|
|
|
|
Kus Bin Saide (?600 m.) Arapların ünlü şair ve hatiplerindendir. Belagatı ve etkileyici konuşmasıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Cahiliye döneminde yaşamış ve peygamberliğin nazil oluşundan birkaç yıl önce haberini vermiş, insanlara, gelecek olan peygambere iman etmeyi tavsiye etmiştir. Allahın varlığı ve birliğine inanan, insanları putlardan uzak tutmaya, ölümden sonra dirilmeye inanmaya davet eden ileri görüşlü bir insan olarak tanınmıştır. Son peygamberin geleceğini müjdelediği hutbesini, aralarında Hz. Ebu Bekirin de bulunduğu çok sayıda insan dinlemiştir. Risale-i Nurda ismi zikredilirken tevhid inancına olan bağlılığına işaret edilmekte ve Peygamber Efendimizin geleceğini müjdelediği şiirinden bir bölüme yer verilmektedir. Necran bölgesinde yaşayan İyad kabilesine mensuptur. Künyesi Kus bin Saide bin Amr el-İyadî şeklindedir. Necran bölgesinin meşhur hatiplerinden olan Kus bin Saidenin hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Necran, ünlü hatiplerin yetiştiği bir bölge olarak tanınmış ve bununla ün yapmıştır. Söz konusu ünlü hatip hakkındaki bilgiler daha çok tanınıp insanların arasında dolaşmasından itibaren başlar. Şair ve hatip, nasihat maksadıyla aralarında Suriye ve Irakın da bulunduğu birçok bölgeyi dolaşarak insanlara nasihatlerde bulundu. Bizans İmparatorluğuna da gittiği nakledilen Kus bin Saidenin önemli bir dostluğa da vesile olduğu nakledilmektedir. Bu ülke ile kurduğu dostluk sayesinde kendileriyle muhtelif konularda sohbetlerde bulundu. Akıl, ilim, edep, mal mülk ve mürüvvet konularına değinerek bu konulardaki düşüncelerini aktardı. Cahiliye döneminde putlara tapmayan nadir insanlardan biri olan Kus, Hanifliler arasında ismi zikredilmekte olup, bu doğrultuda insanlara nasihatlerde bulunduğu bilinmektedir. Bu amaçla meşhur Ukaz panayırında toplanan halka fikir ve düşüncelerini bir çeşit şiir tarzında insanlara aktardı. İnsanları Allahın varlığı ve birliğine inanmaya davet etti. Kus bin Saide, henüz peygamberlik gelmeden önce bir peygamberin geleceğini, bazı hadiselerden edindiği izlenim ve keşif yoluyla öğrendi. Bu bilgiye Peygamber Efendimize (sav) nübüvvetin nazil olmasından çok kısa bir süre önce ulaştı ve bunu insanlarla paylaştı. Ukaz Panayırında toplanan ve çok kalabalık olan halk topluluğuna seslenerek peygamberin geleceğini müjdeledi. Bu sırada Yüce Peygamberimiz de onu dinleyenler arasında idi. Ancak, ünlü hatip bunun farkında değildi. Kısa bir süre sonra da peygamberlik nazil oldu, vahiy gelmeye başladı. Ama, müjdeci o sıralarda vefat etmişti. Kızıl bir deve üzerinde meşhur hutbesini okuyan Kus bin Saide şunları beyan etmişti: Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız. Yaşayan ölür. Ölen fenâ olur. Olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter. Çocuklar doğar, analarının babalarının yerini tutar. Sonra hepsi mahvolup gider. Hadiselerin ardı arkası kesilmez. Hemen birbirini takib edip kovalar. Kulak veriniz, dikkat ediniz! Gökte haber, yerde ibret alacak şeyler var. Yeryüzü bir ferş-i eyvân, gökyüzü bir yüksek tavan. Yıldızlar yürür, denizler durur... Yemin ederim Allahın indinde bir din vardır ki, şimdi bulunduğunuz dinden daha sevgilidir ve Allahın gelecek olan bir peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınız üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, ona imin edip de o dahi ona hidayet eyleye. Vay ona isyan ve muhalefet eden bedbahta. Yazıklar olsun ömürleri gaflet ile geçen ümmetlere! Ey İyad halkı! Hani dedeler, nerede babalar, hani hastalar ve ziyaretçileri? Nerede o bina kurup yükselten, yaldızlayıp süsleyen Âd ve Semûd kavimleri? Hani, mal, hani evlat? Nerede o haddi aşıp azan, mal toplayıp biriktiren, hani dünya varlığına mağrur olup da kavmine: Ben sizin tanrınızım! diyen Firavun ile Nemrud? Onlar sizden daha zengin ve kuvvetli değil miydiler? Bu kara toprak onları değirmeninde öğütüp toz etti, dağıttı. Kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Evleri yıkılıp ıssız kaldı. Yerlerini yurtlarını şimdi köpekler şenlendiriyor. Sakın onlar gibi gaflet yoluna gitmeyin. Her şey fanidir. Baki olan ancak Allahtır ki, mabud ancak Odur. Onun eşi, benzeri ortağı yoktur. O doğmamış ve doğurtulmamıştır. Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çoktur. Ölüm ırmağının girecek yerleri var ama, çıkacak yeri yoktur. Büyük, küçük hep göçüp gidiyor. Giden geri gelmiyor. Katiyetle anladım ki, herkesin başına gelen benim de başıma gelecek, ben de öleceğim. Risale-i Nurda, Meşhur Kus ibni Sâide ki, kavm-i Arabın en meşhur ve mühim hatibi ve muvahhid (Allahın varlığı ve birliğine inanan) bir zât-ı rûşen-zamirdir (hakikatleri bilen bir zat) şeklinde vasıflandırıldıktan sonra, Peygamber Efendimizin geleceğini müjdelediği bir şiirine yer verilmektedir; Bize, gönderilenlerin en hayırlısı, peygamberlerin en üstünü olarak Ahmedi gönderdi. Kafileler onu ziyaret için yollara düştükçe ve bu teşvik edildikçe, Allah ona salat eylesin! (Mektubat, 2000, s. 172) Kus bin Saidenin vefatından sonra kendi kabilesinin ileri gelenlerinden oluşan bir gurup Carud bin Abdullah başkanlığında Medineye giderek Müslüman oldular. Peygamber Efendimiz, kendilerine Kus bin Saideyi bilen olup olmadığını sordu. Carud; Ya Resulallah hepimiz biliriz, ben daima onun izinden gidenlerdenim karşılığını verdi. Bunun üzerine, meşhur hutbesinden bir kısmını okuyarak kendilerine hatırlattı. Hz. Ebu Bekir, bu hutbeyi dinleyenler arasında kendisinin de bulunduğunu ve bütün sözlerinin hatırında olduğunu belirtti. Akabinde, misafir heyetten birisi kalkıp şiirini okuyunca, Peygamber Efendimiz; Ümid ederim ki, Cenab-ı Hakk kıyamet gününde Kus bin Saideyi bir ümmet olarak haşreder diye buyurdu. Cahiliye döneminde ölümden sonra dirilmeye inanan ilk kişi olduğu da nakledilen Kus bin Saide, Allahın varlığına inandığı gibi, Arapları putlardan uzak tutmak için de büyük gayret gösterdi. İnsanları Allaha ibadet etmeye davet etti. Kısa ve öz konuşmasıyla ve etkileyici ifadeler kullanmasıyla dikkat çekti. Kendisinden sonra gelenlerin konuşmasının belagattaki ölçüsü, onunkiyle kıyas edilmek suretiyle tespit edilmeye başlandı. Şairliğinin yanında tabip, kahin ve davalara bakan hakim özelliklerine de sahip olduğu bildirilmektedir.
Kaynak: Risale-i Nur Enstitüsü |
. |
|
|
|