|
ALKAME BİN KAYS
(591 - 681m.)
Osman
BİLGEN obilgen@yeniumit.com.tr
Alkame ibn Kays, tefsir, kırâat, fıkıh ve hadîs ilimlerinde
Tabiîn'in önde gelen isimlerindendir. Künyesi Ebû Şibl'dir. Alkame ibn
Kays, muhadramlardandır; yani Peygamber Efendimiz hayatta iken Müslüman
olmuş, fakat O'nu görememiştir.
Alkame ibn Kays, içinden bir çok âlim çıkaran Yemen'in Nehâ
ailesindendir. Tâbiînin ilim, zühd ve takvasıyla önde gelen isimlerinden
Esved ibn Yezid en-Nehâî onun amcası, İbrahim en-Nehâî de
halasının oğludur.
İlmî otoritesiyle yaşadığı dönemde bile şöhret
bulmuş Alkame ibn Kays, rivâyetlerine müracaat edilen müstesna bir
âlimdir. Ashabı Kirâm'dan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali,
Hz. Âişe, Abdullah ibn Mes'ud, Hüzeyfetü'l-Yemâni, Selmân-ı Fârisî,
Hâlid ibn Velid, Ebu'd-Derdâ ve Amr ibn Şurahbîl (radiyallahü anhüm
ecmaîn) gibi pek çok sahabe ile görüşmüş ve onlardan ilim alıp
hadîs rivâyetlerinde bulunmuştur. Hz. Ali ile Nihavend'de Hariciler'e
karşı elinde kılıcı ile bizzat
savaşmıştır. Horasan fetihlerine de katılan Alkame,
Merv'de iki sene kalmıştır.
Muasırlarını (çağdaşlarını) aşan
muallâ kâmetinin (yüksek makamının) yanında çok da
mütevâzı bir kişiliği olan Alkame ibn Kays, Ebû Hanîfe'yi
yetiştirecek Kûfe mektebinin kurucusudur. Kûfe'de yetişen bütün
Tabiîn imamları.. ve başta da, birçok sahâbi görmüş Amr ibn
Şurahbîl kendisinden rivâyette bulunur ve yanındakilere de
şöyle derdi:
"Haydi, oturması-kalkması, duruşu ve
davranışları ile insanların Abdullah İbn Mes'ûd'a en
çok benzeyeninin yanına gidelim." Abdullah İbn Mes'ûd için de:
"Nebî'ye insanların en çok benzeyeni" denirdi. İbn
Mes'ûd, yapı olarak ufak tefekti ama, namaza duruşu, namazdaki
huşûu ve derinliğiyle Allah Rasûlü'ne (sallallahu aleyhi ve sellem)
çok benzerdi. Alkame de, İbn Mes'ûd'u temsil etme gayreti içindeydi. Bu
öyle bir benzerlik ve temsildi ki; nasıl Allah Resûlü:
"Kur'ân'ı İbn Ümmü Abd'den -yani, İbn Mes'ûd'dan-
dinleyin." (Buhârî, "Fezâilü'l-Ashâb," 26, 27; Müslim,
Fezâilü's-Sahâbe, 118) buyurmuştu; İbn Mes'ûd da çok defa:
"Çağırın Alkame'yi, bana Kur'ân okusun" derdi.
Alkame gelir ve okumaya başlardı. Okur okur, nihayet okumayı
bitirince İbn Mes'ûd yine: "Oku; anam babam sana feda olsun!"
diyerek, devamını isterdi.
Abdurrahman ibn Hürmüz el-A'rec diyor ki: "Alkame, yaşadığı
dönemde Kur'ân-ı Kerîm'i en güzel okuyanlardan biri idi. İbn-i
Mes'ûd ne zaman onun okuyuşunu dinlese, kendinden geçer ve; 'Eğer
Resûlüllah seni görseydi, seninle mesrûr olurdu' derdi."
Nitekim Ahmed ibn Hanbel'e Tabiûn'un en faziletlileri kimlerdir diye
sorulduğunda; "Osman en-Nehdî, Kays ibn Ebi Hâzim, Alkame ibn Kays
ve Mesrûk ibn el-Ecda'dan daha faziletlilerini bilmiyorum"
demiştir. (Kâsimî, Kavâidu't-Tahdîs, s. 75)
Alkame ibn Kays, tefsir, kırâat ve fıkıh ilmini Ashab-ı
Kirâm'ın büyüklerinden Abdullah ibn Mes'ûd'dan öğrenmiştir.
Onun dersleri vasıtasıyla engin bir ilme sahip olmuştur.
Nitekim hocası Abdullah ibn Mes'ûd onun hakkında: "Benim
okuduğum her şeyi okur ve bildiklerimi bilir" buyurmuştur.
Esved ibn Yezîd de: "Abdullah ibn Mes'ûd'u Alkame ibn Kays'a ders
verirken gördüm. İbn Mes'ûd, ona sûreleri öğrettiği gibi
teşehhüdü de öğretiyordu" demiştir.
Bilhassa fıkıh ilminde haklı bir itibar kazanan Alkame ibn
Kays çok sayıda talebe yetiştirmiş, Ehl-i Sünnet
itikadının öğretilmesi, yerleşmesi, yayılması
ve daha sonraki nesillere intikalinde büyük hizmetleri olmuştur.
Kurucusu olduğu Kûfe mektebinde Esved ibn Yezid en-Nehâî, İbrahim
en-Nehâî, Ebû Hanîfe'nin hocası Hammad İbn Ebî Süleyman, Ebû Vâil
Muhammed ibn Sirîn, Şa'bi, Abdurrahman ibn Alkame ve İmâm Zührî
gibi meşhur yüzlerce kişiyi yetiştirmiştir. Kendisi
yüzlerce sahâbîden hadîs aldığı gibi yüzlerce tâbiîn de
kendisinden hadîs almıştır. Kûfe'yi kendinden sonra gelen ilim
ehli için münbit (verimli) bir zemin olarak hazırlayan Alkame
olmuştur.
Ehl-i Sünnet'in reisi ve Hanefi Mezhebinin kurucusu İmâm-ı A'zam
Ebû Hanife (ö. 150/767), ilmini onun talebeleri zincirinden
almıştır.
Zühdü ve takvası dillere destan olan büyük İmam Ebû Hanife
Alkame'ye o kadar hayrandı ki: "Alkame, bazı noktalarda
bazı sahâbîlerden daha ileride olabilir; yani fıkıh ve hadîste
bazı sahâbîlerden daha derin, daha çok vukuf sahibi olabilir"
derdi.
Nitekim Kâbus ibn Ebî Zabyan'dan nakledilen şu olay da Ebû Hanife'nin
görüşünü desteklemektedir.
Babama: "Neden Rasûlullah'ın ashabını bırakıp
Alkame'ye gidiyordunuz?" diye sorduğumda, babam:
"Rasûlullah'ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) ashabının,
Alkame'ye sorular sorduğunu ve fetva istediklerini gördüm."
cevabını verdi.
Kendisini bilmez nasipsizin birisi bir gün, Alkame'nin
kapısının önünde dikilir ve ona ağzına gelen her
şeyi söyler. Koca İmam, onca hakaret karşısında hiç
tavrını bozmaz ve karşısındakinin hakaretleri
bitince şu âyeti okur: "Mü'min erkek ve kadınlara
yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet verenler,
işlemedikleri bir günahtan dolayı onları karalayanlar, çok
ciddî bir bühtanda bulunmuş ve apaçık bir günaha girmiş
olurlar" (Ahzâb, 33/58). Adam: "Ne yani, sen mü'min misin?"
der. Koca imamın cevabı, tam kendisine yakışır
şekildedir: "Umuyorum."(Buhârî, "Fezâilü'l-Ashâb, 13)
Alkame ibn Kays, çok rivâyeti olan (Muksirûn) ravilerdendir. Temel hadîs
kitaplarında onun rivâyet ettiği 333 hadîs bulunmaktadır. Cerh
ve ta'dil ilminin büyük imamlarından Zehebî ve İbn Hacer
tarafından 'sika/güvenilir' olarak kabul edilmiştir.
Alkame, hadîs ilminde hâfız (hadîs-i şerîf âlimi) derecesinde idi.
O, hadîs-i şerîfleri senetleri ile ezbere bilirdi. Rivâyet ettiği
hadîs-i şerifler, Kütüb-i Sitte denen meşhûr altı hadîs
külliyatında yer almaktadır.
Alkame ibn Kays, tefsir ilminin de büyük imâmlarındandır. Âyet-i
kerîmeleri tefsir ederken hadîs-i şeriflere mürâcaat ederdi. En'âm
sûresi 82. âyet-i kerimenin tefsiri hakkında İbn-i Mes'ûd'dan
şöyle rivâyet etmiştir: "İman edip imanlarına zulüm
bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların
hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır." âyet-i
kerîmesi nâzil olunca Ashâb-ı kirâm; "Hangimiz zulüm
işlememiş bulunuyoruz?" diye Resûlüllah'a sordular. Resûlü
Ekrem (s.a.s.): "Bu, sizin hakkınızda değildir"
buyurmuş ve sonra da: "Hani Lokman da oğluna nasîhat ederek
demişti ki: 'Oğlum, Allah'a şirk koşma! Şüphe yok ki
bu şirk pek büyük bir zulümdür' (Lokman, 31/13) meâlindeki âyeti
okumuş, bu âyet-i kerîme ile En'âm sûresi 82. âyetteki zulmün, Allah'a
ortak koşmak demek olduğunu bildirmiştir. (Buhari,
"Tefsir [En'âm 3] [Lokman 1]")
Kırâat ilminde de oldukça önemli bir yere sahip olan Alkame ibn Kays,
meşhur kıraat alimlerinden Yahyâ ibn Vessâb, Ubeyd ibn Nadle ve Ebû
İshak es-Sebiî'nin de hocasıdır.
Hayatını şaşaa ve debdebeden uzak mütevazı bir
şekilde yaşayan Alkame ibn Kays, bu dünyadan ayrılma
zamanı gelip hakkın huzuruna çıkacağı anı
beklediği saatlerde şöyle vasiyette bulunuyordu:
"Ben vefât ederken başımda 'Lâ ilâhe illallah' diyerek
telkinde bulununuz. Vefât haberimi yaymayın ve beni hemen kabrime
götürün."
Alkame, 62/681'de Yezîd b Muâviye'nin (ö. 64/683) hilafeti döneminde 90
yaşında iken Kûfe'de vefat etmiştir.
Alkame, vefat ettiğinde aile efradına miras olarak, evinden,
bineğinden ve bir mushaftan başka bir şey
bırakmamıştır. Onu da, hastalığında
yanında kalan azatlı kölesine vasiyet etmişti.
Allah, bizleri şefaatine nail eylesin. Amin!.
Kaynak: www.davetci.com.tr
|
.
|