.

ORUÇ TUTMAK BİR İMAN İŞİDİR


Prof
.
Dr. Osman Eskicioğlu*


Güneş doğar batar, akşam olur, sabah olur. Mevsimler gelir gider yaz olur, kış olur. Gökteki ay da hiç durmadan döner durur ve biz müminlere ramazanları ve bayramları getirir durur. Evet, yine ramazan geldi, oruç ayı geldi. Bugün 12 Eylül 2007 Çarşamba yarın ise oruç açısından 1 Ramazan 1428 Perşembe günüdür. İşte yarın Müslümanların en büyük ibadetlerinden birisi olan oruç başlıyor. Bu yılın ramazanı ve orucu bütün müminlere hayırlı olsun ve mübarek olsun. Bir ay devam edecek olan bu ayda dünyadaki tüm müslümanlar, Allah’ın emrini yerine getirmenin verdiği gönül huzuru içersinde Rabblerine dua edip yalvaracaklar, O’nun rızasını isteyeceklerdir. Kararmış kalplerin aydınlanması, körelmiş ve paslanmış duyguların temizlenip tazelenmesi ve taşlaşmış ruhların kendine gelip insanlaşması ve İslamlaşması için oruçlular ve oruç tutanlar Rahman ve Rahim’e dua edip yalvaracaklar.

 

Evet, oruç tutmak bir iman işidir.  Çünkü Rabbimiz Müteal iman edenlere hitap buyurarak şöyle diyor:   "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki, korunursunuz." (Bakara 2/ 183) Onun için oruç tutmak farzdır ve Allah’ın bir emridir. Nimetlerin en güzeli var olma nimetini ve yaşama nimetini bizlere bahşeden yüce Mevla’nın emri olarak bir ay gündüzleri bazı nimetlerden uzak durmak bir zevktir. Bir yıl boyu yeme ve içme gibi nimetlerden faydalanan ve istifade eden müslümanlar orucu bir aşkla, isteyerek zevkle tutarlar.

 

Orucun Kuran dilindeki adı savmdır. Savmın sözlük manası ise sakin olmak,  durmak ve dingin olmak demektir. Onun için oruç tutanlar son derece sakin, oturaklı, dingin ve huzur dolu olurlar. Oruç tutanlar sıhhat bulurlar. Hicretin 2. yılında farz kılınan oruç, tüm insanlık tarihinde var olan bir ibadettir.   Bütün ilahi dinlerde oruç vardır. Çünkü oruç fıtri bir şeydir, insanın yaratılışına, fıtratına, doğasına, fiziğine, madde ve manasına, beden ve ruhuna uygun bir emir ve ameldir. O sebeple oruç tutmak serapa fayda ve ruh ve beden sağlığı demektir. Zaten bugünün dünyasında insanlığın en çok muhtaç olduğu şey ruh-beden sağlığıdır.

 

Hz. Peygamber’in oruç hakkında birçok hadisleri vardır: Onlardan bazılarını buraya alarak sizlerle paylaşmak istiyoruz. "İman ederek ve ecrini umarak oruç tutanın geçmiş günahları affedilmiştir."      "Oruçlu iken vefat eden kimseye, Allah kıyamete kadar oruç tutmuş sevabı yazar.""Oruçlu kimse yalan söylerse, yemesini bırakıp aç durmasın. Allah'ın nezdinde hiçbir kıymeti yoktur." Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır. Cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” "Oruç tutun, sıhhat bulasınız."

 

Müslümanlar bir ramazan boyunca gündüzleri oruçlarıyla, akşamları teravihleriyle geceleyin de seherde sahurlarıyla bu ayın adeta ibadet ve amel şölenlerini gerçekleştirirler. Hele o hep bir ağızdan koro ile okunan salât-ü selamlar! Allah’tan rahmet, meleklerden istiğfar ve müminlerden dua demek olan bu yakarışlar yerden göklere uzanan seslerdir. Biz de bu akşam mescidimize çıkıp yatsı namazımızı kıldıktan sonra teravihimizi ifa ederek salât-ü selamlarımızı her dört rekâttan sonra seslendirerek ruhlarımız tazeledik. İnşallah Rabbimiz dualarımızı kabul buyurur.        

 

Şu anda köyümüzdeki (Denizli’nin Göveçlik Beldesi) 60 yıl önceki sahurda komşuların Ayşe abla! Huriye abla! Diye birlerine seslenerek uyandırdıklarını hatırlıyorum. Sanki o lahuti sesler ve Allah yolunda yardımlaşmak için yapılan çağrılar şimdi kulaklarımda çınlıyor. Geceleri sokak sokak dolaşan davulcular her evin sahiplerini tanığı için “Ahmet Hoca kalk sahur oldu! Mehmet Efendi kalk sahur oldu! derlerdi. Ne güzeldi seherlerdeki sahurlar. Akşamları da camiye giden cemaat akşam namazını kılmadan önce iftar ederler. Herkes kendine göre ir iftarlık getirir. Ekmek götürenler, pişiler, börekler, boğacalar, pastalar, lokum ve bisküvitler, mevsimine göre daha neler neler! Hep birlikte iftar edilir, sonra akşam namazı kılınır ve herkes evine giderdi.

Oruç gündüzleyin yerine getirilen bir ibadettir. İslam literatüründe oruç açısından gündüz demek güneşin bulunduğumuz atmosfere yansıması anından başlayarak batmasına kadar geçen zaman dilimini kapsar. Yani gündüz güneşin doğmasıyla batması arasındaki zaman değildir. Güneşin doğması güneş ışınlarının yerküresinde bulunduğumuz yere gelmesiyle olur. Bulunduğumuz atmosfere yansıması ise sahurda yeme ve içmeyi kesme zamanı demektir ki teknik terim ile ona “imsak” denir.

Sahabeden Sehl b. Sa’d (r.a.) ten rivayet ediliyor ki, o şöyle dedi: “Beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar artık yiyiniz içiniz…”(Bakara 2/ 187) ayeti geldiği zaman bir kimse eline bir beyaz bir siyah iplik alır ve renklerinin ne olduğu açıkça belli olana kadar yer ve içer. Bunun üzerine yüce Allah ayetten fecirdeki yani şafaktaki (Bakara 2/ 187) kısmını indirir. Böylece beyaz iplik ve siyah ipliğin ne demek olduğunu açıklamış olur. Bu da tan yerinin ağarması demektir. Türkçemizdeki şafak söktü dediğimiz an işte bu zamandır.

 

Orucun doğaya, tabiata ve insan fıtratına uygun olduğunu söyledik. Aslında tabiattaki bazı hayvanlara ve bazı bitkilere bu açıdan baktığımız zaman onların bile yeme ve içmelerine ara verdiklerini, tabir caiz ise oruç tuttuklarını görürüz. Bütün kış boyu kış uykusuna yatan hayvanlar bu zaman zarfında yiyip içmezler. Yine kışın çiçek ve yapraklarını dökerek faaliyetten uzak kalan bitkiler adeta yeme ve içmelerini keserek dinlenmeye çekilirler.   

Netice olarak ramazan ayı Müslümanların coşkuyla karşıladıkları, on bir ay adeta gelmesini dört gözle bekledikleri, yardımlaşma ve fakirlere yardım etme duygularının inceldiği, hislerin coştuğu mübarek bir aydır. Oruç da ibadetler arasında belki ihlâs ve samimiyet açısından bakıldığı zaman oruç kadar değerli hiçbir ibadet yoktur. Çünkü kimin oruç tuttuğunu ve kimin tutmadığını ancak Allah bilir. Zira kişi mesela abdest alırken su içebilir. Ağzına su verdiği zaman kişinin o suyu içip içmediğini bir kendisi ve bir de Allah bilir, onun dışında kimse bilemez. O sebeple oruç sırf Allah için ve onun rızasını kazanmak için yine onun bir emri olarak tutulmaktadır.   Bundan dolayı Cenab-ı Hak bir kutsi hadiste “Âdemoğlunun her ameli kendisine aittir; ancak oruç hariç. Oruç benim içindir ve onun karşılığını ben vereceğim.” buyurmuştur. Kul Allah’a ancak ibadetle yükselir, namaz ile oruç ibadeti bunun en kestirme yoludur. Bu vesile ile tekrar tüm Müslümanların ramazan aylarını tebrik ederken bütün oruçlarımızın Rabbimiz katına yücelmesini ve yükselmesini niyaz ederim. 

 

 


*DEÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi


 

emailrol.gif (21439 bytes)

arrow1b.gif (1866 bytes)

.