7: HAC BÖLÜMLERÝ

bölüm: 1

Ø mekkenin kutsallýðý

809- Ebû Þüreyh el Adevî (r.a.)’den rivâyete göre: Ebû Þüreyh, Amr b. Saîd’e: -Mekke’ye ordu gönderirken- Ey komutan bana izin ver de sana Rasûlullah (s.a.v.)’in Mekke fethinin ertesi günü söylediði bir sözü anlatayým. Bu sözü benim kulaklarým iþitmiþ kalbim (aklým) kavramýþ gözlerim de görmüþtür. Rasûlullah (s.a.v.) bu konuþmasýna Allah’a hamd ve sena ile baþlamýþ ve þöyle buyurmuþtur: “Þüphesiz Mekke’yi insanlar deðil Allah haram kýlmýþtýr. Dolayýsýyla Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kimsenin orada kan dökmesi ve oradan bir aðaç kesmesi helal deðildir. Rasûlullah (s.a.v.)’in Mekke’de yaptýðý savaþýndan yola çýkarak kendisi için savaþmaya ruhsat görürse ona: Allah bu konuda Rasûlüne izin verdi ama sana izin vermedi deyin! Bana da gündüzün bir anýnda bu izin verilmiþti. Mekke’nin dünkü haramlýðý bugün de aynen devam etmektedir. Bu durumu burada bulunan ve duyanlar bulunmayanlara duyursun.”

Ebû Þüreyh’e bunu söyleyince Amr sana ne dedi denildi. Amr b. Saîd ise: Ey Ebû Þureyh! Bunu senden daha iyi bilirim muhakkak ki bu haram bölgesi Âsi’yi barýndýrmaz, kan yüzünden kaçýp geleni ve bozguncuyu barýndýrmaz cevabýný verdi. (Buhârî, Ýlim: 38; Müslim, Hac: 82)

ž Tirmîzî: Hadiste geçen “Bi harbetin” kelimesi “Bi hýzyetin” yani utanç duyulacak bir durumla kaçýp geleni de barýndýrmaz þeklinde de rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Þüreyh hadisi hasen sahihtir. Ebû Þüreyh el Huzaî’nin ismi Huveylid b. Amr el Adevî el Ka’bî’dir. Hadiste geçen “Vela Fârran bi harbetin” sözünün manasý cinayet demektir. Yani bir kimse bir cinayet iþler elini kana bulaþtýrdýktan sonra gelir hareme sýðýnýrsa haremde bu kiþi barýndýrýlmaz ona cezasý uygulanýr.

bölüm: 2

Ø hac ve umrenin sevâbý

810- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Hac ve Umreyi beraber yapýnýz çünkü Hac ve Umre günahlarý ve fakirliði giderir. Týpký demir, altýn ve gümüþün kir ve pasýný körüðün giderdiði gibi kabul edilmiþ haccýn sevâbý ise ancak Cennettir.” (Nesâî, Menasik: 6)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ömer, Âmir b. Rabia, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Hubþî, Ümmü Seleme ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Mes’ûd hadisi hasen sahih garibtir.

811- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu: “Her kim hacceder ve bu yaptýðý hac süresince her türlü kötü sözden ve Allah’ýn çizdiði dosdoðru yolundan dýþarý çýkmak gibi bir suç iþlemezse geçmiþ günahlarý affedilir.” (Buhârî, Hac: 4; Müslim, Hac: 79)

ž Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.

Ebû Hazim, Küfeli olup kendisine “Eþcai” de denilir. Ýsmi Selman olup Eþca kabilesine mensup olan Azze isimli birinin azâd edilmiþ kölesidir.

bölüm: 3

Ø hac yapmayanlar hakkýnda sert hüküm

812- Ali (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Mekke’ye gidebilecek kadar binit ve azýk imkaný olup ta haccetmeyen kimsenin Yahudi veya Hýristiyan olarak ölmesinin ne önemi vardýr. Çünkü Allah Kitabýnda Âl-i imrân sûresi 97. ayette “… Ka’be’yi haccetmek gücü yeten tüm Müslümanlarýn yerine getirmek zorunda olduklarý bir görevdir. Kim bu vazifeyi inkar edip yapmazsa bilsin ki: Allah tüm alemlerden baðýmsýz olup her bakýmdan kendi kendine yeterlidir” böyle buyurmaktadýr. (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis garib olup sadece bu þekliyle biliyoruz. Senedinde söz edilmiþtir. Hilâl b. Abdullah meçhul bir kimsedir, Hâris’inde hadiste zayýflýðý söylenir.

bölüm: 4

Ø haccýn farz olmasýnýn þartý nEdir?

813- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek; Ey Allah’ýn Rasûlü! “Haccý farz kýlan þey nedir?” Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Azýk ve binit imkanýnýn bulunmasýdýr cevabýný verdi.” (Ýbn Mâce, Menasik: 6; Buhari, Hac: 1)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Ýlim adamlarý, uygulamalarýný bu hadise göre yapmakta olup “Yiyeceði ve biniti olan kimseye hac farzdýr” derler. Ýbrahim b. Yezîd el Havzî el Mekkî’dir. Bazý ilim adamlarý hafýzasý yönünden bu þahýs hakkýnda söz etmiþlerdir.

bölüm: 5

Ø kaç sefer hac yapmak farzdýr?

814- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Âl-i imrân 97. ayeti nazil olunca, kimileri þöyle dediler: “Ey Allah’ýn Rasûlü her sene mi? Rasûlullah (s.a.v.) sustu onlar yine sordular her sene mi?” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Hayýr” dediler. “Evet deseydim her sene farz olacaktý.” Bunun üzerine Allah, Maide sûresi 101. ayetini indirdi. “Ey iman edenler açýklandýðý zaman size zorluk verip üzecek þeyleri sormayýn…” (Ýbn Mâce, Menasik: 2)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ali (r.a.)’ýn hadisi hasen garibtir. Ebûl Bahterî’nin adý Saîd b. ebî Imrân’dýr. Saîd b. Feyrûz’da denir.

bölüm: 6

Ø Rasûlullah (s.a.v.) kaç sefer HAC YAPMIÞTI?

815- Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), üç kere hac yapmýþtýr. Hicretten önce iki hac, hicretten sonra umre ile beraber bir hac ki bu haccýnda Rasûlullah (s.a.v.) altmýþ üç deve getirmiþti geri kalan (otuz yedi) deveyi de Ali, Yemen’den getirmiþti. Ebû Cehil’in burnunda gümüþ halka bulunan devesi de bunlarýn arasýnda idi. Rasûlullah (s.a.v.) bunlarýn hepsini kurban etti ve hepsinden birer parça alýnýp piþirilmesini emretti de Rasûlullah (s.a.v.) onun suyundan içti.” (Ýbn Mâce, Menasik: 84)

ž Tirmîzî: Sûfyân’ýn rivâyeti olan bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Zeyd b. Hubab’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdullah b. Abdurrahman’ýn bu hadisi kendi yazdýðý hadislerde Abdullah b. ebiz Ziyâd’tan rivâyet ettiðini gördüm. Muhammed’e bu hadis hakkýnda sordum; Sevrî’nin, Cafer’den, babasýndan, Câbir’den rivâyeti olarak tanýmadý ve bu hadisi pek makbul saymadý ve þöyle dedi: Bu hadis Sevrî’den Ebû Ýshâk’dan ve Mücahid’den mürsel olarak rivâyet edilmiþtir.

Katâde’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Enes b. Mâlik’e sordum “Rasûlullah (s.a.v.) kaç sefer haccetti?” Dedi ki: “Bir hac ve dört umre yaptý; Zilkade’de bir umre, Hudeybiye umresi, Hac ile birlikte yaptýðý umre ve Huneyn ganimetini daðýttýðý zaman yaptýðý “Cirane” umresi.

 Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Habban b. Hilâl; Ebû Habib el Basrî’dir. O güvenilen ve hürmete layýk bir insandýr. Yahya b. Saîd el Kattan onun güvenilir bir kimse olduðunu söylemiþtir.

bölüm: 7

Ø Peygamber (s.a.v.) kaç umre yapmýþtýr?

816- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) dört umre yaptý; Hudeybiye umresi, bir sonraki yýl kaza umresi, ciraneden yaptýðý umre, son olarak ta veda haccýyla beraber yaptýðý umre.” (Ýbn Mâce, Menasik: 50)

ž Tirmîzî: Bu konuda Enes, Abdullah b. Amr ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen garibtir. Ýbn Uyeyne bu hadisi Amr b. Dinar, Ýkrime’den, Rasûlullah (s.a.v.) dört umre yaptý diyor ve Ýbn Abbâs’ý zikretmiyor.

Tirmîzî: Bu hadisi ayný þekilde Saîd b. Abdurrahman el Mahzumî, Sûfyân b. Uyeyne vasýtasýyla Amr b. Dinar’dan, Ýkrime’den rivâyet etmiþtir.

bölüM: 8

Ø Peygamber (s.a.v.) ihrama nerede girmiþti?

817- Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v.) haccetmek isteðini insanlara duyurunca hepsi toplandýlar. Beyda denilen yere gelince ihrama girdi.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer, Enes ve Misver b. Mahreme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir.

818- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, demiþtir ki: “Beyda da, Rasûlullah (s.a.v.) ihrama girdi diyerek yalan söylüyorsunuz. Vallahi Rasûlullah (s.a.v.), Telbiyeye; Zülhüleyfe mescidinin yanýnda aðacýn bulunduðu yerden itibaren baþlamýþtý.” (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 23)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 9

Ø Peygamber (s.a.v.) telbiye getirmeye ne zaman baþladý?

819- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), ihram için kýlýnan namazýn sonrasýnda telbiye getirmeye baþladý.” (Nesâî, Menasik: 56; Müslim, Hac: 4)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi Abdusselam b. Harb’den baþkasýnýn rivâyet ettiðini bilmiyoruz. Ýlim adamlarý bunu müstehab görmüþlerdir. Yani umre yapacak kimse ihram için kýldýðý namazdan sonra telbiyeye baþlamalýdýr.

bölüm: 10

Ø yalnýzca yapýlan hac “haccý ifrÂd”

820- Âiþe (r.anha)’dan rivâyet edildiðine göre: “Rasûlullah (s.a.v.) umre yapmaksýzýn tek baþýna hac yapmýþtýr.” (Müslim, Hac: 19; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Âiþe hadisi hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yapar. Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.) tek baþýna hac yapmýþtýr. Ebû Bekir, Ömer ve Osman da tek baþýna hac yapmýþlardýr. Bu hadisi bu þekilde bize Kuteybe, Abdullah b. Nafi’ es Saið, Ubeydullah b. Ömer, Nafi’ ve Ýbn Ömer yoluyla aktarmýþtýr.

Tirmîzî: Sevrî diyor ki: “Tek baþýna hac yapýlabilir. Hac ve Umre birlikte de yapýlabilir. Veya tek bir ihramla hem hac hemde umre bir arada yapýlabilir, hepsi güzeldir.” Þâfii’de ayný þekilde diyor ve þunu ekliyor: “Bizce en sevimli olan yalnýzca yapýlan hac’dýr. Sonra temettü haccý, daha sonra da kýran haccý gelir.”

bölüm: 11

Ø hac ve umreyi ikisini bir arada yapmaya niyet etmek

821- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, demiþtir ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle dediðini iþittim: “Hem umre hem hac yapmak üzere emrine boyun eðdim.” (Buhârî, Hac: 35; Müslim, Hac: 23)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ömer ve Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý bu hadisle uygulamalarýný yapmakta olup Küfeliler ve baþkalarý bu hadisi tercih etmiþlerdir.

bölüm: 12

Ø umre ile haccýn bir niyet ve ihramla yapýlmasý “temettu haccý”

822- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer ve Osman, umre ve haccý birlikte yapmýþlardý. Bunu ilk yasaklayan kimse Muaviye’dir.” (Nesâî, Menasik: 50; Müslim, Hac: 23)

823- Muhammed b. Abdullah b. Hâris b. Nevfel (r.a.)’den rivâyete göre: Sa’d b. ebî Vakkâs ile Dahhâk b. Kays’ýn Hac ile Umreyi birlikte yapma konusunu aralarýnda müzakere ettiklerini iþitmiþti. Dahhâk b. Kays diyordu ki: “Bu iþi Allah’ýn emrini bilmeyenler yapar.” Bunun üzerine Sa’d: “Ey kardeþimin oðlu çirkin konuþtun” dedi. Dahhâk: “Ömer b. Hattâb bu iþi yasaklamýþtý” deyince Sa’d þöyle cevap verdi: “Hac ve Umreyi bir arada yapmayý Rasûlullah (s.a.v.)’de; Ömer’le beraber biz de yaptýk.” (Nesâî, Menasik: 50; Müslim, Hac: 23)

ž Tirmîzî: Bu hadis sahihtir.

824- Ýbn Þihâb (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre: Sâlim b. Abdullah, Þam halkýndan bir adamýn Abdullah b. Ömer’e hac ve umreyi birlikte yapmayý sorduðunu Ýbn Þihâb’a anlatmýþtý. Abdullah b. Ömer; “Bu tür hac ve umre yapmak helaldir” dedi. Þamlý adam: “Baban bu tür hac ve umre yapmayý yasaklamýþtýr” deyince Abdullah b. Ömer dedi ki: “Babam yasaklamýþ olsa bile Rasûlullah (s.a.v.) hac ve umreyi ikisini bir arada yapmýþtýr. Böyle bir durumda babamýn emrine mi uyulur, yoksa Rasûlullah (s.a.v.)’in emrine mi? dedi. Þamlý adam: “Elbette Rasûlullah (s.a.v.)’in emrine uyulur” deyince Abdullah b. Ömer de: “Rasûlullah (s.a.v.)’in bu þekilde hac ve umreyi bir arada yaptýðý bir gerçektir” dedi. (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Osman, Câbir, Sa’d, Esma binti ebî Bekir ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve diðerlerinden bir kýsým ilim adamlarý temettu haccýnýn yapýlabileceðini tercih etmiþlerdir. Temettu: Hac aylarýnda umre yapmaya niyet etmek demektir. Bu kimse hac edinceye kadar Mekke’de kalýr ve haccýný da yapar kurbanýný da keser kurban bulamaz ise üç gün Mekke’de yedi gün de memleketine gidince oruç tutmalýdýr. Tutacaðý üç gün orucun son gününün arefe günü olmasý müstehabtýr. Zilhiccenin on gününde bu üç orucu tutamazsa Teþrik günleri denilen bayramýn 2-3-4. günleri tutmalýdýr. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan Ýbn Ömer, Âiþe, Mâlik, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’da bu görüþtedirler. Kimi ilim adamlarý da: “teþrik günleri oruç tutamaz” diyorlar ki: Küfeliler bu görüþtedirler.

Tirmîzî: Hadisçiler, Temettu haccýný tercih ederler. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’da bunlardandýr.

bölüm: 13

Ø telbiye nedir? ve nasýl yapýlýr?

825- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir, Rasûlullah (s.a.v.)’in telbiyesi þöyle idi: “Her zaman ve her yerde emir ve komuta senindir, bende bu komuta uydum. Allah’ým her an uymaktayým senin ortaðýn yok her zaman uymak durumundayým tüm emirlerine… Tüm eksiksiz övgüler sana tüm nimetler senin saltanat emir ve komuta da sadece sana ait olup senin hiçbir ortaðýn yoktur.” (Buhârî, Hac: 26; Müslim, Hac: 3)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Mes’ûd, Câbir, Âiþe, Ýbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþkalarýndan bir kýsým ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar. Sûfyân, Þâfii, Ahmed, Ýshâk bunlardandýr.

Þâfii diyor ki: Bir kimse telbiyeden sonra Allahý büyüklemek için bir þeyler ilave ederse sakýncasý inþallah yoktur. Fakat bence sadece Rasûlullah (s.a.v.)’in telbiyesini okumasý yeterlidir. “telbiyeye ilave etmekte sakýnca yoktur” dememiz ibn Ömer’in hem telbiyeyi aynen söylemesi hem de ilave yapmasý sebebiyledir.

826- Ýbn Ömer (r.a.)’den þöyle rivâyet edilmiþtir. Abdullah b. Ömer telbiye getirir ve bu Rasûlullah (s.a.v.)’in telbiyesidir der þunu ilave ederdi: “Emrine uydum, emrine uydum, yardýmlar senden, tüm hayýrlar senin elindedir, tüm istenenler senden istenmeli, tüm yapýlanlar senin için yapýlmalý.” (Buhârî, Hac: 26; Müslim, Hac: 3)

ž Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 14

Ø telbiye getirmek ve kurban kesmenin deðer ve kýymeti

827- Ebû Bekir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’e hangi hac daha deðerlidir diye soruldu da buyurdular ki: “Bol bol telbiye getirilen ve çok kurban edilerek yapýlan hactýr.” (Ýbn Mâce, Menasik: 15)

828- Sehl b. Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Bir Müslüman telbiye getirdiðinde yeryüzünün her bir tarafýnda taþ aðaç toprak ne varsa hepsi onunla birlikte telbiye getirir yani o kimseye eþlik ederek þâhidlik eder.” (Ýbn Mâce, Menasik: 15)

ž Hasan b. Muhammed ez Zaferânî ve Abdurrahman b. Esved, Ebû Amr el Basrî dediler ki: Ubeyde b. Humeyd, Umare b. Gâziyye’den, Ebû Hazim’den, Sehl b. Sa’d’den ve Peygamber (s.a.v.)’den Ýsmail b. Ayyaþ hadisinin benzerini bize naklettiler.

Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ebû Bekr hadisi garibtir. Bu hadisi sadece Ýbn ebî Füdeyk’in, Dahhâk b. Osman’dan yaptýðý rivâyetiyle bilmekteyiz. Muhammed b. Münkedir, Abdurrahman b. Yerbu’dan hadis iþitmemiþtir. Muhammed b. Münkedir, Abdurrahman b. Yerbu’dan hadis iþitmemiþtir. Muhammed b. Münkedir, Abdurrahman b. Yerbu’un oðlu Said vasýtasyla Abdurrahman b. Yerbu’dan baþka bir hadis rivâyet etmiþtir. Ebû Nuaym et Tahhan, Dýrar b. Surad bu hadisi Ýbn ebî Füdeyk’den, Dahhâk b. Osman’dan, Muhammed b. Münkedir’den Saîd b. Abdurrahman b. Yerbu’dan ve babasýndan Ebû Bekir’den rivâyet etmiþ olup Dýrar bu rivâyetinde yanýlmýþtýr.

Tirmîzî: Ahmed b. Hasen’den iþitim þöyle diyordu: Ahmed b. Hanbel þöyle diyor: Her kim bu hadisin senedinde Muhammed b. Münkedir, Ýbn Abdurrahman b. Yerbu’ ve babasýndan diyerek rivâyet ederse mutlaka yanýlmýþtýr.

Muhammed’den iþittim þöyle diyordu: Dýrar b. Sured’in, Ýbn ebî Füdeyk’den rivayetini ona hatýrlattýðýmda “o yanlýþtýr” dedi. Bende baþkalarýnýn da Ýbn ebî Füdeyk’den Dýrar’ýn rivâyeti gibi rivâyet ettiklerini söyledim. Dedi ki: Bunlar “hiçbir þey” deðildir. Doðrusu þudur ki o hadisi ibn ebî Füdeyk’den rivâyet ettiler ve senedinde Saîd b. Abdurrahman demediler. Buhârî’nin, Dýrar b. Sured’i zayýf kabul ettiðini gördüm. “Ac” Telbiyeyi yüksek sesle getirmek demektir. “Sec” ise deve kesmek demektir.

bölüm: 15

Ø telbiyeyi yüksek sesle getirmek gerekir

829- Sâib b. Hallâd (r.a.), babasýndan rivâyet edip þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Cebrail bana geldi ve ashabýma ihlal ve telbiyede seslerini yükseltmelerini emretmemi emir buyurdu.” (Nesâî, Menasik: 55; Ýbn Mâce, Menasik: 16)

ž Bu konuda Zeyd b. Hâlid, Ebû Hüreyre ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Hallâd’ýn babasýndan rivâyet ettiði hadis hasen sahihtir. Bazýlarý bu hadisi Hallâd b. Sâib’den, Zeyd b. Hâlid’den rivâyet etmiþlerdir ki sahih deðildir. Sahih olan rivâyet Hallâd b. Sâib’in babasýndan yaptýðý rivâyettir. Hallâd b. Sâib, Hallâd b. Süveyd el Ensarî’dir.

bölüm: 16

Ø ihrama girerken gusul yapmak

830- Zeyd b. Sabit (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Zeyd b. Sabit, Rasûlullah (s.a.v.)’i ihrama girmek için dikiþli elbiselerden soyunduðunu ve guslettiðini gördü.” (Buhârî, Hac: 38; Müslim, Hac: 13)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bazý ilim adamlarý ihrama girerken gusletmeyi müstehab görmüþlerdir. Þâfii’de ayný görüþtedir.

bölüm: 17

Ø mekke dýþýndan gelenlerin ihrama girecekleri yerler

831- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam nereden ihrama gireceðiz Ey Allah’ýn Rasûlü dedi. Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Medîneliler; “Zülhüleyfe” den, Þamlýlar; “Cuhfe” den, Necidliler; “Karn” dan, Yemenliler; “Yelemlem” denilen yerden ihrama girerler.” (Buhârî, Hac: 11; Müslim, Hac: 2)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs, Câbir b. Abdullah, Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederler.

832- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’nin doðusunda olan kimseler için “Akýk-ý” mîkat yeri olarak tayin etti.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 8; Buhârî, Hac: 11)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Muhammed b. Ali; Ebû Cafer, Muhammed b. Ali b. Husayn b. Ali b. ebî Tâlib’tir.

bölüm: 18

Ø ihramlý kimsenin giyinemeyeceði elbiseler

833- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam ayaða kalktý ve þöyle dedi: “Ya Rasûlullah ihramda hangi çeþit elbise giymemizi emredersin? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Gömlek, don, bornoz, sarýk ve mest giymeyiniz ayakkabýsý olmayan kimse mestlerinin topuktan aþaðýsýný keserek giysin. Zaferan ve Vers’le boyanmýþ elbise giymeyin ihramlý kadýn yüzüne peçe örtmesin eldiven de kullanmasýn.” (Buhârî, Hac: 21; Ebû Dâvûd, Menasik: 31)

ž Tirmîzî: Bu hadis sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar.

bölüm: 19

Ø ihram için giyecek bulamayanýn baþka þeyler giymesi

834- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle dediðini iþittim: “Ýhrama girecek kimse peþtamal bulamaz ise don giysin ayakkabý bulamayan ise mest giysin.” (Buhârî, Hac: 21; Müslim, Hac: 1)

ž Kuteybe, Hammad b. Zeyd ve Amr’dan hadisin benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý bu hadisle amel ederler, peþtamal bulamayan kimsenin don giymesini, ayakkabý bulamayan kimsenin de mest giyebileceðini söylerler. Ahmed de bu görüþtedir.

Bazý ilim adamlarý Ýbn Ömer hadisini kaynak alýp ayakkabý bulamayanýn mest giymesi gerektiðini fakat topuklardan aþaðýsýnýn kesilmesi gerektiðini söylemiþlerdir. Sûfyân es Sevrî, Þâfii ve Mâlik bu görüþtedirler.

bölüm: 20

Ø ihramlý kimse cübbe ve gömlek giyebilir mi?

835- Ya’la b. Ümeyye (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) ihramlý olan bir bedevîyi üzerinde cübbe olduðu halde gördü ve onu çýkarmasýný emretti.” (Buhârî, Hac: 21; Ebû Dâvûd, Menasik: 31)

836- Safvân b. Ya’la (r.a.), babasýndan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

ž Tirmîzî: Ayný þekilde Katâde, Haccac b. Ertae ve pek çok kimseler Atâ’dan ve Ya’la b. Ümeyye’den bu hadisi rivâyet ettiler. Sahih olan rivâyet Amr b. Dinar’ýn Ýbn Cüreyc’in; Atâ’dan Safvân b. Ya’la’dan ve babasýndan yaptýklarý rivâyettir.

bölüm: 21

Ø ihramlý kimsenin öldürebileceði hayvanlar

837- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Beþ hayvan zararlýdýr, ihramlý kimse bunlarý haram bölgede öldürebilir. Bunlar fare, akrep, karga, çaylak, kuduz ve yýrtýcý köpekler.” (Müslim, Hac: 9; Ebû Dâvûd, Menasik: 39)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Mes’ûd, Ýbn Ömer, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Âiþe hadisi hasen sahihtir.

838- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Ýhramlý olan kimse yýrtýcý hayvanlarý saldýrgan kuduz köpekleri, fare, akrep, çaylak, ve kargayý öldürebilir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 39; Ýbn Mâce, Menasik: 91)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederek derler ki: ihramlý kimse yýrtýcý hayvanlarý öldürebilir. Sûfyân es Sevrî, Þâfii bu kanaattedir. Þâfii der ki: Ýnsanlara ve hayvanlara saldýrgan her yýrtýcý hayvaný ihramlý kimse öldürebilir.

bölüm: 22

Ø ihramlý kimse kan aldýrabilir mi?

839- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ihramlý olduðu halde kan aldýrmýþtý.” (Müslim, Hac: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 35)

ž Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 23

Ø ihramlý kimse evlenebilir mi?

840- Nübeyh b. Vehb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Ma’mer’in oðlunu nikahlamak istedi ve o günkü hac iþleri görevlisi Ebân b. Osman’a gönderdi. Ona geldim ve þöyle dedim: “Karedeþin Ýbn Ma’mer oðlunu nikahlamak istiyor seninde nikahta hazýr bulunmaný istiyor.” Bunun üzerine þöyle dedi: Kanaatimce o cahil bir bedeviden baþkasý deðildir. Çünkü ihramlý kiþi ne evlenebilir nede evlendirilebilir. Veya buna yakýn bir söz söyledi. Sonra Osman’dan benzeri olarak merfu bir hadisi bize aktardý. (Ebû Dâvûd, Menasik: 38)

ž Bu konuda Ebû Rafi’ ve Meymûne’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Osman hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bazý ilim adamlarý bu hadisle amel ederler. Ömer b. Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, Ýbn Ömer ve bazý tabiin dönemi fakihleri bunlardýr. Mâlik, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk ayný görüþte olup ihramlý kimsenin evlenmesini hoþ görmezler nikah yaparsa nikahý batýldýr derler.

841- Ebû Rafi’ (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Meymûne ile ihramsýz iken evlendi, ihramsýz iken gerdeðe girdi ikisinin arasýnda dünür baþý ben idim.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 38)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih olup; sadece Hammad b. Zeyd’in Matar el Verrak yoluyla Rabia’dan müsned olarak rivâyetiyle bilmekteyiz. Mâlik b. Enes, Rabia, Süleyman b. Yesâr yoluyla Peygamber (s.a.v.)’in Meymûne ile ihramsýz iken evlendiðini bize rivâyet etmektedir. Mâlik bu hadisi mürsel olarak rivâyet ediyor. Ayný þekilde Süleyman b. Bilâl’de, Rabia’dan mürsel olarak rivâyet etmiþtir.

Tirmîzî: Yezîd b. el Esam’ýn, Meymûne’den rivâyetine göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), ihramlý deðilken benimle evlendi.”

Yezîd b. Esam; Meymûne’nin kýz kardeþinin oðludur.

bölüm: 24

Ø Peygamber (s.a.v.) ihramlý iken kimle evlenmiþti?

842- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.), Meymûne ile ihramlý iken evlenmiþti.” (Buhârî, Nikah: 31; Ebû Dâvûd, Menasik: 38)

ž Bu konuda Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bunlardandýr.

843- Yine Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.) Meymûne ile ihramlý iken evlenmiþti.” (Buhârî, Nikah: 31; Ebû Dâvûd, Menasik: 38)

844- Amr b. Dinar (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ebûþ Þa’sâ’dan iþittim Ýbn Abbâs’dan þöyle naklediyordu: “Rasûlullah (s.a.v.) ihramlý iken Meymûne ile evlendi.” (Buhârî, Nikah: 31; Ebû Dâvûd, Menasik: 38)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ebûþ Þa’sa’nýn ismi Câbir b. Zeyd’tir. Rasûlullah (s.a.v.)’in, Meymûne ile evlenmesi konusunda deðiþik görüþler ortaya konulmuþtur. Çünkü; Rasûlullah (s.a.v.), Mekke yolunda evlenmiþti. Kimi ilim adamlarý Meymûne ile evlenmesi konusunda deðiþik görüþler ortaya konulmuþtur çünkü, Rasûlullah (s.a.v.), Mekke yolunda evlenmiþ. Kimi ilim adamlarý, Meymûne ile ihramdan önce evlenmiþ evlenme iþi ihramlý iken ortaya çýkmýþtý yine ihramdan çýktýktan sonra Mekke yolu üzerindeki, “Þerif” denilen yerde gerdeðe girmiþti. Yine Meymûne “Þerif” denilen yerde vefat etmiþ ve ayný yere defnedilmiþti.

845- Yezîd b. Esam (r.a.)’in, Meymûne’den rivâyetine göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Meymûne ile ihramlý deðilken evlendi ve yine ihramsýz iken gerdeðe girdi. Meymûne; “Serif” denilen yerde vefat etti ve onu orada zýfaf yapýlan gölgeliðin altýnda defnettik.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 38; Nesâî Menasik: 90)

ž Bu hadis garibtir. Bu hadisi pek çok kimse Yezîd b. Esam’dan mürsel olarak: “Rasûlullah (s.a.v.), Meymûne ile ihramda deðilken evlenmiþti” denilerek rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 25

Ø ihramlý kimse av etinden yiyebilir mÝ?

846- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Kendiniz avcýlýk yapmadýðýnýz ve sizin için avlanmadýðý takdirde kara avý ihramda iken sizin için helaldir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 40; Nesâî, Menasik: 78)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ebû Katâde ve Talha’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi tefsir edilip yoruma kavuþturulmuþ gibidir çünkü Muttalib’in, Câbir’den hadis iþittiðini bilmiyoruz. Bazý ilim adamlarý, uygulamalarýný bu hadise göre yaparak; Ýhramlý kimse kendisi için avlamamýþ veya kendisi için bir baþkasý tarafýndan avlanmamýþ ise av etinden yiyebilir demektedirler.

Þâfii: Bu konuda rivâyet edilen en güzel ve hoþ hadis budur diyerek, uygulamalarýný bu hadise göre yaptýðýný ortaya koymuþtur. Ahmed ve Ýshâk’da ayný görüþtedirler.

847- Ebû Katâde (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir. Ebû Katâde, Peygamber (s.a.v.) ile beraberdi, kendisi ihramlý deðildi Mekke yolunda, ihramlý birkaç arkadaþýyla birlikte geri kaldý. Tam bu arada vahþi bir eþek gördü hemen o hayvaný avlamak için atýna bindi arkadaþlardan kamçýsýný vermelerini istedi onlar bu iþe yanaþmadýlar, mýzraðýný istedi yine uzak durdular. Bu sefer kendisi alýp yaban eþeðini sýkýþtýrýp avladý. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan bir kýsmý onun etinden yedi bir kýsmý da yemedi. Rasûlullah (s.a.v.)’e ulaþýnca ona bu konuda sordular. O’da buyurdu ki: “O av eti Allah’ýn size yiyecek olarak verdiði bir ikramýdýr.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 40; Nesâî, Menasik: 78)

848- Kuteybe’nin, Mâlik, Zeyd b. Eslem, Atâ b. Yesâr ve Ebû Katâde’den bize aktardýðýna göre bu hadisin bir benzerini aktarmýþ olup bu Zeyd b. Eslem’in rivâyetinde Rasûlullah (s.a.v.)’in “Yanýnýzda o avýn etinden bir þey var mý?” fazlalýðý vardýr. (Ebû Dâvûd, Menasik: 40; Nesâî, Menasik: 78)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 26

Ø ihramlý kimse kendisine avlanan av etinden yiyebilir mi?

849- Sa’d b. Cessâme (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Ebva ve Veddan denilen yerde ona uðramýþtý oda Rasûlullah (s.a.v.)’e vahþî bir eþek hediye etmiþti. Rasûlullah (s.a.v.)’de onu kabul etmeyip geri çevirmiþti. Onun yüzündeki hoþnutsuzluðu görünce þöyle buyurdu: “Onu sana iade etmezdik fakat biz ihramlýyýz o yüzden kabul etmedik.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 40; Nesâî, Menasik: 78)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve baþka dönemlerden bazý ilim adamlarý, uygulamalarýný bu hadise göre yaparak ihramlý kimsenin av eti yemesini hoþ karþýlamazlar.

Þâfii diyor ki: Bu hadis bize göre, þöyle anlaþýlmalýdýr: Rasûlullah (s.a.v.), o avýn kendisi için avlandýðýný zannederek hoþlanmamýþ ve geri çevirmiþtir. Zuhrî’nin bazý arkadaþlarý bu hadisi Zührî’den rivâyet ettiler ve dediler ki: “Rasûlullah (s.a.v.)’e yabanî eþek hediye edilmiþti” fakat bu rivâyet pek saðlam deðildir.

Tirmîzî: Bu konuda Ali ve Zeyd b. Erkâm’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 27

Ø ihramlý kimse deniz avý yapabilir mi?

850- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte hac ve umre için çýkmýþtýk çekirge sürüsüyle karþýlaþtýk çekirgeleri bastonlarýmýzla ve kamçýlarýmýzla vurup öldürüyorduk. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Çekirgeleri yeyiniz çünkü o deniz avýndan sayýlýr.” (Ýbn Mâce, Sayd: 9; Ebû Dâvûd, Menasik: 41)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Ebûl Mühezzim’in, Ebû Hüreyre’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebûl Mühezzim’in ismi Yezîd b. Sûfyân’dýr. Þu’be bu kimse hakkýnda ileri geri konuþmuþtur. Ýlim adamlarýndan bazýlarý ihramlý kimsenin çekirge avlayýp yemesine izin vermiþlerdir. Bir kýsmý da çekirge avlayýp yiyen kimsenin sadaka vermesi gereklidir derler.

bölüm: 28

Ø ihramlý kimse sýrtlan yakalayabilir mi?

851- Ýbn ebî Ammâr (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Câbir b. Abdullah’a, sýrtlan av sayýlýr mý? diye sordum. Evet dedi. Onu yiyebilir miyim? Dedim. Evet dedi. Bunu Rasûlullah (s.a.v.) mi böyle buyurdu dedim yine evet dedi.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ali b. el Medînî diyor ki: Yahya b. Saîd þöyle der: Cerir b. Hazým bu hadisi rivâyet etti ve Câbir’den, Ömer’den dedi. Ýbn Cüreyc’in rivâyeti daha sahihtir. Ahmed ve Ýshâk’ta ayný görüþtedir. Bazý ilim adamlarýnýn ameli bu hadise göredir. Yani “Sýrtlan yakalayan kimseye ceza gerekir” derler.

bölüm: 29

Ø mekkeye girerken gusül yapmak

852- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’ye giriþ için “Fah” denilen yerde gusletmiþti.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu rivâyet pek tercih edilmez sahih olan rivâyet Nafi’ yoluyla Ýbn Ömer’den gelen “O Mekke’ye giriþ için yýkanýrdý” rivâyetidir. Þâfii ayný görüþte olup Mekke’ye girerken gusletmeyi müstehab görür. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem hadis konusunda zayýftýr. Ahmed b. Hanbel, Ali el Medînî ve baþka hadisçiler bu kimseyi hadis konusunda zayýf kabul etmiþlerdir. Bu hadisi sadece merfu olarak onun rivâyetinden bilmekteyiz.

bölüm: 30

Ø mekkeye yukarý bölgeden girip aþaðý bölgesinden çýkmak

853- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’ye girerken üst taraftan girer alt taraftan da çýkardý.” (Buhârî, Hac: 41; Müslim, Hac: 37; Ebnu Dâvûd, Menasik: 44)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Âiþe hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 31

Ø Peygamber (s.a.v.)’in mekkeye gündüz girmesi

854- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’ye gündüzleyin girmiþti.” (Nesâî, Menasik; 104; Buhârî, Hac: 39)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

bölüm: 32

Ø ka’be’yi görünce ellerini kaldýrmamak

855- Muhâcir el Mekkî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Câbir b. Abdullah’a “Ka’be görülünce kiþi ellerini kaldýrmalý mý?” diye soruldu da bunun üzerine þöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber haccettik biz öyle bir þey yapýyor muyduk?” (Ebû Dâvûd, Menasik: 45)

ž Tirmîzî: Ka’be’yi görünce ellerin kaldýrýlmasýný sadece Þu’be’nin, Ebû Kazaa’dan rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Kazaa’nýn ismi: Süveyd b. Hucr’dur.

bölüm: 33

Ø tavaf nasýl yapýlmalýdýr?

856- Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’ye gelince mescide girdi önce Hacer-ül Evsedi istilam etti (yani eliyle selamladý) sonra Ka’be’yi sol yanýna alarak üç sefer hýzlýca yürüyerek dört seferde normal yürüyerek tavafý tamamlamýþ oldu sonra Ýbrahim makamýna gelerek “Ýbrahimin makamýný namazgah edinin” diyerek iki rekat namaz kýldý. Makamý Ýbrahim kendisiyle Ka’be’nin arasýnda idi iki rekatlýk namazdan sonra Hacer-ül Esvede gelerek istilam etti (eliyle selamladý). Sonra Safa tepesine çýktý. Zannediyorum ki: “Safa ve Merve Allah’ýn sembollerindendir” buyurdu. (Nesâî, Menasik: 137)

ž Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederler.

bölüm: 34

Ø tavafýn baþlangýcý hacer-ül esved’dendir

857- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Hacer-ül Esved’den, Hacer-ül Esved’e kadar hýzlýca yürüdü sonra da dört sefer normal yürüyüþle tavafý bitirmiþ oldu.” (Nesâî, Menasik: 146)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar.

Þâfii diyor ki: Ýlk üç þaftta hýzlý yürümeyi terk eden saygýsýzlýk etmiþ olur, keffâret olarak bir þey gerekmez. Ýlk üç þaftta hýzlý yürümeyi terk etmiþse geri kalanlarda hýzlý yürümesi gerekmez.

Bazý ilim adamlarý þöyle derler: Mekkeli olanlara ve Mekke’de ihrama girenlere ilk üç þaftta hýzlý yürümek gerekmez.

bölüm: 35

Ø ka’be köþelerinden sadece hacer-ül esved ve Rükn-ü yemaniyi istilam etmek

858- Ebût Tufeyl (r.a.)’den rivâyete þöyle demiþtir: Ýbn Abbâs’la beraberdik Muaviye, Ka’be’nin tüm köþelerini istilam ederek tavafýný sürdürüyordu. Bunun üzerine Ýbn Abbâs ona þöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.), sadece Rükni Yemani ve Hacer-ül Esved köþelerini istilam etmiþti. Muaviye dedi ki: “Ka’be’nin istilam edilmeyecek hiçbir köþesi yoktur.” (Buhârî, Hac: 59; Nesâî, Menasik: 130)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve þöyle demiþlerdir: “Rükn-ü Yemanî ve Hacer-ül Esved dýþýndaki Ka’be’nin baþka köþeleri istilam edilmez.”

bölüm: 36

Ø Rasûlullah (s.a.v.), tavafý yaparken sað omuzu çýplaktý

859- Ya’la b. Ümeyye (r.a.)’ýn babasýndan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) üzerinde bürd denilen çizgili bir ihram olduðu halde sað omuzu çýplak olarak tavaf yaptý.”(Ebû Dâvûd, Menasik: 49; Ýbn Mâce, Menasik: 30)

ž Tirmîzî: Bu hadis Sevrî’nin, Ýbn Cüreyc’den rivâyetidir bunu sadece onun rivâyetiyle bilmekteyiz ve bu hadis hasen sahihtir. Abdulhamid, Cübeyre b. Þeybenin oðludur, Ya’la ve babasýndan bildirildiðine göre o; Ya’la b. Ümeyye’dir.

bölüm: 37

Ø hacer-ül esved öpülmeli mi?

860- Âbis b. Rabia (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ömer b. Hattâb’ý gördüm Hacer-ül Esvedi öpüyor ve þöyle diyordu: “Ben seni öpüyorum ve sadece bir taþ olduðunu da biliyorum, Rasûlullah (s.a.v.)’in seni öptüðünü görmeseydim asla öpmezdim.” (Buhârî, Hac: 60; Nesâî, Menasik: 148)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ebû Bekir ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ömer hadisi hasen sahihtir.

861- Zübeyr b. Arabî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir adam Ýbn Ömer’e, Hacer-ül Esved’in istilam edilmesini sordu o da þöyle dedi: “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’i Hacer-ül Esved’i hem öperken hemde istilam ederken gördüm.” Adam dedi ki: “Eðer dar bir yere sýkýþtýrýlýrsam ve oraya yaklaþmam engellenirse ne dersin? Ýbn Ömer bu sorunlardan hoþlanmayýp kýzmýþ olacak ki: “Sen bu sorularý Yemen’de býrak! Ben, Rasûlullah (s.a.v.)’i istilam ederken ve öperken gördüm dedi.” (Buhârî, Hac: 60; Ýbn Mâce, Menasik: 155)

ž Tirmîzî: Hammad b. Zeyd, Zübeyr b. Arabî’den rivâyet etmiþtir. Zübeyr b. Arabî, Küfeli olup bu Ebû Seleme diye künyelenir. Enes b. Mâlik, Rasûlullah (s.a.v.)’in baþka sahabîlerinden hadis iþitmiþtir. Ýlim adamlarýndan Sûfyân es Sevrî ve baþkalarý kendisinden hadis rivâyet etmiþlerdir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Yine Ýbn Ömer’den deðiþik þekillerde de bu hadis bize aktarýlmýþtýr. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar ve Hacer-ül Esved’i öpmeyi müstehab görürler. Ýzdiham gibi sebeplerden dolayý yaklaþmak mümkün olmazsa eliyle istilam edip elini öpmesi gerekir. Hacer-ül Esved’e ulaþamadýðý zaman onun hizasýna geldiði zaman ona döner ve tekbir alýr. Þâfii bu görüþtedir.

bölüm: 38

Ø sa’y yapmaya safâ tepesinden baþlamak gerekir

862- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’ye geldiðinde Ka’be’yi yedi kere tavaf etti ve Bakara sûresi 125. ayetini okudu; “… Ýbrahim (a.s)’in ibadet ettiði yeri sizde kendinize ibadet yeri edinin…” sonra Ýbrahim makamýnýn arkasýnda namaz kýldý. Sonra Hacer-ül Esved’in bulunduðu köþeyi istilam ederek þöyle buyurdu: “Allah’ýn baþladýðý yerden baþlayalým.” Sa’y yapmaya safa tepesinden baþladý ve bakara sûresi 158. ayetini okudu: “Allah’ýn insanlýða sunduðu sembollerden biri de Safâ ile Merve’dir…” (Müslim, Hac: 19; Ebû Dâvûd, Menasik: 56)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar. Sa’y yapmaya önce safa tepesinden baþlanýr. Sa’fa’dan önce Merve’den baþlanýrsa caiz deðildir. Sa’fa’dan baþlamak gerekir.

Tavaf yapýp ta sa’y yapmayan kimse hakkýnda alimler deðiþik görüþler ortaya koymuþlardýr. Bir kýsmý: Sa’fa ile Merve arasýnda sa’y yapmadan Mekke’den çýkan kimse Mekke’ye yakýn iken hatýrlarsa dönüp Safâ ile Merve arasýnda sa’y yapmalýdýr. Memleketine dönünceye kadar hatýrlamazsa haccý caiz olup Kurban kesmesi gerekir. Sûfyân es Sevrî, ayný görüþtedir.

Kimi alimler ise þöyle derler: Safa ile Merve arasýndaki Sa’yý terk eder ve ülkesine dönerse haccý geçerli deðildir. Þâfii bu görüþte olup þöyle der: Safa ile Merve arasýnda say yapmak vaciptir, “Hac” ancak onunla geçerlidir.

 bölüm: 39

Ø Rasûlullah (s.a.v.) safâ ile merve arasýnda niçin koþmuþtu?

863- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in Ka’be’de tavaf etmesi ve Safâ ile Merve arasýnda koþmasý müþriklere gövde gösterisi yapmak içindi.” (Buhârî, Hac: 80; Ebû Dâvûd, Menasik: 50)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âiþe, Ýbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý Safa ile Merve arasýnda yapýlan sa’yý müstehab görürler. Kiþi orada koþamaz ise normal olarak yürümesini bile caiz kabul etmiþlerdir.

864- Kesir b. Cümhan (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Ömer’i Safa ile Merve arasýnda normal þekilde yürürken gördüm ve kendisine Safâ ile Merve arasýnda koþmuyor da yürüyor musun? Dedim. Bunun üzerine dedi ki: “Eðer koþarsam Rasûlullah (s.a.v.)’i koþarken görmüþümdür, eðer yürürsem þunu iyi bil ki Rasûlullah (s.a.v.)’i yürürken görmüþümdür ve ben yaþlý bir kimseyim.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 55; Buhârî, Hac: 80)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Saîd b. Cübeyr’de, Ýbn Ömer’den buna benzer bir hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 40

Ø binit üzerinde de tavaf yapýlabilir mi?

865- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v.) biniti üzerinde tavaf etti, Hacer-ül Esved köþesine geldiðinde elindeki deynekle istilam edercesine iþaret etti.” (Buhârî, Hac: 61; Nesâî, Menasik: 140; Ýbn Mâce, Menasik: 34)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Ebû-t Tufeyl ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarýndan bazýlarý özürsüz olarak Ka’be’yi binit üzerinde tavaf etmeyi hoþ karþýlamamýþlardýr. Þâfii’nin görüþü budur.

bölüm: 41

Ø tavaf etmenin deðeri ve kýymeti

866- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Her kim Ka’be’yi elli sefer tavaf ederse annesinden doðduðu günkü gibi günahlarýndan temizlenir.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda Enes ve Ýbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi garibtir. Muhammed’e bu hadis hakkýnda sordum þöyle dedi: Gerçekten bu hadis Ýbn Abbâs’ýn kendi sözü olarak rivâyet edilmiþtir.

867- Eyyûb es Sahtiyanî (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Saîd b. Cübeyr’in oðlu Abdullah’ý babasýndan daha üstün sayarlardý. Onun Abdulmelik b. Saîd b. Cübeyr adýnda bir kardeþi vardýr. Ayný þekilde ondan da rivâyet etmiþtir.

bölüm: 42

Ø nafile namaz ve tavaf her an yapýlabilir

868- Cübeyr b. Mut’ým (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ey Abdumenaf oðullarý, gece ve gündüz hangi saatte olursa olsun bu Ka’be’yi kim tavaf ederse ve namaz kýlarsa engel olmayýn.” (Ýbn Mâce, Ýkame: 149)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs ve Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Cübeyr hadisi hasen sahihtir. Abdullah b. ebî Necîh bu hadisi Abdullah b. Rebah’tan ayný þekilde rivâyet etmiþtir. Ýlim adamlarý ikindiden sonra ve sabah namazýndan sonra Mekke’de (Ka’be’de) namaz kýlýnmasý konusunda deðiþik görüþler ortaya koymuþlardýr; Kimileri: Ýkindiden sonra ve sabahtan sonra namaz kýlmakta ve tavaf etmekte bir sakýnca yoktur derler. Þâfii, Ahmed, Ýshâk bunlardan olup, Peygamber (s.a.v.)’in bu hadisini delil getirmektedirler. Bir kýsmý ise: Ýkindiden sonra tavaf ederse güneþ batýncaya kadar namaz kýlmaz ayný þekilde sabah namazýndan sonra tavaf ederse güneþ doðuncaya kadar namaz kýlmaz. Bunlarda Ömer’in hadisini delil olarak getirirler. Þöyle ki: Ömer sabah namazýndan sonra tavaf etti de namaz kýlmadan Mekke’den çýktý. “Zî Tuvâ” denilen yere inince güneþ doðduktan sonra namaz kýldý. Sûfyân es Sevrî ve Mâlik b. Enes bu görüþtedirler.

bölüm: 43

Ø tavaf namazýnda ne okunur?

869- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) iki rekatlý tavaf namazýnda iki ihlas sûresi olan Kâfirûn ve Kulhüvallahû ehad sûrelerini okurdu.” (Nesâî, Menasik, 164; Buhârî, Hac: 69)

870- Cafer b. Muhammed (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre: “O iki rekatlýk tavaf namazýnda Kâfirûn ve Ýhlas sûrelerini okumayý severdi.” (Nesâî, Menasik, 164; Buhârî, Hac: 69)

ž Tirmîzî: Bu rivâyet Abdulaziz b. Imrân’ýn rivâyetinden daha sahihtir. Cafer b. Muhammed’in babasýndan rivâyeti babasý yoluyla Câbir’in rivâyetinden daha sahihtir. Abdulaziz b. Imrân hadis konusunda zayýf sayýlan bir kimsedir.

bölüm: 44

Ø ka’be’yi çýplak tavaf etmek yasaklanmýþtýr

871- Zeyd b. Üsey’(r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ali’ye sordum; “Hangi talimatla gönderildin diye.” Buyurdular ki: “Dört þey ile gönderildim; Cennete sadece Müslümanlar gireceklerdir, Ka’be çýplak olarak tavaf edilmeyecektir, bu yýldan sonra Hac ve Umre için Ka’be’de Müslümanlarla müþrikler bir araya gelmeyeceklerdir, Rasûlullah (s.a.v.) ile sözleþmesi olan kimsenin sözleþmesindeki süreye uyulacaktýr. Sözleþme ve süresi olmayanlarýn süresi ise dört aydýr.” (Buhârî, Hac: 67)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ali hadisi hasendir.

872- Ýbn Ömer ve Nasr b. Ali (r.anhüma) dediler ki: Sûfyân b. Uyeyne, Ebû Ýshâk’tan naklederek bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr. Ebû Ömer ve Nasr b. Ali derler ki: Zeyd b. Yüsey’ derler ki: Bu hadis daha sahihtir.

ž Tirmîzî: Þu’be bu konuda vehme kapýlarak bu ismi “Zeyd b. Üseyl” demektedir.

bölüm: 45

Ø Peygamber (s.a.v.) ka’be’nin içerisine girmiþ midir?

873- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) benim yanýmdan gönlü hoþ ve sevinç içerisinde çýktý sonra üzüntülü bir þekilde bana döndü. Bunun üzerine üzüntüsünün sebebini sordum. Buyurdular ki: Ben Ka’be’ye girdim keþke bunu yapmasaydým ileride onlarda bunu yapmak isterler ve onlara zorluk çýkarmýþ olacaðýmdan dolayý korkarým.” (Ýbn Mâce, Menasik: 79; Nesâî, Menasik: 126)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 46

Ø Rasûlullah (s.a.v.) ka’be içerisinde namaz kýlmýþ mýdýr?

874- Bilâl (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Ka’be içerisinde namaz kýldý.” Ýbn Abbâs: “Namaz kýlmadý fakat tekbir aldý” diyor. (Nesâî, Menasik: 131; Buhârî, Hac: 52)

ž Tirmîzî: Bu konuda Üsâme b. Zeyd, Fadl b. Abbâs, Osman b. Talha ve Þeybe b. Osman’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bilâl hadisi hasen sahihtir. Pek çok ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yapmakta olup; Ka’be içerisinde namaz kýlmakta bir sakýnca görmezler.

Mâlik b. Enes der ki: Ka’be’nin içerisinde nafile namaz kýlmakta bir sakýnca yoktur, Ka’be içerisinde farz namaz kýlmayý hoþ karþýlamam.

Þâfii der ki: Ka’be içerisinde farz namaz kýlmakta bir sakýnca yoktur. Çünkü abdest ve kýble konusunda farz namazla nafile namazýn durumu aynýdýr.

bölüm: 47

Ø Peygamber (s.a.v.) ka’be’de neden deðiþiklik yapmadý?

875- Esved b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, Ýbn Zübeyr ona dedi ki: Müminlerin anasý Âiþe’nin sana anlattýðý hadislerden bana biraz aktar. Esved dedi ki: Âiþe, Rasûlullah (s.a.v.)’in O’na þöyle buyurduðunu nakletti: “Senin bu toplumun cahiliyye döneminden yeni çýkmýþ olmasalardý Ka’be’yi yýkar ve iki kapý yaptýrýrdým.” (Buhârî, Hac: 42; Müslim, Hac: 70)

ž Tirmîzî: Ýbn Zübeyr, halife olunca Ka’be’yi yýktýrdý ve iki kapý yaptýrdý.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 48

Ø “hýcr” denilen yerde namaz kýlmak ka’be de kýlmak gibidir

876- Âiþe (r.anha)’dan rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Ka’be’ye girmeyi ve orada namaz kýlmayý çok arzu ederdim. Rasûlullah (s.a.v.) elimden tutarak beni Hýcr denilen yere soktu ve þöyle buyurdu: “Ka’be’ye girmek istiyorsan Hýcr’de namaz kýl çünkü orasý Ka’be’den bir parçadýr. Kavmin, Ka’be’yi yaparken malzeme eksikliðinden dolayý Hýcr’ý Ka’be’den ayýrdýlar ve ayrý bir yer haline getirdiler.” (Buhârî, Hac: 42; Müslim, Hac: 70)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Alkame b. ebî Alkame; Alkame b. Bilâl’dir.

bölüm: 49

Ø hacer-ül esvedin deðeri ve kýymeti

877- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Hacer-ül Esved, sütten daha beyaz olarak Cennet’ten inmiþti, ademoðullarýnýn hatalarý onu kararttý.” (Buhârî, Hac: 50; Nesâî, Hac: 145)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Amr ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.

878- Abdullah b. Amr’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Rükün ve makam Cennetin yakutlarýndan iki yakuttur ki Allah onlarýn nurunu almýþtýr. Eðer onlarýn nurunu almamýþ olsaydý onlar doðu ile batý arasýný aydýnlatýrlardý.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis Abdullah b. Amr’dan mevkuf yani kendi sözü olarak rivâyet ediliyor. Ayný konuda Enes’den de rivâyet olup garib hadistir.

bölüm: 50

Ø hac için minâ’ya gidip orada gecelemek

879- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) Arafat’a çýkmazdan önce Minâ’da bize öðle, ikindi, akþam, yatsý ve sabah namazlarýný kýldýrdý ve sonra Arafat’a yürüdü.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Ýsmail b. Müslim’in hafýzasý konusunda söz edilmiþtir.

880- Yine Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Minâ’da sabahý ve öðleyi kýldý sonra Arafat’a yürüdü.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Zübeyr ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Mýksem’in Ýbn Abbâs’tan rivâyetine gelince; Ali b. el Medînî, Yahya vasýtasýyla Þu’be’den naklederek þöyle diyor. Hakem Mýksem’den sadece beþ hadis iþitmiþtir. Þu’be’den bu beþ hadisi saydý bu hadis onun saydýklarý arasýnda deðildi.

bölüm: 51

Ø Minâ, fazla oyalanacak bir yer deðildir

881- Âiþe (r.anha)’dan rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: Ey Allah’ýn Rasûlü! Minâ’da seni gölgelendirecek bir þey yapalým mý? dedik. Þöyle buyurdular: “Hayýr Minâ; Önce gelenin devesini çökerteceði yerdir. Yerleþim yeri deðildir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 86; Ýbn Mâce, Menasik: 52)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 52

Ø Minâ’da namazlarý kýsaltmak

882- Hârise b. Vehb (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Ýnsanlarýn güven içinde ve en kalabalýk olduklarý bir anda Minâ’da namazlarý iki rekat olarak kýldým.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 76; Buhârî, Hac: 84)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Mes’ûd, Ýbn Ömer ve ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Hârise b. Vehb hadisi hasen sahihtir.

Ýbn Mes’ûd’un þöyle dediði rivâyet olunmuþtur: Peygamber (s.a.v.) zamanýnda Ebû Bekir döneminde Ömer döneminde ve Osman’ýn halifeliðinin baþlarýnda Minâ’da namazlarý onlarla beraber iki rekat olarak kýldým.

Mekkelilerin Minâ’da namazlarý kýsaltmalarýnda alimler deðiþik görüþler ortaya koymuþlardýr. Bir kýsmý: “Mekkeliler için namazý kýsaltmak yoktur ancak yolcu olanlar kýsaltabilirler” demekte olup, Ýbn Cüreyc, Sûfyân es Sevrî, Yahya b. Saîd el Kattan, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþte olanlardandýr. Diðer bir kýsmý ise: “Mekkelilerin de Minâ’da namazlarýný kýsaltmalarýnda bir sakýnca yoktur” derler. Evzâî, Mâlik, Sûfyân b. Uyeyne, Abdurrahman b. Mehdî’de bu görüþe sahip olanlardandýr.

bölüm: 53

Ø arafatta bulunma ve dua

883- Yezîd b. Þeyban (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Mirba’ el Ensarî biz Arafat’ta iken yanýmýza geldi, Biz Amr’ýn vakfe yerinden uzak saydýðý bir yerde idik ve þöyle dedi. “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’in size gönderdiði elçisiyim o size “Ýbadet yerleriniz neresi ise orada bulunun çünkü siz atanýz Ýbrahim (a.s)’dan kalma bir miras üzerindesiniz.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 62; Buhârî, Hac: 87)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Âiþe, Cübeyr b. Mut’ým ve Þerid b. Süveyd es Sekafî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Mirba’ el Ensarî hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Ýbn Uyeyne’nin Amr b. Dinar’dan, yaptýðý rivâyetle bilmektyiz. Ýbn Mirba’nýn ismi Yezîd b. Mirba’ el Ensarî’dir. Onun rivâyeti olarak tek bir hadis bilinmektedir.

884- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Kureyþ ve Kureyþ’in dini üzerinde olanlar ki onlar Ahmesî’ler yani Humus’lerdir. Müzdelife’de vakfe yaparlar ve biz Allah’ýn evinin sakinleriyiz derlerdi. Onlarýn dýþýndakiler ise Arafat’ta vakfeye dururlardý. Bunun üzerine Allah Bakara 199. ayetini indirdi: “Sonra sizler de dalga dalga ilerleyen öteki insanlarla birlikte ilerleyin…” (Buhârî, Hac: 92; Müslim, Hac: 46)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisin anlamý þudur. Mekkeliler harem sýnýrlarý dýþýna çýkmazlardý. Arafat bölgesi ise harem bölgesi dýþýnda sayýlýrdý. Bu yüzden Mekkeli olduklarýný söyleyenler Müzdelife’de vakfe yaparlar ve “Biz, Allah’ýn evinin sakinleriyiz” derlerdi. Mekkelilerin dýþýndakiler ise Arafat’ta vakfe yaparlardý. Bu yüzden Allah bu ayrýcalýðý kaldýrmak üzere “Hepiniz de dalga dalga ilerleyen diðer insanlarla birlikte ilerleyin…” ayetini indirmiþti.

Humus ve Ahmesî’ler harem bölgesi insanlarý demektir.

bölüm: 54

Ø arafat bölgesinin tamamý vakfe yeridir

885- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), Arafat’ta vakfe yaptý ve þöyle buyurdu: “Burasý Arafattýr, burasý vakfe yapýlacak yerdir. Arafat bölgesinin tamamý vakfe yeridir.” Sonra güneþ batýnca oradan ayrýlmak için hareket etti. Üsâme b. Zeyd’i binitinin arkasýna aldý. Eli ile insanlara iþaret ediyordu, insanlar büyük kalabalýklar halinde saða sola çalkalanýyorlardý, onlara bakýp; “Ey insanlar sükunetli olun” diyordu. Sonra hep birlikte denilen Müzdelife’ye gelerek iki vakit namazýný bir anda birlikte kýldýrdý. Sabah olunca “Kuzah” denilen yere geldi ve orada vakfe yaptý ve þöyle buyurdu: “Burasý Kuzah’týr ve vakfe yapýlacak yerdir Cem’in yani Müzdelife’nin tamamý vakfe yapýlacak yeridir.” Sonra ilerledi Muhassir vadisine varýnca devesini kamçýladý ve o bölgeden hýzlýca geçti Muhassir vadisini geçince durdu. Fadl b. Abbâs’ý binitinin arkasýna aldý sonra þeytan taþlama yerine gelerek taþ attý. sonra kurban kesme yerine geldi ve þöyle buyurdu: “Ýþte burasý kurban kesme yeridir. Minâ’nýn tamamý kurban kesme yeridir.” Has’am kabilesinden genç bir kýz fetva almak üzere Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek: “Babam yaþlý bir kimse olup kendisine Hac farz olmuþtur. Onun yerine haccetmem caiz midir?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) “Babanýn yerine haccet” buyurdular. Bu esnada binitinin arkasýnda bulunan Fadl’ýn boynunu geri tarafa çeviren Rasûlullah (s.a.v.)’e Abbâs sormuþtu: “Amca oðlunun boynunu niçin geri çevirdin” diye. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Fetva sormaya gelen genç delikanlý kýz ve binitinin arkasýnda genç delikanlý erkek bunlarýn birbirlerine bakmalarý sonucunda þeytanýn bir zarar verebileceðinden emin olmak için” buyurdular.

Sonra bir adam daha geldi: “Ey Allah’ýn Rasûlü ben týraþ olmadan haccýn tavafýný yapývermiþim ne olacak” deyince; Rasûlullah (s.a.v.): “Týraþ oluver veya saçýný kýsaltýver zararý yoktur” buyurdular. Baþka bir adam gelerek: “Ey Allah’ýn Rasûlü, þeytaný taþlamadan önce kurbaný kesivermiþim ne olacak? Dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Þeytana taþ atýver zararý yoktur.” buyurdular.

Sonra Rasûlullah (s.a.v.) Ka’be’ye gelerek tavaf etti sonra zemzem kuyusuna geldi ve: “Ey Abdulmuttalib oðullarý insanlar zemzem çekmek için sizi sýkýntýya sokmayacaklarýný bilseydim bende bu kuyudan su çekerdim” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Menasik: 62; Ýbn Mâce Menasik: 55)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ali hadisi hasen sahihtir ve sadece bu þekliyle Abdurrahman b. Hâris b. Ayyaþ’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz.

Pek çok kimse bu hadisi Sevrî’den ayný þekilde rivâyet etmiþlerdir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederler ve: “Arafat’ta öðle ve ikindi namazlarýný öðle vaktinde kýlýnmasý görüþündedirler.

Bazý ilim adamlarý ise: “Kiþi cemaate katýlmaz da kendi çadýrýnda kýlar ise aynen imamýn yaptýðý gibi iki namazý bir vakitte cem eder” demektedirler.

Zeyd b. Ali Ebû Tâlib’in oðlu, Ali’nin oðlu Hüseyin’in oðludur. (Allah’ýn selamý hepsinin üzerinde olsun)

bölüm: 55

Ø arafat’tan müzdelifeye iniþ

886- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.), Muhassir vadisinde devesini hýzlýca koþturdu.” Biþrin rivâyetinde þu fazlalýk vardýr. “Müzdelifede huzur ve sükûnetle geçti insanlara da huzur ve sükûnet içersinde olmalarýný emretti.”

Ebû Nuaym’ýn rivâyetinde de þu fazlalýk yer alýr: “Þeytan taþlamayý fiske taþý büyüklüðündeki taþlarla taþlamayý emretti ve belki de bu yýldan sonra sizi tekrar göremem” buyurdu. (Ýbn Mâce, Menasik: 58; Buhârî, Hac: 93)

ž Tirmîzî: Bu konuda Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 56

Ø müzdelife’de akþamla yatsýyý bir arada bir vakitte kýlmak

887- Abdullah b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Ýbn Ömer, Müzdelife’de bir kametle iki namazý bir arada kýldý ve “Rasûlullah (s.a.v.)’in ayný yerde ayný þekilde yaptýðýný gördüm” dedi. (Buhârî, Hac: 96; Nesâî, Menasik: 190)

888- Saîd b. Cübeyr ve Ýbn Ömer’den de bu hadisin benzeri rivâyet edilmiþtir.

ž Tirmîzî: Muhammed b. Beþþâr, Yahya’dan diyerek rivâyet etmektedir. Doðrusu Sûfyân’ýn rivâyet ettiði hadistir.

Tirmîzî: Bu konuda Ali, Ebû Eyyûb, Abdullah b. Saîd, Câbir, Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisinin Sûfyân’dan rivâyeti, Ýsmail b. ebî Hâlid’in rivâyetinden daha sahih olup Sûfyân hadisi sahih hasendir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederler akþam namazý Müzdelife’ye gelmeden kýlýnmaz Müzdelifeye gelince iki namazý bir arada tek kametle kýlmak gereklidir ve iki namaz arasýnda da nafile namaz kýlýnmaz ilim adamlarýndan bir kýsmýnýn tercihleri böyledir. Sûfyân es Sevrî bunlardan olup þöyle der: “Dilerse akþam namazýný kýlar yemeðini yer biraz istirahat edip kamet getirir ve yatsý namazýný kýlar.” Bazý ilim adamlarý ise: “Akþam ile yatsý namazýný Müzdelife’de bir ezan ve iki kametle bir arada kýlar.” Yani akþam namazý için ezan okur kamet getirir akþamý kýlar sonra tekrar kamet getirip yatsýyý kýlar. Þâfii’nin görüþü böyledir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer ve Saîd b. Cübeyr hadisi hasen sahihtir. Seleme bin Küheyl Said b. Cübeyr’den rivâyet etmektedir.

Ebû Ýshâk ise; Mâlik’in oðullarýndan Abdullah ve Hâlid vasýtasýyla Ýbn Ömer’den rivâyet etmiþtir.

bölüm: 57

Ø hacca müzdelife gecesi yetiþen hac yapmýþ sayýlýr mý?

889- Abdurrahman b. Ya’mer (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre; Rasûlullah (s.a.v.) Arafat’ta iken Necidlilerden bazý kimseler O’na gelip hac hakkýnda sordular. Rasûlullah (s.a.v.)’de bir kimseyi görevlendirip þöyle ilan ettirdi: “Hac Arafat’týr her kim Müzdelife’de bulunmasý gereken gece gün aydýnlanmadan önce gelip orada bulunursa hacca yetiþmiþ olur. Minâ’da kalma süresi üç gündür acele edip memleketine dönüþ için iki gün kalan günahkar sayýlmaz üç günden fazla kalan da yine günahkar olmaz. Muhammed b. Beþþâr dedi ki: Yahya’nýn rivâyetinde þu ilave vardýr. “Bir adamý bu iþ için görevlendirdi de o da bunu duyurdu.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik 203)

890- Yine Abdurrahman b. Ya’mer (r.a.)’den manâca önceki hadisin bir benzeri daha rivâyet edilmiþ olup Ýbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne’den naklederek: “Bu hadis Sûfyân es Sevrî’nin rivâyet ettiði hadislerin en saðlamýdýr” der.

ž Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki gelen kimselerin uygulamalarý bu hadis üzeredir. Yani gün aðarmadan önce Arafat’ta bulunmayan kiþi haccý kaçýrmýþ demektir. Gün aðarmasýndan sonra gelmesi hac görevi için yeterli sayýlmaz. O yaptýðý umre olmuþ olur bir sonraki yýl tekrar hac yapmasý gerekir. Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler.

Tirmîzî: Þu’be’de Bükeyr b. Atâ’dan, Sevrî’nin rivâyetine benzer bir hadis rivâyet etmiþ olup, þöyle demiþtir: Carûd’tan iþittim o da Vekî’den iþittiðini söyledi. Vekî’ bu hadisi aktardýktan sonra: “Hacla alakalý vazifelerin anasý bu hadistir” demiþtir.

891- Urve b. Mudarris b. Evs b. Hârise b. Lâm’in et Taî’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Müzdelife’de namaza çýkacaðý sýrada Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim ve Þöyle dedim: Ey Allah’ýn Rasûlü, Tayyi denilen bölgenin iki daðý arasýndan geliyorum hayvanýmý da yordum kendim de yoruldum üzerinde durmadýðým bir dað býrakmadým. Benim haccým olur mu?” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdular: “Bizim kýlacaðýmýz þu sabah namazýna katýlan burayý terk edinceye kadar bizimle beraber olan bundan öncede gece veya gündüzden bir an bile olsa Arafat’ta bulunan kimse hac vazifesini yapmýþ ve haccýný tamamlamýþ sayýlýr.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik: 211)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Hadiste geçen Tefesehu: Kelimesinin anlamý hacla ilgili vazifeler demektir. “Habelün” kumluk arazi “Cebelün” ise taþlýk yerler demektir.

bölüm: 58

Ø güçsüz ve zayýf kimselerin müzdelifeden öncelikle gönderilmesi

892- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) beni geceleyin Müzdelife’den yüklerimizle birlikte gönderdi.” (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 49)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âiþe, Ümmü Habibe, Esma b. ebî Bekir ve Fadl b. Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

893- Yine Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), ailesinden zayýf olanlarý Müzdelife’den öncelikle gönderdi ve güneþ doðmadan önce þeytaný taþlamayýn” buyurdu. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 49)

ž Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahih olup ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar zayýf ve güçsüz kimselerin Müzdelife’den erkenden çýkmasýný ve Minâ’ya ulaþmasýnýn sakýncasý yoktur derler. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu uygulamalarýný bu hadisle yaparak güneþ doðmadan önce þeytaný taþlamazlar. Bazý ilim adamlarý ise geceleyin taþlamaya izin vermiþlerdir. Doðru olan ve yapýlmasý gereken uygulamalarýn bu hadise göre yapýlmasýdýr ki; “Gün doðmadan þeytan taþlanmaz” Sevrî ve Þâfii bu görüþtedir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs’ýn, “Beni yüklerimizle gönderdi” hadisi sahihtir. Deðiþik þekillerde de rivâyet edilmiþtir.

Þu’be bu hadisi; Müþaþ, Atâ ve Ýbn Abbâs’tan rivâyet ederek “Peygamber (s.a.v.), ailesinden zayýf olanlarý Müzdelife’den öncelikli gönderdi” diye rivâyet etmiþtir, ama bu hadisin senedi yanlýþtýr. Müþaþ yanýlarak Fazl b. Abbâs’ý da senede ilave etmiþtir. Ýbn Cüreyc ve baþkalarý bu hadisi Atâ’dan ve Ýbn Abbâs’tan rivâyet ederler ve Fadl b. Abbâs’ý ilave etmezler. Müþaþ; Basralý olup kendisinden Þu’be rivâyet etmiþtir.

bölüm: 59

Ø kurban bayramýnýn birinci günü þeytan taþlama kuþlukta yapýlýr

894- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), kurban bayramýnýn ilk günü þeytaný kuþluk vaktinde taþlar, diðer günler ise güneþin batýya kaymasýndan sonra yani öðleden sonra taþlardý.” (Ebû Dâvûd, Hac: 77; Buhârî, Hac: 135)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu uygulamalarýný bu hadisle yapar ve kurban bayramýnýn birinci gününden sonra þeytan taþlamayý öðleden sonra yaparlar.

bölüm: 60

Ø güneþ doðmadan önce müdelife’den ayrýlmak

895- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Müzdelife’den güneþ doðmadan önce ayrýlýrdý.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 101)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ömer’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahih olup cahiliye dönemi insanlarý güneþ doðduktan sonra Müzdelife’den ayrýlýrlardý.

896- Ebû Ýshâk (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Amr b. Meymun’dan iþittim þöyle diyordu: Biz, Müzdelife’de vakfe’de iken Ömer b. Hattâb dedi ki: “Müþrikler güneþ doðuncaya kadar Müzdelife’den ayrýlmazlar ve ey sebir daðý güneþin ýþýklarýyla aydýnlan da biz Minâ’ya hareket edelim derlerdi. Rasûlullah (s.a.v.) onlara uymadý ve güneþ doðmadan önce Minâ’ya hareket etti, Ömer’de güneþ doðmadan hareket etti.” (Buhârî, Hac: 101; Nesâî, Menasik: 213)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 61

Ø ÞEYTAN TAÞLANACAK TAÞLARIN ÖLÇÜSÜ NE KADARDIR?

897- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i sapan taþý büyüklüðündeki taþlarla þeytan taþlandýðýný gördüm.” (Müslim, Hac: 52; Ýbn Mâce, Menasik: 63)

ž Tirmîzî: Bu konuda Süleyman b. Amr b. Ahvas’ýn annesinden de hadis rivâyet edilmiþ olup annesinin ismi; “Ümmü Cündüb el Ezdiyye’dir. Ayrýca Ýbn Abbâs, Fadl b. Abbâs, Abdurrahman b. Osman et Temîmî ve Abdurrahman b. Muâz’dan da hadis rivâyet edilmiþitir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve taþlarýn büyüklüðünün fiske taþý veya sapan taþý büyüklüðünde olmasýný kabul ederler.

bölüm: 62

Ø bayramýn ilk gününden sonra þeytan taþlama öðleden sonra yapýlýr

898- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), bayramýn diðer günlerinde þeytaný öðleden sonra taþlardý.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

bölüm: 63

Ø þeytan taþlama yürüyerek ve binit üzerinde de yapýlýr mý?

899- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.) Kurban bayramýnýn birinci günü þeytan taþlamayý biniti üzerinde yapmýþtý.” (Ýbn Mâce, Menasik: 66)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Kudame b. Abdullah, Ümmü Süleyman, Ýbn Amr b. el Ahvas’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar. Bazýlarý ise yaya vaziyette þeytan taþlamayý tercih etmiþlerdir. Ýbn Ömer’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), þeytan taþlamayý yaya olarak yapmýþtý.” Bizce bu iki hadisin yorumu þöyledir: Rasûlullah (s.a.v.) duruma göre; bazen yaya olarak, bazen binit üzerinde þeytan taþlamýþtýr ki ümmeti de durumlarýna göre kendisine uysunlar. Ýlim adamlarý uygulamalarýný her iki hadisle de yapmýþlardýr.

900- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), þeytan taþlama yerine yürüyerek gider, yürüyerek gelirdi.” (Ebû Dâvûd: Hac: 77)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn pek çoðu uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar. Kimi ilim adamlarý ise þöyle derler: “Kurban bayramýnýn birinci günü binit üzerinde diðer günlerde ise yürüyerek taþlayabilir.

Tirmîzî: Bu þekilde söyleyenler herhalde Rasûlullah (s.a.v.)’in yaptýðýný yapmayý istemiþlerdir çünkü Rasûlullah (s.a.v.) sadece kurbanýn birinci günü taþlama iþini binitte yapmýþ. Kurbanýn birinci günü ise sadece Akabe cemresine taþ atýlýr.

bölüm: 64

Ø þeytan taþlama nasýl yapýlýr?

901- Abdurrahman b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Abdullah b. Mes’ûd, Akabe cemresi denilen yere gelince vadinin orta yerinde durdu, Ka’be’ye yönelerek cemreyi sað kaþý hizasýna aldýktan sonra yedi taþ attý. Her taþ atýþýnda tekbir getirdi ve þöyle dedi: Kendisinden baþka gerçek ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki kendisine Bakara sûresi indirilen Rasûlullah (s.a.v.)’de; taþlarý buradan atmýþtýr.” (Nesâî, Menasik: 226; Ýbn Mâce, Menasik: 64)

ž Hennâd Vekî’, Mes’ûdî’den bu senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiþtir.

Tirmîzî: Bu konuda Fadl b. Abbâs, Ýbn Abbâs, Ýbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý bu hadisle amel ederler ve taþlarýn vadinin orta yerinden atýlmasýný ve her taþla birlikte tekbir getirmesini tercih ederler. Bazý ilim adamlarý ise vadinin ortasýndan atmaya gücü yetmezse gücü yettiði yerden taþlamasýna izin vermiþlerdir.

902- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Þeytan taþlama iþi ve Safa ile Merve arasýnda yapýlan sa’y sadece Allah’ý gündemde tutmak için emredilmiþtir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 50)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 65

Ø taþlama esnasýnda insanlara zarar vermemek

903- Kudame b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), devesi üzerinde þeytan taþlarken gördüm, þeytan taþlayanlar arasýnda vurmak yok, kovmak, itip kalkmak yok ve yoldan çekil yoldan çekil sözleri yoktu.” (Ýbn Mâce, Menasik: 66)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Hanzala’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Kudame b. Abdullah hadisi hasen sahihtir. Bu hadis sadece bu þekliyle bilinmektedir. Eymen b. Nabil hadisçiler yanýnda güvenilir bir kiþidir.

bölüm: 66

Ø kurbanlýk deve ve sýðýra kaç kiþi ortak olabilir?

904- Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiðine göre, þöyle demiþtir: “Hudeybiye senesi deveyi ve sýðýrý yedi kiþi adýna boðazlamýþtýk.” (Müslim, Hac: 50; Nesâî, Dehaya: 16)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer, Ebû Hüreyre, Âiþe ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve diðer dönem ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar ve deve ile sýðýrýn yedi kiþiye kadar kurban edilebileceði görüþündedirler. Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed bunlardandýr. Ýbn Abbâs’tan ayrýca sýðýr yedi kiþi deve ise on kiþiye kadar kurban edilebilir þeklinde bir rivâyet vardýr. Ýshâk bu görüþtedir ve bu hadisi delil olarak kabul eder. Ýbn Abbâs hadisini sadece tek yönden bilmekteyiz.

905- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Bir yolculukta Rasûlullah (s.a.v.) ile beraberdik kurban bayramý girmiþti, Sýðýrda yedi kiþi, devede ise; on kiþi olarak ortak olduk.” (Nesâî, Dehaya: 15; Ýbn Mâce, Ezahî: 5)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir ve Hüseyin b. Vakîd’ýn rivâyetidir.

bölüm: 67

Ø kurbanlýk hayvanlara iþaret koymak

906- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), kurban edeceði hayvanýn boynuna iki takunya takmýþ Zülhüleyfe denilen yerde hayvanýn sað tarafýna kurbanlýk olduðunu belirtmek için yararak kan akýttý ve kan izlerini de silip yok etti.” (Müslim, Hac: 64; Buhârî, Hac: 110)

ž Tirmîzî: Bu konuda Misver b. Mahreme’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ebû Hassân el A’rec’in adý Müslim’dir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden ilim adamlarý bu hadisle amel ederler, kurbanlýk hayvanlarýn iþaretlenmesi görüþündedirler. Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’ýn görüþleri böyledir. Yusuf b. Ýsa’dan iþittim Vekî’den iþittiðini söylüyordu bu hadisi rivâyet edince þöyle dedi: Bu konuda kendi görüþlerine iltifat etmeyin! Çünkü kurbanlýk hayvaný iþaretlemek sünnet onlarýn sözleri ise bidattýr.

Ebû’s Sâib’den iþittim þöyle diyordu: Vekî’nin yanýnda idik Vekî’ kendi görüþlerine göre konuþanlardan birine dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) kurbanlýk develere iþaret koymak üzere hayvaný yaraladý. Ebû Hanife ise bu iþe “Müsle” yapmaktýr diyor. O adamda bu mesele Ýbrahim Nehai’den rivâyet edilmiþtir. O der ki: Kurbanlýk hayvana iþaret koymak müsle yapmak demektir. Bu söz üzerine Vekî’ çok þiddetli bir þekilde kýzdý ve þöyle dedi: Ben sana Peygamber (s.a.v.) söyledi diyorum sen bana Ýbrahim söyledi diyorsun, bu sözünden vazgeçinceye kadar hapsedilmeyi nasýlda hak etmiþsin.

bölüm: 68

Ø Peygamber (s.a.v.) kurbanýný nereden almýþtý?

907- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) kurbanlýk hayvanlarýný “Kudeyd” denilen yerden satýn almýþtý. (Ýbn Mâce, Menasik: 96)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bu hadisin Sevrî’nin rivâyetinden olduðunu sadece Yahya b. Yemân’ýn rivâyetiyle bilmekteyiz. Nafi’ ve Ýbn Ömer’den, Rasûlullah (s.a.v.)’in kurbanlýðýný Kudeyd’den aldýðý rivâyet edilmiþtir ki bu rivâyet daha sahihtir.

bölüm: 69

Ø hac için yola çýkýlmadan önce kurbanlýklarýn iþaretlenmesi

908- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in kurbanlýk hayvana taktýðý gerdanlýklarý kendi elimle ördüm. Ýhrama girmedi, giyecek cinsinden de hiçbirþeyi terk etmedi.” (Yani sadece kurbanlýk hayvanlarý iþaretlemiþ oldu baþka bir þey yapmadý) (Buhârî, Hac: 110; Ýbn Mâce, Menasik: 96)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý bu hadisle amel ederler ve þöyle derler: “Haccetmek isteyen kimseye kurbanlýðýna gerdanlýðý taktýðýnda ihrama girinceye kadar elbise koku vs. hiçbir þey haram olmaz. Bir kýsým ilim adamlarý ise þöyle demektedirler: “Hac yapacak kiþi kurbanýna gerdanlýk taktýðý andan itibaren ihramlý kimseye vâcib olan tüm þeyler ona da vâcib olur.”

bölüm: 70

Ø küçükbaþ hayvanlara da kurbanlýk iþareti takýlýr mý?

909- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in kurbanlara takacaðý tüm gerdanlýklarý ben örerdim. Koyunlara varýncaya kadar oda bu gerdanlýklarý takar fakat ihrama o anda girmezdi.” (Buhârî, Hac: 111; Ýbn Mâce, Menasik: 95)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve diðerlerinden bir kýsým ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve koyunlara da gerdanlýk takýlabilir görüþündedirler.

bölüm: 71

Ø hastalanan kurban gününe gününe yetiþemeyecek kurbanlýk ne yapýlýr?

910- Naciye el Huzaî (r.anha)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) kendisiyle Ka’be’ye bir kurbanlýk göndermiþti de O da: Ey Allah’ýn Rasûlü bu kurbanlýk telef olacak hale gelirse ne yapmalýyým? Dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de þöyle buyurdular: Onu kes boðazýndaki takýlý olan gerdanlýðý kanýna batýr sonra insanlara býrak geç insanlar onu yerler.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 18; Ýbn Mâce, Menasik: 101)

ž Bu konuda Zûeyb ve Ebû Kabîsa el Huzaî’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Naciye hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve nafile kurban hakkýnda derler ki: Telef olacak kurbanlýðýn etinden ne sahibi nede arkadaþlarý yemesin insanlar arasýna býrakýlýr geçilir onlar ondan yerler ve o kimse kurban kesmiþ sayýlýr. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþte olup þöyle derler: “Eðer o hayvanýn etinden sahibi yerse yediði kadarýnýn bedelini öder.” Bazý ilim adamlarý da þöyle derler: “Bu nafile kurbanýn etinden ne kadar yerse yediði kadarýný tazmin eder.”

bölüm: 72

Ø kurban olacak develere binilebilir mi?

911- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), deve süren bir adam gördü ve ona “deveye bin” dedi. Adam: “Ey Allah’ýn Rasûlü bu kurban edilmek üzere ayrýlmýþ bir hayvandýr” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), üçüncü veya dördüncüsünde “Yazýk sana deveye bin yazýklar olsun” buyurdular. (Ýbn Mâce, Menasik: 100; Ebû Dâvûd, Menasik: 17)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Ebû Hüreyre ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönem alimlerin bir kýsmý ihtiyaç duyulduðu takdirde kurbanlýk develere binilebileceðine izin vermiþlerdir. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Kimi ilim adamlarý da “Mecburiyet olmadýkça binilmesin” derler.

bölüm: 73

Ø hacta saç týraþ edilirken hangi taraftan baþlamalý?

912- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Peygamber (s.a.v.), þeytaný taþlayýnca kurbanýný kesti sonra týraþ olmak için berbere baþýnýn sað yanýný uzattý kesilen saçý Ebû Talha’ya verdi sonra sol yanýný uzatýp týraþ oldu ve kesilen saçýný Müslümanlar arasýnda daðýt” buyurdu. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 56)

ž Ýbn ebî Ömer, Sûfyân ve Hiþâm’dan da benzeri bir hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 74

Ø hacta saçlarýn tamamen kesilmesi vaya kýsaltýlmasý

913- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.), saçýný kestirdi, sahabeden bir kýsmý da saçlarýný kestirdiler, diðer bir kýsmý ise saçlarýný kýsalttýlar. Ýbn Ömer diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.) bir veya iki kere “Allah saçlarýný kestirenlere rahmet etsin” dedi sonra “Kýsaltanlara da” buyurdu. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 55)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs, Ýbn Ümmül Husayn, Mearib, Ebû Saîd, Ebû Meryem, Hubþî b. Cünade ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yapar ve baþýn týraþ edilmesini tercih etmiþlerdir. Fakat kýsaltma yapana da bunun caiz ve yeterli olduðunu söylemiþlerdir. Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler.

bölüm: 75

Ø kadýnlar hacta saçlarýný kestirmezler

914- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), kadýnlarýn saçlarýný kestirmelerini yasakladý.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 78)

ž Tirmîzî: Ali hadisinde karmaþýklýk vardýr. Bu hadis Hammad b. Seleme, Katâde ve Âiþe’den de rivâyet edilmiþ olup “Rasûlullah (s.a.v.) kadýnlarýn saç týraþý yapmalarýný yasakladý” þeklindedir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar ve kadýnlarýn týraþ olmasýný deðil saçlarýný kýsaltmalarýný tercih ederler.

915- Muhammed b. Beþþâr (r.a.), Ebû Dâvûd, Hemmâm, Hýlas’tan bu hadisin bir benzerini aktardý ve rivâyette “Ali”yi zikretmedi.

bölüm: 76

Ø kurban günleri ibadetlerde sýrayý þaþýranýn durumu

916- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam, Rasûlullah (s.a.v.)’e kurban kesmeden týraþ oluverdim diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); Kurbanýný kes zararý yok” buyurdular. Bir diðer kimse: Þeytaný taþlamadan önce kurban kestim, diye sordu. “Þeytaný taþla zararý yok” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Hac: 87; Ýbn Mâce, Menasik: 74)

Tirmîzî: Bu konuda Ali, Câbir, Ýbn Abbâs, Ýbn Ömer, Üsâme b. Þerik’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Abdullah b. Amr hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu uygulamalarýný bu hadisle yaparlar, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr.

Bir kýsým ilim adamlarý ise: “Bir kimse Hac ibadetlerinde birini diðerinden önce yaparsa kurban kesmesi gerekir” derler.

bölüm: 77

Ø ihramdan çýkýp güzel koku sürünüp ziyaret tavafýný yapmak

917- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’i ihrama girmeden önce ve ihramý çýkarýp Ka’be’yi tavaf etmeden önce misk kokusuyla kokulandýrýrdým.” (Buhârî, Hac: 18; Müslim, Hac: 7)

ž Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Âiþe hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönem ilim adamlarýnýn görüþü ve uygulamalarý bu hadise göredir ve þöyle derler: “Ýhramlý kimse bayramýn birinci günü þeytaný taþlar kurbanýný keser saçýný týraþ eder veya kýsaltýrsa hanýmýna yaklaþmak dýþýnda her þey helal olmuþ olur.” Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler. Ömer b. Hattâb’ýn þöyle dediði rivâyet edilmiþtir: “Bu vazifeleri yapan kimseye kadýn ve güzel koku dýþýnda her þey helaldir.” Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönemlerin alimlerinden bir kýsmýnýn görüþü bu þekildedir. Küfeliler de ayný görüþtedirler.

bölüm: 78

Ø hacta telbiye getirmeye ne zaman son verilir?

918- Fadl b. Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Müzdelife’den, Minâ’ya, kadar beni binitinin arkasýna almýþtý, bayramýn ilk günü þeytan taþlayýnca kadar telbiye getirmeye devam etti.” (Müslim, Hac: 67; Nesâî, Menasik: 229)

ž Bu konuda Ali, Ýbn Mes’ûd ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Fadl hadisi hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve daha sonraki dönemlerden ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar. Hacýlar þeytan taþlayýncaya kadar telbiyeye devam ederler. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedir.

bölüm: 79

Ø Umrede telbiye getirmeye ne zaman son verilir?

919- Ýbn Abbâs (r.a.), merfu olarak rivâyet ettiði hadisinde þöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v.), umrede Hacer-ül Esvedi istilam ettiði ana kadar telbiyeye devam ederdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 28)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Çoðu ilim adamlarý bu hadisle amel ederek, umre yapan kimsenin Hacer-ül Esvedi istilam edinceye kadar telbiyeye devam etmesi kanaatindedirler.

Kimi ilim adamlarý ise umre yapan kimse ihrama girdiði andan itibaren telbiyeye baþlar Mekke evleri görününceye kadar yol boyunca devam eder derler. Uygulama bu hadisle olup Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk’ta ayný görüþtedirler.

bölüm: 80

Ø ziyaret tavafý gece yapýlabilir mi?

920- Ýbn Abbâs ve Âiþe (r.anhüma)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ziyaret tavafýný geceye geciktirirdi.” (Ýbn Mâce, Menasik: 77)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý ziyaret tavafýnýn geceye ertelenmesine izin vermiþlerdir. Bir kýsmý ise bayramýn birinci günü yapýlmasý kanaatindedir. Kimi ilim adamlarý da tüm kurban bayramý günlerinde de yapýlabilir diyerek geniþlik göstermiþlerdir.

bölüm: 81

Ø mekke ile Minâ arasýndaki batha vadisine inmek gerekir mi?

921- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer ve Osman, Batha vadisine inerlerdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 44; Buhârî, Hac: 147)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âiþe, Ebû Rafi’ ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi sahih hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrezzak’ýn, Ubeydullah b. Ömer’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazý ilim adamlarý Batha’ya inmenin vâcib deðil müstehab olduðu görüþündedirler. Ýsteyen iner derler. Þâfii þöyle der: Bathaya inmek hac ibadetinden bir parça deðildir. Rasûlullah (s.a.v.)’in konakladýðý bir yerdir.

922- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Hasbeye inmek ibadet deðildir. Rasûlullah (s.a.v.)’in konakladýðý bir yerdir.”

* Hasbe, Batha, Ebtah, Mahsab bu vadinin deðiþik isimleridir. (Buhârî, Hac, 147; Müslim, Hac: 58)

ž Tirmîzî: Tahsîb; Ebtah’a inmek demektir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 82

Ø batha vadisine inmek hac görevlerinden bir parça mýdýr?

923- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), Ebtah’ta konakladý çünkü bu yol Medîne’ye çýkýþýn daha kolay olmasýndandýr.” (Buhârî, Hac: 147)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýbn ebî Ömer, Sûfyân ve Hiþâm b. Urve’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiþtir.

bölüm: 83

Ø çocuðun hacca götürülmesi

924- Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Bir kadýn çocuðunu Rasûlullah (s.a.v.)’e uzatarak: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Bu çocuk için de hac olabilir mi? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Evet sana da sevap vardýr” buyurdular. (Ýbn Mâce, Menasik: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 7)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir. Câbir hadisi garibtir.

925- Sâib b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Babam, Veda haccýnda Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber bana hac yaptýrdý ve ben o anda yedi yaþýndaydým.” (Ýbn Mâce, Menasik: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 7)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

926- Câbir b. Abdillah (r.a.)’den Muhammed b. Tarîf’in hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiþtir.

ž Tirmîzî: Muhammed b. Münkedir’den bu hadis mürsel olarak rivâyet edilmiþtir. Ýlim adamlarý, küçük yaþta hacceden çocuða büyüyünce haccetmesi gerektiði görüþünde ittifak etmiþlerdir. Ýslamýn emri olan hac yerine getirilmiþ olmaz. Ayný þekilde köle de köleliði esnasýnda hacceder sonra da hürriyetine kavuþturulursa ileride haccetme imkaný bulursa haccetmesi gerekir. Köleliði esnasýnda yaptýðý hac farz olacak olan haccýn yerine geçmez. Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk‘ta bu görüþtedirler.

bölüm: 84

Ø çocuk haccederse þeytan taþlamayý kim yapmalý?

927- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile haccettiðimizde kadýnlarýn yerine telbiye getirir ve çocuklarýn yerine de þeytan taþlardýk.” (Ýbn Mâce, Menasik: 68)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir, hadisi sadece bu þekliyle bilmekteyiz. Ýlim adamlarý kadýnýn yerine baþkasýnýn telbiye getiremeyeceði üzerinde ittifak etmiþlerdir. Kadýn kendisi telbiye getirmelidir, telbiye getirirken yüksek sesle getirmesi mekruhtur.

bölüm: 85

Ø yaþlý kimsenin yerine kim haccetmelidir?

928- Fadl b. Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Has’am kabilesinden bir kadýn; “Ey Allah’ýn Rasûlü! Babama hac farz oldu kendisi çok ihtiyar olup binit üzerine binip yolculuk yapamaz” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); “Onun yerine sen hac yapýver” buyurdular. (Buhârî Cezaus Sayd: 34; Ýbn Mâce, Menasik: 10)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Büreyde, Husayn b. Avf, Ebû Rezîn el Ukaylî, Sevde b. Zem’a ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Fadl b. Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ýbn Abbâs Husayn b. Avf el Müzenî’den de bir benzeri rivâyet edilmiþtir.

Yine ayný þekilde Ýbn Abbâs’tan, Sinan b. Abdillah el Cühenî ve halasýndan da rivâyet edilmiþtir. Sadece Ýbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiþtir.

Bu rivâyetler hakkýnda Muhammed’e sordum þöyle dedi: “Bu konuda en sahih rivâyet Ýbn Abbâs’ýn Fadl b. Abbâs’tan rivâyetidir. Belki de Ýbn Abbâs bu hadisi Fadl ve daha baþkalarýndan iþitmiþ sonra da mürsel olarak rivâyet etmiþ ve iþittiði kimseleri söylememiþ olabilir.”

Tirmîzî: Bu konuda Peygamber (s.a.v.)’den sahih pek çok hadis rivâyet edilmiþtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönem ilim adamlarý bu hadisle amel ederler. Sevrî Ýbn’ül Mübarek, Þâfii, Ahmed, Ýshâk ayný görüþte olup ölen kimse adýna hac yapýlabileceði kanaatindedirler.

Mâlik ise þöyle der: “Kendi yerine hac yapýlmasýný vasiyet ederse ölen kimse yerine bir baþkasý hac yapabilir.”

Bazý ilim adamlarý ise: “Yaþlý haccedemeyecek durumda olan bir kimse adýna da hac yapýlabilir” demektedirler ki Ýbn’ül Mübarek ve Þâfii bu görüþtedir.

 bölüm: 86

Ø ölen kimsenin yerine baþkasý

hac yapabilir mi?

929- Abdullah b. Büreyde (r.a.)’ýn babasýndan rivâyete göre: “Bir kadýn Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek, annem hac yapmadan öldü onun yerine haccedebilir miyim? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de “evet onun yerine hac yap” buyurdular. (Buhârî, Cezaüs Sayd: 33; Ýbn Mâce, Menasik: 9)

ž Bu hadis sahihtir.

bölüm: 87

Ø hac ve umre yapamýyacak kimse yerine hac ve umre yapýlabilir mi?

930- Ebû Rezîn el Ukaylî’den rivâyete göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek “Ey Allah’ýn Rasûlü! Babam çok yaþlýdýr, hac ve umre yolculuðuna gücü yetmez” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Babanýn yerine hac ve umre yapýver” buyurdular. (Ýbn Mâce, Menasik: 10; Buhârî, Cezaüs Sayd: 34)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadiste umrenin zikredilmesi bir baþkasý adýna umre yapýlabileceðini göstermek içindir.

Ebû Rezîn el Ukaylî’nin adý Lakît b. Âmir’dir.

bölüm: 88

Ø umre yapmak vâcib midir deðil midir?

931- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.)’e umre yapmak vâcib midir? Diye soruldu da Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Hayýr, fakat umre yapmak deðerli ve faziletli bir ibadettir” buyurdular. (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý umre vâcib deðildir derler. Hac ve umreye iki hac denirdi. Kurban bayramýnda yapýlana “Haccul Ekber” (Büyük Hac) Umreye de “Haccul Asðar” (Küçük Hac)

Þâfii diyor ki: Umre yapmak Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnetlerindendir. Umrenin terk edilebileceðine dair ruhsat veren hiçbir delil bilmiyoruz. Nafile ibadet olduðuna dair saðlam bir rivâyet yoktur. Peygamber (s.a.v.)’den nafile ibadet olduðuna dair yapýlan rivâyet ise zayýf olup bu tür rivâyetler delil olarak ortaya konulamaz. Ýbn Abbâs’ýn umre yapmayý vâcib gördüðü rivâyeti de bize ulaþmýþ durumdadýr.

Tirmîzî: Tüm bu sözler Þâfii’nin sözleridir.

bölüm: 89

Ø umre hac aylarýnda yapýlabilir mi?

932- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Umre kýyamete kadar hac aylarýna girmiþtir.” (Müslim, Hac: 31; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)

ž Tirmîzî: Bu konuda Suraka b. Cu’þum, Câbir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasendir. Bu hadisin manasý: “Hac aylarýnda umre yapmakta sakýnca yoktur” demektir. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk hadisi bu þekilde tefsir etmektedirler. Hadisinin anlamý þöyledir: Cahiliye dönemi insanlarý hac aylarýnda umre yapmazlardý. Ýslam gelince Peygamber (s.a.v.) buna ruhsat verdi ve “Umre kýyamete kadar hac aylarýna girdi” buyurdu. Yani hac aylarýnda umre yapmakta bir sakýnca yoktur. Hac aylarý Þevval, Zilkâde ve Zilhicce’den on gündür. Hac yapacak kimsenin hac aylarýnda ihrama girmesi gerekir. Haram aylar: Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarý böyle demektedirler.

bölüm: 90

Ø umre yapmanýn deðeri ve fazileti

933- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Umre ikinci bir umreye kadar yapýlan günahlara keffarettir. Kabul edilmiþ haccýn karþýlýðý ise ancak Cennettir.” (Buhârî, Umre: 1; Müslim, Hac: 79)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 91

Ø mekke içerisindeki Ten’ým mescidine giderek ihrama girip umre yapmak

934- Abdurrahman b. ebî Bekir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Abdurrahman b. ebî Bekir’e emrederek Âiþe (r.anha)’yý Ten’ým’de ihrama girdirip umre yaptýrmasýný emretti.” (Buhârî, Umre: 6; Müslim, Hac: 17) (Bu tür umre yapmak adet hali gören kadýnlar için geçerlidir herkesin fazladan umre yapmasý için bir model deðildir. Bu gün hacca ve umreye gidenlerin üç beþ sekiz umre yapýverdim demelerinin Peygamber (s.a.v.) sünnetinde bir yeri yoktur.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 92

Ø mekke içerisindeki ci'rane mescidine giderek ihrama girip umre yapmak

935- Muharriþ el Ka'bî (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Ci'rane’den umreye niyet ederek geceleyin çýktý. Mekke’ye geceleyin girdi umresini yaptý ayný gece Mekke’den çýkarak Ci'rane’de sabahladý sanki geceyi orada geçirmiþ gibi ertesi gün güneþ batýya kayýnca, Batný Serif bölgesinden çýktý. Yolu; Batný Serif’den, Müzdelife yolunu takip ederek gitti bundan dolayý yaptýðý umre insanlara gizli kaldý.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 79; Nesâî, Menasik: 104)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Muharriþ el Ka'bî’nin bu hadisten baþka bir rivâyetini bilmiyoruz. Bu rivâyette mevsul yolla gelmiþ olabilir denilmektedir.

bölüm: 93

Ø Rasûlullah (s.a.v.) recep ayýnda umre yapmýþ mý?

936- Urve (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Ýbn Ömer’e; “Rasûlullah (s.a.v.) hangi ayda umre yapmýþtýr” diye soruldu. Recep ayýnda diye cevap verdi. Bunun üzerine Âiþe (r.anha) þöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) her umre yaptýðýnda Ýbn Ömer onun yanýnda bulunmuþtur, Rasûlullah (s.a.v.); Recep ayýnda asla umre yapmamýþtýr.” (Ýbn Mâce, Menasik: 47)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Muhammed’den þöyle dediðini iþittim: Habib b. ebî Sabit Urve b. Zübeyr’den hadis iþitmemiþtir.

937- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), dört umre yaptý onlardan biri recep ayýnda idi.” (Buhârî, Umre: 3; Ýbn Mâce, Menasik: 47)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

bölüm: 94

Ø Rasûlullah (s.a.v.), zilkade ayýnda umre yapmýþ mýdýr?

938- Berâ b. Âzýb (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Zilkade ayýnda umre yapmýþtý.” (Buhârî, Umre: 3; Ýbn Mâce, Menasik: 46)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 95

Ø ramazan ayýnda yapýlan umrenin sevâbý

939- Ümmü Ma'kýl (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Ramazan ayýnda yapýlan umre hacca bedeldir.” Yani hac gibi sevâb kazandýrýr. (Ebû Dâvûd, Menasik: 79; Ýbn Mâce, Menasik: 45)

ž Bu konuda Ýbn Abbâs, Câbir, Ebû Hüreyre, Enes ve Vehb b. Hanbeþ’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Vehb b. Hanbeþ’e; Herem b. Hanbeþ’te denilir.

Beyan ve Câbir rivâyetlerini Þa'bi ve Vehb b. Hanbeþ’den diyerek yaparlar. Dâvûd el Evdî ise: Þa'bi ve Harem b. Hanbeþ’den diyerek rivâyet ederler. Fakat doðru olan: “Vehb b. Hanbeþ” þeklindedir.

Ümmü Ma'kýl hadisi bu þekliyle hasen garibtir.

Ahmed ve Ýshâk diyorlar ki: Ramazanda yapýlan umrenin bir hacca denk sevap kazandýrdýðý Rasûlullah (s.a.v.)’den sabit olmuþtur.

Ýshâk ise þöyle der: Bu hadisin manasý þöyle anlaþýlmalýdýr. Peygamberimizden rivâyet edilen; “Kim ihlas sûresini okursa Kur’ân’ýn üçte birini okumuþ gibi olur” hadisi gibi anlaþýlmalýdýr. Yani üç ihlas okumakla Kur’ân’ýn tamamý okunmuþ olmayacaðý gibi Ramazanda umre yapmakla da hac yapýlmýþ sayýlmaz.

 bölüm: 96

Ø hac günlerinde rahatsýzlanýp hac yapamayan bir sonraki sene yapar

940- Ýkrime (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Haccac b. Amr, Rasûlullah (s.a.v.)’in þöyle dediðini bize aktarmýþtýr: “Kimin bir organý kýrýlýr, sakatlanýr ve hastalanýr da o yýl hac yapamaz ise bir sonraki yýl hac yapmasý gerekir.” Ýkrime dedi ki: Ben bu hadisi Ýbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’ye sordum râvîlerden Haccac es Savvaf doðru söylemiþtir. Dediler. (Ebû Dâvûd, Menasik: 43; Ýbn Mâce, Menasik: 85)

ž Ýshâk b. Mansur, Muhammed b. Abdullah el Ensarî yoluyla Haccac’tan bu hadisin benzerini bize rivâyet etti ve þöyle dedi: Haccac b. Amr “Bu hadisi Rasûlullah (s.a.v.)’den söylerken iþittim” dedi.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi bu þekilde veya bunun benzeri olarak “Haccac es Savvaf” tan rivâyet etmiþtir. Ma'mer ve Muaviye b. Sellam bu hadisi Yahya b. ebî Kesir’den, Ýkrime’den, Abdullah b. Rafi’den, Haccac b. Amr’dan rivâyet etmiþtir. Haccac es Savvaf rivâyetinde Abdullah b. Rafi'i zikretmemiþtir. Hadisçiler yanýnda Haccac güvenilir ve hafýz bir kimsedir. Muhammed’den iþittim Ma'mer ve Muaviye b. Sellam’ýn rivâyetleri daha sahihtir. Abd b. Humeyd, Abdurrezzak yoluyla Ma'mer’den, Yahya b. ebî Kesîr’den, Ýkrime’den Abdullah b. Rafi’den, Haccac b. Amr’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmýþtýr.

bölüm: 97

Ø zamansýz olarak hastalanabilen kimsenin þartlý olarak hacca niyet etmesi

941- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Zübeyr’in kýzý Dubaa, Peygamber (s.a.v.)’e gelerek þöyle dedi: “Ey Allah’ýn Rasûlü! Ben haccetmek istiyorum niyetimle þart koþabilir miyim? Rasûlullah (s.a.v.) de; “Evet” dedi. Dubaa: “Nasýl söylemeliyim” deyince; “Lebbeyk Allah’ým lebbeyk bulunduðum yerden baþlayarak beni alýkoyacaðýn yer ve zamana kadar” de buyurdular. (Müslim, Hac: 15; Nesâî, Menasik: 60)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Esma binti ebî Bekir ve Âiþe’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.ilim adamlarýndan bir kýsmý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar. Þartlý olarak hac yapýlabileceði görüþündedirler ve þöyle derler: Þart koþar ve bir hastalýk veya engel ortaya çýkarsa o anda ihramdan çýkabilir. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler.

Bazý ilim adamlarý ise þartlý hac yapýlamaz demekte ve “Þart koþsa da ihramýndan çýkamaz” diyerek bu kimsenin de normal hac yapan kimse gibi kabul etmiþlerdir.

bölüm: 98

Ø þartlý hacca niyet etmek bir sünnet midir?

942- Sâlim (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, Sâlim; Hacca giderken þart koþmayý hoþ karþýlamaz ve derdi ki: “Peygamber (s.a.v.)’in sünneti size yeterli deðil midir? (Yani o yapmýþ mýdýr diyerek böyle bir hadisten haberi olmadýðýný ortaya koymuþ oldu) (Nesâî, Menasik: 59; Müslim, Hac: 15)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

bölüm: 99

Ø ziyaret tavafýný yapan ve hayýz gören kadýnýn durumu

943- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: Huyey’in kýzý Safiyye’nin, Minâ günlerinde hayýz gördüðü Rasûlullah (s.a.v.)’a aktarýldý da bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bizi Mekke’de bekletecek mi? dedi. “O, ziyaret tavafýný yapmýþtý” dediler. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “O halde mesele yok” buyurdular. (Müslim, Hac: 67; Ebû Dâvûd, Menasik: 80)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Ömer ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Âiþe hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý, uygulamalarýný bu hadise göredir ve; Kadýn ziyaret tavafýný yaptýktan sonra hayýz görürse Mekke’den ayrýlabilir ona bir þey lazým gelmez. Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedirler.

944- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Kim hac yaparsa hac’taki son görevi Ka’be’yi tavaf etmek olsun ancak o günler de hayýzlý olan kadýnlar bunun dýþýndadýr. Rasûlullah (s.a.v.) onlarýn veda tavafýný yapmadan Mekke’den ayrýlmalarýna izin vermiþtir.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yapmýþlardýr.

bölüm: 100

Ø hayýzlý kadýn hac görevlerini nasýl yapacaktýr?

945- Âiþe (r.anha)’dan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Hac günlerinde hayýz gördüm. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Ka’be’yi tavaf etmek dýþýnda tüm gerekenleri yapmamý bana emretti.” (Buhârî, Hayz: 8; Müslim, Hac: 67)

ž Tirmîzî: Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar yani: “Hayýzlý kadýn tavaf dýþýnda haccýn tüm gereklerini yerine getirir.”

Bu hadis ayný þekilde Âiþe’den baþka yönden de rivâyet edilmiþtir. Ziyâd b. Eyyûb, Mervan b. Þûca' el Cezerî; Husayf, Ýkrime, Mûcâhid, Atâ ve Ýbn Abbâs’tan, Rasûlullah (s.a.v.)’e nispet ederek þu hadisi bize aktarmýþlardýr: “Doðum yapan ve hayýzlý kadýn guslederek ihrama girer hacla alakalý tüm yapýlacaklarý yapar sadece temizleninceye kadar Ka’be’yi tavaf edemez.

Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle garibtir.

bölüm: 101

Ø hac ve umreyi yapan kimsenin son vazifesinin ka’be’yi tavaf oluþu

946- Hâris b. Abdullah b. Evs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v.)’den iþittim þöyle diyordu: “Her kim hac ve umre yaparsa son yapacaðý vazifesi Beytullahý tavaf etmek olsun.” Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Yaptýðýn þeyle ellerin kýrýlsýn bunu Peygamber (s.a.v.)’den iþittin de bize haber vermedin öyle mi?” (Ebû Dâvûd, Menasik: 85; Müslim, Hac: 67)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Hâris b. Abdullah b. Evs hadisi garibtir. Pek çok kimse bu hadisi Haccac b. Ertae’den buradaki gibi rivâyet etmiþlerdir. Rivâyetlerin bazýsýnýn senedinde Haccac’a aykýrý rivâyetle bulunulmuþtur.

bölüm: 102

Ø Rasûlullah hac ve umrenin tavafýný tek tavafla yaptý

947- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), bir ihram ve bir niyet ile Haccý Kýran yaptý hac ve umresi için tek bir tavaf yaptý.” (Nesâî, Menasik: 144; Ebû Dâvûd, Menasik: 53)

ž Bu konuda Ýbn Ömer ve Ýbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiinden bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve derler ki: Haccý Kýran yapan kimse umresi ve haccý için tek tavaf yapar. Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bu görüþtedir. Sahabe ve tabiin döneminden bazý ilim adamlarý ise: “Ýki tavaf ve iki sa'y yapar” derler. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüþü böyledir.

948- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: “Her kim hac ve umreyi bir niyetle yapmaya niyet eder ve ihrama girerse ihramdan çýkýncaya kadar her ikisi için de bir tavaf ve bir sa'y yapmasý yeterlidir.” (Ýbn Mâce, Menasik: 39; Buhârî, Hac: 77)

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Pek çok kiþi bu hadisi Ubeydullah b. Ömer’den rivâyet ediyor ve hadisin senedini Rasûlullah (s.a.v.)’e kadar ulaþtýrmýyorlar ki. O rivâyet daha sahihtir.

bölüm: 103

Ø Minâ dönüþü mekke’de üç gün kalabilir

949- Alâ b. Hadramî (r.a.)’den merfu olarak rivâyet edildiðine göre: (Mekke fethedilmeden önce) “Medîne’ye hicret edip de hac yapan kimseler hac ibadetlerini bitirdikten sonra Mekke’de üç gün kalabilirler.” (Müslim, Hac: 81)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ayný sened ile baþka þekilde de merfu olarak rivâyet edilmiþtir.

bölüm: 104

Ø hac ve umre dönüþünde yapýlacak dua

950- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.) bir savaþtan veya hacdan veya bir umreden dönüþünde bir dað eteðine veya bir bayýra çýktýðýnda üç defa tekbir alýr ve þöyle dua ederdi: “Allah’tan baþka gerçek ilah yok tek olarak O var, O’nun ortaðý yok, mülk ve saltanat onundur. Her türlü eksiksiz övgüler ona mahsustur ve onun her þeye gücü yeter. Allah’a döneriz daima tevbe eder, kulluðumuzu daima ona yaparýz. Seyahat edenler, secde edenler! Rabbimize hamd edenleriz. Allah verdiði sözde doðru ve gerçekleþtirendir. Kuluna yardým eden ve tek baþýna tüm küfür ordularýný yok edendir.” (Buhârî, Cihad: 132; Müslim, Hac: 76)

ž Bu konuda Berâ, Enes ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiþtir.

Tirmîzî: Ýbn Ömer hadisi hasen sahihtir.

bölüm: 105

Ø ihramlý durumda ölen nasýl defnedilir?

951- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Peygamber (s.a.v.) ile beraber bir yolculukta idik ihramlý iken deveden düþüp boynu kýrýlarak ölen bir adam gördü ve þöyle buyurdu: “Onu su ve sidr ile yýkayýn iki parça olan ihramýyla kefenleyin baþýný da örtmeyin çünkü o kýyamet günü ihramlý olarak ve telbiye getirerek diriltilecektir.” (Buhârî, Cezaus Sayd: 31; Müslim, Hac: 14)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar. Sûfyân es Sevrî, Þâfii, Ahmed ve Ýshâk bunlardandýr. Bazý ilim adamlarý ise: Ýhramlý kimse ölünce ihramýn geçerliliði kalmaz ihramlý olmayan kimseye yapýlan iþlemler yapýlýr, derler.

bölüm: 106

Ø ihramlý kimse hastalanýrsa

tedavi olabilir mi?

952- Nübeyh b. Vehb (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer b. Ubeydullah b. Ma'mer ihramlýyken gözlerinden rahatsýzlandý ve Ebân b. Osman’a sordu o da: Acý olan göz tedavisinde kullanýlan sabýr çekinmesini (sürme çeker gibi) tavsiye etmiþ ve Osman b. Affân’ýn bu durumu Rasûlullah (s.a.v.)’den bize aktardýðýný bildirmiþtir. Rasûlullah (s.a.v.) gözünden rahatsýz olana “sabýr çekmesini” emretmiþti. (Müslim, Hac: 12)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýlim adamlarý uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve ihramlýnýn içersinde güzel koku bulunmayan herhangi bir ilaçla tedavi görmesinde bir sakýnca görmezler.

bölüm: 107

Ø iharamlý iken týraþ olan kimsenin cezasý nedir?

953- Ka'b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) Hudeybiye’de Mekke’ye girmeden önce ihramlýyken tencere altýnda ateþ yakarken ve bitler yüzüne dökülürken ona uðradý ve “Baþýndaki haþereler sana zarar vermiyor mu? Ka'b: “Evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.); “Týraþ ol, altý fakire bir farak sadaka ver. -Farak üç ölçek hububat alan bir ölçü birimidir.- “Veya üç gün oruç tut veya bir kurban kes.” Ýbn ebî Nüceyh: “Bir koyun kes” diye rivâyet etmiþtir. (Müslim, Hac: 10; Ýbn Mâce, Menasik: 86)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin döneminden bazý ilim adamlarý uygulamalarýný bu hadise göre yaparlar. Ýhramlý týraþ olur veya ihramlý iken giyilmemesi gereken bir elbise giyerse veya güzel koku sürünürse; Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet edildiði þekilde keffâret gerekir.

 bölüm: 108

Ø çoban ve benzeri iþlerde çalýþanlarýn þeytan taþlamalarý

954- Beddah b. Adýy (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) çobanlarýn bir gün þeytan taþlamalarýný bir gün de hayvanlarýnýn baþýnda kalmalarýna izin verdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 77; Nesâî, Menasik: 225)

ž Tirmîzî: Ýbn Uyeyne de ayný þekilde rivâyet etmiþtir. Mâlik b. Enes ise, Abdullah b. ebî Bekir’den, babasýndan, Ebûl Beddah b. Âsým b. Adiyy’den ve babasýndan rivâyet ediyor ki Mâlik’in rivâyeti daha sahihtir. Ýlim adamlarýndan bir kýsmý çobanlarýn bir gün taþlayýp bir gün býrakmalarýna izin vermiþlerdir. Þâfii bunlardandýr.

955- Âsým b. Adiyy (r.a.)’in babasýndan rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Rasûlullah (s.a.v.), çobanlarýn Minâ’da gecelemeyi býrakýp bayramýn birinci günü þeytaný taþlamalarýný sonraki taþlamalarý da bir araya getirerek deðiþik bir günde yapmalarýna izin vermiþtir.”

Mâlik diyor ki: Abdullah b. ebî Bekir’in þöyle söylediðini sanýyorum: “Ýlk günde taþlarlar nefr gününde ise diðerlerini taþlarlar.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 77; Nesâî, Menasik: 225)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ýbn Uyeyne’nin Abdullah b. ebî Bekir’den rivâyetinden daha sahihtir.

bölüm: 109

Ø baþkasýnýn niyetine baðlanarak ihrama girilebilir mi?

956- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre: Ali, Yemen’den Rasûlullah (s.a.v.)’in yanýna geldi ve hangi niyetle ihrama girdin dedi. Ali de dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) hangi niyetle ihrama girdiyse ben de o niyetle girdim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Kurbanýmý yanýmda getirmiþ olmasaydým ben de ihramdan çýkardým” buyurdular. (Buhârî, Hac: 32; Müslim, Hac: 34)

ž Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle hasen sahih garibtir.

bölüm: 110

Ø hacc’ül ekber ne demektir?

957- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a.v.)’e Hacc’ül Ekber hangi gündür? Diye sordum; “Bayramýn ilk günüdür” buyurdular. (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

958- Yine Ali (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: “Hacc’ül Ekber günü Kurban bayramýnýn birinci günüdür.” (Nesâî, Menasik: 134)

ž Tirmîzî: Ali bu hadisi merfu olarak deðil kendi sözü olarak aktarmýþtýr ki öncekinden daha sahihtir. Ýbn Uyeyne’nin bu hadisi mevkuf olarak rivâyet etmesi, Muhammed b. Ýshâk’ýn, merfu olarak rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok hadis hafýzý bu hadisi Ebû Ýshâk’tan, Hâris’den, Ali’den mevkuf olarak bize aktarmýþlardýr. Yine Þu’be Ebû Ýshâk’tan, Abdullah b. Mürre’den, Hâris’den ve Ali’den mevkuf olarak rivâyet etmiþlerdir.

bölüm: 111

Ø hacer-ül esved’le Rükn-ü yemanî’yi selamlamanýn deðeri ve kýymeti

959- Ubeyd b. Umeyr (r.a.)’ýn babasýndan rivâyete göre: Ýbn Ömer; Ka’be’nin, Hacer-ül Esved ve Rükn-ü Yemanî denilen köþelerine gelince oralara el sürebilmek için aþýrý bir gayret ederdi. Bunun üzerine Ey Ebû Abdurrahman dedim; Peygamber (s.a.v.)’in ashabýndan iki rükne karþý el sürebilmek için aþýrý gayret ediyorsun nedendir acaba?

Ýbn Ömer dediki: Öyle yapýyorsam þunu iyi bil ki; Rasûlullah (s.a.v.)’den iþittim; “Onlara el sürmek günahlara keffarettir” buyurdu. Yine ondan iþittim: “Kim, Ka’be’yi yedi defa tavaf edip bunu güzelce yaparsa bir köleyi hürriyetine kavuþturmuþ gibi sevap kazanýr.” Yine ondan iþittim: “Her kim Ka’be’yi tavaf esnasýnda attýðý her bir adým sebebiyle Allah, bir günahýný siler ve bir sevap yazar” buyurdu. (Nesâî, Menasik: 149)

ž Tirmîzî: Hammad b. Zeyd, Atâ b. Sâib’den, Ýbn Ubeyd b. Umeyr’den, Ýbn Ömer’den benzeri þekilde de rivâyet etmiþtir. Fakat bu rivâyetinde “babasýndan” dememiþtir.

Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

bölüm: 112

Ø tavaf yapýlýrken konuþulur mu?

960- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurdu: “Ka’be etrafýnda tavaf etmek namaz kýlmak gibidir ancak tavafta konuþabilirsiniz. Her kim tavaf esnasýnda konuþacaksa hayýrlý þeyler konuþsun.” (Nesâî, Menasik: 135; Buhârî, Hac: 65)

ž Tirmîzî: Bu hadis Ýbn Tavus ve baþkalarý tarafýndan, Tavus’tan ve Ýbn Abbâs’tan mevkuf olarak rivâyet edilmiþ olup sadece Atâ b. Sâib’in rivâyetiyle merfu olarak bilmekteyiz. Ýlim adamlarýnýn çoðunluðu uygulamalarýný bu hadisle yaparlar ve: “Zaruret olmadýkça tavaf anýnda konuþulmamasýný Allah’ý zikretmek ve ilim öðrenmek gibi konularýn konuþulmasýný müstehab görmektedirler.”

bölüm: 113

Ø hacer-ül esved kýyamette þâhidlik yapacak mýdýr?

961- Ýbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) Hacer-ül Esved hakkýnda þöyle buyurmuþtur: “Allah kýyamet günü Hacer-ül Esved’i mahþer yerine getirecektir, ve onun iki gözü olacak onlarla görecek bir dili olacak onunla konuþacak ve kendisine istilam edenlere þâhidlik yapacaktýr.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

bölüm: 114

Ø ihramlý kimse yað sürünebilir mi?

962- Ýbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ihramlý iken içerisine koku karýþtýrýlmamýþ zeytin yaðý ile yaðlanýrdý.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Mukattet: Güzel koku karýþtýrýlmýþ demektir.

bölüm: 115

Ø hac günlerinde kiþinin zemzem suyunu yanýnda taþýmasý

963- Âiþe (r.anha)’dan rivâyet edilmiþtir: “Âiþe, zemzem suyunu hac günlerinde yanýnda bulundurur ve Rasûlullah (s.a.v.)’in de yanýnda taþýdýðýný haber verirdi.” (Tirmîzî rivâyet etmiþtir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu þekliyle biliyoruz.

bölüm: 116

Ø Rasûlullah (s.a.v.)’den bazý hac görevlerini nerede yaptýðý

964- Abdulaziz b. Rüfey (r.a.)’den rivâyete göre, þöyle demiþtir: Enes b. Mâlik’e Rasûlullah (s.a.v.)’den duyup gördüðün bazý þeylerden bana bahset dedim. “Zilhiccenin sekizinci günü öðle namazýný nerede kýldý? Dedi ki: “Minâ’da. Minâ’dan daðýlma günü ikindi namazýný nerede kýldý? Dedim. “Ebtah” ta dedi ve sonra þöyle devam etti: “Hac görevlerini yaptýracak olan yetkilinin yaptýðý gibi yap.” (Buhârî, Hac: 58; Müslim, Hac: 12)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Sevrî’den Ýshâk b. Yusuf el Ezrak’ýn rivâyeti olarak ta garibtir.