Türkiyelilik

BU memleketin çocugu olan, bu memlekette yasayan, vatani bu topraklar olan herkesin birinci kimligi Türkiyeliliktir. Bu kimligi reddeden, Türkiye’yi sevmeyen, korumayan kimse muzirdir, hâindir.

Müslüman olsun, Hiristiyan olsun, Musevî olsun; Sünnî veya Alevî olsun; sagci veya solcu olsun; Seriatçi veya Laik olsun bu topraklarin bütün insanlari “Türkiyelilikte” birlesirler. Bu ülkedeki bütün farkliliklar, çesitlilikler, altkimlikler, degisik kültürler Türkiyelilik konusunda anlasmaya, uzlasmaya mecburdur.

Hiçbir kesimin, egemen sinifin, hâkim faktörün kendi menfaatlerini, kendi ideolojisini Türkiye’nin üzerinde görmeye hakki yoktur. Türkiye nasil korunur, güçlendirilir, yüceltilir?

Birinci olarak: Bütün vatandaslara temel insan hak ve haysiyetlerini saglayan, hukukun üzerine müesses bir hukuk devleti sistemi ile.

Ikinci olarak: Bu memleket halkinin ezici çogunlugunu teskil eden Müslüman halkin din, vicdan, inancina göre yasamak hakkina saygi ve riayet göstermekle.

Üçüncü olarak: Adalete, fazilete, hikmete (bilgelige), iyilige, dogruya, güzele dayanan idarî ve siyasî bir nizam ile.

Dördüncü olarak: Her türlü kötülükle, zulümle, haksizlikla; rüsvetle, hortumlama ile, soygun ve talan ile, namussuzluk ve serefsizlik ile, câhillikle mücadele ederek.

Müslümanlara zulm ederek, çogunlugun din, inanç ve inandigi gibi yasamak hürriyetini ayaklar altina alarak, millete sömürge yerlisi muamelesi yaparak Türkiyelilik olmaz. Bir ideolojiyi milletin, devletin, ülkenin, millî tarih ve kimligin, hukukun, temel ve evrensel insan haklarinin, demokrasinin üzerinde tutarak Türkiyelilik olmaz, Türkiye’ye hizmet edilmez. Devlet bütçesini talan ve ziyan ederek, uyusturucu maddeyi helikopterle tasiyarak, hukuka, adalete, insafa, hikmete aykiri yollarla millî gelirin yüzde seksenini yüzde beslik bir egemen azinliga peskes çekerek Türkiye’ye hizmet edilemez, Türkiyelilik yapilamaz.

Insan haklari, hürriyetleri, haysiyetleri ile ilgili bütün evrensel metinlerde geçen degerleri inkâr ederek, çigneyerek; temel ve evrensel deger olmayan birtakim kelime, kavram, prensipleri her seyin üzerinde tutarak Türkiye’ye hizmet edilmez. Aksine hiyanet edilmis olur.
Bu ülkenin, bu milletin, çogunlugun dinine, inancina, tarihine, ecdadina, kimligine, kültürüne, kisiligine sögüp sayarak Türkiyelilik olmaz.

Dindar olduklari için baslarini örten Müslüman kiz ögrencilerin tahsil yapmalarina engel olmak, Türkiyelilige yakismaz. Böyle bir sey Türkiye’ye zarar vermek, ona hiyanet etmek demektir.

Islâm’da zorlama yoktur. Kur’an-i Kerim’de “Lâ ikrâhe fi’d-din” (Dinde zorlama yoktur) buyurulmaktadir. Müslümanlar kimseyi zorla Müslüman yapmak istemiyor. Lakin kendi vatanlarinda birinci sinif vatandas olarak, tam bir hürriyet içinde, inançlarina uygun bir hayat sürerek yasamak istiyorlar. Onlarin bu temel hakkini kimsenin kisitlamaya, gasbetmeye hakki yoktur.

Türkiye’de halkin ezici çogunlugunu teskil eden Müslümanlar kendi vatanlarinda ABD’de, Ingiltere’de, Isveç’te, Norveç’te, Kanada’da, Avustralya’da, Yeni Zelanda’da yasayan Müslümanlar kadar hür, güvenli, serbest, korkusuz bir hayat sürmek istiyorlar. Bu onlarin hakkidir.

Müslümanlar hukuktan ve adaletten yanadirlar. Müslümanlar gerçek demokrasiden yanadirlar. Müslümanlar temel ve evrensel insan hak, hürriyet ve haysiyetlerinden yanadirlar. Müslümanlar bu ülkede vergi veriyorlar, askerlik hizmeti yapiyorlar; Türkiye’yi seviyorlar, gerektiginde bu vatani korumak için canlarini feda ediyorlar. Hiçbir putlu ve egemen azinlik Müslümanlara bu ülkede ikinci sinif vatandas, sömürge yerlisi, zenci muamelesi yapamaz.

Türkiye’de din istismari, mukaddesat sömürüsü var midir? Vardir. Olabilir. Ancak bunu bahane ederek Müslüman Türkiye halkinin hukukunu, temel ve hak ve hürriyetlerini çignemeye kimsenin hakki ve selahiyeti yoktur.

Vasifli Müslüman

BUGÜN bazi nâkis Müslümanlar görüyoruz ki, zulme ugrayan kardeslerinin yardimina kosmuyor, hiç olmazsa lisan ile onlari desteklemiyor. Yardimdan ve destekten geçtik, mazlum kardesi için “Oh olsun!” diyenler bile görülüyor. Böyle Müslümanlik olmaz. Birakin mazlum (zulme ugrayan) Müslümanin yardimina kosmak; haksizliga mâruz kalan Hiristiyanlarin, Musevilerin bile yardimcisi olmakla mükelleftir Müslüman. Islâm, mü’minler için dindir. Gayr-i müslimler için baris ve adalettir. Imandan nasiplerini alamayanlar baristan, adaletten, güvenden nasip alirlar.

Müslüman sekter zihniyetle hareket etmez. Müslüman kendisinin ve yakinlarinin aleyhinde bile olsa dogru sâhitlik yapmaktan kaçmaz. Biz su zamane Müslümanlarinin hiçbiri, Sultan Bâyezid-i Veli hazretleri kadar suurlu Müslüman ve dindar olamayiz. O zat, Ispanya’da zulme ugrayan, vatanlarindan sürülen Musevileri Osmanli mülküne dâvet etmis ve onlara hürriyet ve güven içinde yasama imkânini vermisti.

Müslümanlar Islâm’i hakkiyla yasamis ve hayata uygulamis olsalar, diger dinlere mensup insanlar akin akin Islâm’a kosarlar, hidâyet bulurlardi. Islâm’in önündeki en büyük engel kötü Müslümanlardir.

Kendisinden yaka silkilen adamdan iyi Müslüman olur mu? Yalan söyleyen, emanete hiyanet eden, vaadinden dönen, din ticareti yapan, demagog, soytari, sarlatan, arivist adamlar Islâm dâvasina gölge düsürüyor.

Imami Sâfiî hazretleri, “Asil fazilet, düsmanin kabul ve tasdik ettigidir” buyuruyor. Bütün düsmanlar kabul etmese de, bir kisim düsmanlarin Müslümanin faziletini, dogrulugunu kabul etmesi mümkündür. Yeter ki, Müslüman gerçekten ahlâkli, faziletli, vasifli olsun.

“Beni destekleyen, bana para veren, beni ögen Müslüman iyi Müslümandir. Beni desteklemeyen, bana para vermeyen, beni hakli da olsa tenkit eden Müslüman kötü Müslümandir...” Böyle hezeyanlar akli basindaki insanlara yakisir mi? Kitab’ta, Sünnet’te, hikmette böyle bir ölçü var midir?

En iyi dost, aci da olsa dogruyu söyleyen müsbet tenkitler yapan, uyaran kimsedir. Kendini begenmis o adam üç gün ögülmese komaya girer ve kederinden ölür gider. Küçük daglari ben yarattim diyen bu kibirli câhil, Peygamber aleyhissalatü vesselamin “Meddahlarin (ögücülerin) suratlarina toprak saçiniz” buyurdugunu duymamis midir?

Iyi Müslümanlik lafla, palavra ile olmaz. Kitab’taki, Sünnet’teki, Seriat’taki, tasavvuftaki iyi ve güzel seyleri hayata uygulamadan ne iyi insan, ne de iyi Müslüman olunur. “Ben senin inançlarini paylasmiyorum, senin dinine mensup degilim ama sana güvenirim” dedirtemiyorsak kendimize, yaziklar olsun bize!

Ramazan Ercan BITIKÇIOGLU

@ Ekrem Yolcu

arrow3h.gif (1916 Byte)