HABBÂB IBN ERET
Islâm ile sereflenen ve Islâm'a girdigi için müsrikler tarafindan
iskence edilen ilk sahabelerden biri.
Nesebi; Habbâb b. Eret b. Cendele b. Sa'd b. Huzeyme b. Ka'b b. Zeyd.
Temim kabilesinden, küçükken esir edilerek Mekke'ye getirilmis Huzâali
Ümmü En'mâr'in kölesi, Zühre ogullarinin anlasmalisi.
Islâm ile sereflenen ve Allah için iskence edilen ilk müslümanlardan
olan Hâbbab b. Eret müslüman oldugunu açikladiginda ilk iskence edilen
sahabeler arasinda idi. Ilk Müslümanlar; Hz. Peygamber (s.a.s), Hz. Ebû
Bekir, Habbâb, Suheyb, Bilâl, Ammâr, Sümeyye (r. Anhûm)dir. Hz.
Peygamber ve Ebû Bekir, kendi aileleri tarafindan nisbeten korunmus
ancak Mekkeli olmayan diger dört kisi müsrikler tarafindan siddet ve
baski ile yildirilmaya çalisilmistir. Bu insanlar kizgin günes altinda
demir zirhlar giydirilerek ölesiye iskence edilmislerdir. Habbâb bu
iskencelere sabrederek kâfirlerin Hz. Peygamberin risâletini inkâr
etmesini istemelerini reddetmistir (Ibnu'l-Esir, Üsdü'l-Gâbe II, 114).
Hz. Habbâb (r.a) Medine'ye hicret edince Hz. Peygamber (s.a.s) onu Cebr
b. Atik ile kardes yapmistir. Hz. Ebû Bekir'in vefatindan sonra, Hz.
Ömer'den izin alarak Kûfe'ye cihad için gitmis, hicri 37 tarihinde
siddetli bir hastaliga tutulmustur. Hastaligin siddetinden günde yedi
defa basini daglatan Habbâb, hastalik aninda aci içerisinde "Hz.
Peygamber (s.a.s) biri ölümü temenni etmekten alikoymasaydi temenni
ederdim" demistir. Ogullarina kendisinin Kûfe disina gömülmesini vasiyet
eder ve Kûfe'nin disina gömülmesi durumunda Hz. Peygamber'in sahabîsi
oraya gömülmüs diye insanlarin ölülerini kendisinin etrafina
gömeceklerini söyler. Öldügünde altmis üç yasinda olan Habbâb (r.a)
yirmibes yasinda hicret etmis, muhtemelen onbes yaslarinda bir delikanli
iken Islam ile sereflenmistir (Ibn Hacer, el-Isâbe, I, 416; Ibnü'l Esîr,
Üsdü'l-Gâbe, II, 116).
Onbes yasinda müslüman olmus bir insanin dünyada kendisinden baska bes
kisi müslüman iken iskencelere sabredebilmesi imaninin ve dine
bagliliginin en önemli göstergesidir. Altmisüç yasinda bir ihtiyar iken
ve acilar içerisinde kivranirken ölümüyle bir sünneti ihya etmeyi
düsünmesi, onun Hz. Peygamber (s.a.s)'in sünnetine de ne kadar bagli
oldugunun en güzel delilidir.
Mekke döneminde, sirtina ateste kizdirilmis taslar yapistirilmis, sirt
yaglan eriyinceye kadar sirtinda tutulmus, yine imaninda sebat etmistir.
Demircilik ile mesgul oldugundan, efendisi Ümmü Emmâr demiri ateste
kizdirir Habbâb'in basini daglardi. Hz. Peygamber Habbâb'a ugrar onunla
sohbet ederdi. Onun halini görünce: "Allahim Habbâb'a yardim et" diye
dua etmisti. Bir müddet sonra Ümmü Enmâr siddetli bas agrilarina tutulur,
köpek gibi bagirmaya baslar. Ona basini daglatmasini tavsiye ederler.
Habbâb demiri ateste kizdirir ve kadinin basini demirle daglar (Ibnu'l-Esîr,
Usdü'l-Gâbe, II, 115).
Iskencenin dayanilmaz bir hal aldigi, müsriklerin siddetli baski
yaptiklari bir zaman Habbab Kabe'nin gölgesinde örtüsüne bürünmüs oturan
Hz. Peygamber'in yanina geldi; "Allah'a bizim için dua buyurmaz misin"
dedi: Hz. Peygamber yüzü kipkirmizi halde dogruldu, söyle buyurdu: "Sizden
önceki ümmetlerde bir adam demir tarakla taranir ve sinirleri kemiginden
siyrilirdi da bu iskence onu diniden döndürmezdi. Testere basinin saç
ayirimina konur ve iki parçaya bölünürdü; bu da o adami dininden
döndürmezdi. Allah muhakkak bu dini tamamlayacaktir. San'â'dan kalkan
yolcu Hadramevt'e içinde Allah korkusundan baska hiç bir korku olmadan
gidebilecek" (Buhârî, Menâkibu'l-Ensâr, 29). Bütün bu iskencelere
katlanan Habbâb bir gün halinden sikâyetçi olmamis, Islâm'in zafer
yillarinda, çektigi iskenceleri reklam ederek insanlarin teveccühünü
kazanmaya çalismamis, mükafati yalnizca Allah (c.c.)'dan istemistir. Hz.
Ömer (r.a.) hilâfeti döneminde Habbab'a "Allah yolunda çektigin
iskenceleri bize anlat ey Habbâb!" demesi üzerine sirtini açar gösterir.
Hz. Ömer "Bu güne kadar bu derece harap olmus bir sirt görmedim" der.
Habbâb (r.a) "Sirtimda ates yakarlardi, derimden çikan yaglar atesi
söndürürdü" der. Bazen de ateste kizdirilmis taslar sirtina konur
derisinin yaglari sogutuncaya kadar tutulurdu. Bunun için sirti yumurta
büyüklügünde oyuk oyuk idi (Ibnu'l Esîr, Usdü'l-Gâbe, II, 115).
Bütün bu iskencelere ragmen Islâm'i tebligden geri kalmazdi. Tâhâ
suresinin bazi ayetlerini Hz. Ömer'in kizkardesinin ailesine ögretirken
Ömer içeri girmis; onlarin hallerindeki samimiyet Ömer'in müslüman
olmasina vesile olmustur.
Zühd ve takvasi ile gerçekten örnek olan Habbâb, ihtiyarlik döneminde
Islâmin ilk yillarinda ölmedigine hayiflanir durur, söyle derdi: "Hz.
Peygamber ile sevabini Allah'tan dileyerek hicret ettik; Allah indinde
bir mükâfaata hak kazandik. Içimizden kimi bu mükâfaat bu dünyada
almadan göçtü gitti. Mus'ab b. Umeyr onlardandir... Birden kimileri de
meyvelerinin olgunlastigini gördü ve bunlari topladi. Islâm'in zafer
yillarini gördü ve müslüman olmasindan dolayi dünya nimetlerinden
istifade etti" (Buhârî, Menâkibu'l-Ensâr, 45).
Habbâb (r.a)'in ilim talebeleri; Oglu Abdullah, Ebû Ma'mer, Kays b. Ebî
Hâzim, Mesruk ve diger Tabbiîn imamlaridir. Oglu Abdullah da Hz.
Peygamber'i görmüs ve babasi yoluyla ondan hadîs rivayet etmistir.
Habbâb hastaligi nedeni ile Siffin'e katilmadi. Siffin dönüsü Hz. Ali,
Kûfe disinda yedi kabir görüp, bunlar nedir? diye sordu. Etrafindakiler
Habbâb'in öldügünü ve Kûfe disina gömüldügünü söyleyince Hz. Ali (r.a)
söyle dedi: "Allah Habbâb'a rahmet etsin. Isteyerek coskuyla müslüman
oldu; Allah'in emrine itaat ederek hicret etti; hayati boyunca mücâhid
yasadi; bedenine çektirilen iskenceler ve hastaligi ile imtihan edildi.
Allah güzel amel isleyenin amelini zayi etmez" dedi. Kabrine yaklasarak
söyle dua etti. "Ey mümin ve müslümanlar diyari! Allah'in selâmi
üzerinize olsun, siz bizden önce yerinize ulastiniz, biz de insâallah
kisa zamanda size katilacagiz. Allah'im onlari ve biri magfiret et. Bizi
ve onlari affet. Ahireti düsünüp onun için amel eden, az ile kanaat eden,
Allah (c.c)dan razi olan kullara müjdeler olsun" (Ibnü'l-Esîr, Usdü'l
Gâbe, II,144-117; Ibn Hacer, el-Isâbe, I, 416).
Zübeyr TEKKESIN
|