INANCI EYLEMLESTIRMEK HAYATIN

ANLAMIDIR

 

Çok iyi taniyorsunuz onlari. Sümeyyeleri, Ayseleri, Fatmalari tanidigimiz gibi. Hani o ilk örtünme ayetleri inzal oldugunda, evlerinin perdelerini söküp, emre itaat eden Mekkeli mü’min kadinlari tanidiginiz gibi.

Onlar simdi burada, yanibasimizda.

Onlar simdi bacilarimiz, eslerimiz, analarimiz, yoldaslarimiz oldu.

Onlar simdi Istanbul’da, Ankara’da, Edirne’de, Van’da, Diyarbakir’da, Bursa’da.

Tarih onlari hiçbir zaman yalniz birakmadi, birakmayacak. Onlara, Rabbleri huzurunda hep sahitlik etti, etmeye de devam edecek.

Belki, sürgünler görecek temiz yürekleri.

Belki, kitaplarda okuduklari iskencelere maruz kalacak bedenleri,

belki, hiç bitmeyecek dertleri, çileleri.

Ama bir hakikat var ki onlar, unutulan degerlerimizi hatirlattilar bizlere.

Ellerimizden tuttular yalnizliklar ikliminde.

Çok laf söyleyip, az is üretenlere, ”hadi” dediler, ”hadi, daha neyi bekliyorsunuz?”

Onuru hatirlattilar bize, serefi!.. Insan haysiyetinin, kanun kitaplarina teslim olmayacak kadar yüce ve kutsal oldugunu hatirlattilar.

Bizler hep, sicak yuvalarimizin konforlu mekanlarindan izledik onlari.

Merhametimizi odalarimaz hapsettik; tepkilerimizi televizyon ekranlarina haykirdik.

Ama onlar oradaydi. Zulmün ve haksizligin tam ortasinda.

Onlar, aldanmisligin gidabinda yasayanlarin infazlarina maruz kairken, umursamaz, magrur ve iffetli nidalarla çinlattilar meydanlari; adaletin, hukukun ve özgürlügün tesisi için.

Örtülerini sancak yaptilar ve kanunsuzlugun tam göbegine saplayip haykirdilar:

”Namazimiz, ibadetimiz ve tesettürümüz bugünler için var. Yarin yok bizim için. Yarinimiz , ahiretimiz bizim.

‘Ertelemek’ diye bir sözcük yok bizim lügatimizda. Ertelemek egilmektir, razi olmaktir, susmaktir; onca çirkefe, onca pislige, onca ikiyüzlülüge ragmen.”

Suskun çehrelere hep alayli tebessümler yolladi onlar. Hani batakligin ortasinda bir gül, nasil inat ederse günesi koklamaya, onlar da öyle yaptilar. Batakliga inat, günesi kokladilar hep; ellerine, bedenlerine ve istikballerine inen darbelere ragmen.

 

Hukukun öksüz kaldigi yerde, hep onlari gördük. Umut oldular hakka ve hakikate.

Umutsuzluk rüzgarinin estigi her yerde onlarin gölgesini gördük. Umut oldular kara bulutlarin savruldugu her yere.

Siz hiç ”ikna odalari”nda haysiyetiyle oynayan bir kardesimizle dertlestiniz mi?

Siz hiç fetvacilarin ”okumak istiyorsan açil” emrine muhatap olmus bir kardesinizin neler hissettigini sordunuz mu kendisine?

Unutmayin ki ey müslümanlar! Onlarin Allah korkusundan baska sermayeleri yok! Soguk kis günlerinde, ellerini yumruk yapip göge savuranlar bizim bacilarimiz, kardeslerimiz, eslerimiz.

Onlar ellerini yumruk yapip , basörtülerine uzanan kirli emelleri desifre ederken, ayni zamanda eslerinin, babalarinin ve çocuklarinin tutsakligina haykiriyorlar. Onlar, sadece kendilerinin degil, erkek, kadin tüm insanligin özgürlügünü savunuyorlar.

Kaynak: Özgürlük Girisimi Dergisi Yil:1999 Sayi:1

Hazirlayan: Musa Dogan