ZUHRUF SÛRESI   calig52.jpg (13904 Byte)

Kur'an-i Kerim'in kirk üçüncü suresi. Seksen dokuz ayet, sekizyüz otuz üç kelime ve üç bin dörtyüz harfdir.

Fasilasi mim, lam ve nun harfleridir.

Mekkî sûrelerden olup Fussilet ve Sûra sûresi ile ayni dönemde nâzil olmustur. Bu sûrelerin konulan, bir zincirin halkalari gibi birbirine benzemektedirler. Adini otuz besinci âyetinde geçen Zuhruf kelimesinden almistir.Süs, altin ve mücevher demektir. Çogulu zehârif'tir. Bu âyetin, önceki iki âyetle berâber meâlleri söyledir.

"Insanlar (küfürde birlesen) bir tek ümmet olacak olmasaydi, Rahmân'i inkâr edenlerin evlerine gümüsten tavanlar ve üzerine binip çikacaklari merdivenler yapardik. Ve evlerine kapilar ve üzerine yaslanacaklari koltuklar, kanepeler ve nice süsler verirdik. Bütün bunlar, sadece dünya metaindan (geçici dünya malindan) ibârettir. Âhiret ise, Rabb'inin katinda (buyruklarina karsi gelmekten) sakinanlara mahsustur" (33-35).

Alimler, burada geçen zuhruf kelimesi için degisik yorumlarda bulunmuslardir. Ibn Abbas, bunun altin oldugunu söylemis Ibn Zeyd ise, Zûhruf'u ev esyasi ve yataklar olarak yorumlamis ve diger bazi âlimler de, bunu nakislar olarak kabul etmislerdir.

Bu âyetlerde dünya malinin geçici ve fâni oldugu, esas önemli olan seyin imân, inanç ve takva oldugu belirtilmektedir. Buna göre, ana gaye, âhiretin huzuru, saadet ve mutlulugunu kazanmaya çalismaktir. O, da, altin ve ziynetle degil, temiz iman ve salih amelle olur (el-Maverdî, en-Nuketu ve'l-Uyunu, Beyrut 1992, V, 225; Elmalili Hamdi Yazir, Hak dini Kur'an Dili, Istanbul 1971, VI, 4263).

Zuhruf suresinin âyetleri mana bakimindan siki sikiya birbirlerine baglidirlar. Surenin bölümleri bir bütünlük arz etmektedir. Bu da srenin birden nazil oldugu kanaatini vermektedir

Sûrenin girisinde, Yüce Allah söze yemin ile, baslamakta ve insanlari düsünmeye davet etmektedir:

"Hâ mim. Apaçik Kitâb'a andolsun ki, biz, düsünüp anlamaniz için onu arapça bir Kur'ân yaptik" (1-3).

Ondan sonra sûrede, insanlarin Hz. Muhammed (s.a.s)'in çagrisina uymayip körü körüne atalarini taklid etmeleri, meleklere Allah'in kizlari demeleri, Allah'in kainatin yaraticisi oldugunu kabul ettikleri halde, O'ndan baska varliklara da tapmalari kinanmaktadir. Bununla beraber, Hz. Ibrâhim (a.s), Hz. Musa (a.s) ve Hz. Isâ (a.s)'in kissalarindan bahsedilmekte, müsriklerle mücadeleleri, onlara uyarak "Tevhid"e gelenlerin kurtulusu ve onlarin çagrilarina uymayanlarin aci sonlari vurgulanmaktadir. Bu misallerle, islâm davasinin zorluguna, mesakkatine ve ayni zamanda faziletine isâret edilmektedir.

Sûrenin sonuna dogru, fakirlerin cehâlete dayanan batil inanç ve düsünceleri tek tek çürütülmüs ve Yüce Allah'in varligi, birligi, dünya ve âhiretin hâkimiyetinin O'na ait oldugu, insanlarin bunun karsisinda aciz olduklari, yâni "Tevhid" inanci, söyle ifade edilmistir:

"Gökteki ilâh da, yerdeki ilâh da O'dur. O, hâkimdir (isinde hikmet sahibidir), âlimdir (herseyi bilir). Göklerin yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin mülkü kendisine ait olan Allah yücedir! Kiyametin ilmi O'nun nezdindedir. Ve siz O'na döndürüleceksiniz. Allah'i birakip da taptiklari putlar, sefaât gücüne ve yetkisine sahip degillerdir. Ancak bilerek hakka Sâhitlik edenler bunun disindadir" (84-86).

Sûre, küfürde israr edenlerin durumunun Peygamber (s.a.s) tarafindan Yüce Allah'a bildirilmesi ve Yüce Allah'in yumusak bir ifade ile cevap vermesi ile son bulmaktadir:

"Rasûlüllah'in "Yâ Rabbi! Bunlar, imân etmeyen bir kavimdir" demesine karsi (Allah),"Simdilik sen onlardan yüz çevir ve, size selâm olsun (size esenlik dilerim) de. Yakinda bilecekler!" buyurdu (88-89).

Nureddin TURGAY

Kaynak: Sâmil Islam ansiklopedisi

Sâmil Islam ansiklopedisi tarihi programini Enfal Shop'tan temin edebilirsiniz...spar.jpg