ES'AD B. ZURÂRE
Sahâbe-i Kirâm'dan, Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Akabe denilen yerde
karsilasip müslüman olan ilk Medinelilerden.
Tam adi Ebû Umâme Es'ad b. Zürâre b. Udes b. Übeyd b. Sa'lebe b. Ganm b.
Mâlik b. Neccâr'dir. Ensâr ve Hazrec'in ileri gelenlerindendir. Islâm'in
Medine'de yayilmasinda en büyük rolü oynadi. Hicret'ten bir süre sonra
hastalanarak Bedir savasindan önce Sevvâl ayinda vefât etti (H . I /M.
623).
Medineli Araplar iç-içe yasadiklari yahudilerden dolayi vahiy
peygamberlik gibi konular hakkinda az çok bilgi sahibiydiler.
Yahudilerin yakin bir zamanda bir peygamber gelecegi konusundaki
beklentilerini de biliyorlardi. Çünkü yahudiler sik sik, "Bir peygamber
gönderilmek üzeredir. Onun gelecegi zamanin gölgesi düstü. O peygamber
gelince biz ona tâbi olacagiz. Onunla birlik olup Âd ve Irem kavminin
öldürüldükleri gibi biz de sizi öldürecegiz" diyerek Araplari tehdit
ediyorlardi. Bu nedenle Es'ad b. Zürâre müslüman olmadan önce yeni bir
peygamber için hazirlikliydi. Ayrica Es'ad az sayida da olsa varligini
sürdüren Haniflerdendi. Ibn Sa'd'in bildirdigine göre Allah'in bir
oldugunu söyler, dostlarindan Ebu'l-Heysem Mâlik b. Teyyehân ile tevhid
inanci hakkinda konusur, tartisirlardi (Ibn Sa'd, Tabakât, l, 218; lll,
448).
Es'ad b. Zürâre Hz. Peygamber'le ilk kez nübüvvetin 11. yili Hac
mevsiminde tanisti. Yanindaki bes Hazreçli ile birlikte Akabe'de Hz.
Peygamber'le karsilasti. Hz. Peygamber kim olduklarini ögrenince
kendileriyle biraz konusmak istedigini söyledi. Razi olarak oturdular.
Hz. Peygamber onlara kendisini tanitti; Kur'an'dan bir bölüm (Ibrahim,
14/35, 52) okudu. Hemen onun beklenen peygamber oldugunu anladilar.
Birbirlerine, "Biliniz ki, vâllâhi bu yahudilerin sizi kendisiyle
korkuttuklari peygamber olmalidir. Sakin yahudiler ona inanmak ve tâbi
olmakta sizi geçmesinler" diyerek müslümanligi kabul ettiler. Es'âd b.
Zürâre ile birlikte ilk müslüman olanlar Râfi b. Mâlik b. Aclân, Avf b.
Hâris b. Rifâ'a, Kutbe b. Âmir b. Hadide, Ukbe b. Âmir b. Nâbi ve Câbir
b. Abdullâh b. Ri'âb idi ve bunlar Islâm'in Medineliler için öneminin de
bilincindeydiler. Bunu Hz. Peygâmber'e "Biz kavmimizi hem birbirlerine
karsi hem de kavmimizden olmayan bir kavme (yahudilere) karsi aralarinda
düsmanlik ve kötülük oldugu halde geride birakmis bulunuyoruz. Umulur ki
Allah onlari da senin sayende bir araya toplar" diyerek belirttiler. Hz.
Peygamber ile bir yil sonra yeniden bulusmak ve bu süre içinde Islâm'i
Medine'de yaymaya çalisma sözü vererek ayrildilar.
Es'ad b. Zürâre ve diger müslümanlar Medine'ye dönünce, en yakinlarindan
baslayarak Islâm'i teblig ettiler. Kisa bir zaman içinde Medine'deki
bütün evlerde Hz. Peygamber ve Islâm konusulmaya baslandi. Es'âd'in ilk
davet ettigi kisilerden birisi dostu Ebu'l-Heysem Mâlik b. Teyyehân idi
ve Ebu'l-Heysem, Islâm'i hiç tereddüt etmeden kabul etti. Bir yil süren
davet çalismalarinda hem Hazreç'ten hem de Evs'ten birçok kisi müslüman
oldu.
Es'ad b. Zürâre ve onunla birlikte müslüman olan Hazrecliler
sözlestikleri gibi bir yil sonra Akabe'de Hz. Peygamber'le bulustular.
Ancak yanlarinda Islâm'i kabul etmis alti Medineli daha bulunuyordu. Bu
alti müslüman Muaz b. Hâris b. Rifâ'a, Ubâde b. Sâmit, Yezid b. Sa'lebe,
Abbâs b. Ubâde, Ebû'l-Heysem Mâlik Teyyehân, Uveym b. Sa'ide idi. Gece
gerçeklesen bulusmada Es'ad ve diger müslümanlar Hz. Peygamber'e, "Darlikta
ve varlikta isteklilikte ve isteksizlikte dinlemek ve boyun egmek,
emirlik isinde ehil olanla çekismemek, her nerede olursa olsun hiçbir
kinayicinin kinamasindan çekinmeksizin hakki söylemek" üzere bey'at
ettiler. Bu bey'at tarihe I. Akabe Bey'ati* olarak geçti.
Es'ad b. Zürâre ve müslümanlar Medine'ye dönünce davet çalismalarini
yeni bir hiz ve güçle sürdürdüler. Fakat Islâm'i anlatmakta özellikle
Kur'an'i ögretmekte büyük zorluklarla karsilasiyorlardi. Hz. Peygamber'e
mektup yazarak bir ögretmen istediler. Hz. Peygamber Mus'ab b. Ümeyr'i
Medine'ye ögretmen olarak gönderdi. Mus'ab ile onu evinde misafir eden
Es'ad b. Zürâre teblig ve dâvet çalismalarini birlikte yürüttüler. Ev ev
dolasiyor Islâm'i anlatiyorlardi. Bu çalismalari sonunda basta Sa'd b.
Mu'az ve Useyd b. Hudayr gibi kabilelerinin güçlü kisileri olmak üzere
çok sayida Medineli müslüman oldu.
Medine'de Islâm'in yayilmasi konusunda en çok çaba harcayan ve
fedakârlikta bulunan kisi süphesiz Es'ad b. Zürâre idi. Bu çaba ve
fedakârliklari nedeniyle tabii olarak temayüz etmis önder durumuna
gelmisti. Yalniz Islâm'i teblig etmekle yetinmiyor, zaman zaman
müslümanlari da biraraya getirerek bilgilendirmeye, ümmet bilincine
ulasmalarini saglamaya çalisiyordu. Bu nedenle müslümanlari namaz için
biraraya getiriyor, yemekler vererek birbirleriyle görüsmeleri,
tanismalari imkânini hazirliyordu. Bir rivâyete göre müslümanlar
toplanarak yahudi ve hristiyanlar gibi haftada belli bir gün biraraya
gelmeyi kararlastirdilar. O zaman Arube denilen günde Es'ad b.
Zürâre'nin çevresinde toplandilar. Es'ad, müslümanlara iki rekât namaz
kildirdi, vaaz etti. Beraberlikleri aksama kadar sürdü. Es'ad onlara
ögle ve aksam yemegi verdi. Bu olaydan sonra Arube'ye toplanti günü
anlaminda Cuma denildi (Muhammed Ali es-Sâbûnî, Ahkâm Tefsiri, II, 463).
Bir yil sonraki Hac mevsiminde Es'ad b. Zürâre ve Medineli müslümanlar
Hz. Peygamber'le Akabe'de yeniden bulustular. Bu kez sayilari yetmisin
üzerinde (ikisinin kadin oldugunda ittifak vardir, erkeklerin yarisi
hakkinda rivâyetler yetmis, yetmisbir, yetmisiki ve yetmisüç rakamlarini
verir) idi. Yine geceleyin ve gizli yapilan görüsmede Hz. Peygamber'in
ve Mekkeli müslümanlarin Medine'ye hicretleri konusu görüsülerek karara
baglandi. Hz. Peygamber Medineli müslümanlardan; kendisini, ashâbini
barindirmalari, yardimci olmalari, kendi nefislerini savunduklari ve
koruduklari her seye karsi Hz. peygamber ve ashâbini savunup korumalari
üzerine bey'at * aldi. Bey'attan önce Hz. Peygamber'in amcasi Abbâs bir
konusma yaparak Ensâr'i uyardi. Bu konusmayi Es'ad b. Zürare
cevaplandirdi ve bu bey'atin anlamini bir kere daha dile getirdi. Hz.
Peygamber ensardan, oniki nakib (temsilci) seçmelerini istedi. Içlerinde
Es'ad b. Zürâre'nin de bulundugu oniki temsilci seçildi. Bunlarin her
birisi kendi kabilelerini temsil edeceklerdi. Hz. Peygamber Es'ad b.
Zürâre'yi nakiblerin de temsilcisi atadi. Böylece Es'ad bütün Medineli
müslümanlarin temsilcisi oldu. Bey'ata geçildiginde yine ilk bey'at eden
Es'ad idi. Bey'atini, "Ben Allah'a bey'at ediyorum. Resulullah
aleyhisselâma da bey'at ediyorum. Ahdimi yerine getirerek tamamlamak,
sana yardim konusundaki sözümü isimle gerçeklestirmek üzere" diyerek
yapti. Sonra kadinlar hariç bütün müslümanlar teker teker Hz.
Peygamber'in elini tutarak bey'at ettiler. II. Akabe bey'ati olarak
anilan bu bey'at Islâm tarihinin en önemli olaylarindan birisi olan
Hicret'in kapisini ve Islam'in zafer yolunu açti.
Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra Es'ad b. Zürâre uzun
yasamadi. Ama bu süre içinde de Islam'a olan yüksek bagliligin ve
fedakârligin örneklerini verdi. Mescid-i Nebî'nin yapilmasi için seçilen
arsa Es'ad b. Zürâre'nin gözetimindeki Sehl ve Süheyl adli iki yetim
gencin mali idi. Bunlar arsayi Hz. Peygamber'e hediye etmek istedilerse
de Hz. Peygamber bedeli olan on miskal (48 gram) altini ödemeden kabul
etmedi. Es'ad b. Zürâre ayrica gençlere geçimlerini temin etmeleri için
bir tarla bagisladi. Hicretten dokuz ay sonra Mescid-i Nebî'nin insasi
sirasinda vefât etti. Es'ad b. Zürâre ilk olma özelligini vefâtinda da
korudu ve Bakî kabristanina defnedilen ilk Ensar*, bir rivâyete göre de
ilk müslüman oldu (Ibnü'l-Esir, Üsdü'l-Gâbe,I, 86-87).
Medine'de ilk cuma namazini Es'ad b. Zürâre kildirmistir (Ali el-Mütteki,
Kenzü'l-Ummâl, V, 136-137). Medine'de onun evi Islâm tebligcilerinin bir
merkezi durumunda idi. O zamanlar müslümanlar kirk kisi idi. Medine'de
insa edilen Mescidi Nebevi, iki yetimin arsasi üzerinde kurulmus, onlar
arsalarini Hz. Peygamber'e bagislamak istemelerine ragmen, Hz. Peygamber
arsayi satin almis ve Es'ad b. Zürâre de onlara Beyâdogullari tarafinda
bir arazi temin etmistir. Es'ad b. Zürâre'nin menenjitten öldügü
nakledilmis, öldügü zaman yahudiler Hz. Peygamber hakkinda, "Bir kudreti
olsaydi arkadasini kurtarirdi" diye fitne çikarmaya çalismislardir. Hz.
Peygamber de onlara kendisinin bir tabib olmadigini, görevinin ris'alet
oldugunu söylemistir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 138; Ibnü'l-Esir,
Üsdül-Gâbe, II, 7). Es'ad b. Zürâre öldükten sonra Hz. Peygamber'e gelen
Neccârogullari, nakiblerinin öldügünü ve yerine birisini atamasini
istemisler ve Hz. Peygamber de ''Sizin nakibiniz benim" demistir (Ibnü'l-Esir,
a.e.g., I, 72).
Es'ad b. Zürâre arkasinda Kebse, Habibe ve Faria adlarinda üç kiz çocugu
birakmistir.
Ahmed ÖZALP
|