3- Hasımların Bâzısının Diğeri Hakkındaki Kelâmı Babı
5- Vasînin Ölmüş Kimse Adına (Nesebe Katma İsteği Ve F
Diğer Haklar Hususundaki) Da'vâsi Babı
6- Bozgunculuğundan Endîşe Edilen Kimselerden İşi
Sağlamlaştırma Tedbîri Almak Babı
7- Suçlunun Harem İçinde Bağlanması Ve Habsedilmesi Babı
8- Borç Verenin Alacaklısından Ayrılmayıp Onunla Sabit Ve
Dâim Olması Babı
9- Alacağın Ödenmesini İstemek Babı
Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle
(Hukukî
Çekişmeler Kitabı) [1]
1-.......Ben
Abdullah ibnu Mes'ûd'dan işittim, şöyle diyordu:
Ben bir kimsenin bir
âyeti, benim Peygamber'den işittiğim okuyuşun hilâfına okuduğunu işittim.
Hemen elinden tuttum ve onu Rasû-lullah'a getirdim. Rasûlullah (S): "Her
ikiniz de güzel okudunuz" buyurdu. Şu'be dedi ki: Ben Rasûlullah'ın şunu
da söylediğini zannediyorum: "(Kur'ân hakkında) sakın ihtilâf etmeyiniz.
Çünkü sizden evvelki ümmetler kitâblannda ihtilâf ettiler de bu yüzden helak
oldular" [3].
2-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Biri müslumanlardan, öbürü Yahûdîler'den olan iki
kişi birbiriyle sövüştüler. Müslüman olan zât, Yahudi'ye:
— Muhammed'i âlemler
üzerine süzüp seçen Allah'a yemîn ederim ki, demişti.
Yahûdî de müslümâna
hitaben:
— Musa'yı âlemler
üzerine süzüp seçen Allah'a yemîn ederim ki, demiş.
Bunun üzerine müslümân
elini kaldırıp Yahudi'nin yüzüne bir tokat vurdu. Yahûdî hemen Peygamber'in
yanma gitti. Kendisinden ve müslümândan meydana gelen işleri Peygamber'e haber
verdi. Peygamber o müslümâm çağırttı ve ona olan işten sordu. Müslümân da
olanları kendisine haber verdi. Akabinde Peygamber (S) şöyle buyurdu:
— "Bana Mûsâ
üzerinde hayırlılık vermeyiniz! Muhakkak ki insanlar kıyamet gününde (o günün
korkunçluğundan yıldırım çarpmış gibi) bayılacaklar. Onlarla beraber ben de
bayılacağım. Fakat ilk ayılan ben olacağım. O anda ben Musa'yı Arş'ın bir
tarafına sımsıkı tutunmuş duruyor görürüm. Bilmiyorum, Mûsâ da bayılanların
içinde idi de benden evvel mi ayıldı, yâhud baygınlıktan Allah 'in istisna ettiklerinden
mi bulundu?" [4].
3-......Ebû
Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) oturmuş olduğu sırada bir
Yahûdî geldi ve:
— Yâ Eba'l-Kaasım!
Sahâbîlerinden bir adam yüzüme vurdu, diye şikâyet etti.
Rasûlullah:
— "Kim vurdu?" diye sordu.
Yahûdî, Ensâr'dan bir
adam olduğunu söyledi. Rasûlullah:
— "Onu çağırınız!" diye emretti. (O
adam huzura getirilince:)
— "Sen bu Yahudi'yi dövdün mü?" diye
sordu. O zât da:
— (Evet.) Bunun
çarşıda "Musa'yı bütün beşeriyet Üzerine süzüp seçen Allah'a yemin ederim
ki" diye yemîn ettiğini işittim. Ben de: Ey habîs! Muhammed üzerine de mi
(tercih etti), dedim. O sırada beni ânı bir öfke tuttu da yüzüne vurdum, dedi.
Bunun üzerine
Peygamber (S):
— "Peygamberler arasında (birini
öbüründen) eksiltme hayırlı-lığı nisbet etmeyiniz. Çünkü kıyamet gününde
insanlar (o günün şiddetinden) bayılacaklar. (Onların beraberinde ben de
bayılacağım.) Fakat yerin kendisinden ilk yarılacağı (yânî kabri ilk açılan)
kimse ben olacağım. O anda ben Musa ile karşılaşacağım, Mûsâ Arş'ın direklerinden
bir direğe tutunmuş bulunacak. Bilmiyorum; Mûsâ da bayılanlar içinde bulundu
(da benden evvel) mi (ayıldı) yoksa (Sînâ Dağı'ndaki) ilk bayılma ile mi hesâb
olundu?" [5].
4-.......Enes
ibn Mâlik(R)'ten (şöyle demiştir): Bir Yahûdî, (Ensâr'dan) bir cariyenin başım
iki taş arasında ezmişti. Kadıncağıza: Sana bu cinayeti kim işledi; fulan mı,
fulan mı? diye soruldu. Nihayet Yahûdî'nin ismi söylenince câriye başı ile
işaret etti. Bunun üzerine Yahûdî yakalandı ve (cürmünü) i'tirâf etmesi üzerine
Peygamber (S) onunla ilgili enirini verdi. Yahûdî'nin başı da iki taş arasında
ezildi [6].
Ve Câbir'den
zikrolunur ki, Peygamber (S), ihtiyaçlı kimsenin yaptığı sadakayı, bundan
nehiyden önce
kendisine geri
vermiştir. Sonra da böyle kendisi muhtaçken sadaka vermekten nehyetmiştir [7].
Ve İmâm Mâlik
{Muvatta'da): Bir adamın diğer biri üzerinde bir malı olduğu ve kendisinin bir
de kölesi bulunup da bundan başka hiçbir şeyi yokken bu köleyi âzâd ettiğinde,
onun bu âzâd etmesi caiz olmaz, demiştir [8].
Zaîf akıllı ve benzeri
sefih kişi adına satış yapıp da , satış
bedelini o zaîf şahsa veren ve ona iyileştirmekle ve kendi işini görmekle
emreden kimse, o zaîf kişi bundan sonra malında fesâd yaparsa, onu malında
tasarruftan men* eder [9].
Çünkü Peygamber, malı zayi etmekten nehyetmiştir [10].
Ve Peygamber (S) alışveriş
işinde aldanan kimseye: "Alışveriş yapacağın zaman 'Aldatmak yok'
de" buyurdu. Ve yine Peygamber,
kölesini satan kimsenin malını tutmamıştır [11].
5-.......Abdullah
ibn Umer (R) şöyle demiştir: Bir kimse alışveriş işinde dâima aldatılır idi.
Peygamber (S) ona: "Sen birşey almak istediğinde (İslâm'da) aldatmak
yoktur, de" buyurdu. Artık o kimse bunu söyler oldu [12].
6-.......Câbir
ibn AbdiJlah(R)'tan: Bir adam kendine âid olan bir kölesini (müdebber olarak)
âzâd etti. Onun bu köleden başka hiç malı yoktu. Peygamber (S) onun bu tedbirli
azadım reddetti de o köleyi Peygamber'den Nuaym ibnu'n-Nahhâm satın aldı [13].
7-.......Abdullah
ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S):, "Her kim müslümân bir
kimsenin malını koparıp almak için yemininde yalancı olarak and içerse,
kıyamet gününde Allah kendisine öfkeli olduğu hâlde Allah'a kavuşur"
buyurdu.
Râvî dedi ki: Eş'as
ibn Kays el-Kindî şöyle dedi: Vallahi bu iş benim hakkımda olmuştu: Benimle
Yahûdî bir adam arasında bir arazî vardı. O bu arazîyi inkâr etti. Ben de onu
Peygamber'e getirdim. Rasûlullah bana: "Senin bir beyyinen var mı?"
dedi. Ben: Hayır» yok, dedim. Râvî dedi ki: Bu sefer Rasûlullah Yahudi'ye
hitaben: "Yemin et" buyurdu. Râvî dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah, o
takdîrde bu adam yemîn eder ve benim malımı alıp götürür, dedim. Bunun üzerine
Yüce Allah şu âyeti indirdi:
'Hakikat, A İlah 'a
olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar:
Onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz,
onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azâb
vardır" (Âiu imrân: 77) [14]
8-.......
Ka'b ibn Mâlik (R), Abdullah ibn Ebî Hadred el-Eslemî(R)'deki bir alacağını
mescidde istemiş. Her ikisinin sesleri, evinde bulunan Rasûlullah işitecek
derecede yükselmiş. Rasûlullah onlara doğru çıkıp, hücrenin perdesini açmış
da:
— "Yâ Ka'b!" diye nida etmiş. Ka'b:
— Lebbeyk yâ Rasûlallah! deyince, Rasûlullah
elleriyle işaret ederek:
— "Alacağından şu kadarım, yânı yarısını
bağışla!" buyurmuş. Ka'b hemen:
-Vallahi bağışladım yâ
Rasûlallah! demiş.
(Bunun üzerine İbnu
Ebî Hadred'e)
- "(Şimdi) kalk o
diğer yarıyı öde!" diye emretmiştir [15].
9-.......Abdurrahmân
ibn Abd el-Kaarî şöyle demiştir: Ben Umer ibnu'l-Hattâb(R)'dan işittim, şöyle
diyordu: Ben Hişâm ibn Hakîm ibn Hizâm'ı el-Furkaan Sûresi'ni benim okumakta
olduğumdan başka lehçe üzerine okurken işittim. Bana o sûreyi Rasûlullah
okutmuş idi. Hemen önüne geçmeyi kurdum. Sonra ona namazdan ayrılıncaya kadar
mühlet verdim. Sonra ridâsına sarılıp onu çektim ve kendisini Rasûlullah'a
getirdim ve:
— Ben bundan
el-Furkaan Sûresi'ni Sen'in bana okuttuğun lehçeden başka bir lehçe üzerine
okurken işittim, dedim.
Rasûlullah bana:
— "Onu serbest bırak!" buyurdu; sonra
ona hitaben:
— "Oku!" buyurdu.
O da okudu. Rasûlullah:
— "Bu sûre işte böyle indirildi"
dedi; sonra bana: "Oku" buyurdu.
Ben de okudum.
Rasûlullah yine:
— "Sûre işte böyle indirildi. Şübhesiz ki,
Kur'ân yedi harf üzere indirilmiştir. Bu yedi ile indirilmiş olandan, kolay
geleni okuyunuz" buyurdu [16].
Umer ibnu'l-Hattâb da
Ebû Bekr'in kız kardeşini ölü ardından feryâdla ağladığı zaman evinden çıkarmıştır
[17]
10-.......Ebû
Hureyre(R)'den: Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Yemîn olsun içimden
öyle geçti ki namaza (ezan okunmasını) emredeyim de namaza durulsun. Sonra ben
o cemâati bırakayım da bu namazda hazır bulunmayan topluluğun evlerine gideyim ve
evlerini kendileri içlerinde iken yakıvereyim" [18].
11-.......
Âişe(R)'den (şöyle demiştir):Abd ibn Zem'a ile Sa'd ibn Ebî Vakkaas (fetih
gününde) Zem'a'nın cariyesinin oğiu (Abdur-rahmân'ın nesebi) hakkında
Peygamber'e da'vâ arzettiler. Sa'd ibn Ebî Vakkaas:
— Yâ Rasûlallah!
Kardeşim Utbe ibn Ebî Vakkaas bana Mekke'ye geldiğim zaman Zem'a'nın
cariyesinin oğluna bakmamı ve onu almamı vasıyyet etti. Çünkü o çocuk benim
oğlumdur dedi, dedi.
Abd ibnu Zem'a da:
— O çocuk benim
kardeşimdir ve babamın cariyesinin oğludur; babamın döşeği üzerinde
doğurulmuştur, dedi.
Sonra Peygamber (S),
(hakkında çekişilen bu Abdurrahmân'da Ütbe'ye) açık bir benzeme gördü de:
— "Yâ Abde'bne Zem'a, bu çocuk senin
kardeşindir. Çocuk döşek sahibinindir (Zina edene mahrumiyet düşer). Ey Şevde,
sen de bundan sonra bu Abdurrahmân'dan perdelen" buyurdu [19].
İbnu Abbâs da kölesi
îkrime'yi Kur'ân Öğretmek, sünnetleri ve farizaları öğretmek üzerine
bağlamıştır [20].
12-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle diyordu: Peygamber (S) Necd tarafına bir süvârî müfrezesi
göndermişti. Bu müfreze Benû Hanîfe kabilesinden Sumâme ibn Usâl denilen bir
kişiyi esîr alıp getirdi. Bu zât Yemen'in el-Yemâme beldesi ahâlîsinin
seyyididir. Onu mescidin direklerinden bir direğe bağladılar. Rasûlullah
mescide çıktığında Sumâme'ye:
— "Yâ Sumâme, yanında ne var (gönlünden ne
geçiriyorsun)?" buyurdu.
Sumâme:
— Yâ Muhammed, gönlümde
hayr (ümîdi) var. [Eğer sen beni öldürürsen, kanlı bir cânîyi öldürmüş olursun.
Ve eğer bana (af ni'-meti) in'âm edersen, ni'mete karşı şükreden bir kişiye
in'âm etmiş olursun. Eğer fidye için mal istersen işte malım; veririm, dedi. Bu
konuşmadan sonra Sumâme bağlı olarak kaldı...] Râvî hadîsin tamâmını zikretti.
Sonunda Rasûlullah:
— "Artık Sumâme'yi salıveriniz!"
buyurdu [21].
Ve Nâfi' ibn
Abdi'l-Hâris Mekke'de Safvân ibn Umeyye'den, Umer razı olursa satın alış onun
satın alışı (yânî Beytul-MâTin satın alışı) olmak, eğer Umer razı olmazsa
SafvârTa dört yüz (dînâr veya dirhem) verilmek üzere hapishane yapmak için bir
ev satın aldı [22].
Abdullah ibn Zubeyr de
Mekke'de (emirliği günlerinde suçluları) habsetmiştir [23].
13-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Necd tarafına bir süvârî birliği
gönderdi. Bu birlik Benû Hanîfe kabilesinden Sumâme ibn Usâl denilen bir adamı
esîr alıp getirdiler ve onu (Medine) Mescidi'nin direklerinden birisine
bağladılar [24].
14-.......Ka'b
ibn Mâlik el-Ensârî(R)'nin, Abdullah ibnu Ebî Hadred el-Eslemî (R) üzerinde bir
alacağı vardı. Ka'b ibn Mâlik, İbnu Ebî Hadred'e kavuştu ve ondan ayrılmayıp
alacağını istedi. Onlar birbirleriyle söyleştiler. /Hattâ sesleri yükseldi.
Peygamber (S) onların yanına geldi de:
— ''Yâ Ka'b!"
dedi ve eliyle alacağından yarısını indir der gibi işaret etti.
Bunun üzerine Ka'b,
İbn Hadred'deki alacağının yarısını aldı da, diğer yarısını ona terketti [26].
15-.......Habbâb
ibn Erett (R) şöyle demiştir: Ben Câhiliyet devrind; demirci idim. Benim, Âs
ibn Vâil üzerinde (ücret olarak) alacak dirhemlerim vardı. Ona geldim ve ondan
alacağımın ödenmesini istedim. O bana:
— Sen Muhammed'e
küfretmedikçe sana olan borcumu ödemem, dedi.
Ben de:
— Vallahi ben, Allah
seni öldürüp de sonra seni tekrar diriltme-dikçe Muhammed'e küfretmem, dedim.
Bu defa o:
— Öyleyse sen beni,
ben ölünceye, sonra (öbür dünyâda) diriltilip de bana mal ve çocuklar
verilinceye kadar bırak da, ben sana olan borcumu orada ödeyeyim, deyip
eğlendi.
Bunun akabinde şu âyet
indi: "Âyetlerimizi (inkâr ile) kâfir olan ve 'Bana elbet mal
verilecektir' diyen adamı gördün mü?,.." (Meryem: 78-80) [27]
[1] Bu kitâb başlığı Ebû Zerr el-Herevî, el-Asîlî ve
Yûnînî nüshalarında "Mâ yuz-keru fî'1-işhâs ve'1-husûme beyne'l-müslimİ
ve'1-yehûd" sûretindedir.
el-Husûmât, eî-Husûmefm
cem'idir. el-Husûme nizâma'nâsına isimdir. Bir adam ile çekişmek ma'nâsma
mufâale babından masdar da olur.
[2] el-îşhâs, bîr kimseyi yerinden ayırmak; bir kimseyi
bir yerden diğer bir yere götürmek; da'vâlı, bir kimseyi hâkimin hükmü ile
cebren mahkemede hazır etmek ma'nâlanna masdardır
[3] Bu hadîsin bâb başlığına uygunluk noktası, İbnu
Mes'ûd'ün kendi okuyuşuna aykırı Kur'ân okuyan sahâbîyi elinden tutarak
Rasûlullah'ın yanına götürmesi keyfiyetidir. Bu da'vâlıyı götürme hususunu
Ümer'in hadîsinde de açıkça görüyoruz. Şu kadar ki, bu götürmenin hâkimin hükmü
ile olması, bundan sonra gelecek olan Ebû Hureyre hadîsinden alınmaktadır
[4] Hadîsin başlığa delîlliği "İki kimse
birbirleriyle sövüştüler.." sözündedir. Çünkü iki kişinin birbiriyle
sövüşmesi ancak husûmet ve çekişmede olur,
Buhârî bu hadîsi
Tevhîd, Rikaak Kitâblan'nda; Müslim de Fazâil'de getirmiştir.
Peygamber (S):
"Ben Âdem çocuklarının seyyidiyim, fakat bununla övünmem " (Müslim;
Fadâil) buyurmuş iken,buradaki hadîste "Bana Mûsâ üzerinde hayırlılık
vermeyiniz" buyurması şöyle îzâh edilmiştir:
a. Bunu Âdem
çocuklarının seyyidi olduğu bildirilmeden önce söylemiş olabilir.
b. Bu nehiy, bâzı
peygamberlerin şâmnı eksiltmeye götürecek surette taf-dîlden nehiydir.
c. Husûmete sebeb olacak tafdîlden nehiydir.
d. Peygamber bu nehyi tevazu' olarak söylemiş
olabilir.
e. Peygamberliğin aslında tafdîlden nehiy
olabilir.
Hadîsin son fıkrası ile
"Sûra üfürüîmüş, artık Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde
kim varsa, yerde kim varsa düşüp ölmüştür. Sonra ona bir daha üfürülmüştür. O
anda görürsün ki (ölüler dirilip) ayakta bakınıp duruyorlar" (ez-Zumer:
68) âyetine işaret edilmiştir.
[5] Hadîsin son fıkrası: "Derken Rabb'ı o dağa
tecellî edince onu paramparça ediverdi. Mûsâ da baygın yere düştü..."
(el-A'râf: 143) âyetindeki bayılmayı İşaret etmektedir. Bundan önce geçen
hadîsteki "Yâhud Allah'ın istisna ettiği kimselerden mi oldu" sözü
ile buradaki "Yoksa ilk bayılma ile hesaba çekildi" sözü arasında
hiçbir zıdlık yoktur. Çünkü ma'nâ: Ben bu üç şeyin hangisi olduğunu; ayılmadan
mı, istisna edilmekten mi, yâhud hesaba çekilmekten mi olduğunu bilmiyorum,
demektir.
Hadîsin başlığa
uygunluğu Peygamber'in "Onu çağırınız" emrindedir. Çünkü bu emirden
murad, o şahsın Peygamber'in huzuruna getirilmesidir.
[6] Buhârî bu hadîsi Vasıyyetler, Diyetler Kitâblan'nda;
Müslim de Haddler Kitâ-bı'nda getirmiştir. Buhârî'nin bir rivayetinde "Bir
Yahûdî bir cariyeyi üzerindeki zînet eşyalarına tama' ederek öldürmüştü"
ziyâdesi vardır.
Ebû Davud'un
rivayetinde bu cariyenin Ensâr'dan olduğu kaydı vardır.
Mâlikîler, Şâfiîler,
Hanbelîler ve cumhur: Bir şeyle öldürenin, öldürdüğü gibi öldürüleceğine;
kısasın keskinleştirilmiş âlete hâss kılınmayacağma bu hadîsle hüccet
getirdiler. Ebû Hanîfe: Kısas ancak keskinleştirilmiş âletle olur, demiştir
(Kastallânî).
Hadîsin başlığa uygunluğu,
Yahûdî ile câriye arasındaki husûmeti şâmil bulunması cihetin dendir.
[7] Buhârî'nin bundan maksadı Abdu'bnu Humeyd'in kendi
Müsned"mdz senediyle Câbir'den rivayet ettiği hadîstir.Buhârî ancak kendi
şartı Üzere olan rivayetlerde kesinlik sîgası kullanıyor; öyle olmayanlarda
ise, buradaki gibi meçhul sîgasi kullanryor.
[8] Bu, imâm Mâlik'in, geçen müdebber kıssasından istinbât
ettiği görüştür.
[9] Bu, Peygamber'in müdebberin satışında yaptığı işin
hâsılıdır.
[10] Peygamber'in malı zayi' etmekten nehyi yakında geçti.
[11] Çünkü nazarında onun sefîhliği hakîkaten meydana
çıkmamıştır. Eğer sefîhliği meydana çıksa idi, elbette o malı almasından onu
men' ederdi
[12] Bu hadîs Alışveriş Kitâbı'nda, "Aldatmanın
çirkinliği bâbı"nda da geçmişti. Dârakutnî'nin rivayetinde Peygamber (S)
bu zâta alıp sattığı şeylerde üç gün (muhayyerlik hakkı tanımıştır.
[13] Bu hadîs Alışveriş Kitâbı'nda "Artırma satışı bâbi"nda da geçmişti.
[14] Bu hadîs dahî Musâkaat Kitâbı'nda geçmişti.
Raülıpa uveunlusu
"O takdîrde yemîn eder ve malımı... götürür..." sözünden alınır.
Çünkü o, Yahudi'yi yalan yemine nisbet etmiştir, fakat bundan dolayı kendisine
bir ceza vâcib olmamıştır. Zîrâ o Yahudi'den bilmekte olduğu şeyi haber
vermiştir. Fışkı bilinen kimse hakkında bu sözün benzeri mubahtır... (Aynî).
[15] Hadîsin başlığa uygunluğu "Sesleri yükseldi"
sözündedir. Bu hadîs Namaz Ki-tâbı'nda, "Mescidde borç ödenmesini
isteme... bâbı"nda da geçmişti.
[16] Bunda birden çok okuyuşla okunmasındaki hikmete işaret
vardır ki, o da okuyucu üzerine kolaylaştırmaktır. el-Furkaan Sûresi'nden Umer
ile Hişâm'in ihtilâf ettikleri harflerin ta'yîni, bildiğim tarîklerin
hiçbirinde gelmemiştir... Hadîsten buradaki maksad "Onu ridâsına sarılıp
çektim" sözüdür. Çünkü bunda Umer'in
sözle inkârıyle beraber
fiille de inkârı vardır (Kastallânî).
[17] Bunu İbnu Sa'd et-Tabakaatu'l-Kebîr'de ez-Zuhrî'den; o
da Saîd ibn Müseyyeb senediyle rivayet etmiştir. Ebû Bekr vefat ettiği zaman
evine ağlayıcı kadınlar toplanmış. Bu Umer'e ulaşınca, Umer onları bundan
nehyetti, Kadınlar vazgeçmeyince Umer, Hişâm ibnu'I-Velîd'e: Ebû Kuhâfe'nin
kızı Ümmü Fer-ve'ye git, dedi. O da deynekle onların üzerine yürüdü. Ağlayıcı
kadınlar bunu işittiklerinde dağıldılar.
Bunu Ishâk ibn Râhûye
de kendi "Müsned'm&z diğer bir senedle mevsûlen rivayet etmiştir. Bu
sened daha sağlamdır. Onun için Buhârî başlıkta bunu kat'î bir ifâdeyle
belirtmiştir. Bunda: "Hişâm onları deynekle vurarak teker teker çıkarmaya
başladı" İfâdesi vardır
[18] Hadîsin başlığa uygunluk yeri "Evlerini
üzerlerine yakıvereyim" sözündedir. çünkü evleri üzerlerine yaktığı zaman
oradan çabucak çıkmaya davranacaklardır.
Bu hadîs Namaz Kitabı,
"Cemâat namazının vucûbu bâbı"nda daha geniş bîr metin ile geçmişti.
[19] Bu neseb ta'yîni da'vâsmda hakk kazanan Abd ibnu
Zem'a, Peygamber'in zevcelerinden Şevde bintu Zem'a'nın öz kardeşidir.
Peygamber zahir ile hüküm verdikten sonra, vesîleyi kesme olarak, Sevde'ye
ondan perdelenmesini emretmiştir. Peygamber burada iki türlü hüküm vermiş
gibidir: Biri zahir hüküm ki, o çocuk döşeğe âiddir hükmüdür. Biri de bâtın
hükümdür ki, o da benzeme sebebiyle verilen ihtiyatî perdelenme hükmüdür...
Hadîsin buradaki
başlığa uygunluğu "Zem'a'nın cariyesinin oğluna bakmamı ve onu almamı
vasıyyet etti..." sözünden alınır.
Bu hadîs, daha geniş bir
metin ile Alışverişler Kitâbı'mn başlarında *'Seçi-lemezliklerin tefsiri
bâbı"nda geçmişti. Farizalar Kitâbı'nda da gelecektir.
[20] İbn Abbâs'ın bu fiilini İbn Sa'd et-TabakaatJta; Ebû
Nuaym da el-Hilye'de se-nedli olarak rivayet etmişlerdir.
jkrime, İbn Abbâs'm
kölesidir. Aslı Mağrib ahâlîsinden Berber kavmin-dendir. Husayn ibn Ebî Hurr
el-Anberî'ye âid idi. ibn Abbâs, Alî ibn Ebî Tâ-lib'in vâlîsi olarak Basra'ya
geldiği zaman sahibi onu İbn Abbâs'a hibe etmişti. Sahâbîler cemâatinden ve İbn
Abbâs'tan çok rivayetleri vardır... Medine'de, seksen yaşında olarak hicrî 105
yılında vefat etmiştir (Aynî).
[21] Hadîsin başlığa uygunluğu "Onu mescidin
direklerinden bir direğe bağladılar" sözündedİr. Bu bağlama işi sağlama
almak İçindir. Bu hadîs Namaz Kitâbı'nda "İslâm'a girdiğinde yıkanma
bâbı"nda ve "Esîri mescidde bağlama bâbı"n-da geçmişti.
İnşâallah hadîsin tamâmı daha geniş bir metinle Mağâzî Kitâbı'nda
gelecektir. Orada
görüleceği üzere Sumâme serbest bırakılınca Mescid'in yakınında bir suda
yıkanmış, sonra Mescid'e Peygamber'in huzuruna girip Şehâdet Kelimeleri'ni
söyleyerek müslümân olmuş ve Peygamber'in huzurunda güzel sözler söylemiş,
sonra Yemâme'ye dönerek orada da İslâm lehinde hizmetler görmüştür.
[22] Bu ta'lîki Abdurrazzâk, İbnu Ebî Şeybe ve el-Beyhakî,
Amr ibn Dînâr tarîkinden senedli olarak rivayet etmişlerdir.
[23] Îbnu'z-Zubeyr'in bu fiilini de İbn Sa'd
et-Tabakaat'ta; Halîfe ibn Hayyât Târih 'inde; Ebû'l-Ferec el-Isbahânî
e!-Egânî'dc senedli olarak rivayet etmişlerdir.
[24] Hadîs bundan önceki bâbda daha uzun olarak geçti.
Orada Kuteybe'den; o da Leys'ten senediyle; burada ise Abdullah ibn Yûsuf'tan;
o da Leys'ten diye değişik senedle getirdi. Başlığa uygunluğu "Onu
Mescid'in direklerinden birine bağladılar" sözündedir. Mescid
Medine'dedir, o da haremdir. Buhârî Mekke ve Medine haremlerinde bu rahmet
yerlerinde azâb evi olan hapishane edinilmez diyenlere, sahâbî olan
Îbnu'z-Zubeyr'in ve bizzat Peygamber'in fiilleriyle cevâb vermiş oluyor.
[25] Yânî alacaklının borçluya yapışıp alacağını
istemesinin meşruluğunun beyânı. el-Asîlî ve Kerîme nushalarımnda babın önünde
"Besmele" vardır. Diğelerinin nüshalarında bu yoktur.
[26] Başlığa delîlliği "Ka'b ibn Mâlik, Abdullah ibn
EbîHadred'e yapıştı" sözünde-dir. Çünkü Peygamber onların hâline vâkıf
olduğu zaman bunu reddetmedi de Ka'b'a yarısını indirmekle emretti.
Hadîs daha Önce birçok
kerreler geçti.
[27] Başlığa uygunluğu "Ona geldim de alacağımı
ödemesini istedim" sözündedır. Hadîs Buyu' Kitâbı'nda da geçmişti.