Bu sirada Abbâs b. Abdülmuttalib'in gür sesini
duyan müslümanlar tekrar toplandilar ve mevzilerinden çikan kâfirleri bozguna
ugrattilar. Mâlik b. Avf Taif'e kaçarken, bir kisim düsman askeri de çocuk, kadin ve
esyalariyla Nahle ve Evtas ovalarina çekildiler.
Hz. Peygamber (s.a.s.) esir ve ganimetlerin
Cirâne'de bekletilmesini emrederek Mâlik b. Avf'i tâkip etti; onun sigindigi Tâif'i
haram aylardan Zilkâde girinceye kadar kusatti, sonra Cirâne'ye döndü (Ibn Sa'd,
Tabakat, II, 114 vd.; Ibn Hisâm, es-Sîre, IV, 128).
Hz. Peygamber (s.a.s.) Ebû Amir Es'ârî'yi
Evtâs'daki asilerin üzerine yolladi. Ebû Âmir savasirken sehid düsünce yegeni Ebû
Musa el-Es'ari, yerine geçerek âsileri yendi; baslarinda bulunan Düreyd b. Simme'yi
öldürdü; esirler ve ganimetlerle Hz. Peygamber'in yanina döndü. Esirler arasinda Hz.
Peygamber'in süt kardesi olan Sa'd b. Bekirogullari kabilesinden Seymâ binti Hâris de
bulunuyordu. Onu Hz. Peygamber'in huzuruna çikardilar. Hz. Peygamber, onun süt kardesi
oldugunu ve sütannesi Halime'nin yillar önce öldügünü duyunca, gözleri doldu. Süt
kardesine yaninda kalabilecegini söyledi; fakat o, kabilesine dönmek istedi. Hz.
Peygamber de onu yanina bir köle, iki cariye v.b. hediyelerle kabîlesine geri gönderdi.
Allahu Teâlâ, Kur'an-i Kerîm'de, müslümanlarin
bu savastaki halini söyle anlatmaktadir; "Huneyn gününde de hani çoklugunuz, sizi
gurura sevketmisti de, size fayda vermemisti. Yeryüzü, bunca genisligiyle size dar
gelmisti. Sonra ardiniza dönüp, kaçmistiniz. Sonra Allah, Resulune ve müslümanlarin
üzerine sükûnet ve huzurunu indirdi" (et-Tevbe, 25/26).
Hz. Peygamber, Taif'ten döndükten sonra
Cirâne'de Havâzin kabilesinin heyetini kabul etti. Onlar, müslüman oldular, esir ve
ganimetlerini istediler. Hz. Peygamber, kadinlarini verdi, mallarini ise ganimet olarak
birakti. Bu sirada kadin esirlerden bazilarini ellerinde bulunduran müslümanlardan yeni
Islâm'a girmis olan Mekkelilerden Akra b. Habîs, Uyeyne b. Hisn, Abbâs b. Mirdâs,
ellerindeki esirleri vermek istemediler. Resulullah, "Onlari birakiniz; o esirlerden
herbiri için kendisine düsecek ilk ganimetten size alti hisse verilecektir" dedi
(H. Ibrahim Hasan, Islâm Tarihi, çev.: Ismail Yigit ve digerleri, Istanbul 1983, I,191).
Hz. Peygamber, bu yeni müslümanlara, kalpleri Islâm'a isinsin diye, ganimetten fazlaca
verince, ensâr, bu taksimden kirilmisti. Bunu belli edince, Hz. Peygamber, onlari bütün
Arap kabilelerinden daha çok sevdigini söyledi; kendisinin de onlardan oldugunu
belirterek, dua etti. Bunun üzerine ensâr, sevinçten agladi. Hz. Peygamber, onlara
söyle hitap etmisti:
"Ey ensâr toplulugu, sizden gelen bir
söylenti ve nefsinizde hissettiginiz öfke, bana ulasti. Siz müsrikken, Allah (c.c.)
sizi benimle hidâyete ulastirmadi mi?.. Birtakim kimseleri Islâm'a kazandirmak,
kalplerini Islâm'a Isindirmak için verdigim biraz dünyalik yüzünden bana kirildiniz.
Halbuki ben, sizin dindeki samimiyetinize güvenmistim. Allah'a yemin ederim ki, eger
Hicret olmasaydi, ensârdan bir fert olmayi tercih ederdim..."
Ensâr, "Biz, Allah'in Resulunün bizim
payimiza düsmesine râziyiz..." dediler (Taberî, III, 138-139).