Allah'a dönüs


Kim kendine ait bir esyanin elinden çikmasini, baskalarinin eline geçmesini ister? Hangi üretici elde ettigi ürünleri baskalarina kaptirir?

Kâinatin Sahibi de kâinatin ürünü olan insanlari, yaptiklari kulluklari yönelislerini Kendine degil de baskalarina çevrilmesini hiç istemez. Zâten bu Tevhid hakikatine de zittir. Birlik ikilik, ortaklik kabul etmez.

Kâinatta neye baksak bu gerçekle yüz yüze geliriz. Basimizdan geçen hadiselerde de ayni gerçek kendini gösterir. Allah, kullarinin ibadetini baskalarina kaptirmaz, kulun bütün yönelislerinin Kendine olmasini ister. Günde bes vakit namazda kirk defa okumamizi istedigi Fatiha'da, bu arzunun, "Ancak Sana ibadet ederiz ve ancak Senden yardim dileriz" seklinde yaptirdigi duada da bunu fiilen ve lisanen dile getirmez miyiz?

Zaman zaman fert veya milletçe maruz kaldigimiz bir kisim musibetlerde de Kendine yöneltme vardir. Musibet âninda hatalarimizi anlayip Ona yönelmez miyiz? Diger zamanlara göre Onu daha çok hatirlamaz, yalvarip yakarmaz miyiz? Çikilacak kapinin sadece Onun kapisi, meded dilenecek dergâhin sadece Onun dergâhi oldugunu anlamaz miyiz? Kula düsen, yakisan da böyle bir anda bu gerçekle iç içe olmasidir. "Merayi tecavüz eden koyun sürüsünü çevirmek için çobanin attigi taslara musab [hedef] olan bir koyun, lisan-i haliyle, 'Biz çobanin emri altindayiz. O bizden daha ziyade  faydamizi düsünür. Mâdem Onun rizasi yoktur, dönelim' diye kendisi döner, sürü de döner.

"Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll [sapik] degilsin. Kaderden sana atilan bir musibet tasina  maruz kaldigin zaman,  innalillâhi ve innaileyhi râciun' [Biz Allah'tan geldik ve Ona dönücüleriz] söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düsünür.Acaba ülkemizin yasadigi bu son sel felâketinde nice hikmet, ders ve ibretleri yaninda bu gerçegi milletçe hissetmeli degil miyiz?

Musibetler rastgele, kendi kendilerine olup biten hadiseler degildir ki, üzüntüye kapilip ah vah edelim. Rahim ve Kerim bir Rabbimiz var. Önemli olan herseyde oldugu gibi bu hususta da Kaderin Elini görebilmek. Acaba bu yolla vermek istedigi dersleri alabiliyor muyuz? Hepsinden önemlisi Ona yönelip halimizi Ona arz edebiliyor muyuz? Onun himmet ve yardimini isteyebiliyor muyuz? Herseyin anahtari Onun Elinde, herseyin hazinesi Onun yaninda oldugunu, her meselenin Onun emri ve izniyle halledilecegini, Onu buldugumuzda herseyi bulabilecegimizi, Onu bulamadigimizda ancak basimiza bela bulacagimizi tam hissedebiliyor muyuz?

Masumlari sehitlige yükselten, mallarini sadaka hükmüne getiren bir musibet hiç mânâsiz midir? Dünya ebedî degil ki, sadece güzellikleri isteyelim. Önemli olan sonucun lehimize olmasi. Eger sonuçta kazançli isek, basimiza gelen hersey bizim için bir rahmet olur. Elimizdekiler nimet bile olsa, sonuçta bize kazanç saglamayacaksa, asil musibet budur iste.

Daima Onun rahmet, mükâfât ve hayrini istemekten baska elimizden ne gelir ki?


1. Mesnevi -i Nuriye, s. 102.

Saban Dögen
Kaynak: Yeni Asya, 28 Mayis 1998.

Hazirlayan: Muhammed Faruk