmalýk Büveyre hurmalýðý idi. Bunun üzerine Allah, Haþr sûresi 5. ayetini indirdi.(Onlarýn hurma aðaçlarýndan her ne kestiyseniz veya kökleri üzerinde her ne býraktýysanýz hepsi Allah’ýn izniyle olmuþtur…) (Müslim, Cihâd: 10; Ýbn Mâce, Cihâd: 31)

ž Tirmizî: Bu konuda ibn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýndan bir kýsmýn uygulamasý bu hadise göre olup aðaçlarýn kesilmesi ve kalelerin yýkýlmasýnda bir sakýnca görmezler. Kimi ilim adamlarý da bunu hoþ karþýlamaz. Evzâî bu görüþte olup þöyle der: Ebû Bekir meyve veren aðacýn kesilmesini ve binalarýn yýkýlmasýný yasakladý kendisinden sonraki Müslümanlar da ayný þekilde uyguladýlar.

Þâfii der ki: Düþman topraklarýnda gerektiði þekilde yakýp yýkmakta ve meyveleri koparmakta bir sakýnca yoktur.

Ahmed der ki: Bazý stratejik durumlarda bu belki de kaçýnýlmaz olacaktýr. Fakat boþ ve manasýz yere yakýlýp yýkýlmaz.

Ýshâk ise þöyle der: Yakýp yýkmak düþmaný yýldýrýp korkutacaksa bu sünnettir.

bölüm: 5

Ø ganimetler islam ümmetine helal kýlýnmýþtýr

1553- Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Allah beni Peygamberlerden veya ümmetimi diðer ümmetlerden üstün ve deðerli kýlýp ganimeti de bize helal saymýþtýr.” (Müslim, Mesacid: 1)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Ebû Zerr, Abdullah b. Amr, Ebû Musa, Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Umâme hadisi hasen sahihtir.

Seyyar: Muaviye oðullarýnýn azâdlýsý Seyyar’dýr. Süleyman et Teymî ve Abdullah b. Bahîr ve pek çok kimse kendisinden hadis rivâyet etmiþlerdir.

Ali b. Hucr, Ýsmail b. Cafer vasýtasýyla A’lâ b. Abdurrahman’dan babasýndan ve Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiklerine göre Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: Altý konuda diðer Peygamberlerden üstün ve deðerli kýlýndým: “1- Cevamiul Kelim = az sözcükte çok mana ifade etme kabiliyeti” bana verildi. 2- Düþmanlarýn kaplerine Allah tarafýndan korku salýnmasý sebebiyle daima savaþlarda galip geldim. 3- Ganimet mallarý ümmetler içersinde sadece bana helal kýlýndý. 4- Yeryüzünün tamamý benim için mescid ve tertemiz kýlýndý. 5- Tek bir topluma deðil tüm insanlýða gönderildim. 6- Peygamberlik benimle son buldu ben son peygamberim. (Müslim, Mesacid: 5)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 6

Ø ganimet mallarý hem asker hemde binitine verilir mi?

1554- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), ganimet mallarýný daðýtýrken at için iki hisse asker için bir hisse ayýrdý.” (Ýbn Mâce, Cihâd: 36; Ebû Dâvûd, Cihâd;143)

ž Muhammed b. Beþþâr, Abdurrahman b. Mehdî yoluyla Süleym b. Ahzar’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Bu konuda Mücemmî’ b. Cariye, Ýbn Abbâs, Ebû Amre ve babasýndan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan pek çok ilim adamýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, Evzâî, Mâlik b. Enes, Ýbn’ül Mübarek, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardan olup þöyle derler: “Atlý mücahide üç hisse verilir, iki hissesi atýna bir hissesi kendisine. Piyade olarak savaþa katýlana ise tek hisse verilir.”

bölüm: 7

Ø yolculuk ve askerî birliklerde sayý kaç olmalý?

1555- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Yolculuk yapmakta arkadaþlarýn en hayýrlý sayýda olaný dört kiþidir. Müfrezelerin en hayýrlý ve ideal olaný dört yüz kiþilik olanýdýr.” Ordularýn hayýrlýsý dört bin kiþilik olanýdýr. Oniki bin kiþilik ordunun maðlub olmasý azlýktan dolayý deðildir. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 81; Dârimî, Siyer: 4)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi Cerir b. Hazim’den baþka pek çok kiþi müsned olarak rivâyet etmemiþtir. Ayný hadis Zührî vasýtasýyla Rasûlullah (s.a.v.)’den mürsel olarak rivâyet edilmektedir. Yine bu hadisi Habban b. Ali el Anezî; Ukayl’den, Zührî’den, Ubeydullah b. Abdullah’tan, Ýbn Abbâs’tan rivâyet etmiþtir. Leys b. Sa’d; yine bu hadisi Ukayl’den ve Zührî’den mürsel olarak rivâyet etmektedir.

bölüm: 8

Ø savaþa katýlan kadýnlara da ganimet malýndan hisse ayrýlýr mI?

1556- Yezîd b. Hürmüz (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Necdet el Harurî, Ýbn Abbâs’a mektup yazýp Rasûlullah (s.a.v.)’in savaþta kadýnlara yer ayýrýp ayýrmadýðýný ve onlara ganimetten bir pay verip vermediðini sormuþtu. Ýbn Abbâs bu mektuba þu cevabý yazdý: Bana mektup yazarak Rasûlullah (s.a.v.)’in kadýnlarý savaþa iþtirak ettirip ettirmediðini soruyorsun? Rasûlullah (s.a.v.) kadýnlardan da bir kýsmýný savaþa iþtirak ettirirdi. Onlarda yaralýlarý tedavi ederlerdi. Ganimet mallarýndan da az miktar alýrlardý. Onlara belli bir hisse takdir etmemiþti. (Müslim, Cihâd: 48; Ebû Dâvûd, Cihâd: 141)

ž Tirmizî: Bu konuda Enes ve Ümmü Atýyye’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðunun uygulamasý bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî ve Þâfii de ayný görüþtedir. Bazý âlimlerde kadýna ve çocuða da hisse verilir derler. Evzâî bunlardandýr. Evzâî der ki: Peygamber (s.a.v.), Hayber’de çocuklara da hisse ayýrmýþtýr. Müslümanlarýn imamlarý ve idarecileri de harb bölgesinde doðan her çocuða da bir hisse ayýrmýþlardýr. Yine Evzâî þöyle devam eder: Peygamber (s.a.v.), Hayber’de kadýnlara da hisse ayýrmýþ olup bundan sonra da Müslümanlarýn uygulamasý hep böyle olagelmiþtir. Ayný þekilde Ali b. Haþrem Ýsa b. Yunus vasýtasýyla Evzâî’den böylece bize aktarmýþlardýr. Hadiste geçen “Yuhzeyne minel ganimeti” sözünün manasý ganimetten kendilerine bir þeyler verilirdi demektir.

bölüm: 9

Ø savaþa katýlan köleye ganimetten hisse verilir mi?

1557- Âb-ýl Lahm’ýn azâdlý kölesi Umeyr (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Efendilerimle birlikte Hayber gazvesinde bulundum. Benim hakkýmda Rasûlullah (s.a.v.) ile konuþtular ve ona benim köle olduðumu söylediler. Rasûlullah (s.a.v.) emretti de kýlýç kuþandým birde baktým ki yaþýmýn küçük boyumun kýsa olmasýyla kýlýç yerde sürünüyor. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bana bazý hurda eþyalar verilmesini emretti sonra ben Rasûlullah (s.a.v.)’e akýl hastalarýný okuyup tedavi ettiðim bir muska gösterdim. Oda ondan bazý bölümlerini atýp bazý bölümlerini tutmamý bana emretti. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 141; Müslim, Cihâd: 48)

ž Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Bu hadis hasen sahihtir.

Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup köleye hisse verilmez ancak bahþiþ olarak bir þeylerle, kölenin gönlü alýnmýþ olur. Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

bölüm: 10

Ø müslümanlarla birlikte savaþa katýlan zimmîye ganimetten pay verilir mi?

1558- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bedir gazasý için çýktý Harretül Veber denilen yere vardýðýnda müþriklerden cesaret ve bahadýrlýðý ile tanýnan bir adam kendilerine katýldý. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Allah’a ve Rasûlüne inanýyor musun? deyince adam hayýr dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de: O halde geri dön bir müþrikten yardým isteyecek deðilim buyurdular. (Müslim, Cihâd: 51; Ebû Dâvûd, Cihâd: 142)

ž Bu hadis geçen þeklinden daha uzundur.

Bu hadis hasen garibtir. Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup þöyle derler: “Müslümanlarla beraber düþmana karþý savaþsalar bile zimmilere ganimet malýndan hisse verilmez. Bazý ilim adamlarý ise: “Müslümanlarla birlikte savaþa katýldýklarý durumda kendilerine hisse verilebilir” derler.

Zührî’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) kendisiyle beraber savaþan Yahudiden bir guruba ganimetten hisse ayrýlmýþtý. Bunu bu þekilde bize Kuteybe b. Saîd, Abdulvaris b. Saîd vasýtasýyla Urve b. Sabit’den ve Zührî’den böylece rivâyet etmiþ olup bu hadis hasen garibtir.

1559- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Eþ’arîlerden bir gurupla birlikte Hayber’e, Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim. Bize de Hayber’i fethedenlerle beraber ganimet mallarýndan bir hisse vermiþti.” (Buhârî, Meðazi: 40; Ebû Dâvûd, Cihâd: 140)

ž Bu hadis hasen sahih garibtir. Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir.

Evzâî diyor ki: Her kim, savaþa katýlan asker ve binitlerine ganimet daðýtýmý yapýlmazdan önce Müslümanlara katýlýrsa ona da ganimetten hisse verilir.

Büreyd: Ebû Büreyde diye künyelenir. Güvenilir bir kimsedir. Kendisinden Sûfyân es Sevrî, Ýbn Uyeyne ve baþkalarý hadis rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 11

Ø mecûsîlerin kullandýklarý kaplar müslümanlar tarafýndan kullanýlabilir mi?

1560- Ebû Sa’lebe el Huþenî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e Mecusilerin kullandýklarý çömlek ve tencerelerden soruldu da Onlarý tertemiz yýkayýn sonra onlarda yemek piþirin buyurdu ve köpek diþi olan yýrtýcý hayvanlarýn etlerini yemeði yasakladý.” (Buhârî, Zebaih: 14; Ebû Dâvûd, Et’ýme: 32)

ž Bu hadis baþka þekilde Ebû Sa’lebe’den rivâyet edilmiþtir. Ebû Ýdris el Havlanî’de Ebû Sa’lebe’den rivâyet ediyor. Ebû Ýdris el Havlanî’de Ebû Sa’lebe’den hadis iþitmemiþtir fakat bu hadisi Ebû Esma ve Ebû Sa’lebe’den rivâyet etmiþtir.

Hennâd Ýbn’ül Mübarek vasýtasýyla Hayve b. Þüreyh’den rivâyet ederek þöyle demiþtir: Rabia b. Yezîd ed Dýmýþkî’den iþittim þöyle diyordu: Ebû Ýdris el Havlanî, Aizullah b. Ubeydullah’tan bize haber vermiþtir. Ebû Sa’lebe el Huþenî’den þöyle söylediðini iþittim: “Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek: Biz ehli kitap dediðimiz insanlarýn memleketlerinde bulunur onlarýn kaplarýndan yeriz.” Bunun üzerine buyurdular ki: Baþka kap bulursanýz onlarýn kaplarýndan yemeyin baþka kap bulamazsanýz o kaplarý yýkayýn ve onlardan yemek yeyin.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 12

Ø ganimet malýndan verilen ilave hisse (nefl)

1561- Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.) ordudan bir müfrezeyi önden gönderirdi, onlarda düþman kuvvetlerine saldýrýp bir ganimet elde ettikleri zaman o ganimetin beþte biri çýkarýldýktan sonra kalanýn dörtte biri o müfrezeye ait olurdu, kalan dörtte üçe ise diðer askerler de ortak olurlardý savaþ bittikten sonra yine bir müfreze düþman kuvvetlerine saldýrýp yine bir þeyler elde ederse bu sefer elde ettiklerinin beþte biri ayrýldýktan sonra kalanýn üçte biri müfrezeye geri kalana ise tüm ordudaki askerler ortak olurlardý. Bu; teþvik için böyle yapýlýrdý.” (Ýbn Mâce, Cihâd: 35; Dârimî, Cihâd: 42)

ž Bu konuda Ýbn Abbâs, Habib b. Mesleme, Ma’n b. Yezîd Ýbn Ömer ve Seleme b. Ekvâ’dan da hadis rivâyet edilmiþtir. Ubâde hadisi hasendir. Bu hadis Ebû Sellam vasýtasýyla ismi belirtilmeyen bir adamdan rivâyet edilmiþtir.

Hennâd, Ebû’z Zinad vasýtasýyla babasýndan Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den, Ýbn Abbâs’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Bedr günü kýlýcý Zülfikarý nefel olarak yani ganimet taksimi dýþýnda fazladan olarak almýþtý ki bu kýlýç Uhud günü hakkýnda rüya gördüðü kýlýçtýr.

Bu hadis hasen garibtir. Bu þekliyle sadece Ýbn ebiz Zinad rivâyetiyle bilmekteyiz.

Ýlim adamlarý beþte birden  tenfil meselesinde deðiþik görüþler ortaya koymuþlardýr.

Mâlik b. Enes der ki: Rasûlullah (s.a.v.) bütün savaþlarda tenfil yaptýðý bana ulaþmadý. Bazý savaþlarda tenfil yaptýðýný öðrenmiþ bulunmaktayým buda ganimetten önce veya sonra devlet baþkanýnýn görüþüne göre yaptýðý bir uygulamadýr.

Ýbn Mansur ise þöyle diyor: Ahmed’e Peygamber (s.a.v.), beþte biri ayýrdýktan sonra dörtte birini nefel olarak verirdi dönüþte ise yine beþte birden sonra kalanýn üçte birinin verildiðini söylemiþtim de o da þöyle dedi: Beþte biri çýkardýktan sonra geriye kalandan tenfil yapardý ve bu tenfil de bu oranlarý geçmezdi.

Tirmizî: Bu hadis Ýbn’ül Müseyyeb’in görüþüne göre beþte birden yapýlan tenfildir. Ýshâk’ta ayný görüþtedir.

bölüm: 13

Ø mücahidin öldürdüðü kiþinin þahsî eþyasý mücahide aittir

1562- Ebû Katâde (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Her kim düþmandan birini öldürür ve bu konuda bir delili olursa onun þahsî eþyasý o kimseye ait olur.” (Buhârî, Humus: 18; Müslim, Cihâd: 13)

ž Tirmizî: Bu hadis biraz uzuncadýr. Ýbn ebî Ömer Sûfyân vasýtasýyla Yahya b. Saîd’den ayný senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr. Bu konuda Avf b. Mâlik, Hâlid b. Velid, Enes, Semure’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Muhammed, Ebû Katâde’nin azâd edilmiþ kölesidir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Evzâî, Þâfii, Ahmed bunlardandýr.

Bazý ilim adamlarý ise devlet baþkanýnýn öldürülen kafirin þahsi eþyasýndan beþte bir ayýrma hakký vardýr derler.

Sevrî: Tenfil þu demektir diyor: “Devlet baþkanýnýn kim bir þey elde ederse kendisinin olsun kimde düþmandan birisini öldürürse onun þahsî eþyasý onun olsun demesinden ibarettir ki bu caizdir. Bunda beþte bir ayýrmak yoktur.

Ýshâk ise þöyle der: Seleb, yani öldürülenin þahsi eþyasý öldüren askerin kendisinindir. Ancak çok miktarda bir þeyler olursa ve devlet baþkaný da ondan beþte bir almayý da uygun bulursa bu durumda alýnabilir. Ömer b. Hattâb’ýn yaptýðý gibi.

bölüm: 14

Ø ganimet mallarýn daðýtýlmazdan önce alýnýp satýlmamasý

1563- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) taksim edilmeden önce askerlerin birbirlerine hisselerini satmalarýný yasakladý.” (Dârimî, Siyer: 36)

ž Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis garibtir.

bölüm: 15

Ø savaþta esir edilen hamile kadýnlarla cinsel iliþki yapýlamaz

1564- Irbad b. Sâriye (r.a.)’nin babasýndan haber verdiðine göre: “Rasûlullah (s.a.v.), savaþta elde edilen hamile kadýnlara doðum yapýncaya kadar cinsel iliþki kurulmasýný yasakladý.” (Dârimî, Cihâd: 38)

ž Tirmizî: Bu konuda Rüfey’ b. Sabit’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Irbad hadisi garibtir. Ýlim adamlarýnýn uygulamalarý bu hadise göre olup Evzâî der ki: Bir kimse savaþ esirlerinden hamile olan bir cariye satýn alýrsa Ömer’den rivâyet edilen cariyeye doðumunu yapýncaya kadar cinsel iliþki kurulmaz kaidesine göre bu iþ böyledir. Evzâî: Hür kadýnlara gelince iddet beklemeleri emredildiðine dair sünnet geçerlidir.

Evzâî’nin bu her iki sözünü de Ali b. Haþrem, Ýsa b. Yunus vasýtasýyla Evzâî’den bana aktarmýþlardýr.

bölüm: 16

Ø müþriklerin yemeklerinden yenilebilir mi?

1565- Kabîsa b. Hülb (r.a.) babasýndan aktardýðýna göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e Hýristiyanlarýn yemeklerinden yemenin durumunu sorduðumda þöyle buyurdu: Herhangi bir yemekten dolayý sakýn kalbine bir þüphe düþmesin deðilse bu konuda þüphelenen ve aþýrý giden Hýristiyanlara benzemiþ olursun.” (Ýbn Mâce, Cihâd: 26; Buhârî, Zebaih: 14)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Mahmûd dedi ki: Ubeydullah b. Musa, Ýsrail’den, Simak’den, Kabîsa’dan ve babasýndan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir. Yine Mahmûd þöyle diyor: Vehb b. Cerîr, Þu’be’den, Simak’den, Mürrî b. Katarî’den, Adiyy b. Hatîm’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir. Ýlim adamlarýnýn uygulamalarý bu hadise göre olup ehli kitabýn yiyeceklerinden yemeye izin verilmiþtir.

bölüm: 17

Ø savaþ esirlerinden anne ile çocuk birbirinden ayrýlmaz

1566- Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu iþittim: “Her kim savaþta elde edilen esirlerden anne ile çocuðunu birbirinden ayýrýrsa Allah’ta o kimseyi kýyamette sevdiklerinden ayýrýr.” (Dârimî, Siyer: 39)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Bu hadis hasen garibtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup savaþta elde edilen esirler arasýnda anneyi çocuðundan çocuðu babasýndan ve kardeþleri birbirinden ayýrmanýn hoþ olmadýðýný söylemiþlerdir.

bölüm: 18

Ø esirlerin öldürülmesi veya fidye alýnarak býrakýlmasý

1567- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Cibril kendisine geldi ve þöyle dedi: “Onlarý yani ashabýný Bedir esirleri hakkýnda serbest býrak ya öldürülmelerini veya gelecek yýl kendilerinden onlar kadar kimse öldürmek þartýyla fidye almayý tercih etsinler.” Ashab ta: “Fidye almayý ve bizden de bir o kadar öldürülmemizi tercih ediyoruz” dediler. (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Bu konuda Ýbn Mes’ûd, Enes, Ebû Berze, Cübeyr b. Mut’ým’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis Sevrî’nin rivâyeti olarak hasen garibtir. Bu hadisin Sevrî’nin rivâyetinden olduðunu sadece Ýbn ebî Zaide’nin rivâyetiyle bilmekteyiz.

Ebû Üsâme, Hiþâm’dan, Ýbn Sirîn’den, Ubeyde’den ve Ali’den de benzeri þekilde rivâyet edilmiþtir.

Ýbn Avn; Ýbn Sirîn’den, Ubeyde’den, Ali’den mürsel olarak rivâyet ediyor.

Ebû Dâvûd el Haferî’nin adý Ömer b. Sa’d’týr.

1568- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v.), Müslümanlardan iki kiþi karþýlýðýnda müþriklerden bir kiþiyi serbest býrakmýþtý. (Dârimî, Siyer: 28)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Kýlâbe’nin amcasý Ebû’l Mühelleb’tir. Ýsmi Abdurrahman b. Amr’dýr. Muaviye b. Amr olduðu da söylenmektedir. Ebû Kýlâbe’nin ismi Abdullah b. Zeyd el Cermiy’dir.

Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonrakilerden ilim adamlarýnýn çoðunluðunun uygulamasý bu hadise göre olup devlet baþkanýnýn esirlerden dilediðini serbest býrakma dilediðini öldürme dilediðini de fidye mukabili salýverme hakký vardýr. Derler. Bazý ilim adamlarý ise öldürülmelerini fidye almaya tercih ederler.

Evzâî der ki: Kýtal (Muhammed) sûresi 4. ayetinin Bakara sûresi 191. ayetiyle neshedilip hükmünün kaldýrýldýðý bize ulaþan bilgiler arasýndadýr.

Ayný þekilde Hennâd, Ýbn’ül Mübarek vasýtasýyla Evzâî’den bize hadis rivâyet etmiþtir.

Ýshâk b. Mansur diyor ki: Ahmed’e: Esir alýnan kiþinin öldürülmesi mi yoksa fidye alýnarak salýverilmesi mi sence daha sevimlidir? Diye sordum. Þöyle cevap verdi: “Fidye vermeye gücü yeterse bunda bir sakýnca yoktur öldürüldüðünde de yine bir sakýnca yoktur.” Ýshâk diyor ki: Esirlerin kýlýçtan geçirilmesi benim hoþuma gider ama tanýnmýþ biri olursa pek çok kimsenin dikkatini çekmek için gerekenin yapýlmasýný da severim.

bölüm: 19

Ø savaþta kadýn ve çocuklar öldürülmez

1569- Ýbn Ömer (r.a.)’in haber verdiðine göre: “Rasûlullah (s.a.v.)’in savaþlarýnýn birinde bir kadýn öldürülmüþ olarak bulundu, Rasûlullah (s.a.v.) bunu çirkin gördü ve kadýnlarla çocuklarýn öldürülmesini yasakladý.” (Dârimî, Siyer: 25; Buhârî, Cihâd: 146)

ž Bu konuda Büreyde, Rebah = Rebah b. er Rabî’ de denilir. Esved b. Seri’ Ýbn Abbâs ve Sa’b b. Cessâme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise uygundur. Yani çocuk ve kadýnlarýn öldürülmesini hoþ görmezler. Sûfyân es Sevrî ve Þâfii bunlardandýr. Bazý ilim adamlarý ise geceleyin düþmana baskýn yapmaya bu arada kadýn ve çocuk öldürülmesine izin vermiþlerdir. Ahmed ve Ýshâk’ýn görüþü budur; gece baskýn yapmaya izin vermiþlerdir.

1570- Sa’b b. Cessâme (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Ey Allah’ýn Rasûlü dedim. Atlarýmýz müþriklerin kadýn ve çocuklarýndan bir kýsmýný çiðnedi! Rasûlullah (s.a.v.)’de; Onlar babalarýndan bir parçadýr.” Buyurdular. (Müslim, Cihâd ve Siyer: 9; Ebû Dâvûd, Cihâd, 111)

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 20

Ø savaþta düþmanlar ateþle yakýlarak azâblandýrýlamaz

1571- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir miktar askerle beraber bizi savaþ için gönderdi ve Kureyþten falan ve filaný bulursanýz onlarý ateþte yakýn buyurdu.”

Çýkacaðýmýz esnada ise þöyle dedi: Falan ve filaný ateþte yakýnýz diye emretmiþtim fakat ateþle sadece Allah azâb eder, siz onlarý yakalarsanýz öldürünüz. (Buhârî, Cihâd: 148; Dârimî, Siyer: 24)

ž Bu konuda Ýbn Abbâs, Hamza b. Amr ve Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn görüþü de bu hadise göredir. Muhammed b. Ýshâk bu hadisin senedine Süleyman b. Yesâr ile Ebû Hüreyre arasýna bir kimse daha ilave etmiþtir. Pek çok kimse Leys’in rivâyeti gibi rivâyet etmektedir. Fakat leys b. Sâd’ýn rivâyeti daha sahih ve güzeldir.

bölüm: 21

Ø ganimet mallarýna karþý hainlik yapmak

1572- Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her kim kibirden, ganimete hainlik etmekten ve borçlanmaktan uzak olarak ölürse; (þirke düþmez ise) mutlaka Cennete girecektir.” (Ýbn Mâce, Sadaka: 12; Dârimî, Büyü: 52)

ž Bu konuda: Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid el Cühenî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

1573- Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her kimin ruhu, cesedinden þu üç þeyden uzak olduðu halde ayrýlýrsa, (þirke düþmemiþ ise) mutlaka Cennete girecektir;

1- Zekatý verilmeyen mal,

2- Ganimet malýna hainlik etmek,

3- Borçtan uzak durmak.” (Ýbn Mâce, Sadaka: 12; Dârimî, Büyü: 52)

ž Saîd deðiþik bir rivâyette “zekatý verilmeyen mal” Ebû Avâne onun yerine “kibir” demekte ve hadisin senedinde “ma’dan” ý zikretmemektedir. Saîd’in rivâyeti daha sahihtir.

1574- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e falan kimse þehîd oldu denildi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’de þöyle buyurdu: “Hayýr! Ganimet malýndan aþýrdýðý bir elbise yüzünden o kiþiyi Cehennem’de gördüm.” sonra þöyle buyurdu: “Kalk! Ey Ali, Üç sefer þöyle ilan et: Cennete sadece mümin olanlar girecektir.” (Müslim, Ýyman: 48)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

bölüm: 22

Ø kadýnlar da bazý görevler için savaþa katýlabilir

1575- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Ümmü Süleym ve onunla birlikte bazý kadýnlarla savaþa katýlýrdý da onlar su daðýtýrlar ve yaralýlarý tedavi ederlerdi.” (Müslim, Cihâd: 47; Ebû Dâvûd, Cihâd: 32)

ž Tirmizî: Bu konuda Rübeyyi’ binti Muavviz’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 23

Ø Müþriklerin hediyeleri kabul edilir mi?

1576- Ali (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Kisra’nýn kendisine gönderdiði hediyeyi kabul etmiþti. Devlet baþkanlarý kendisine hediye gönderirlerdi de onlarý kabul ederdi.” (Ebû Dâvûd, Harac: 33)

ž Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Bu hadis hasen garibtir. Süveyr b. ebî Fahîte’nin ismi Saîd b. Ýlâka’dýr. Süveyr; Ebû Cehm künyesiyle anýlýr.

bölüm: 24

Ø müslüman olmayan kimselerden hediye kabul edilir mi?

1577- Iyaz b. Hýmar (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.)’e bir adam tarafýndan bir þey veya bir deve hediye edilmiþti de Rasûlullah (s.a.v.), O adama Müslüman oldun mu? Buyurdu, O’da hayýr deyince Rasûlullah (s.a.v.), müþriklerin hediyelerini kabul etmem bana yasaklandý buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Harac: 33)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Hadiste geçen “Zeb’” kelimesi hediyeler anlamýndadýr. Rasûlullah (s.a.v.)’den müþriklerin hediyelerini kabul ettiði rivâyet edilmiþtir. Bu hadiste ise böyle denmektedir. Muhtemeldir ki önceleri kabul ediyorken sonradan bu yasaklama getirilmiþtir.

bölüm: 25

Ø þükür secdesi hangi hallerde yapýlýr?

1578- Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) kendisini sevindiren bir haber aldý mý hemen Allah için secdeye kapanýrdý.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 162)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir; sadece bu þekilde Bekar b. Abdulaziz’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðunun uygulamasý bu hadise göre olup þükür secdesi yapýlabilir derler. Bekkar b. Abdulaziz b. ebî Bekre Hadis rivâyeti yönünden orta yollu bir kimsedir.

bölüm: 26

Ø emân (güvence) verenin güvencesi geçerlidir

1579- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kadýn bile toplumu için eman verebilir yani Müslümanlarýn faydasýna olabilecek þeylerde ve þekilde bazý kimselere güvence verebilir.” (Tirmizî rivâyet etmiþtir.)

ž Bu konuda Ümmü Hanî’den de hadis rivâyet edilmiþtir. Bu hadis hasen garibtir. Muhammed’e bu hadis hakkýnda sordum. Bu hadis sahihtir dedi. Kesîr b. Zeyd, Velîd b. Rebah’tan hadis iþitmiþtir. Velid b. Rebah’ta Ebû Hüreyre’den hadis iþitmiþtir. Velid hadis rivâyet yönünden orta yollu birisidir.

Ebû Velîd ed Dýmýþkî, Velid b. Müslim’den naklederek Ýbn ebî Zi’b.’den Saîd el Makburî’den, Ukeyl b. ebî Tâlib, azâd edilmiþ kölesi Ebû Mürre’den, Ümmü Hanî’den rivâyet ederek þöyle demiþtir: “Kocamýn akrabalarýndan iki kiþiye eman verdim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Senin eman = güvence verdiðin kimselere bizde eman verdik.”

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göredir. Kadýnýn eman vermesi de geçerlidir, derler.

Ahmed ve Ýshâk ayný görüþte olup kadýn ve kölenin eman vermesini geçerli görürler. Bu hadis deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir. Ebû Mürre=Akîl b. ebî Tâlib’in azâdlý kölesidir. Ümmü Hani’nin de azatlý kölesi olduðu da söylenir, ismi; Yezîd’tir.

Ömer b. Hattâb’tan rivâyet edildiðine göre kölenin eman vermesi de geçerlidir. Ali b. ebî Tâlib ve Abdullah b. Amr’dan rivâyet edildiðine göre: “Müslümanlarýn zimmeti (emanet) almasý ve emaneti korumasý birdir, en aþaðý konumda olaný bile bu zimmeti temsil eder.”

Tirmizî: Ýlim adamlarýna göre bu hadisin manasý Müslümanlardan birinin verdiði eman = güvence hepsi için geçerlidir. Yani hepsi vermiþ gibidir.

bölüm: 27

Ø verilen söz ve yapýlan anlaþmalara mutlaka uyulmalýdýr

1580- Süleym b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle diyordu: Muaviye ile Rumlar arasýnda bir sözleþme vardý. Muaviye bu anlaþma süresi bitmeden önce Rumlarýn ülkesine doðru yola çýkmýþtý. Anlaþma süresi sona erince onlara baskýn yapacak ve onlarla savaþacaktý, derken; Allahû ekber, hayret size hýyanet deðil sözünüzde durmanýz gerekir diyerek atýn üzerinde veya binitin üzerinde birisi çýkageldi. Bir de baktýlar ki bu adam Amr b. Abese imiþ Muaviye bu meseleyi kendisine sorunca þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Kimin herhangi bir toplumla arasýnda bir anlaþma varsa süresi sona erinceye kadar, yada karþýlýklý olarak anlaþmayý vaktinden önce bozduklarýný birbirlerine bildirmeden önce bu baðý ne yeniden baðlasýn ne de çözsün.” Bunun üzerine Muaviye seferden geri döndü. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 152)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 28

Ø verdiði sözde durmayanlara kýyamette bir sancak dikilir

1581- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Her sözünde durmayan kimse için kýyamet gününde bir sancak dikilecektir.” (Müslim, Cihâd: 4; Ebû Dâvûd, Cihâd: 150)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Abdullah b. Mes’ûd, Ebû Saîd el Hudrî ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Muhammed’e; Süveyd’in Ebû Ýshâk’tan, Umâra b. Umeyr’den ve Ali’den rivâyet ettiði “Her sözünde durmayan kimse için bir sancak dikilecektir.” Hadis hakkýnda sordum da þu cevabý verdi: “Bu hadisin merfu olarak rivâyet edildiðini bilmiyorum.”

bölüm: 29

Ø hendek savaþýnda Sa’d b. Muâz’ýn düþman güçlerine karþý tavrý

1582- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Hendek savaþýnda Sa’d b. Muâz yaralanmýþ ve kol damarlarýndan biri kopmuþtu da Rasûlullah (s.a.v.) onu ateþle daðlayarak tedavi etmiþti, Sa’d’ýn kolu þiþmiþti. Sonra kaný tekrar býraktý sonra tekrar daðlayarak tedavi etti fakat eli yine þiþmiþti Sa’d bu durumu görünce þöyle dedi: “Allah’ým, beni Kurayza’ya karþý yüzümü güldürmeden canýmý alma.” Bunun üzerine Sa’d’ýn damarýndan akan kan kesildi, Kurayza oðullarý onun hükmüne uymak üzere gelinceye kadar hiçbir damla akmadý sonra Rasûlullah (s.a.v.) kendisine haber gönderdi o da þöyle hüküm verdi: “Erkeklerin öldürülmeleri kadýnlarýn sað býrakýlarak Müslümanlarýn kendilerinden çeþitli hizmetlerde yararlanmalarý.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bunlar hakkýnda Allah’ýn hükmüne isabet ettin” buyurdu. Bunlar dört yüz kiþiydiler bunlarýn öldürülme iþlemleri bitirilince Sa’d’ýn damarý patladý ve kan kaybýndan öldü. (Ebû Dâvûd, Týp: 7; Ýbn Mâce, Týp: 24)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd ve Atýyye el Kurazî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

1583- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Müþriklerin yaþlýlarýný öldürün genç çocuklarýn hayatlarýný baðýþlayýn.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 111)

Þerh: Sakal ve býyýðý bitmemiþ çocuk demektir

Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

Haccac b. Ertae, Katâde’den bir benzerini rivâyet etmiþtir.

1584- Atýyye el Kurazî (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Kurayza savaþý günü Rasûlullah (s.a.v.)’e gösterildik sakal ve býyýðý olaný öldürüyor, sakal ve býyýðý çýkmayaný serbest býrakýyordu. Ben sakal ve býyýðý çýkmamýþ olanlardandým da beni serbest býrakmýþtý.” (Ebû Dâvûd, Hudud: 18; Ýbn Mâce, Hudud: 4)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarýnýn uygulamasý bu hadise göre olup, sakal býyýk etek koltuk tüylenmesini ergenlik çaðý olarak kabul etmiþlerdir. Yaþý ve ihtilam olup olmadýðý bilinmeyen çocuklarýn ergenlik çaðý tüylenmelerinden bilinir demektedirler. Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

bölüm: 30

Ø her dönemde verilen sözlerde durulmasý gerektiði

1585- Amr b. Þuayb (r.a.)’in dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir hutbesinde þöyle buyurdu: “Cahiliyye döneminde olsa bile verdiðiniz sözlerde durun yemininizi yerine getirin çünkü Ýslam bu iþte daha fazla titizlik gösterir. Ýslam’da cahiliye dönemindeki yaptýðýnýz miras ve benzeri sözleþmeler yaparak yenilikler ortaya koymayýn.” (Müsned: 2/485)

ž Tirmizî: Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Ümmü Seleme, Cübeyr b. Mut’ým, Ebû Hüreyre, Ýbn Abbâs ve Kays b. Âsým’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 31

Ø mecusilerden cizye alýnmasý gerekir

1586- Becâle b. Abde (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Münazir Valisi Cez’ b. Muaviye’nin katibi idim, Halife Ömer’den bize þu mektup geldi. Mektupta þöyle yazýyordu: “Vilayetinde bulunan Mecusilerin durumlarýný kontrol ve tetkik ederek onlardan cizye vergisi al. Çünkü Abdurrahman b. Avf’ýn bana haber verdiðine göre Rasûlullah (s.a.v.), Hecer Mecusîlerinden cizye alýrdý. (Buhârî, Cizye: 1; Ebû Dâvûd, Haraç: 31)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

1587- Becâle (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer, kendisine Abdurrahman b. Avf’ýn þu haberi vermesine kadar Mecusîlerden cizye vergisi almazdý o haber þöyleydi: “Rasûlullah (s.a.v.), Hecer Mecusilerinden cizye vergisi almýþtý.” Bu hadis buradaki rivâyet edilenden daha uzundur. (Buhârî, Cizye: 1; Dârimî, Siyer: 59)

1588- Sâib b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Bahreyn Mecusilerinden cizye almýþtý. Ömer’de Ýranlý Mecûsilerden cizye almýþtý. Yine Osman da, Ýranlýlardan cizye vergisi almýþtý.” (Muvatta, Zekat: 24)

ž Bu hadis hakkýnda Muhammed’e sordum o da þöyle dedi: Mâlik’in Zührî’den rivâyet ettiði bir hadistir.

bölüm: 32

Ø zimmî (müslümanlarýn idaresi altýnda yaþayan kimseler) ’den zorla birþeyler alýnýr mý?

1589- Ukbe b. Amîr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Bazý toplumlarýn yanýna uðramaktayýz onlar bizi ne misafir ederler nede gereken hakkýmýzý verirler biz de onlardan zorla almayýp vazgeçiyoruz, ne buyurursunuz? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: eðer sizi zorla almak durumunda býrakýrlarsa onlardan zorla da olsa alýn.” (Buhârî, Mezâlim: 18)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu hadisi Leys b. Sa’d, Yezîd b. ebî Habîb’den ayný þekilde rivâyet etmiþtir. Bu hadisin manasý þudur: Onlar savaþa çýktýklarýnda yolda uðradýklarý deðiþik toplumlardan para karþýlýðýnda bile satýn alacak yiyecek bulamazlardý.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Satmamak suretiyle sizi zorla almak durumunda býrakýrlarsa zorla alýnýz” buyurmuþtur.

Bazý hadislerde böylece tefsir edilmiþtir. Ömer b. Hattâb’ýn da ayný þekilde emir verdiði rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 33

Ø hicret nereden nereye yapýlmalýdýr?

1590- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Mekke fethedildiði gün þöyle buyurmuþtur: “Mekke’nin fethedilmesinden sonra Mekke’de Ýslam ülkesi haline geldiðinden oradan baþka yerlere hicret etmek yoktur. Fakat yeryüzünün her tarafýný Ýslamlaþtýrmak için cihâd ve bu niyet üzere bulunmak vardýr. Cihâd için sefere çaðrýldýðýnýzda hemen seferber olun.” (Nesâî, Biat: 11; Ebû Dâvûd, Cihâd: 2)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd, Abdullah b. Amr ve Abdullah b. Hubþî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Sûfyân es Sevrî, Mansur b. Mu’temir’den benzeri þekilde bu hadisi rivâyet etmiþtir.

bölüm: 34

 Ø Rasûlullah (s.a.v.)’e, biat (siyâsÎ otoritesinin kabul) edilmesi

1591- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre: Câbir; “Ey Muhammed! O aðacýn altýnda sana baðlý olduklarýný bildiren ve senin siyasi otoriteni kabul eden o müminlerden Allah razý olmuþtu…” ayeti hakkýnda þöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.)’e kaçmamak hep yanýnda olmak üzere siyasi otoritesini kabul edip biat ettik, ölmek üzere biat etmedik.” (Dârimî, Siyer: 10; Nesâî, Biat: 26)

ž Tirmizî: Bu konuda Seleme b. Ekvâ’, Ýbn Ömer, Ubâde ve Cerir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis Ýsa b. Yunus, Evzâî ve Yahya b. ebî Kesir’den de rivâyet edilmiþ olup Yahya: “Câbir b. Abdullah’tan” diyerek baþlayýp Ebû Seleme’yi zikretmemiþtir.

1592- Yezîd b. ebû Ubeyd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Seleme b. Ekvâ’a Rasûlullah (s.a.v.)’e Hudeybiye günü hangi þey üzerine biat edip siyasî otoritesini kabul ettiniz diye sordum “Müslümanca yaþayýp Müslüman olarak ölmeye” dedi. (Nesâî, Biat: 1)

ž Bu hadis hasen sahihtir.

1593- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e söylediklerini dinlemek, dinlediklerimizle de yaþayýp itaat etmek üzere biat ederdik ve bize: “Gücünüz yettiði konularda” buyurdu. (Nesâî, Biat: 18)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýkisi de mana yönünden ayný olup sahihtir. Þöyle ki: Ashabýndan bir kýsmý; kendisine ölüm üzere biat ederek sað olduðumuz sürece yanýnda olacak ve beraber hareket edeceðiz demiþlerdir. Diðer bir kýsmýda her konuda birlikte olacaðýz ve kaçmayacaðýz diye biat etmiþlerdir.

1594- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) ile ölüm üzerine deðil hiçbir þeyden kaçmamak üzere siyasi otoritesini kabul edip biat etmiþtik. (Nesâî, Biat: 18)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 35

Ø biat = verdiði sözde durmamanýn aðýr cezasý

1595- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Üç kiþi vardýr ki Allah onlarla konuþmayacak ceza ve azâbtan temize çýkarmayacak ve onlara acý azâb hazýrlayacaktýr. “Devlet baþkanýna biat edip kendisine mal para ve makam verilirse sözünde duran verilmezse sözünde durmayan kimse” (Diðer ikisini Tirmizî saymamýþtýr.) (Dârimî, Siyer: 10; Nesâî, Biat: 26)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýhtilafsýz bu iþ böylece kabul edile gelmiþtir.

bölüm: 36

Ø köleler de her konuda biat edebilir mi?

1596- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir köle gelip Rasûlullah (s.a.v.)’e hicret etmek üzere biat etti. Rasûlullah (s.a.v.) onun köle olduðunu bilmiyordu. Derken o kölenin efendisi geldi köleyi alýp götürmek istedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), o köleyi bana sat buyurdu ve onu iki siyah köle karþýlýðýnda satýn aldý. Rasûlullah (s.a.v.) bu olaydan sonra köle olup olmadýðýný sormadan kimseden biat almadý. (Nesâî, Biat: 21)

ž Tirmizî: Câbir hadisi hasen garib sahihtir. Sadece Ebû’z Zübeyr’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

bölüm: 37

Ø kadýnlar nasýl biat ederler?

1597- Ümeyme binti Rukayka (r.a.)’ýn kýzýndan rivâyete göre, þöyle diyor: Bir kýsým kadýnlarla birlikte Rasûlullah (s.a.v.)’e biat ettim, Rasûlullah (s.a.v.) bize gücünüz yettiði ve becerebildiðiniz þekilde biatýnýzý kabul ettim buyurdu. Ben de; Allah ve Rasûlü bize bizden daha merhametlidir dedim. Sonra bizim bu biatýmýzý kabul et dedim. Sûfyân: Bizimle tek tek musafaha et demek istiyor dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), þöyle buyurdu. “Benim yüz kadýna birlikte konuþmam tek bir kadýna konuþmam gibidir.” (Müslim, Imara: 21; Nesâî, Biat: 18)

ž Tirmizî: Yezîd bu konuda Âiþe, Abdullah b. Ömer ve Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Muhammed b. Münkedir’in rivâyetiyle bilmekteyiz.

Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes ve pek çok kimse bu hadisi Muhammed b. Münkedir’den benzeri þekilde rivâyet etmiþlerdir. Muhammed’e bu hadis hakkýnda sordum þöyle dedi: Ümeyme binti Rukayka’yý bu hadisin dýþýnda tanýmýyorum Ümeyme isimli baþka bir kadýn râvî daha vardýr ki Rasûlullah (s.a.v.)’den bazý hadisler rivâyet etmiþtir.

bölüm: 38

Ø bedir savaþýna katýlan asker sayýsý ne kadardý?

1598- Berâ (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Kendi aramýzda Bedir savaþýna katýlan kimselerin sayýsýný konuþur ve Tâlut’un adamlarýnýn sayýsý kadar yani üçyüz onüç olduðunu söylerdik.” (Buhârî, Meðazi: 6)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Sevrî ve baþkalarý bu hadisi Ebû Ýshâk’tan rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 39

Ø ganimetin beþtebiri allah ve rasülü’ne aittir

1599- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.), Abdulkays heyetine þöyle dedi: “Size ganimet olarak elde ettiðiniz þeyin beþte birini vermenizi emrediyorum…” Bu hadis buradakinden biraz daha uzundur. (Ebû Dâvûd, Harac: 19)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi Kuteybe, Hammad b. Zeyd’den, Ebû Cemre’den ve Ýbn Abbâs’tan benzeri þekilde bize rivâyet etmiþtir.

bölüm: 40

Ø savaþta da çapulculuk ve yaðmalamak yasaktýr

1600- Rafi’ b. Hadîc (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile bir savaþta idik insanlardan ayaðýna çabuk olanlar ilerlediler ganimetlerden bir þeyler alýp piþirmeye baþladýlar. Rasûlullah (s.a.v.) askerin son gurubunda idi. Rasûlullah (s.a.v.), yemek piþirilen kaplarýn yanýndan geçti ve emri üzerine bu kaplar dökülüp boþaltýldý sonra askerler arasýnda ganimeti taksim etti bir deveyi on koyuna eþit tuttu.” (Ýbn Mâce, Edahî: 6)

ž Tirmizî: Sûfyân es Sevrî, babasýndan, Abaye’den, Dedesinden, Rafî’ b. Hadîç’den bu hadisi rivâyet etmiþ olup “babasýndan” dememiþtir. Ayný þekilde Mahmûd b. Gaylân, Vekî’den, Sûfyân’dan rivâyet etmiþ olup bu daha sahihtir.

Tirmizî: Bu konuda Sa’lebe b. Hakem, Enes, Ebû Reyhane, Ebû’d Derdâ ve Abdurrahman b. Semure, Zeyd b. Hâlid, Câbir, Ebû Hüreyre ve Ebû Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu rivâyet daha sahihtir. Abaye b. Rifâa, dedesi Rafî’ b. Hadîç’den hadis dinlemiþtir.

1601- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Herkim çapulculuk yaðmalama yaparsa bizden deðildir.” (Ýbn Mâce, Edahî: 16)

ž Tirmizî: Bu Enes hadisi hasen sahih garibtir.

bölüm: 41

Ø ehli kitap denilen yahudi ve hýristiyanlara nasýl selam verilir?

1602- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Yahudi ve Hýristiyanlara önce siz selam vermeyin yolda onlardan biriyle karþýlaþýrsanýz onlarý yolun en zor ve en dar yerinden geçmeye zorlayýnýz.” (Müslim, Selam: 4)

ž Tirmizî: Bu konuda Ýbn Ömer, Enes ve Peygamber (s.a.v.)’in arkadaþý Ebû Basra el Gýfârî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

1603- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Yahudilerden biri size selam verdiðinde mutlaka þöyle selam verirler: “Es-Sâmü aleyke = geberesiceler, her türlü kötülük ve zehir size olsun. Siz de “Ve aleyke” senin baþýna demek suretiyle onlarýn selamlarýný alýnýz. (Müslim, Selam: 4)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 42

Ø müþrikler arasýnda müslüman yaþamamalýdýr hicret edip orayý terketmelidir

1604- Cerir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.) Has’am kabilesine bir müfreze gönderdi. Orada bulunan insanlardan bir kýsmý Müslüman olduklarýný bildirip kendilerini korumak için secdeye kapandýlarsa da müfreze öldürme iþinde acele ederek onlarý da öldürdüler. Durum Rasûlullah (s.a.v.)’e ulaþýnca onlardan her biri için yarým diyet ödenmesini emretti ve: “Ben müþrikler içerisinde yaþantýsýný devam ettiren her Müslüman’dan uzaðým” buyurdu. Nedendir? Ey Allah’ýn Rasûlü! Dediler. Çünkü onlarýn yaktýklarý ateþler birbirinden ayýrt edilemez veya müþriklerle Müslümanlarýn ateþleri birbirlerini görmesin yani çok yakýn olup uzaktan bu yanan ateþin kimin olduðu belirsiz olur ve yanlýþlýkla müþrik yerine Müslüman öldürülür buyurdular. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 95)

1605- Hennâd (r.a.), Abde vasýtasýyla Ýsmail b. Ebû Hâlid’den, Kays b. Ebî Hâzim’den, Ebû Muaviye hadisinin bir benzerini rivâyet etmiþ olup senedinde “Cerir’i” zikretmemiþtir. Bu rivâyet daha sahihtir.

ž Bu konuda Semure’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Ýsmail’in arkadaþlarýnýn çoðunluðu Kays b. ebî Hazîm’den rivâyet ederek senedinde “Cerir” i zikretmezler.

Hammad b. Seleme, Haccac b. Ertae’den, Ýsmail b. ebî Hâlid’den, Kays’tan ve Cerir’den, Muaviye hadisinin bir benzerini rivâyet etmiþlerdir.

Tirmizî: Muhammed’den iþittim þöyle diyordu: Sahih olan Kays’ýn Rasûlullah (s.a.v.)’den mürsel olarak yaptýðý rivâyettir. Semure b. Cündüp Rasûlullah (s.a.v.)’den Þöyle rivâyet ediyor: “Müþriklerle ayný bölgede oturmayýn onlarla cemaat olmayýn veya onlarla evlenmeyin kim onlarla cemaat olur veya evlenirse onlar gibidir.”

 bölüm: 43

Ø yahudi ve hýristiyanlarýn arap yarýmadasýndan çýkarýlmasý

1606- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Eðer yaþarsam inþallah Arap yarýmadasýndan Yahudi ve Hýristiyanlarý mutlaka çýkaracaðým.” (Müslim, Cihâd: 21; Ebû Dâvûd, Harac: 21)

1607- Ömer b. Hattâb (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle söylediðini iþitmiþtir: “Yahudi ve Hýristiyanlarý, Arap yarýmadasýndan mutlaka çýkaracaðým orada sadece Müslümanlar kalacaklardýr.” (Müslim, Cihâd: 21; Ebû Dâvûd, Harac: 21)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 44

Ø Rasûlullah (s.a.v.)’in býraktýðý miras mallarý nelerdir?

1608- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Fatýma Ebû Bekir’e gelerek þöyle sordu: Sana kim varis olur? Ailem ve çocuklarým dedi. Fatýma: O halde ben babama niçin varis olamýyorum deyince Ebû Bekir þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’i þöyle söylerken iþittim: “Biz Peygamberler miras býrakmayýz yani bize varis olunmaz.” Fakat Rasûlullah (s.a.v.)’in baktýðý kimselere ben bakacaðým onun nafakalarýný temin ettiði kimselerin nafakalarýný ben temin edeceðim. (Buhârî, Feraiz: 2; Nesâî, Fey taksimi: 1; Müslim, Cihâd: 16)

ž Tirmizî: Bu konuda Ömer, Talha, Zübeyr, Abdurrahman b. Avf, Sa’d ve Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Ebû Hüreyre hadisi bu þekliyle hasen garibtir. Bu hadisi sadece Hammad b. Seleme, Abdulvehhab b. Atâ’ vasýtasýyla Muhammed b. Amr’dan, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den müsned olarak rivâyet ettiler.

Bu hadisi Muhammed’e sordum þöyle dedi: Bu hadisi Ebû Hüreyre’den, Ebû Seleme’den, Muhammed b. Amr’dan, Hammad b. Seleme’den baþkasýnýn rivâyet ettiðini bilmiyoruz.

Abdulvehhab b. Atâ’, Muhammed b. Amr’dan, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den, Hammad b. Seleme’nin rivâyetine benzer þekilde bu hadisi rivâyet etmiþtir.

1609- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Fatýma, Ebû Bekir ve Ömer’in yanýna geldi ve Rasûlullah (s.a.v.)’in mirasýndan sordu da Ömer ve Ebû Bekir dediler ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittik þöyle diyordu: “Biz Peygamberlere mirasçý olunmaz” Fatýma: “Bu konuyu bir daha ikinizle hiç konuþmayacaðým” Fatýma, bu konuyu konuþmadan öldü gitti. Ali b. Ýsa der ki: “Ýkinizle konuþmayacaðým” sözünün manasý miras konusunda ikinizle hiç konuþmayacaðým ikiniz de doðru dürüst kimselersiniz demektir. (Müslim, Cihâd: 16; Buahari, Feraiz: 2; Nesâî, Fey Taksimi: 1)

Bu hadis deðiþik bir þekilde Ebû Bekir’den de rivâyet edilmiþtir.

1610- Mâlik b. Evs b. Hadesân (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’ýn yanýna girmiþtim. Ayný anda Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. ebî Vakkâs’ta onun yanýna gelmiþlerdi. Sonra Ali ve Abbâs’ta davacý olarak oraya gelmiþlerdi. Ömer bu seçkin kimselere dedi ki Sizden yeri ve göðü kanunlarýyla ayakta tutan Allah rýzasý için söylemenizi istiyorum. Rasûlullah (s.a.v.)’in: Bizden miras alýnmaz biz miras býrakmayýz, bizim býraktýðýmýz her þey sadakadýr buyurduðunu biliyor musunuz? Dedi; Onlarda: “Evet” dediler. Bunun üzerine Ömer dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) vefat edince Ebû Bekir: Ben Rasûlullah (s.a.v.)’in halifesiyim ve velisiyim dedi. Sen Abbâs! Ali ile beraber Ebû Bekir’e geldin. Sen kardeþinin oðlundan mirasýný istiyorsun o da babasýndan karýsýnýn mirasýný istiyordu. Bunun üzerine Ebû Bekir, Rasûlullah (s.a.v.)’in þu buyruðunu hatýrlattý: “Biz Peygamberler miras býrakmayýz bizim býraktýklarýmýz sadakadýr.” Allah biliyor ki: Ebû Bekir doðru dürüst hakký bulan ve hakka uyan biri idi. (Müslim, Cihâd: 16; Buhârî, Feraiz: 2)

ž Tirmizî: Bu hadis bu þeklinden daha uzuncadýr. Bu hadis Mâlik b. enes rivâyeti olarak hasen sahih garibtir.

bölüm: 45

Ø mekke fethinden sonra bir daha oraya savaþ açýlmaz

1611- Hâris b. Mâlik b. Barsa (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Mekke fethi günü Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu iþittim: “Bu beldeye bu günden sonra kýyamete kadar savaþ açýlmayacaktýr.” (Müslim, Cihâd: 33; Ebû Davud, Harac: 24)

ž Tirmizî: Bu konuda Ýbn Abbâs, Süleyman b. Surad ve Mutî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Bu hadis hasen sahitir. Bu hadis Zekeriyya b. ebî Zaide’nin, Þa’bî’den rivâyetidir. Onu sadece bu hadisle bilmekteyiz.

bölüm: 46

Ø sabah öðle ve ikindi namazlarý vakti savaþta nasýldýr?

1612- Numân b. Mukarrin (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte savaþa çýkmýþtým; Gün aðarmaya baþladýðý andan güneþ doðuncaya kadar savaþý durdururdu, güneþ doðunca savaþý tekrar baþlatýrdý. Yine gündüz yarý olduðu zamandan baþlýyarak güneþ batýya kayýnca kadar yine durdurur güneþ batýya kayýnca ikindi vaktine kadar savaþýrdý sonra ikindi namazýný kýlar yine savaþýrdý. Numân diyor ki: Bu anlarda zafer rüzgarlarý esiyor denilir ve müminler ordularý için namazlarýnda dua ederlerdi. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 101)

ž Tirmizî: Bu hadis Numân b. Mukarrin’den buradakinden daha mevsul bir senedle rivâyet edilmiþtir. Katâde Numân b. Mukarrin’e ulaþmamýþtýr. Numân b. Mukarrin, Ömer’in halifeliði zamanýnda vefat etmiþtir.

1613- Ma’kýl b. Yesâr (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Ömer b. Hattâb Numân b. Mukarrinî, Hürmüzan’a, gönderdi. -Hadis biraz uzuncadýr- Numân b. Mukarrin diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.) ile savaþta bulundum gündüzün baþýnda savaþmadýðý vakit güneþ batýya kayma noktasýna gelinceye kadar beklerdi ki bu arada rüzgarlar eser ve Allah’tan yardým inerdi. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 101)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Alkame b. Abdullah, Bekir b. Abdullah el Müzenî’nin kardeþidir. Numân b. Mukarrin, Ömer’in hilafeti döneminde vefat etmiþtir.

bölüm: 47

Ø uðursuzluk inancýnýn islamda yeri yoktur

1614- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: Uðursuzluk inancý insaný þirke götürür biz Müslümanlarda bu tür saplantýlar olmamalýdýr. Allah bu tür bozuk saplantýlarý kendisine güzelce tevekkül edilirse giderir. (Ebû Dâvûd, Týp: 24; Ýbn Mâce, Týp: 43)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Hâbis et Temim, Âiþe, Ýbn Ömer ve Sa’d tan da hadis rivâyet edilmiþtir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Seleme b. Küheyl’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ayný þekilde Seleme’den bu hadisi rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Muhammed b. Ýsmail’den iþittim þöyle diyordu: Süleyman b. harb bu hadis hakkýnda þöyle derdi: Hadiste geçen “Vema minna…” bana göre Abdullah b. Mes’ûd’un kendi sözüdür.

1615- Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Bulaþýcýlýk serpicilik: hastalýðýn kendisinden deðil Allah’ýn izni iledir. Cahiliye dönemindeki eþya ve olaylarda uðursuzluk olduðu inancý da yoktur. Fe’li severim. Fe’l nedir? Ey Allah’ýn Rasûlü dediler; “Fe’l, iyi gönül alýcý güzel sözdür” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Týp: 24; Ýbn Mâce, Týp: 43)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

1616- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir ihtiyaç için yola çýkarken ve iþe baþlarken “Ey baþarýlý olan, Ey doðru yolu bulan” sözlerini söylemek veya bir baþkasýndan bu sözleri duymak hoþuna giderdi. (Ebû Dâvûd, Týp: 24; Ýbn Mâce, Týp: 43)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir.

bölüm: 48

Ø savaþa çýkacak komutanlara Rasûlullah (s.a.v.)’in tavsiyeleri

1617- Süleyman b. Büreyde (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir ordu göndereceði vakit özellikle komutanýna sorumluluk bilinci içinde olarak yolunu Allah ve Rasûlünün emirleriyle bulmayý beraberindeki Müslümanlara iyi muamelede bulunmayý tavsiye eder ve þöyle buyururdu: Allah’ýn adý ile Allah adýna Allah yolunda savaþýn Allah’tan gelen her türlü gerçeði örtbas eden kafirlerle savaþýn. ganimet mallarýna hainlik etmeyin, verdiðiniz sözde durun öldürdüðünüz kimselerin gözünü oymak kulak ve burunlarýný kesmek gibi iþlere bulaþmayýn. Küçük çocuklarý öldürmeyin. Müþriklerden düþmanlarla karþýlaþtýðýnda onlarý üç konuya davet et; (Müslüman olmak, cizye vermek veya savaþ) Davet ettiðin üç konudan hangisini kabul ederlerse ona göre onlarýn bu isteklerini kabul et onlardan elini çek.

Onlarý Ýslam’a girmeleri için çaðýr böylece onlarýn memleketleri de Muhâcirlerin yurdu haline gelmiþ olsun onlara haber ver ki bunu yaptýklarý takdirde muhacirlerin sahip olduklarý haklara sahip olacaklar ve onlarýn taþýdýklarý mesuliyetleri taþýyacaklardýr. Eðer bu hicret iþinden uzak dururlarsa onlar çölde yaþayan insanlar gibi olacaklardýr. Çölde yaþayanlara geçerli olan hükümler onlara da geçerli olacaktýr. Cihâda katýlýp savaþ yapmadýklarý sürece ganimetten bir þey almayacaklardýr. Eðer bunu da kabul etmezlerse Allah’tan yardým isteyerek onlarla savaþ.

Bir kaleyi kuþattýðýn vakit kaledekiler Allah ve Rasûlü’nün korumasý ve himayesini isterlerse bunu yapma þahsýn ve askerlerinin koruma ve himayesiyle onlara güven ver çünkü siz kendi himaye ve korumanýzda yanlýþlýk yaparsanýz bu Allah ve Rasûlü’nün korumasýnda yapacaðýnýz yanlýþlýktan daha hayýrlý olacaktýr. Yine bir kaleyi kuþattýðýnýzda sizden Allah’ýn hükmü ile inmelerini isterlerse indirmeyin kendi hükmün ile onlarý indir. Çünkü onlar hakkýnda Allah’ýn hükmü konusunda isabet edip etmediðini -buna yakýn bir ifade kullandý- bilemezsin. (Müslim, Cihâd: 2; Ebû Dâvûd, Cihâd: 73)

ž Tirmizî: Bu konuda Numân b. Mukarrin’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmizî: Büreyde hadisi hasen sahihtir.

Muhammed b. Beþþâr, Ebû Ahmed vasýtasýyla Sûfyân’dan Alkame b. Mersed’den mana olarak buna benzer bir hadis rivâyet etmiþ olup þu ilaveyi yapmýþtýr: “Eðer bundan da yüz çevirirlerse onlardan cizye al bundan da yüz çevirirlerse onlar üzerine Allah’tan yardým dileyerek savaþ et.”

Tirmizî: Vekî’ ve pek çok kimse bu hadisi Sûfyân’dan rivâyet etmiþlerdir. Muhammed b. Beþþâr’dan baþkasý bu hadisi Abdurrahman b. Mehdî’den rivâyet ederek “Cizye vermeleri…” konusunu zikretmiþlerdir.

1618- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), ancak sabah namazý vaktinde baskýn yapardý. Ezaný iþitirse baskýndan vazgeçer deðilse hücum ederdi. Bir seferinde kulak verdi ve bir adamýn Allahû ekber Allahû ekber dediðini iþitti ve þöyle buyurdu: “Fýtrat dini üzere…” sonra adam; eþhedû enla ilahe illallah deyince: “Cehennem’den çýktýn…” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 82-91-122)

ž Hasan diyor ki: Ebûl Velîd, Hammad b. Seleme vasýtasýyla ayný senedle bu hadisin banzerini bize rivâyet etmiþtir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.