1- Hürriyetini Satın Alma Yazışması Yapılmış Olan
Kölesine Zina İftirası Yapan Kimsenin Günâhı Bârı
3- Mukâtebin Şartlarından Caiz Olanlar Ve Allah'ın
Kitâbfnda Olmayan Bir Şartı Şart Kılan Kimse Babı
5- Mukâteb, Kendisi Razı Olduğu Zaman Satılıp Alınması
Babı
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle
(Hürriyetini
Satın Alma Yazışması Yapılmış Olan Köle Kitabı) [1]
Ve Allah'ın şu kavli:
"Ellerinizin
mâlik olduğu (köle ve cariyelerden) mukâtebe isteyenleri, eğer onlarda bir
hayır biliyorsanız, kitabete kesin, onlara Allah 'ı/ı size verdiği maldan Verin.*"
(en-NÛr: 33) [4]
Ve Ravh, İbn Cureyc'den
söyledi [5]; o
şöyle demiştir: Ben Atâ ibn Ebî Rebâh'a: (Kölem benden kitabet istediğinde)
onun malı olduğunu bilirsem, onunla ^hürriyet satın alma yazışması yapmaklığım
bana vâcib ; midir? dedim. Atâ:
Ben bunu vâcibden başka görmüyorum, dedi.
Ve Amr ibn Dînâr da: Ben
Atâ'ya: Sen bu görüşü bir kimseden mi rivayet ediyorsun? dedim. Atâ:
Hayır,dedi. İbn Cureyc dedi ki: Sonra bana Atâ haber verdi ki, ona da Mûsâ ibn
Enes şöyle haber vermiştir: Şîrîn, Enes ibn Mâlik'ten hürriyet satın alma
yazışması yapmasını istedi. Hâlbuki Sîrîn'in malı çoktu. Enes, yazışma yapmayı
kabul etmedi. Bunun üzerine Şîrîn, Umer ibn Hattâb'a gitti de, Enes'in kabul
etmeyişini ona söyledi. Umer, Enes'e: Sîrîn'le hürriyetini satın alma yazışması
yap, emrini verdi. Enes yine çekindi.
Bunun üzerine Umer,
Enes'e kırbaçla vurdu ve: "Eğer onlarda bir hayır biliyorsanız kitabete
kesin.." <en-Nür: 33) âyetini okudu. Akabinde Enes, Şîrîn ile hürriyet satın
alma mukaavelesini yazdı.
1- Ve
el-Leys şöyle dedi: Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir:
Urve şöyle dedi: Âişe şöyle dedi: Berîre, kitâbel bedeli hakkında yardım
istemek için Âişe'ye geldi. Berîre'nin üzerinde beş sene içinde taksitlere
ayrılmış beş ûkıyye borç vardı. Âişe bı; hususta arzu duyarak, Berîre'ye:
— Re'yirri bana haber
ver! Ben senin sâhiblerine bu beş ûkıyye-yi bir defada saysam, sâhiblerin seni
satarlar mı? Ve velâlık hakkın bana âid olmak üzere seni âzâd edeyim, dedi.
Berîre sâhiblerine
gitti ve bu teklifi onlara arzetti. Onlar:
— Hayır (seni
satmayız), ancak velâ bize âid olursa (satmayı kabul ederiz), dediler.
Âişe dedi ki: Ben
Rasûlullah'm huzuruna girdim ve onların dediğini kendisine söyledim.
Rasûlullah (S) Âişe'ye:
— "Sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyete
kavuştur. Şübhesiz velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturanındır" buyurdu.
Sonra Rasûlullah hutbe
yapmak üzere ayağa kalktı, (Allah'a hamd ve övgü yaptıktan sonra) şöyle
buyurdu:
— "Bir takım adamlara ne oluyor ki,
Allah'ın Kitabı 'nda olmayan bir takım şartlar ileri sürüyorlar! Her kim
Allah'ın Kitabı'nda bulunmayan bir şartla şart kılarsa, o şart bâtıldır;
hükümsüzdür. Allah'ın şartı (ve kaanûnu) daha haklı ve daha kuvvetlidir" [6].
Ve bu bâbda ibn Umer'in
Peygamber'den hadîsi vardır [7].
2-.......Bize
el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den tahdîs etti. Urve'ye de Âişe şöyle haber
vermiştir: Berîre kitabet bedeli hakkında yardım istemek için Âişe'ye
gelmişti. Berîre kitabet bedelinden (o güne kadar) birşey ödememişti. Âişe,
Berîre'ye:
— Sen efendilerine
dön, eğer velân bana âid olmak üzere senin adına kitabet bedelini (bir defada)
ödememi arzu ederlerse, öyle yapayım, dedi.
Berîre bu teklîfi
efendilerine bildirdi. Fakat onlar kabul etmediler ve:
— Âişe kitabet
bedelini senin adına hasbî olarak (yânî sevabını gözeterek) vermek isterse,
velân bize âid olmak üzere versin! dediler.
Berîre bunu
Rasûlullah'a arzetti. .Bunun üzerine Rasûlullah, Âişe'ye*
— "Sen Berîre'yi satın al, sonra hürriyete
kavuştur. Velâ da muhakkak surette hürriyete kavuşturan kimseye âiddir"
buyurdu.
Râvî dedi ki: Sonra
Rasûlullah (S) ayağa kalkıp şu hitabeyi yaptı:
— "Bir takım insanlara ne oluyor ki, onlar
Allah'ın Kitabı'nda olmayan bir takım şartları şart kılıyorlar! Kim Allah'ın
Kitâbı'nda (hükmünde) bulunmayan bir şartı şart kılarsa, eğer o kimse bunu yüz
kerre şart kılsa da onun hükmü yoktur. Allah 'm şartı daha hakk ve daha
sağlamdır" [8].
3-.......Abdullah
ibn Umer (R) şöyle demiştir: Mü'minlerin annesi Âişe (R) köle bir kızı
sâhiblerinden satın alıp, onu hürriyete kavuşturmak istedi. O köle kızın
sâhibleri:
— Biz bu kızı, onun
velâ hakkı bize âid olmak üzere (sana satarız), dediler.
Rasûlullah (S):
— "Onların ileri sürdükleri bu şart, senin
velâ hakkına mâni' olamaz. Çünkü velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye
âiddir" buyurdu [9].
4-.......
Âişe (R) şöyle dedi: Berîre geldi ve:
— Ben sâhiblerimle her
bir yılda bir ûkıyye vermek şartıyle dokuz ûkıyye üzerine hürriyetimi satın
alma yazışması (mukaavelesi) yaptım; bu sebeble bana yardım et, dedi.
Âişe, Berîre'ye
hitaben:
— Eğer sâhiblerin,
velâ hakkı benim olmak üzere, benim bu bedeli kendilerine bir defada peşin
olarak vermemi ve seni hürriyete kavuşturmamı isterlerse, öyle yaparım, dedi.
Berîre sahihlerine
gitti (teklifi bildirdi). Onlar bunu Berîre'ye karşı kabul etmediler. Berîre,
Âişe'ye gelip şöyle dedi:
— Ben bu teklîfi
onlara arzettim. Onlar velâ hakkı kendilerine âid olmadıkça kabul etmemekte
direttiler, dedi.
(Âişe dedi ki:)
Rasûlullah bunu işitti de benden sordu. Ben de kendisine haber verdim. Bunun
üzerine Rasûlullah (S) bana:
— "Velâyı onlara şart ederek Berîre'yi
(satın) al ve hürriyete kavuştur. Çünkü velâ, ancak hürriyete kavuşturana
âiddir" buyurdu.
Âişe dedi ki: Akabinde
Rasûlullah insanlar içinde ayağa kalktı. Allah'a hamd edip sena eyledi. Sonra
"Amma ba'du"deyip şunları söyledi:
— "Sizden bir takım adamlara ne oluyor ki,
onlar Allah'ın Ki-tâbı'nda olmayan bir takım şartları şart kılıyorlar! Allah'ın
Kitabında bulunmayan (ona muhalif olan) herhangi bir şart, yüz defa şart
kılınmış olsa da, o bâtıldır; hükümsüzdür, Allah'ın hükmü uyulmaya (ona aykırı
olan şartlardan) daha haklıdır ve Allah'ın şartı en sağlamdır. Sizden bir takım
adamlara ne oluyor ki, onlardan herhangi biri: YâFulân! Velâ benim olmak üzere
âzâd eyle, diyor? Hiç şübhe-sjz velâ hakkı, hürriyete kavuşturanındır"' [10].
Ve Aişe: Mukâteb,
üzerinde (kitabet bedelinden) ödemediği bir borç kaldığı müddetçe bir köledir, demiştir
[11].
Zeyd ibn Sabit de: Üzerinde bir dirhem borç kaldığı müddetçe (köledir),
demiştir [12]. İbn Umer de: Mukâteb,
üzerinde kitabet malından birşey kaldığı sürece yaşasa da, ölse de, cinayet işlese
de bir köledir, demiştir [13].
5-.......Bize
Mâlik, Yahya ibn Saîd'den; o da Abdurrahmân kızı Amre'den tahdîs etti ki,
Berîre yardım istemek için mü'minlerin annesi Âişe (R)'ye geldi. Âişe ona:
— Eğer sahihlerin
isterse, senin mukâtebe bedelini bir döküşle onlara dökeyim ve seni âzâd
edeyim; bunu yapayım, dedi.
Berîre bu teklîfi
sâhiblerine zikretti. Onlar:
— Hayır, razı olmayız;
ancak velâ hakkm bize âid olması şar-tıyle kabul ederiz, dediler.
İmâm Mâlik geçen
senedle dedi ki: Yahya şöyle dedi: Amre muhakkak olarak şöyle dedi: Âişe bunu
Rasûlullah'a zikretti. Bunun üzerine Rasûlullah (S), Âişe'ye:
— "Sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyete
kavuştur. Şübhesiz velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye âiddir"
buyurdu [14].
6-.......Bize
Abdulvâhid ibnü Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Eymen tahdîs edip
şöyle dedi: Ben Âişe'nin yanına girdim de ona hitaben: Ben Utbete'bni Ebî
Leheb'e âid idim. O öldü ve beni onun oğullan mîrâs aldılar. Onlar da beni İbn
Ebî Amr'e sattılar. Abdullah ibn Ebî Amr da beni hürriyete kavuşturdu. Utbe'nin
oğulları velâyı kendilerine şart kıldılar, dedim.
Bunun üzerine Âişe
şöyle dedi: Berîre hürriyetini satın alma mu-kaavelesine bağlanmış bir mukâtebe
olduğu hâlde benim yanıma girdi de:
— Beni (sahihlerimden)
satın al ve beni hürriyetime kavuştur, dedi.
Âişe dedi ki: Ben de
Berîre'ye:
— Evet, dedim.
Berîre, sahihlerini
kasdederek:
— Onlar senin üzerine
benim velâ hakkımın kendilerine âid olmasını şart kılmadıkça beni satmıyorlar,
dedi.
Âişe dedi ki: Ben:
— Benim buna (yânî
velânın onlara âid olması şartına) hiç ihtiyâcım yok, dedim.
Akabinde Peygamber (S)
bunu işitti yâhud bu söz O'na ulaştı da, Peygamber bunu Âişe'ye zikretti. Âişe
de Peygamber'e Berîre'ye söylediği sözü söyledi. Bunun üzerine Peygamber (S)
Âişe'ye'
— "Sen Berîre'yi satın al ve onu âzâd
eyle; sahihlerini de kendi hâllerine bırak. Onlar diledikleri şartı şart
koşsunlar" buyurdu.
Bunun üzerine Âişe,
sâhibleri velâyı şart kıldıkları hâlde Berîre'yi satın aldı ve onu hürriyete
kavuşturdu. Peygamber (S):
— "Onlar yüz şart
ile şart kılsalar da velâ hakkı hürriyete kavuşturan kimseye âiddir"
buyurdu
[1] Kitâb başlığı Ebû Zerr nüshasından başkalarında
böyledir. Ebû Zerr nushala rında değişik şekilde gelmiştir
[2] Buharı bu bâb başlığı altında bir hadîs zikretmedi.
Belki o, burada bunun ma'-nâsında gelen bir şeyi tesbît etmek için burayı beyaz
bırakmıştı; böyle birşey bulmak kendisine mukadder olmadı.
Evet, KitâbıTl-Hudüd'da
"Köleye zina iftirası yapmak" başlığını koydu da orada "Kim
kölesi onun dediğinden berî olduğu hâlde, kölesine zina iftirası yaparsa, o
kimse kıyamet gününde kamçılanır" hadîsini sekvetmiştir. Buhârî belki de
bu hadîse işaret etmek istemiştir (İbn Hacer, Kastallânî).
[3] el-Mukâtebe: Yazı yazışmak ve mektûblaşmak
ma'nâsmadır. Ve kul cinsi ken->
dişini kitabete kestirmek ma'nâsmadır, yânî kendi nefsi üzere efendisine
bahâ-Ijj sim yazdırmak, tâ ki ne zaman
edâ ederse âzâd ola... Şârİh der ki, kula ismi fail ve ismi mef'ûl unvanı dahî
sahîh olur, lâkin ilk defa kitabe efendiden zuhur eylediğinden, ismi fail
unvanı onda daha uygundur... (Kaamûs Ter.)'i
Mukâtebe, efendisi tarafından kölesine "Derhâl yâhud şu kadar
müddet zarfında bir defada veya taksitlendirilmiş olarak bana şu kadar bir mal
Ödersen seni âzâd ederim" denilmesi ve bunu kölesinin de kabul etmesidir
(Medârik). en-Necm; yıldıza denir, cem'i Encûm, Encam ve Nucûm gelir... ve
hudûd-ifC lu ve muayyen olan vakte
ıtlak olunur. Zîrâ Arablar vakitleri necm ile hudûd-landırırlar... Ve muayyen
vakitte edâ olunacak ulufe ve vazîfeye ıtlak olunur... en-Nucûm: Zuhur vezni ve
ma'nâsında birinci bâbdan masdardır. Ve bir nesneyi ceste ceste edâ eylemek
ma'nâsmadır ki, beyân ve ta'yîn olunmuş vakit ^ ma'nâsından yâhud muayyen vakitte edâ
olunacak vazîfe ma'nâsından alınmıştır... (Kaamûs Ter.).
[4] en-Nûr: 33. âyetinde hürriyetlerini satın almak
isteyen köleler lehine efendilere emir verilmiş ve hattâ böyle kölelere devlet
hazînesinden maddî yardım yapılması da emredilmiştir. İşte Buhârî bu âyeti bu
konuda kesin delîl olduğu için buraya koymuştur..
[5] Ravh'in bu naklini tsmâîl ibn İshâk e\-Kaadî A
hkâmu'l-Kur'ân'da; Abdurraz-zâk ile Şafiî de kendi eserlerinde senediyle
rivayet ettiler (Kastallânî).
[6] Hadîsin başlığa uygunluğu "Borç Berîre üzerine beş senede beş taksite bölündü" s özündedir.
Buhârî bu hadîsi Sahîn'inin birçok yerlerinde getirmiştir. Birincisi Kitâbu'-s-Salât'ta; "Mescidde minber üzerinde alışveriş zikredilmesi bâbı"ndadır.
"Allah'ın Kitâbı'nda bulunmayan"demek,
Allah'ın Kitâbı'ndaki hükümlerde bulunmayan, kitabın hükmü gereğince olmayan
demektir. Çünkü Allah'ın Kitabı birçok yerde Rasûl'e İtaat etmeyi emretmiştir.
Sünnet'in de Kitâb için bir beyân olduğu
bellidir. İşte velâ, nass olarak Kur'ân'da zikredilmediği hâlde, Rasûlullah
velâ hakkını hürriyete kavuşturana tahsîs etmiştir (Nevevî).
[7] Buhârî bununla, bu babın sonunda.gelecek olan İbn Umer
hadîsine işaret etmiş gibidir
[8] Hadîsin başlığa uygunluğu son cüml el erindedir. Bu
cümlede başlıktaki şartın cevâbı ve mes'elenin hükmü apaçık belirtilmiştir.
Velâ: Kişinin mâlik bulunduğu
bir köleyi hürriyete kavuşturması sebebiyle, hürriyete kavuşturan ile
hürriyete kavuşturulan arasında devam eden hükmî bir yakınlıktır ki, bu
yakınlık sebebiyle hürriyet veren, hürriyete kavuşturulanının mirasına hakk
kazanır.
[9] Hadîsin başlığa uygunluğu "Velâsı bize âid olmak
üzere (onu sana satarız)" kavlinden alınır. Çünkü bu Allah'ın Kitâbı'nda
bulunmayan bir şarttır. Buhârî bu hadîsi Buyû'da ve Ferâiz'de de getirmiştir
(Aynî), Velâ: Mülk, mâlikiyet ve yakınlık ma'nâlanna gelir. Burada hürriyete kavuşturma
velâsı kasdediliyor ki, o da (daha evvel açıklandığı gibi) bir kimsenin kendi
mülkiyetindeki bir şahsı hürriyete kavuşturması sebebiyle, o şahıstan hakk
edeceği mîrastır.
[10] Hadîsin başlığa uygunluğu, Berîre'nin Âişe'ye
"Bana yardım et" sözündedir. Yardım istemesi ve bu İsteğin yerine
getirilmiş olması, bunun cevazına apaçık delâlet etmiştir.
[11] Âişe'nin bu sözünü îbn Ebî Şeybe ve İbn Sa'd senediyle
rivayet etmişlerdir.
[12] Zeyd'in sözünü Şafiî ile Saîd ibn Mansûr rivayet
ettiler.
[13] İbn Umer'in sözünü İbn Ebî Şeybe senedli olarak
rivayet etmiştir (Kastallânî).
[14] Hadîsin başlığa uygunluğu, Peygamber'in Âişe'ye
"Onu satın al" sözünden alınır. Çünkü Peygamber'in satın almakla
emretmesi, mukâtebin satılıp alınmasının cevazına delâlet eder.
Köleyi hürriyete
kavuşturanın velâsı alınıp satılamaz ve hibe edilemez. Alimler nesebin
tahvilinin caiz olmadığında ittifak etmişlerdir. Velânın hükmü de nesebin hükmü
gibidir; nakledüemez.